O telefon geldi; Erdoğan sonunda ‘muradına’ erdi!

ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Peşinen söyleyeyim konunun seçimler ya da Cumhur İttifakı’nın adayı Murat Kurum ile ilgisi yok. Tamam, seçime şunun şurasında birkaç gün kaldı. Taraflar tüm kozlarını sahaya sürüyorlar. Kalan birkaç günde ellerinden geleni ardlarına koymayacaklar.

Malum olduğu üzere çok uzun zamandır Türkiye’de özgür ve adil bir seçim yok. Mesela İstanbul’da bir yanda Ekrem İmamoğlu var. Diğer tarafta ise Erdoğan, tüm imkanlarıyla devlet, MHP, Perinçekgiller, adını bile unuttuğumuz siyasi partiler, İYİ Parti hatta CHP içindeki bazı hizipler-klikler var.

Bir başka ifadeyle İmamoğlu hepsine karşı.

Yarış zaten adil değil, eşit şartlarda yarışılmıyor. Erdoğan ve AKP devletin tüm imkanlarını sonuna kadar kullanıyor. Sözde bağımsız TRT ve Anadolu Ajansı Saray bülteni gibi.
Medyanın neredeyse tamamı Erdoğan’ın kontrolünde olduğu için tüm güçleriyle Murat Kurum’a çalışıyorlar.

DEM Parti ve İyi Parti’nin aday çıkarması da herşeyiyle Saray’a çalışmanın başka bir ifadesi. Eğer İmamoğlu bu şartlarda ipi göğüslerse 1 Nisan itibariyle Türk siyasetinde yeni bir sayfa açılır.

Ancak burada dikkat çekici daha doğrusu cevabı verilemeyen bir durum var. Malum olduğu üzere İstanbul, Erdoğan için çok çok önemli. Kurduğu rejimi sürdürebilmek için İstanbul’a ihtiyacı var. Ancak ihtiyacı oranında bir kampanya yürütmüyor.

Bıçak sırtı bir yarış varken Erdoğan emeklileri dışladı. Oysa 2024’ü ‘emekli yılı’ ilan etmişti. Sonuçta devlet herşeyiyle elinde, bol keseden savurabilirdi. Ama yap(a)madığı gibi Yeniden Refah’la da anlaşma yoluna gitmedi.

Oysa ki Yeniden Refah yükselen bir eğride. Metropoll’ün kurucusu ve yöneticisi Özer Sencar’ın son açıklamasına göre İstanbul’da YRP’nin oy oranı yüzde 5’e dayanmış durumda. Erdoğan sıkıştığı zaman Öcalan’dan mektup getirir, yakınlarını TRT’ye çıkartırdı. Onu da yapmadı. Ekranda ağlar, Cami’de Kur’an okurdu.

Erdoğan’ın başka şansı yok; sandıklara sahip çıkın!

Bu seçimde bunları da yapmadı. Dahası sağda solda bombalar patlar , halk korkutulurdu. Bu seçimde o da olmadı. Çok önem verdiğini söylediği şehre çok zayıf bir aday koydu.

Listeyi uzatmak mümkün.

İnsan ister istemez Erdoğan’daki bu ‘rahatlığı’ çözemiyor. Sonuçta Erdoğan’ın sık sık anket yaptırdığı herkesin malumu. Bütün anketlere göre İmamoğlu İstanbul’da, Mansur Yavaş Ankara’da önde.

Erdoğan seçmendeki öfkeyi görmüyor olamaz. Ancak son düzlükte çok rahat gözüküyor. Bu durumda ister istemez daha önceki seçimlerde yaşanan ayak oyunları akla geliyor.
Acaba işi YSK’da mı bitirdiler? Zira YSK’da Saray’a bağlı bir ekip var. CHP temsilcisi Mehmet Hadimi Yakuboğlu bile iktidara çalışıyormuş gibi. Eh adayların oy pusulasındaki yerini tespit için yapılan kura çekiminde yaşananlar herkesin hatırında. Kameralar önünde üç kağıt yapmışlardı.

Moralinizi bozmak istemem ama Erdoğan sandık oyunlarına her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Çalmadan kazanamayacaklar. O yüzden hangi partiden olursanız olun yapacağınız en önemli görev sandıklara sahip çıkmak olmalı.

Yıllardır beklenen telefon nihayet geldi!

Aslında bu bir seçim yazısı olmayacaktı ama konunun önemine dair bir kaç uyarı yapayım derken çok uzadı. Konumuz Erdoğan’ın Beyaz Saray aşkı. Erdoğan’ın yıllardır beklediği telefon nihayet geldi.

Malum olduğu üzere ABD Başkanı Biden ile Erdoğan’ın yıldızı baştan bu yana barışık değil. Biden seçildiğinde Erdoğan tebrik telefonu açmış ama Biden’den aylarca dönüş alamamıştı. Biden istikrarlı bir şekilde Erdoğan’ı görmezden gelip adeta süründürmüştü.

Erdoğan Biden’den bir randevu koparabilmek için özellikle Yahudi lobilerini devreye sokmuştu ama geride kalan 3,5 yıllık süreçte hedefine ulaşamamıştı. Erdoğan yaşadığı hayal kırıklığını artık saklayamaz hale gelmişti.

Nitekim 12 Kasım 2023’te Riyad dönüşü uçakta gazetecilere, “Benim Biden’i aramam şık olmaz, herhalde bundan sonra kendisi bizi ağırlar!” demişti.

Ülkeler arası ikili ilişkilerde, hele ki taraflardan birisi ABD ise böyle bir ifade pek görülmüş bir şey değil. Erdoğan adeta yalvarıyor ve, ‘Ne olur davet edin artık!’ diyordu. Verdiği röportajlarda yaşadığı hayal kırıklığını saklamıyordu.

Kısacası, Erdoğan dört gözle Beyaz Saray’dan davet bekliyordu. O telefon nihayet geldi. Resmi açıklama yok ama Washington kaynaklı haberlere göre ziyaret 9 Mayıs’ta. Erdoğan Beyaz Saray’a gelecek ve kameraların önünde Biden ile el sıkışacak. Açıkçası bu seyahatten daha fazla bir beklentisi yok Erdoğan’ın.

En büyük beklentisi Halkbank davasının kapatılması

Yanlış anlaşılmasın; Erdoğan’ın en büyük beklentisi Halkbank davasının kapatılması ama Biden yönetiminden istediği yeşil ışığı bir türlü alamadı. Sonuçta ABD yargısı, Türk yargısı gibi Saray’ın önünde secdeye gitmiyor.

Bu arada, Erdoğan’ın kabusu olan Halkbank Davası ile ilgili temyiz sürecinin sonuna gelindi. Çok büyük ihtimalle Türkiye’nin başvurusu reddedilecek ve dava kaldığı yerden devam edecek.

Erdoğan yıllardır beklediği Washington DC seyahatine kucağında Halkbank davasıyla başlayabilir. Açıkçası bu ziyaretle Türkiye-ABD ilişikilerinin rayına oturacağını, gri bulutların dağılacağını beklememek lazım. Çünkü ortada çok ciddi bir güvensizlik var. İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanmasının verdiği yumuşamaya rağmen Kongre’de Erdoğan hâlâ sevilmeyen adam.

ABD ile Türkiye, Kürt meselesinde, Rusya ile ilişkiler ve İran başlıklarında aynı sayfada değil. Kısacası; Erdoğan’ın için bu ziyaretten Beyaz Saray fotoğrafı dışında pek bir kazanımı olmayacaktır.

Peki bu durum Erdoğan için yeterli mi?

Tabi ki yeterli… Bakmayın Türkiye’de atıp tuttuklarına. Başta Erdoğan’ın kendisi olmak üzere tüm AKP-MHP elitleri ABD ile ilişkileri düzeltmek için can atıyor. Sonuç itibariyle; Erdoğan o çok beklediği daveti aldı, muradına erdi.

Bakalım her seyahati skandallarla dolu olan Erdoğan, sorunsuz bir ABD ziyareti yapmayı başarabilecek mi?

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin