Bir efsanenin sonu!

ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

Ülke geneline yayılan üniversite eylemlerine bakıp bir ‘Amerikan Baharı’ndan bahsetmek mümkün değil, en azından şimdilik… Ama kesin olan bir şey var; çok bilinen bir Amerikan efsanesinin sonuna geldik.

Malum olduğu üzere Amerika ‘özgürlükler ülkesi’ olarak bilinir. Şiddete bulaşmadığı sürece herkes düşüncesini ifade etmekte serbesttir. Dünyanın geri kalanına tuhaf gelen şeyler ABD’de hoşgörüyle karşılanabilir.

Mesela Beyaz Saray’ın duvarına başkana hitaben sin kaflı küfürler yazabilirsiniz. Fikriniz ne kadar aykırı olursa olsun ifade etmenizin önünde bir engel yoktur. Üniversite kampüsleri ise bu özgürlüklerin en geniş anlamda kullanıldığı yerlerdir.

En azından yakın zamana kadar böyleydi!

Ancak son günlerde Amerikan üniversitelerinde yaşanan olaylar bize o çok övülen ifade özgürlüğü söyleminin aslında bir efsane olduğunu gösterdi. Bir başka ifadeyle, Amerikalıların çok övündüğü akademik özgürlükler ve üniversite kampüslerinin serbestliği, konu İsrail olunca geçersizmiş! 

7 Ekim’deki Hamas saldırısı sonrası başlayan İsrail operasyonlarında bugüne kadar yaklaşık 35 bin Filistinli hayatını kaybetti. Ölenlerin üçte ikisi kadın ve çocuk. İsrail daha doğrusu Netenyahu hükümeti, canlı yayınlarla bir milleti yok ediyor.  Filistinliler dünyanın gözü önünde soykırıma uğruyor.

Olayın nedenleri, nasılları üzerinde duracak değilim. Zira ortada bir ‘soykırım’ varken politik analiz yapmak, sosyolojik ve tarihsel arka planına dair bir şeyler söylemek abestir. Bu aşamada önemli ve acil olan ateşkesin sağlanmasıdır.

Malesef İsrail lobisinin gücü ve Hamas’ın vahşi eyleminin neden olduğu şok nedeniyle Filistin halkı yalnız kaldı. Dahası sözde Filistin halkıyla birlikte olduğunu söyleyen hükümetler –mesela Türkiye’de Erdoğan rejimi- perde gerisinde İsrail’e can suyu olmaya devam etti. Başta Amerika olmak üzere Batılı devletler zaten İsrail’e tam destek veriyor.

Medyanın ekserisi de hükümetlerden farklı değil.

Ancak söz konusu olan sokaktaki insanlar olunca durum farklılaşıyor. Amerika ve İngiltere başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yüzbinlerce sivil vatandaş sokaklara dökülüp soykırımın durdurulması çağrısı yapıyor. 

Üniversiteler ayakta.

Harvard ve Columbia gibi sadece Amerika’nın değil dünyanın en saygın üniversitelerinde başlayan protestolar Amerika’nın geneline yayıldı. Bu aşamada Harvard ve Yale gibi seçkin üniversitelerde yaşanan duruma biraz daha yakından bakmakta fayda var. Çünkü yaşananlar gerçekten şok edici. Üçüncü dünya ülkelerinden bildiğimiz görüntülere şahit olduk.

Mesela Filistin’de yaşanan soykırıma tepki gösteren her öğrenci ‘anti semitik’ olmakla suçlandı. Üniversite hocaları basın açıklamaları yapıp eylemlere katılan öğrencileri hedefe koydu. Hatta işverenlere mektuplar yazıp, “Şu öğrenciler eyleme katıldı. Bunlar anti semitik, yakında mezun oluyorlar, bunlara iş vermeyin!” bile dediler.

Öğrencilerin gösteri yapmasına izin verdikleri için resmen linç yediler. Diğer üniversiteler de yoğun baskı altında. Yahudi sermayesinin önde gelen isimleri üniversitelere yaptıkları bağışları geri çekmekle tehdit ediyorlar. Harvard ve Pensilvanya üniversitelerinin rektörleri istifa etmek zorunda kaldı.

Eylemler geçen hafta itibariyle farklı bir aşamaya geçti. New York merkezli Columbia Üniversitesi -ki özgürlükçü yönüyle bilinen bir üniversitedir- Amerika’da pek görülmeyecek türden olaylara sahne oldu.

Üniversitenin Mısır kökenli kadın rektörü polisi kampüse çağırdı. Polis, üniversite kampüsünde çadır kurup Filistin’de ateşkes isteyen öğrencilere çok sert müdahale etti. Gözaltılar, tutuklamalar oldu.

Columbia tarihine kara bir leke olarak geçen bu görüntülerden sonra başka üniversitelerde de öğrenciler ve akademisyenler ayağa kalktı. Bu arada şunu not etmekte fayda var; eylemcilerin çoğunluğu Müslüman değil. Protestocular arasında Netanyahu’ya tepkili Yahudiler ve solcular da var.

Harvard Üniversitesi, New York Üniversitesi, Texas Üniversitesi ve California Üniversitesi gibi prestijli üniversitelerde eylemler başladı. Polisin özellikle Texas’ta çok sert müdahale etmesi nedeniyle öfke yükseldi ve protestolar başka eyaletlere yayıldı. Mesela eylemler dün itibariyle başkent Washington’a kadar uzandı.

Protestoların nereye kadar yayılacağını kestirmek zor. Çünkü Amerika’da güçlü bir Yahudi lobisi var ve onlar da çok bastırıyor. Hatta daha önce eşi benzeri görülmemiş şekilde siyasete de baskı yapıyorlar. Düşünün Temsilciler Meclisi başkanı, Cumhuriyetçi Milletvekkili Mike Johnson, Columbia kampüsüne gidip rektörü suçlayan açıklamalar yaptı.

Yahudi sermayesinin güçlü olduğu medya da eylemci öğrencileri anti semitik olarak suçluyor. Haberlerin daha çok İsrail yanlısı olması da öğrencilerin tepkisini büyütüyor. Eylemlere katılan öğrenciler ve onlara destek veren akademisyenler bugüne kadar bir şiddet eylemi yapmadılar ama polisler çok sert müdahale ediyor.

Hatta Texas’ın Cumhuriyetçi valise ulusal muhafızları göreve çağırdı. Onlar da kampüslere girip ateşkes isteyen, ‘soykırımı durdurun’ diyen öğrencilere çok sert müdahale etti. Sosyal medyaya yansıyan görüntüler çok düşündürücü. 

Mesela Atlanta’da kampüse giren polisler öğrencilere şok cihazı ile müdahale etti. Yere yatırılmış, elleri ters kelepçe yapılmış siyahi bir öğrenciye bir de şok cihazıyla müdahale akıl alır gibi değil.  

Ama bunların hepsi yaşanıyor.

Bu aşamada eylemlerin nereye evrileceğini kestirmek zor. Fakat kesin olan bir şey var; Amerika’yı Amerika yapan değerler temelinden sarsılıyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Dünya idaresine ve sermayesine hükmeden siyonistler, gözünü Gazze’ye dikip, çoluk çocuk demeden kan dökünce, insanlık vicdanında büyük bir depremi ve nefreti tetikledi. Bu vesile ile siyonizmin bütün varlıkları tepetaklak olacak. İnşallah

  2. bu abd.de ciddi bir liderlik sorunu var…bunu sanki siyonizm de destekliyor ve bir tikaniklik ve aymazlik yasaniyor…hic mi yok eyaletlerin birinde soyle yakisikli, Harvard mezunu, golf falan oynayan bir senator?…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin