AKP siyaseti: Katliama da ‘eyvallah’, ticarete de…  

NECİP F. BAHADIR | YORUM

İsrail ile ticaret meselesindeki inkardan başlayan kabulle neticelenen gelişmeleri alt alta yazdığımızda ortaya çıkan manzara tam ibretlik… Ve AKP adına utanç verici.

Haberler çıkmaya başlayınca AKP iktidarı temsilcileri  inkar etti, “Hayır… Hepsi yalan. Medyanın uydurması!” dediler. Kamuoyuna, İsrail ile ticaretin asla söz konusu olmadığını açıkladı. Bir devlet kurumu olan TÜİK verilerini bile ‘uydurma’ diye niteledi. Sonra herkesin gördüğü gemileri yalanlayamadığı için, ürkek edayla kabullenir gibi yaptılar; “İsrail üzerinden Filistin’le ticaret yapıyoruz!”

İstanbul’da İsrail ile ticaretini protesto eden gençlere polisin müdahalesi ülkenin gündemi oldu. Başörtülü kadınlar yerlerde sürüklendi. Ters kelepçe takılarak karga tulumba gözaltına alındı. Protestoculardan birinin şu sözü tarihin hafızasına kazındı: “Ben 28 Şubat’ta üniversiteyi bıraktım. O dönemde de bile yerlerde sürüklenmemiştim.”

Tepkiler ayyuka çıkınca Ticaret Bakanı, İsrail ile Türkiye arasında sürdürülen ticaret kısıtlama getireceklerini duyurdu. 50 küsur kalemlik sınırlanacak mallar listesini yayınladı. Bakanlığın açıklaması ticareti bir itiraf ve ‘kabullenme’ idi. AKP mahallesinde bu ‘kabullenme’ travmaya neden oldu. Tartışma ‘jet yakıtı’ üzerine düğümlendi. AKP yakıtın ‘sivil uçaklar’ için olduğunu iddia etti. Bu açıklama toplumu bile ikna etmekten uzaktı.

Milyon dolarlık ihale alan şirketlerimiz var!

Bir dönem bakanlık da yapan AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi son noktayı koydu! Ama ne nokta: “İsrail’in müslümanlara yaptığı bebek katliamı… Eyvallah… İsrail serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke… 6 satıp 1 aldığımız bir ülke…”

Yanisi çok açık; katliama, soykırıma rağmen İsrail ile ticarete devam. Zeybekçi’nin açıklaması İsrail ticaret meselesini bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi.

Zeybekçi gelen tepkilere de aldırmadı. Yeni Şafak’tan bir yazarla ‘gerzek, geri zekalı’ kelimlerinin havada uçuştuğu polemiğe girdi. Ve geri adım atmadı. Aksine bir adım daha ileri gitti; “Her söylediğimin arkasındayım. Milyon dolarlık ihale alan şirketlerimiz var.” dedi. O şirketlerin hakkını savunmak Gazze’deki katliama tavır koymanın önüne geçti.

Nihat Zeybekçi’nin açıklamasından ölümlere neden olan Mavi Marmara krizi sırasında İsrail ile ticaretin ‘kesintisiz devam ettiğini’ de öğrenmiş olduk. Zeybekçi sıradan bir isim değil, AKP’nin üst düzey yöneticisi… Söyledikleri kişisel görüşü olamaz. AKP’yi de hükümeti de bağlar. Ayrıca Erdoğan’a da çok yakın bir isim. Bu sözleri üzerine görevde kalmaya devam ederse bu çıkışı AKP’nin politikası anlamına gelir.

‘Ticaret yok, yalan haber’ çıkışından, “Milyon dolarlık bağlantılar var, ticarete devam edeceğiz!” açıklamasına…

Bütün bunların üzerine ne söylenebilir? Çok şey… Nitekim söylenmekte. Muhafazakar mahalle ve AKP sokağı bu açıklamaların şaşkınlığı içinde… Henüz kendine gelemedi. Starbucks’ta kahve içenleri protesto edenlerin sesi pek duyulmuyorsa bu şoktan dolayı. Yakıtın ve birçok lojistik malzemenin yanında kahvenin lafı mı olur. Bu mesele AKP tabanının yüreğine taş gibi oturdu. Kahve tepkisi ne kadar anlamsızmış meğer; Türkiye limanlarından kalkan gemilerle İsrail’le neler taşınıyormuş neler…

Davutoğlu’nu yalanlayan çıkmadı!

Bu arada gözyaşları içinde konuşan Gelecek Partisi Ahmet Davutoğlu’nun çok önemli bir açıklaması kaynadı gitti; “İsrail ile ticaret kısıtlaması gelmeden önce iktidar yetkilileri ticaret yapan firmaları arayıp ‘Yapacağınız ticareti hızlandırın, bir kısıtlama getirmeyi planlıyoruz’ diye tüyo veriyorlar. Bu bir duyum değil bilgi.”

Vay vay vay… Neresinden bakarsanız bakınız; bunun adı skandal…

AKP’den birileri daha karar çıkmadan firmaları, “Elinizi çabuk tutun!” diye uyarıyor. Hangi demokratik ülkede böyle bir şey olabilir? Haydi, ‘Oldu’ diyelim, haber sızınca hangi iktidar hiçbir şey olmamış gibi davranabilir? AKP iktidarı, İsrail ile ticaret meselesinde adeta yüzsüzlüğün, samimiyetsizliğin ve utanmazlığın kitabını yazıyor.

Bu skandal normal ülkelerde bakanları koltuğundan eder hatta hükümetleri düşürür. Türkiye’de böyle bir sonuç doğurması mümkün değil. Fakat AKP politikalarını göstermesi açısından çok tam bir ibret vesikası. Bu arada Davutoğlu’nun sözlerinin yalanlayan çıkmadığını da belirtmek isterim. AKP iktidarı haberi görmezden geldi. Erdoğan’ın kendi içinden çıkan isimleri ‘yok saymak’ gibi bir politikası var. Bayramlaşma için bile elini uzatmadı, uzatılan eli sıkmadı. Davutoğlu’nun yalanlanmaması, ‘haberi kabullenme’ anlamına gelir.

AKP iktidarının Gazze duyarlılığı var ama ‘sözde’… Lafı gelince mangalda kül bırakmayan iktidar sözcüleri İsrail ile ticaret söz konusu olduğunda, “Ne var bunda!” yüzsüzlüğü içinde. Aslolan söz değil uygulamadır. Şairin dediği gibi ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’. Söz düzeyinde Gazze hassasiyetini herkes, sokaktaki insan da dile getirir. Nitekim getiriyor da… Protesto bile meydanlara çıkıyor. İktidar sahiplerinden beklenen sözün eyleme yani politikaya dönüşmesi.

Adamları İsrail’le yatakta bastık!

AKP iktidarı İsrail ile suç üstü yakalandı. Yeniden Refah Partili bir isim bu hali edeb sınırlarını zorlayarak sosyal medyada mesaj olarak paylaştı: “Adamları İsrail’le yatakta bastık, halen inkar ediyorlar. Düşündüğün gibi değil diyorlar.” Bu konu siyasetin de meselesi. AKP çok rahatsız olsa da milli görüş partileri AKP iktidarını Gazze üzerinden vurmaya devam edecek. AKP ‘4 yıl seçim yok’ rahatlığı içinde olabilir. Ama bu AKP tabanı için öylesine hassas ki buradan aldığı yara seçimler zamanında yapılsa bile iktidarı perişan eder. Çünkü ölümcül bir yaradır bu.

“Erdoğan’ın Filistin, Gazze duyarlılığını bilmeyen mi var!” gibi düşünceye sığınıyor AKP sözcüleri. Hamas’ı Milli Mücadeleye benzetmesi örnek gösteriliyor. Hamas lideri İsmail Haniye’nin Ankara’ya çağrılarak birlikte fotoğraf verilmesi çok önemseniyor. Ne Hamas açıklaması, ne de Haniye fotoğrafı ‘İsrail’le ticaret’ samimiyetsizliğini örtemez. Bu ayıbı kapatacak örtü icat edilmedi daha.

AKP iktidarından beklenen, Türkiye gibi bölge gücünün İsrail’i Gazze saldırılarında geriletmesi… Yapabildi mi? Hayır. İsrail’e topyekün ambargo koyabildi mi? Hayır.

Gazze bir ölüm kenti haline geldi. Yaşamını yitiren çocuk, kadın ve yaşlılar rakamlara sığmıyor artık. AKP Mısır’da Rabia’yı sattı, Mursi’nin kemiklerini sızlattı. Filistin konusunda ise hem katliama eyvallah hem de İsrail’le ticarete devam! Bu politik ihanetlere hangi parti dayanabilir? Hangi partinin tabanı bu keskin dönüşleri kaldırabilir?

İşin kader ve tarih boyutu da var. Gazze’de ölen çocukların ruhu AKP’yi çarpar. Nitekim çarptı da… 31 Mart hezimetinin temel sebeplerinden biri de Gazze’nin çığlığı…

Seçimlerde ‘İstanbul düşerse Kudüs düşer’ diyeceksin,  “İstanbul’da AKP kazanırsa, Gazze sevinecek!” diye istismarın dibine ineceksin, iş siyasete gelince sözü eyleme dönüştürmeyecek, İsrail ile ticarete devam edeceksin! Gazze’nin, Filistin’in payına sadece ‘dua’ ve ‘hamaset yüklü sözler’ düşecek. Öyle mi? Bunu hangi vicdan kabul eder? Buna Reis’in her sözünde hikmet her adımında fazilet bulan AKP tabanı bile isyan eder.

Nitekim isyanlarda…

Kader ve tarih Gazze meselesinde yüzsüzlüğü siyaset haline getiren AKP iktidarını ensesinden yakaladı, kolay bırakmaz.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin