‘Tek kale’ maç dönemi bitti artık!

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Ankara siyasetinde ‘tek kale’ maç dönemi bitti. CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart’tan aldığı güçlü ‘oyun kurucu’ olarak sahneye çıktı. Erdoğan’ın karşısında güçlü bir rakip var artık. Hakem de eskisi gibi pervasız değil. ‘Siyasetsiz yıllardan’ sonra ‘klasik ve gerçek siyaset’ yeniden başladı.

Siyasette belirleyici olan; güçtür ve güç oyunu bozar! Siyasi kurnazlık veya sihirbazlık bir yere kadar. Tecrübe ve manevra kabiliyetinin de bir sınırı var. Erdoğan’ın elindeki güç kaydı. 31 Mart AKP’yi siyasetin ve toplumun merkezinden uzaklaştırdı. Siyasetin sihirli asası şimdi Özgür Özel’in elinde.

CHP lideri hamle üstünlüğünü ele aldı. Koltuğa yeni oturmasına, acemiliğine ve amatörlüğüne rağmen kendisinden beklenmeyen ustaca manevralar yapıyor. Önce Erdoğan’ı masaya çekti. Kendi gündemini kabul ettirdi. 31 Mart’a kadar gündemi belirleme tekeli Eroğan’daydı. Erdoğan bugün büyük medya gücünü elinin altında tutmasına rağmen ‘gündemi belirlemekte’ sıkıntı çekiyor. İktidar çevreleri ve kalemleri ‘Özel’i seyretmek ve cevap yetiştirmekle’ meşgul. Ve de Özel’e rol biçmekle…

Tarihi zirveden Erdoğan’ın eline ne geçti? ‘Boş koltuk’tan başka ne kaldı elinde? O koltuk da ters tepti. Ama Özel, Gezi ve 28 Şubat mahpusları gibi maddeleri gündeme taşımayı başardı.

Yeterli mi? Değil elbette.

Haksız yere yatanlar sadece Osman Kavala ve arkadaşlarından mı ibaret? Kuşkusuz değil. Yargıyı tartışmaya açması ve iktidarın da bunu kabullenmesi başarı. Arkası gelecektir.

Burada bir parantez açarak Özel’in grup toplantısında yakın dönem zulüm yargısının aktörlerinden Akın Gürlek’le ilgili tarihe geçen şu sözlerine dikkatlerinizi çekmek isterim: “Akın Gürlek seyyar giyotindir, adaletin katilidir. Adaletin giyotini olan birisi Adalet Bakan yardımcısıdır!”

Bu sözleri Cumhuriyet’ten iki gazetecinin mahkum olmasına tepki olarak dile getirdi.

Hakim Akın Gürlek’ten şikayetçi olanlar iki kişiyle sınırlı değil. Bir giyotin olarak çok kişinin canını yaktı. ‘Seyyar giyotin’ benzetmesi son derece yerinde. Gürlek, mahkeme mahkeme dolaştı ve adaletin değil iktidarın kılıcı oldu. Sonunda da bakan yardımcılığıyla ödüllendirildi. Özel’in sebebi her ne olursa olsun, Akın Gürlek’le ilgili söyledikleri kesinlikle tarihi nitelikte… Ve unutulmayacak. Parantezi kapatıyorum.

Devlet Bahçeli’yi oyunun içine çekti

Özel, Erdoğan’ın ardından MHP lideri Bahçeli ile Meclis’te bir araya geldi. MHP lideri esti gürledi, CHP’ye verdi veriştirdi. Özel’e de demediğini bırakmadı. İkili ilişkilerdeki Bahçeli ile kürsüdeki Bahçeli çok farklıdır. Kürsüde sert, el sıkışırken nazik ve sempatiktir. CHP ile MHP’nin siyasetin uçlarında yer aldığını bilmeyen yok.

45 dakikalık görüşmenin içeriği ve sonuçlarının pek fazla önemi yok aslında. CHP ve MHP’nin birbirlerine bakışları  yumuşar mı? Hayır. Siyaset kaldığı yerden devam eder. Her iki görüşmenin de çok önemli siyasi bir anlamı var; Özel, cumhur ittifakının liderlerine CHP’nin birinci parti olduğunu hatırlattı. Ve “Güç bende… Sınırlarınızı bilin…” dedi.

Lisanı siyasetle Ankara’da dengelerin değiştiğini Cumhur İttifakı’nın iktidarını yitirdiğini cümle aleme ilan etti. 31 Mart’tan sonra Erdoğan ve Bahçeli’nin muktedirliğinin kalmadığı ve ‘topal ördek’ durumuna düştükleri bundan daha iyi anlatılamazdı. Siyaset sadece söz ve mesajlarla yapılmaz, semboller ve fotoğraflar da anlamlıdır. Özel, AKP’yi de MHP’yi kendi ‘oyun planının’ içine çekti.

Erdoğan’ın ‘oyun planı’ mı? Elini CHP’nin içine uzattığı doğru… Fakat 31 Mart’tan sonra kolu kısaldı, eli uzun değil artık. Bırakın CHP’yi AKP’yi derleyip toparlamakta zorluk çekiyor. Baksanıza, “Bazı arkadaşlar tek sorumlu benmişim gibi davranıyor!” diye isyan etti. Eskiden böyle miydi? Astığı astık, kestiği kestikti. Şimdi ‘sitem ve isyan’ makamında…

Erdoğan’ın da, Özel’in de oyun planını merkezinde ‘cumhurbaşkanı adaylığı’ var. Burada da CHP’nin eli daha rahat… AKP ise belirsizlik içinde. Erdoğan, Anayasa’yı hiçe sayarak tekrar aday olabilecek mi? Kolay değil. Daha önce oldu ama… Tekrar olacağı anlamına gelmez. Zaten ‘erken seçim’ için Cumhur İttifakı’nın sandalye sayısı da yeterli değil. Erdoğan’ın dışında AKP’nin adayı var mı? İmamoğlu’nun karşısına kimi çıkaracak? ‘Liderlik şeyi olan’ Murat Kurum’u değil herhalde!

Özel: Kendi adaylığımı dayatmayacağım 

AKP’de öne çıkan güçlü bir isim var mı? İkinci üçüncü adam yok. AKP farkında değil ama tek adamlığın ceremesini bundan sonra çekecek. Çekmeye başladı bile… 31 Mart’la yüzleşirken Erdoğan’ın ‘Niye sadece ben…’ demesi boşuna mı? Erdoğan kendi etti, kendi buldu. Gül ve Arınç gibi güçlü isimleri yanından uzaklaştırdı.

Cumhurbaşkanı adayı belirlenirken ‘İmamoğlu, Yavaş ve Özel üçgenini’ dikkate almak gerekir. Üç isim aday bulamamaktan iyidir. Özel’in kısa dönemde sergilediği performansa bakınca 14 Mayıs’tan gerekli dersleri çıkarmaması beklenemez. Ayrıca sol siyasetin ve CHP tabanının yeni risklere yol vermesi mümkün değil. Dili yandı bir kere…

Özel bu konuya da açıklık getirdi. Adaylık tartışmalarından duyduğu rahatsızlığı ifade etti önce. Ardından şunları söyledi: “CHP’nin genel başkanı olarak kendi adaylığımı dayatmak, CHP’nin tarihi bir fırsatı kaçırmasını sağlamak, CHP’nin birilerinin tükenmekte olan iktidarına tekrar fırsat vermek gibi bir hata yapmayacağımdan herkes emin olsun.”

Koltukta yeni olmasına rağmen olgun sözler bunlar. ‘Herkes emin olsun’ diye de teminat verdi. ‘Hata yapmam’ derken ‘kendi adaylığını’ kastettiğini tahmin etmek zor değil. Cumhurbaşkanı adaylığı bugünün konusu olmamasına rağmen adaylıktan bir feragat açıklamasıdır bu. Süreci sağlıklı ve doğru yürüteceğinin de işaretleridir.

“Siyasetçinin sözüne güven olur mu?” diye sorulabilir. Şartlar, sözleri ve tavırları değiştirebilir. Fakat söz, niyet okumaktan ve rol biçmekten daha doğru sonuç verir. Şu ana kadar Özel bir ‘oyun kurucu’ olarak sahneye çıktı. Kendisini AKP’nin oyununun bir parçası olmaktan çıkardı. Aksine Erdoğan’ı kendi oyunun bir unsuru haline getirdi.

31 Mart Özgür Özel’in eline siyasetin sihirli değneğini verdi. Kısa sürede sergilediği performans ve hamlelerle ‘asa’nın hakkını verdiği söylenebilir. Ankara’da kurulan yeni dengeleri ve yeni dönemin siyasetini eski ezberlerle yorumlamak ve anlamaya çalışmak doğru sonuç vermez, yanıltıcı olur. Maç çift kale artık. Siz de bunun farkında değil misiniz?‘

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Siyasi analiz böyle yapılır. tr724 diğer gazetecilerin yorumlarını dinliyor yazılarını okuyorum, hep klişe yorum ve yazılar. Kolaycılığa kaçan yazı yorumlar. Hiç düşünülmemiş ön kabul sabit bilgiler. Neden gitti ? Tayyible ne görüşecek? Diktatörle görüşülür mü? Söyleyeceklerini tayyip bilimiyormu? Özel üstünlüğü kaybetme yolunda, Tayyib seçim sonrası üstünlüğü ele geçirrmeye çalışıyor, boş koltuk görüşmesi falan filan… Sayın yazarlar bakış açılarınızı siyasi analizlerini ön kabul bilgilerinizle hemen yorumlamayın. O beyinlerinizi farklı bakış açılarıyla biraz olsun değişime zorlayın ve yorumlarınızı biraz ayakları yere basacak şekilde yapın. Necip beye teşekkürler.
    “Ankara’da kurulan yeni dengeleri ve yeni dönemin siyasetini eski ezberlerle yorumlamak ve anlamaya çalışmak doğru sonuç vermez, yanıltıcı olur”

  2. Bu yaziyi sabah okuyunca ‘acaba’ demistim. ‘Olabilir mi gercekten öyle Özel hamleler falan’ diye ümitlenmistim. Fakiriz iste baska ekmegimiz yok. (Ironi yapmiyorum) Ama bugünkü trol gazeteciyi kabul ettigini görünce dilim tutuldu. ‘Özel olur da bu kadar da olmaz’ dedim. Muhterem yazar Necip bey muhtemelen bu konuyu da yazar diye düsünüyorum. Bu yazida herhangi bir KHK’linin Özel’i ziyaret etmek istemesi halinde neler olabileceğini de degerlendirmeli elbette o yazida. Simdiden tesekkürler.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin