Adalet açlığı ya da Hulusi Baba ve Hakim Caprio

YORUM | M.NEDİM HAZAR

Büyük bir açlık sarmalında çırpınıyor ülke…

Yokluklar ile kuşatıldık kuşatılıyoruz…

Sadece madde anlamda değil, manevi anlamda da korkunç bir kayıp dönemi bugünler.

Vaktiyle sahip olduğumuz ama kıymetini bilmediğimiz değerlerin birer birer avcumuzdan kaymasının şaşkınlığını yaşamakla beraber, her anlamda fakirleşmenin ağır bedelini henüz ödememiş durumdayız.

Bir tür kıtlık yaşıyoruz her anlamda.

Büyük bir açlık çağındayız adeta.

Açlık çeşit çeşit…

Ve galiba dünya tarihi açlık üzerine yaşananların neticeleriyle şekillenen bir tarihten ibaret.

Bedensel açlık, iktidar açlığı, şehvani açlık vs…

İnsanın farkında olmadan en derinden hissettiği açlık türlerinin başında ise Adalet Açlığı geliyor olmalı.

İnsan adalete nasıl da acıkırmış bugünlerde bunu çok iyi anlıyoruz.

İşte Frank Caprio biz tam böyle bir açlık krizini iliklerimizde hissederken karşımıza çıkıyor.

Yeşilçam filmlerinin pek çok özelliğinden bahsedebiliriz.

Masalsı gelen yönüyle defalarca izlense bile bıktırmamasının sebebi budur zannımca.

Bazı roller bazı oyuncuların üzerine öylesine yapışmıştır ki, ömürleri boyunca başka rolde oynamaları mümkün olmamıştır.

Reha Yurdakul böyle bir oyuncuydu mesela.

Babacan, dede yadigârı çiftliğin kahyası.

Necdet Tosun konağın saf ve iri kıyım bedenine rağmen ince ruhlu aşçısıdır mesela.

Arap Celal meyhaneci, Neriman Köksal cadaloz kaynanadır keza. Kötü karakterler malum, Önder Somer, Nuri Alço filan.

Hulusi Kentmen bu anlamda özel bir isimdir.

Hulusi Babanın amiri olduğu karakolda her hikaye güzel biter…

Kariyerindeki 500’e yakın filminin büyük çoğunluğunda birbirine yakın karakterleri oynar; sevimli, iyi yürekli, insana güven veren “baba” figürü.

Günümüz art niyetli emniyet mensuplarının inadına, halkın yanında, namusunuzu bile teslim edebileceğiniz bir güven telkin eder Hulusi Kentmen’in canlandırdığı polis karakterleri.

Keza hiç de azımsanmayacak filmde hakim rolünde gördük Kentmen’i… Öfkesiyle bile merhameti tesis eden bir insan düşünün.

Öylesine yakın, öylesine içli bir hayalin perdede vücut bulmuş haliydi.

Türk sineması için Hulusi Baba ne ise Amerikan adaleti için Hakim Frank Caprio odur…

Ne acı ki biri kurgusal karakter, diğeri gerçek kişilik. Ve galiba şanslı toplumlar ile bahtsız insanlar ülkesi arasındaki fark da bu sebepten var.

Bizim filmlerde yer alan iyi yürekli kahramanlarımız, başkalarının gündelik yaşamındaki karakter olabiliyor.

İnsanın iliklerinde hissettiği adalet açlığının tam karşısında durur ve şefkatli bakışı, konuşması ve gerçek adalet içeren kararlarıyla insanların bu açlığını gideriyor 82 yaşındaki yargıç…

Bugünlerde ülkemizde eksikliğini muazzam şekilde hissettiğimiz gerçek adaletin sembolü gibi parlıyor ve oğlunun hazırladığı TV programının her bölümünü içimiz yanarak izliyoruz.

Hayat hikayesi ilginç bir isim Frank Baba!

İtalyan bir göçmenin üç çocuğundan biri olarak Amerika’da doğuyor. Yokluklar içinde yaşanan bir çocukluk.

Babası pazarcıydı ve küçük Frank ayakkabı boyacılığı yaparak tamamladı eğitimini. Sonra akşam okuluna giderek tamamlanan hukuk formasyonu.

1985’ten beri hakimlik yapıyor.

Son dönemde Rhone Island’a ilerlemiş yaşına rağmen devam ediyor mesleğine.

İnsanların açlığını duyduğu adaleti dağıtmaktan asla gocunmuyor Frank Caprio.

Bu sebepledir ki oğlu John babasının duruşmalarını Facebook’ta paylaşmaya başladı. Sonuç şaşırtıcıydı. İnsanlar bayılmıştı bu şirin hakime. Kısa sürede neredeyse bütün paylaşımları en az 9 dile çevrilip hızla yayıldı.

Galiba işin sırrı şuydu: insanların en zor anında, adalete olan inançlarını tamamen yitirdikleri bir anda devreye girip o muazzam hissi tekrar inşa ediyor ve sadece adaleti tesis etmiyor aynı zamanda gönüllere giriyordu İtalyan kökenli bu babacan yargıç!

Onu tam anlamıyla fenomen yapan ise oğlu bıçaklanarak öldürülen anne ile kurduğu muazzam empati ile adeta yürekleri fethetmesiydi. Bu video Facebook’ta 170 milyon defadan fazla görüntülenmişti.

Birkaç amatör girişimden sonra oğlunun uğraşlarıyla Fox’ta programa başladı bu babacan hakim.

Hafta içi her gün iki kez yayınlanan programının sosyal medyada 1.7 milyardan daha fazla kez tıklandığı biliniyor.

Aslında hiç de öyle ekstra bir şey yapmıyor Hakim Frank Caprio…

Baktığı davaların hepsi trafik dosyaları…

Ancak kimi zaman zanlıyı öylesine çepeçevre kuşatıyor ki, işi bittiği halde akşama kadar onun salonunda oturup duruşmalarını izleyenler mevcut.

Çocukları kucağına alıyor, sarılıyor, acıyı paylaşıyor ve en önemlisi adalet açlığının anlamını iyi biliyor.

Böylesi bir yazıda hiç bahsetmek istemezdim ama, bu ülkenin siyasi bir figüre dönüşmüş son derece itici barolar birliği başkanını, siyasetin emrine girmiş yüksek yargı mensuplarını düşündüğümüzde uzak bir hayal gibi geliyor Caprio’nun duruşmaları.

Tıpkı Hulusi Baba’nın filmleri gibi, uzakta, çok uzakta…

Bizim filmlerimizde gördüğümüz güzellikleri, başkalarının gerçek hayatta yaşamaları ise galiba bu ülkenin en büyük bahtsızlığıdır…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin