Cumhur İttifakı çatırdıyor

NECİP F. BAHADIR | YORUM

31 Mart’ın alabora ettiği iktidar cephesinde işler yolunda gitmiyor. AKP ile MHP arasında bugüne kadar rastlanmayan türden soğuk rüzgarlar esiyor. İki partinin oluşturduğu Cumhur İttifakı’ndan ‘çatırtı sesleri’ geliyor.

31 Mart’tan sonra siyasi dengelerin değiştiği gerçeğini kimse inkar edemez. Klasik ifadeyle, Ankara’da kartlar yeniden karılıyor ve dağıtılıyor! İktidar partileri AKP ve MHP büyük kaybetti. AKP ayakta kalmak ve iktidarını sürdürmek için yeni oyun planları peşinde. Erdoğan’ın CHP’ye yanaşması ve yeni anayasa hamlesi bunlardan sadece biri.

Yargıtay’da yılan hikayesine dönen ve haftalardır süren seçim acaba Cumhur İttifakı’nda yaşanan çatlağın bir sonucu mu? AKP ve MHP’nin yargıda cumhuriyet tarihinde eşi görülmeyen biçimde örgütlenerek en küçük birime kadar kadrolaştığı herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getiremediği bir ‘Ankara sırrı.’ 24 Mart’ta başlayan Yargıtay’daki seçimler 24. turu devirdi. Arka planda bir şeyler döndüğü kesin.

Yargıtay’a başkan seçilememesinde AKP ile MHP arasındaki soğukluğun etkisi olabilir mi? ‘Hiçbir şey olmasa da bir şeyler oluyor!’ Düne kadar Saray’dan giden bir ‘işaret’ yeterdi. AKP’nin neticelenemeyen Yargıtay seçimlerinden memnun olmadığı açık. Erdoğan’ın devreye girmemesi veya girememesinin nedenleri arasında MHP faktörü mü var?

Devlet Bahçeli, 31 Mart’ta AKP’yi yalnız bıraktı

31 Mart seçim sürecinde MHP, AKP’yi yalnız bıraktı. Erdoğan şehir şehir hatta büyük illerin ilçelerine kadar giderek mitingler yaparken, Devlet Bahçeli Ankara’dan dışarıya adımını atmadı. Ne miting yaptı, ne seçim çalışmalarına katıldı, ne de ekranlarda göründü. Propagandasını ‘soğuk, duygusuz reklamlarla’ sınırlı tuttu. ‘Herkes için, herkese göre belediye’ afişlerdeki sloganlardan biri. Daha önce defalarca kullanılmış basit ve sıradan bir cümle… ‘Birliğin Gücüyle’ bir diğeri. Neyin birliği neyin gücü?

Bahçeli’nin banyoda düştüğü ve yüzünde morluklar olduğu fotoğraflara yansıdı. Ama o haliyle kurultayı topladı. Seçim sürecinde kurultay toplamak da ‘sıra dışı’ bir tavır. Seçim döneminde bir başka kurultay hatırlamıyorum ben. Ani baskın seçim olsa belki tolera edilebilir. Yok, o da hoş görülemez, parti yönetiminden kurultayın ertelenmesi beklenir.

Erdoğan ve AKP’lilerin 31 Mart seçimlerine MHP’nin fazla yüklenmediğini ve yaşanan bozgunda paylarının olduğunu düşünmeleri tabii değil mi? Erdoğan kendisini ortaya koyarken Bahçeli ortalıkta, meydanlarda ve sokaklarda hiç görünmedi. Derin bir sessizliğe gömüldü. Kazanmak için istemek ve arzu etmek gerekir. Bahçeli’nin istesizliği ve arzusuzluğu gözlerden kaçmadı. Bu durum AKP’de gönül kırılmasına ve yarılmasına neden oldu. Bahçeli bu tavrıyla, iktidarın nimetlerinden ne istediyse aldığı Erdoğan’ı kırdı.

Erdoğan, Mehmet Şimşek’ten vazgeçemez!

Mehmet Şimşek bombası bunun bütün bunların üzerine geldi. Bahçeli, Erdoğan’ın ‘kurtarıcı’ olarak güçlük ikna edip ekonominin başına getirdiği Mehmet Şimşek’e ‘müfsit’ diyerek saldırdı. Bu çıkış ittifakın temeline dinamit koymaktan farksızdı. Erdoğan, Arınç’ı feda ettiği gibi Şimşek’i kurda kuşa yem etmez. Düştüğü yerden kalkmak için bütün umudunu Şimşek’in uluslararası itibarına ve politikalarına bağladı. Bahçeli’den vazgeçer ama Şimşek’ten asla.

MHP lideri mesajının dozunu arttırdı, Şimşek bombasından sonra Ferdi Tayfur şarkısının sözleriyle AKP’ye adeta bir nükleer füze gönderdi. Oldukça sağlıklı göründüğü evinin bahçesinde yürüyüş yaparken çektirdiği klibin arka fonuna Ferdi Tayfur’un şarkısı koydu. Tayfur, Bahçeli’nin hemşehrisi. Bahçeli bir Ferdi Tayfur hayranı. Uzun kara yolculuklarında Ferdi Tayfur’dan şarkılar dinlediği biliniyor.

Sosyal medyadan paylaştığı görüntülerin üzerine Ferdi Tayfur şarkısında geçen şu sözler dikkatlerden kaçmadı:

Hep köle misali zincire vurdun 

Ben sana dost oldum, sen düşman oldun 

Sen beni kendine göre mi buldun

Hainsin diyorsam söyleten sensin

 

Sana söylediğim sözlere kızma 

Sitem ediyorsam ettiren sensin 

Senden çektiklerim yetti canıma

Zalimsin diyorsam söyleten sensin 

 

Canımsın dedikçe kıymet bilmedin 

Kazandıklarına değer vermedin…

Bu sitem şarkıda her ne kadar sevgiliye söylenmiş olsa da, bunu özel anlam yükleyerek paylaşırsanız ‘siyasi ortağınız’ bu sözlerin muhatabı olur.

Yani? Gayet açık… Bahçeli, Tayfur’un şarkı sözlerini kullanarak Erdoğan’a diyor ki: ‘Hain diyorsam söyleten sensin… Zalimsin diyorsam söyleten sensin… Kıymet bilmedin, değer vermedin…’

Müthiş bir gönül kırıklığının ifadesi bu sözler. Biz Erdoğan’ın gönül koymasından söz ederken meğer Bahçeli’nin kalbi paramparça olmuş. Kırgınlığın, küslüğün çok ötesinde bir durum bu.

Bahçeli, Meclis’in 223 Nisan özel oturumana ve akşamki resepsiyona da katılmadı. ‘Neden?’ sorusunun cevabını Ferdi Tayfur’un şarkı sözleri cevapladı. “Neden doğrudan yüzüne söylemek varken medya üzerinden mesaj yolluyor?” diye sorulabilir.

Cevabı basit…

İkili arasındaki kanallar açık. Bahçeli kamuoyunun ve tabanının da bilmesini, ona göre tavır almasını istiyor. Anlaşılan o ki yara çok derin… Küçük bir çizik olsaydı kolay telafi edilebilirdi.

Bahçeli’yi bu kadar yaralayan nedir? Mehmet Şimşek’e söyledikleri de basit bir tepki değil ama o ‘yerel halklar’ densizliği karşısında tolera edilebilir. ‘Kızdıysa sebebi var’ diye bakılabilir. Daha müfsit sözünün etkisi geçmeden şarkı sözleriyle bombalamak ne oluyor? Erdoğan ve AKP’ye öfkesinin altında ne yatıyor? Aslında ikili arasındaki ilişkiler krizlerle, belalarla defalarca sınandı. Ve her defasında aşıldı.

Bu kez durumun daha ciddi olduğunu söylemek mümkün. Artık, eski hal muhal… İki partinin ‘güç birliği’ iktidar olmaya yetmiyor. AKP’nin yeni arayışlar içinde. Erdoğan bugüne kadar hiç yapmadığı bir şey yaptı; CHP lideri Özgür Özel’e elini uzattı, bayramını tebrik etti ve kapılarını arkasına kadar açtı. ‘Özgürlükçü ve yenilikçi’ diye nitelediği anayasa için önümüzdeki hafta Özel’le zirve yapacağını duyurdu.

‘Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna!’

Bir kere Bahçeli sistemi revize edecek yeni anayasa fikrine karşı. AKP’nin ısrarla istediği ‘yüzde 40 artı 1’ barajı için daha önce restini çekti, ‘Zinhar olmaz’ dedi. AKP’nin bu hamlesinin de, taşıması zor ağır bir yük haline gelen MHP’yi sırtından atma anlamına geldiğini biraz siyasete ilgi duyanlar kolaylıkla çözdü. AKP o dönem geri adım attı. Ve bir daha sistemde revizyon ve yeni anayasa meselesini gündeme getirmedi. Ta ki Erdoğan’ın hafta başında Irak’tan dönerken gazetecilere konuşana dek. Anayasa konusunun Bahçeli’yi rahatsız ettiğini söylemek yanlış olmaz.

Erdoğan’ın CHP’ye yanaşması, Özel’le birlikte çaylı fotoğraf vermesi ve zirve daveti belli ki Bahçeli’yi çileden çıkardı. Erdoğan bütün bu hamlelerini Bahçeli ile konuşmadan ortağının hukukunu gözetmeden, görüşünü ve gönlünü almadan yaptı. Siyasette ittifaklar, ortaklıklar çok hassas zeminde yürür. Küçük müdahaleler birliktelikleri sarsar, ittifatları çatlatır. Türk siyasetinde koalisyonlar zor kurulur, çabuk dağılır. Politika tarihi bunun örnekleriyle dolu.

Bahçeli’nin, Erdoğan’ın CHP’ye olan ilgisine ve Özel’e yaklaşmasına alınganlık göstermesini doğal karşılamak lazım. Mehmet Şimşek bombası da, nükleer füze de sebepsiz değil yani. Kapalı kapılar ardından değil herkesin gözleri önünde Cumhur İttifakı çatırdıyor. Birlikteliğin ruhu ne kadar zedelense de her kavga boşanmayla sonuçlanmaz.

Bu evliliğin ‘bittiği’ anlamına gelmez. Erdoğan ‘bitti demeden bitmez’ mi?

Biter…

İttifakların tek amacı vardır; siyasi çıkar. O kaybolduğu an kimsenin gözünün yaşına bakılmaz. Herkes sepeti koluna takar, kendi yoluna gider.

AKP – MHP birlikteliğindeki ‘siyasi menfaat’ 31 Mart seçimlerinde tuzla buz oldu. AKP iktidarının MHP’nin tutsağı altında görüntüsü Erdoğan’a çok oy kaybettirdi. Dışarı pek sızmayan AKP içindeki yorum ve değerlendirmeler bu yönde. Bugüne kadar parti içindeki MHP karşıtlığını Erdoğan firenlemişti. Şimdi ayağını frenden çekti, biraz da gaza dokundu. Bahçeli’den gelen ‘Yandım Allah’ sesi bu yüzden.

 

Şurası çok açık; Erdoğan yeni oyun planı peşinde. Ve bu planın içinde CHP de var. Başka sürprizler de… Bu tablo karşısında Bahçeli efkarlanmasın da kim efkarlansın. Bu öfkeyle bir ‘off’ çekse karşıki dağları yerle bir eder. 31 Mart’tan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin