Türkiye fırsat tepiyor; hukuk yoksa, yatırım da yok!

ORHAN ÖZCAN | YORUM

Son yıllarda dünyada düzensiz göçün giderek artması, milliyetçi akımların güçlenmesini beraberinde getirdi. Kovid krizi ile birlikte arz zincirlerinde yaşanan büyük sorunlar, salgının neden olduğu önemli iş gücü kayıpları ve  merkez bankalarının sağladığı paraşüt paralar, tüm dünyada geçtiğimiz dönemde önemli bir enflasyon artışına sebebiyet verdi.

Faiz artırımları ile birlikte başlayan dezenflasyon sürecinde, küreselleşmeden uzaklaşma ön plana çıkmaya başladı. Üretimde offshore’un yerini onshore hatta onshore olmuyorsa nearshore kavramları almaya ve hayata geçmeye başladı. Tüm bu gelişmeler aslında dünyayı giderek daha korumacı ve çatışmacı bir yapıya sokmaya başlamış durumda.

Ülke ekonomilerinde son dönemde ilginç gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Örneğin ABD’de bugün FED fonlama faizi yüzde 5,25-5,50 düzeyinde olmasına karşın, bu kadar yükselmiş bir faiz ortamına rağmen ve faizlerin bu seviyede görece uzun kalmasına rağmen ABD ekonomisinin Ekim-Aralık 2023 döneminde yüzde 3,4 büyüdüğünü  ve enflasyon üretmeye devam ettiğini görüyoruz.

Yabancı yatırımcı neden gelmiyor?

Oysa ekonominin tüm aktörleri bu faiz ortamında bir resesyon ya da en iyi ihtimalle yumuşak iniş beklentisi içerisindeydiler. Artık o kadar değişik bir dönemden geçiyoruz ki, bilinen doğruların ve bunlara dayalı yapılan tahminlerin de bir önemi yok ve doğruyu göstermiyor.

Son dönemde  ABD’nin çip yatırımına büyük önem vermesi, en son imzalanan Çip ve Bilim Yasası, ABD’de çip endüstrisine büyük sübvansiyonlar ve fonlar sağlamayı içeriyor. Nitekim Micron’a 6 milyar dolarlık hibe, İntel’e 8,5 milyar dolarlık hibeler verilirken, en son Samsung’a ABD’de üretim için 6,4 milyar dolarlık finansman desteği sağlanmış durumda. Tüm bu gelişmeler dünyada küreselleşmenin bittiği ve yeni bir dönemin onshore döneminin başladığının önemli işaretleri.

Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke uzun bir süredir devam eden savaşın etkisiyle daha önce çok önem vermedikleri savunma ve silah sanayilerini geliştirme ve buralardaki harcamalarını artırma eğilimine girmiş durumdalar. Barış ve huzur ortamının bozulması ekonomide teknolojiye, ar-ge’ye ayrılacak kaynakların önemli bir kısmının silah ve savunma sanayiine transferine sebebiyet vereceği görülüyor.

Coğrafi konumu itibariyle, Avrupa Birliği’nin hemen yanıbaşında olan Türkiye, bu yeni düzen ve dönemde önemli bir yatırım (doğrudan yabancı yatırım) çekmeye adaydı. Ancak  Türkiye, ülkedeki adalet-hukuk sisteminin durumu, yaşadığı çok yüksek enflasyon ve döviz kurunun geldiği noktada, bu yatırımı ve özellikle de doğrudan yabancı yatırımı çekmeyi başaramıyor.

Enflasyonla mücadelede başarı zor

En son açıklanan şubat ayı Ödemeler Dengesi İstatistikleri’nde doğrudan yabancı yatırımın eksiye döndüğünü görüyoruz. Eksi yatırım Türk vatandaşlarının yurt dışında yaptığı yatırımların, yabancıların Türkiye’ye yaptığı yatırımlardan fazla olması anlamına geliyor. Onshore’un hatta nearshore’un gündemde olduğu bir dönemde Türkiye,  yabancı doğrudan yatırımı çekemediği gibi, üstüne Türk vatandaşlarının yurt dışında daha fazla yatırım yaptığına şahit oluyoruz.

Oysa Türkiye son dönemde bu kadar kötü yönetilmemiş, başta hukuk-adalet olmak üzere düşük enflasyon, düşük kur hikayesini yazabilmiş olsaydı, doğrudan yabancı yatırımın bu dönemde artığına, eksiye geçmediğine tanık olurduk.

Türkiye’nin enflasyon ile mücadelesinde daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi bir başarı yakalaması mümkün değil. Bunun en büyük nedeni ise yine vurgulayacağım ‘güven’ sorunu. Eğer siz enflasyonun düşeceği beklentisini, güvenini oluşturamazsanız, o beklentileri çıpalayamazsanız, enflasyonda düşüş kaydedemezsiniz. Evet yakın gelecekte enflasyon düşecek ama baz etkisi denilen aritmetiksel bir hesaplama ile düşecek. Hayatın pahalılığında değişen bir şey olmayacak.

ENAG enflasyon verileri dikkate alındığında gerçekten sıkı bir para politikası uygulanmadığının görülmesi lazım. Bu arada sıkılaşacağı söylenen maliye politikasının ne kadar sıkılaşacağını da görüyor olacağız. Yine çok konuşulan kamuda tasarruf politikası da sadece sözde kalırsa -ki kanımca sadece sözde kalmaya aday- kaybolan, yok olan güvenin yeniden inşası imkansız olacaktır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Hukuksuzluk alışkanlıklarını terk etmek biraz zaman alacak, yavaş yavaş azçık hukuka dönecekler gibi… ne kadar köfte o kaa.. para meselesi diye normal bir mantık var….

    Fakat dünya hayatında, normal ticaretle karın doyurma olayı mazide kaldığı bilgisinide buraya eklemek lazım, onun için bu dönemde herkes ya silah satıyor, yada uyuşturucu gibi ahlaksız şeyler veya milletin helal malına çökerek geçim elde ediyorlar. Devletlerin başka mekanlarda yaptıklarına sömürü diyoruz da…

    neyse biraz mevzu karıştı…

    Tayyibanizm yakında biraz hukuka dönecek diye hep umud ederken dünya konjoktürü buna bir türlü müsade etmiyor. Artık hukuk ve adalet timsali devletler COVID-24 durumunda hukuksuzluk Pandemisi dünyaya hakim…

    bindik bir alamete gideyoz gıyamete…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin