HABER ANALİZ | YÜKSEL DURGUT
Zugzwang kelimesi Almanca Zug ‘hareket’ ve Zwang ‘zorlama’dan türemiştir. Böylece Zugzwang ‘hareket etmeye zorlanmak’ anlamı taşır. Satranç ve dama gibi oyunlarda ‘zugzwang’ (veya ‘zugpflicht’) vardır. Bir oyuncu, dezavantajlı durumda olsa bile, sırası geldiğinde hamle yapmalıdır. Zaman içerisinde bu terim sadece satranç ile bütünleşmiştir.
Ukrayna’da yaşanan kriz, satrançta ülkelerin kaos ve istikrarsızlık çukuruna doğru kaydığı bir Zugzwang hamlesi gibi görünüyor.
Ukrayna krizi bir çatışmaya, hatta savaşa dönüşürse, Avrupa ve dünyanın geri kalanı için sonuçları ne olur? Bu sorunun cevabını ararken de kavganın tarafı olan devletlerin ve grupların bakış açısına göz atmak gerekiyor.
RUSYA BAKIŞI
Başkan Putin kısa süre önce Ukrayna sorunuyla ilgili olarak Ukrayna ve Rusya’nın tarihsel ve kültürel bağlarının önemini vurgulayan bir makale kaleme aldı. Bu makalenin her bir kelimesi Rusların bakış açısını anlamak isteyenler tarafından okunmalı.
Başkan Putin’in sözcüsü Dmitriy Peskov, CNN’de yayınlanan bir röportajında, NATO’nun eski Sovyet bloğuna doğru daha fazla genişlemeyeceğine dair belgelenmiş Batılı vaatlere atıfta bulunarak, bunların hiçbir zaman “yasal olarak bağlayıcılığının olmadığının” altını çizdi. Peskov, bu taahhütlerin aksine, son birkaç yılda NATO’nun, birkaç eski Varşova Paktı ülkesini bünyesine katmak için “açık kapı politikasını” kullandığını belirtti.
Peskov, Moskova’nın Ukrayna’da sınırı çizdiğini söyledi. Ayrıca, Rusya’nın NATO’nun Ukrayna’ya yönelik “kademeli işgalinin” ABD liderliğindeki bloğu Moskova’nın “kırmızı çizgisine” getirdiğini kaydeden Peskov, bu durumun Avrupa güvenliği için yakın bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.
BATININ BAKIŞI
Eski Sovyet Cumhuriyetlerinde renkli devrimler oynanırken ve gri bölge istismarı gerçekleşirken, ABD ve NATO liderliğindeki Batı bloğu giderek doğuya doğru genişledi. Gürcistan ve Ukrayna’da benzer olayların yaşanması, Başkan Putin’in ‘ayağına basmak’ olarak nitelendiriliyor.
Batı, demokrasi ve özgürlük sloganlarıyla Doğu Avrupa’nın çoğunu kendi safına çekmeyi başardı. Polonya ve Macaristan’dan Bulgaristan’a ve Baltık ülkelerinden Arnavutluk’a kadar NATO, Rusya’nın etki alanını kendi lehine zaten çevirdi. Ukraynalılar ise Avrupa Birliği’ne katılmalarının bir barış ve refah çağını başlatacağına inanıyorlar.
NATO’nun önünde şu anda sadece ‘Zugzwang’ seçeneği duruyor. Ukrayna’ya askeri olarak, en azından doğrudan yardım edemiyor. Diplomatik alanda çok sınırlı ve zayıf seçenekleri var. Ancak şu ana kadar vaatleri ile Ukrayna’yı Rusya ile savaşın eşiğine getirdi.
YA DİPLOMASİ BAŞARISIZ OLURSA
Çatışmanın, Avrasya’nın ve dünyanın geri kalanının geleceği üzerindeki olası etkilerini analiz etmek için ihtiyatlı olmalı. Stratejik olarak Rusya’nın ‘ayağını yere basması’ ve NATO’nun mevcut ‘Kırmızı Çizgiyi’ geçmeyeceğine dair bir anlaşma şeklinde resmi ve yazılı güvenceler alması gerekebilir.
Diplomasi başarısız olursa Rusya, Özi Nehri’nin doğusundaki alanları içine alarak sınırlı bir çatışmayı tercih edebilir. Buna Ukrayna’nın doğu bölgesinde yoğunlaşan Rusça konuşan nüfusun bir iç isyanı da yardımcı olabilir.
NATO sözde müttefikine yardım etmek için Ukrayna’ya girerse, çatışma Doğu Avrupa’nın çoğunu içine alarak dünya çapında şok dalgası yaratabilir. ABD ve Avrupa ayrıca, dünyayı iki savaşan bloğa (Rusya, Çin ve Asya’daki benzer düşüncedeki devletler tarafından yönetilen Avrasya bloğu) bölebilecek ‘bizimle veya bize karşı’ bir pozisyon almasını bekleyecektir.
Rus donanmasının geçtiğimiz günlerde deniz tatbikatlarına başlaması ve Kuzey Hint Okyanusu’nda Çin, Rusya ve İran’ın katıldığı ortak deniz tatbikatı ilan edilmesi bu yeni gelişmeye işaret ediyor.
Halihazırda Pandemi döneminde hırpalanmış olan küresel ekonomi, Doğu Avrupa’daki bir savaşın etkisini sürdüremeyebilir. Temel ihtiyaçların Covid-19 nedeniyle kesintiye uğraması dünya genelinde zaten yüksek enflasyona yol açtı. Doğu Avrupa’daki savaş küresel ekonomik sistemi daha da zayıflatabilir ve piyasaları çökerterek enflasyon seviyelerini yükseltebilir.
Batı için de riskler çok yüksek. Putin, Avrupa’da yeni bir lider olarak güçlü bir şekilde ortaya çıkar ve Gümrük Birliği ile uyumlu yeni Avrasya Sistemi ile bütünleşmiş bir Ukrayna oluşturursa, Avrupa Birliği’ne olan güven kaybı nedeniyle AB parçalanmaya başlayabilir.
Bu parçalanma bu sefer tersine bir tepki yaparak Batı Avrupa’da faşizmin yükselmesine, Neo-Naziler ile göçmenler arasındaki gerilimin taşmasına ve Avrupa’da iç savaşa da yol açabilir.
ABD’nin izole olması ve Washington’un ekonomik sıkıntıları Rusya ile Çin’in yeni dünya düzenini şekillendirmesine yol açabilir. Batı ise sadece ‘Zugzwang’ seçeneğiyle baş başa kalır.