AKP dökülüyor; ıstakoz, Maldivler, bayramlaşma…

NECİP F. BAHADIR | YORUM

Siyasete ‘bayram’ geldi mi? Küslükler, kırgınlıklar giderildi, aradaki buzlar eridi mi? Lafa gelince bayramların anlam ve önemi üzerine, dinden Türk kültürüne kadar mangalda kül bırakmayan siyasetçiler, bu ruha uygun davranabildi mi?

Artık klasik hale gelen ‘partiler arası bayramlaşma’ programında eksik kalan fotoğraflar var. Buradan bakınca bayramın siyasetin semtine uğramadığı sonucu pekala çıkarılabilir. Ama ben başka bir yerden ve örnekten gideceğim; Cumhurbaşkanı’nın bayramlaşmasından…

Erdoğan kimleri aradı, kimleri aramadı? Aslında sürpriz değil. Yine de tarihe not düşmek için resmi kaynaklardan gelen habere iki cümle yorum getireceğim. Protokol gereği bayramlaşmak için ‘Cumhurbaşkanı aranır.’ Bayram öncesi CHP Lideri Özgür Özel, ‘Erdoğan’ı arayacağını’ açıklamış ve bu kutuplaşma siyasetinin boğduğu politik havayı olumlu yönde etkilemişti.

Erdoğan daha erken davrandı. Arayan bizzat o oldu. Devletin haber ajansı kamuoyuna duyurduğu haberde Erdoğan’ın bayramlaştığı siyasi liderlerin isimlerini tek tek yazmış. Kriteri partinin büyüklüğü veya küçüklüğü değil. Meclis’te ‘grubu bulunan partiler’ gibi bir ölçü konabilir. Veya Cumhur İttifakı bileşenleri de bir tercih sebebi olabilir.

Hayır, Erdoğan liderler arasında ‘duygusal ve keyfi’ bir ‘seçim yaparak’ geçmiş telefonun başına. Aradığı bir isim ile aramadığı bir isim rikkatime dokundu.

Bu tablo AKP’nin nasıl döküldüğünün, Erdoğan’ın din ve Anadolu kültürünün bayram geleneğinden ne denli uzaklaştığının ispatı… Bayramlarını tebrik için aradığı liderler arasında en göze çarpanı; Vatan Partisi’nden Doğu Perinçek. Neden Perinçek? Cumhur blokunun unsurlarından biri olduğundan mı? Yoksa bir siyasi yakınlıktan mı? 30 günlük Ramazan’ın sonunda ‘bayram’ kutlamayı hak ettiği için mi?

Derin uykudan uyanmanız için ne olması lazım?

Erdoğan-Perinçek arasındaki kardeşlik derecesine varan ‘siyasi kardeşlik’ yeni değil. O yüzden şaşırmadım fakat işler yolunda giderken göze batmayan fotoğraf, rüzgar ters esmeye başlayınca başa bela olur. Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu ve Ahmet Davutoğlu’ndan esirgenen ‘kardeşlik’, Perinçek söz konusu olduğunda kapılar ardına kadar açılmış.

Ey AKP tabanı! ‘Bu da mı gol değil!’. Uzun ve derin uykulardan uyanmak için daha nasıl bir şok gerekiyor?

Aramadığı en önemli isim mi?

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan. 31 Mart seçimlerinin sürpriz partisi. Erbakan, 10 ay önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın yanındaydı. Erdoğan’ın kazandığı seçimde Oğul Erbakan’ın payı ve rolü inkar edilebilir mi? Daha o zaman partinin bir taban tuttuğu gözleniyordu. Erbakan, Erdoğan’a ‘hayır’ deseydi en azından tarafsız kalsaydı, seçimin akıbeti farklı olurdu.

Bayramlaşmak için Doğu Perinçek’i arayan Erdoğan neden Fatih Erbakan’a aramadı? 31 Mart öfkesinden mi? 

Erbakan, AKP’yi desteklemek zorunda mıydı? Seçimlere ayrı parti olarak giremez mi? BBP de Sivas’ta aday çıkardı ve belediye başkanlığını kazandı. Destici’ye öfke yok mu? Onu aramakta bir beis görmedi. Hani siyasette küslük olmaz, bayram kırgınlıkların, dargınlıkların son bulduğu günlerdi. Ayet ve hadisler öyle söylüyor, gelenek ve anane bunu emrediyordu. Perinçek’e uzatılan bayramlık elin Erbakan’dan esirgenmesi…

Ne çok şey anlatıyor, akıl ve vicdan sahiplerine. İşte Erdoğan gerçeği bu.

Bu görüntü muhafazakar tabana bir şeyler söylemiyor mu? AKP’ye omuz veren hangi seçmen bu tabloyu doğal karşılar. AKP içinde Erdoğan’ın doğru yaptığını düşünenlerin olduğunu sanmıyorum. Tepki göstermez, itiraz etmez belki ama bir gönülleri yaralar, kalpleri kırar. 31 Mart’ta AKP neden kaybettiği sorusuna cevap arayanların ‘bayramlaşma listesini’ önlerine alarak çalışmaya başlaması yerinde olur.

Yatta istakoz ziyafeti, Maldivler’de tatil!

‘Erdoğan ve AKP dökülüyor’ derken üç örnekten yola çıktım… Üçü de toplumun gözleri önünde yaşandı. Herkes gördü, herkes duydu. En çarpıcı olanı AKP İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı’nın Monaco’da bir yat kulübündeki ıstakoz ziyafeti… Sosyal medyanın bir numaralı gündemi oldu. Bir paparazzi haberi değil. Istakoz fotoğrafını paylaşan bizzat kendisi.

‘Bir AKP milletvekili, Monaco ve ıstakoz tabağı’ kelimeleri yan yana gelirse bu büyük bir haberdir. Ben Bursalı’nın tepkiler karşısındaki şaşkınlığını anlayamadım, toplumun ‘afiyet olsun’ demesini mi bekliyordu acaba? Söz konusu olan ıstakoz tabağının fiyatı falan değil. Mesele başka… Siyasetçinin sıra dışı her hareketi topluma batar. Aldığı maaştan, yediği yemeğe ve bindiği arabaya kadar. Bu topraklarda siyaset yapanların bu gerçeği bilmesi, ‘ejder meyvesinden de ıstakozdan’ da uzak durması gerekir.

Bursalı’ya tepkiyi köpürten AKP muhalifi isimler değil bizzat kendi arkadaşları… CHP veya diğer partiler uyanmadan AKP’li isimler ortalığı velveleye verdi. Bir evlat kaybı kadar ağır ve derin 31 Mart’ın acısı yaşanırken… Herkesin burnundan soluduğu parti içinde hezimetin sorumluları aranırken… AKP’nin gelecek hayalleri ve rüyaları kabusa dönmüşken… ‘Monaco ve ıstakoz tabağı’ fotoğrafının kıyameti koparmaması mümkün mü?

Skandalın kahramanı milletvekili, Erdoğan vurgulu ‘özür’ açıklaması yaptı ama ‘Basra harap olduktan sonra’ o sözlerin bir anlamı kalmadığı gibi fotoğrafı biraz deşince altından başka bit yenikleri de çıktı. Orası ‘özel hayat’, bizim konumuzun dışında. Bursalı gazeteci kökenli bir siyasetçi… Yaşam tarzı klasik AKP çizgisiyle örtüşen biri değil; devşirme… Bir zamanlar haber yaparken, sonra haberin konusu ve öznesi olmak buna denir. Malzemeyi kendi eliyle vermesi basiret bağlanmasından başka şey değil. AKP’ye kaderin bir tokadı olsa gerek.

AKP yönetimi neden sessiz?

Hazreti İsa’ya atfedilen ‘İlk taşı günahsız olan atsın’ sözü bugüne uyarlanırsa AKP içinden Bursalı’ya tepki gösterecek bir kişinin bile çıkmaması lazım. Belki Bülent Arınç gibi istisna kabilinden birkaç kişi sayılabilir. AKP’nin ekran yüzlerinden Mücahit Birinci’nin sözleri çok sertti: “Siz burayı babanızın çiftliği mi zannediyorsunuz! Partimizden defolup gidin kardeşim!”

Parti yönetiminin tavrı mı bu? Yoksa bireysel tepki mi? “Partimizden defolun!” kişisel inisiyatifle söylenecek bir laf değil.

 

Birinci’nin çıkışı skandalın büyümesinde büyük pay sahibi oldu. Birinci çok mu masum? Louis Vuitton kaşkollar, lüks otomobiller…

Ya da bir başka AKP’li. Gazeteci kökenli Şamil Tayyar, Bursalı’ya tepki gösterirken “Hastane ve cezaevi menüsü gibi önüne konan yemeği tüketmeye zorlanan toplum” demiş. Fakirin sofrasının yanında ‘cezaevi menüsü’ lüks kalır. Hastane tabldotundaki çeşitler yoksulun tabağında yok. Tayyar bu acı gerçeğin de farkında değil.

Zamanla her şey unutulur belki ama ‘ıstakoz tabağı’ asla unutulmaz. Tarihin hafızasına kazındı. Normal zamanlarda görmezden gelinecek tabak, insanların suratında patladı. Çünkü şartlar olağan değil. ‘Monaco’da yat kulübündeki ıstakoz tabağı’ AKP’nin ‘bitiş fotoğrafının’ yanına kondu. Bu skandal burada bitmez. Benim merak ettiğim, sessizliğe gömülen AKP yönetiminin ne cevap vereceği…

AKP’ye karşı öfke büyüyor

Diğer fotoğraf Maldivler’den… AKP’nin Çankırı adayı Hüseyin Filiz, 31 Mart seçiminde büyük bir bozgun yaşadıktan sonra soluğu, Türk toplumu için Kaf Dağı’nın arkası kadar uzak olan Maldivler’de aldı. O da malzemeyi kendi eliyle verdi. 31 Mart sonrası AKP’lilere bir şeyler oldu. Fotoğraflar eşliğinde paylaştığı mesaj: “Maldivler güzel ama torunlarla başka güzel.” Filiz, AKP’den milletvekilliği de yaptı. Eskiden seçimi kaybeden AKP’liler umreye giderdi. Şimdi umrenin yerini Maldivler, Monaco aldı.

Genelleme yapmak elbette doğru değil. Bir dönemi anlatan ve özetleyen sembol fotoğraflar vardır. Bu da onlardan biri. Yakıcı hayat pahalılığından geçim derdine düşen ve AKP’nin potansiyel tabanı olan toplum kesimlerinde bu görüntünün nasıl yankılandığını tahmin etmek zor değil. Farkında değil misiniz; AKP’ye karşı bir öfke büyüyor…

AKP kimsesizlerin, fakir fukaranın partisi olarak kuruldu. Bugün bin yüz elli odalı saraylara, lüks araçlara, bitmeyen konvoylara, Maldivler veya Monaco’da tatillere dönüştü. Fakirin yer sofrasında kaşık sallayanlar gitti, yat kulüplerinde ıstakoz yiyenler, torun torba Maldivler’de tatil yapanlar geldi.

‘Bu da mı gol değil?’ sorusu artık anlamsız… Bal gibi gol. Hakem de verdi üstelik. Bakınız 31 Mart sonuçlarına… Bir yerde çözülme başladı mı onu durdurmak zordur, bentler kursanız da önü alınamaz, sel gibi her şeyi yıkar geçer. AKP gibi büyük partilerdeki çözülmeler, kopuşlar gürültülü olur. Şu an ‘Istakoz tabağı, bayramlaşma listesi, Maldivler’de tatil’ olarak duyduğunuz sesler, AKP binasından gelen çatırtılar…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin