NECİP F. BAHADIR | YORUM
Başlıktaki ifadeyi iki filmin adlarından ilham alarak yazdım. Yoksa adaylar arasında böyle bir isim yok. Var da yok aslında. Yazıyı sonuna kadar okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
‘Zübük’ Aziz Nesin’in romanından uyarlanan, başrolünü Kemal Sunal’ın oynadığı 1980 yapımı muhteşem film. Diğeri Ercan Kesal’ın 2020’de gösterime giren harika filmi ‘Nasipse Adayız’. Politik içerik klasik komediden ziyade tam bir kara mizah olan iki filmi bugünlerde tekrar izlemenin tam zamanı.
Kemal Sunal’ın bütün filmleri televizyonlarda defalarca yayınlandı. Ve yayınlamakta… Onca tekrara rağmen izlenme oranları çok yüksek. Toplum neredeyse her sahnesini ezberledi.
Zübük filmi istisna…
Ben yıllar önce izlemiştim. Bir daha da ekranlarda görmedim. Film o kadar gerçekçi ve etkileyiciydi ki bütün detaylarıyla zihnime kazındı. Kahramanlarını günlük hayatta politikanın aktörleriyle özdeşleştirdiğim çok oldu.
Siyasette de sık sık gündeme geldi. Daha, birkaç gün önce Erdoğan muhalefeti eleştirirken, “Bizim endişelerimiz var. Seçim öncesi ne dedilerse iş başına gelince tam tersini yapan bu zübük siyasetçi tiplemeleriyle gençlerimize kötü örnek oluyorlar.” dedi. Kimi kastettiği meçhul, isim vermedi. ‘İş başına gelince’ dediğine göre CHP’li belediyle başkanları olmalı. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi.
‘Zübük’ kelimesi Aziz Nesin’in icadı
Birkaç yıl önce de TİP’li Erkan Baş, televizyon programında Erdoğan’ı ‘Zübükzade İbrahim Bey’e benzetti ve “Zübük filmini izlediniz mi? O film çekilmeseydi Tayyip Erdoğan’ın biyografisi olarak yazılırdı.” dedi. Sosyal medyada da vaktiyle benzer benzetmelere rastladım. Zübükzade’yi oynayan Kemal Sunal’ın filmde giydiği ‘ekose ceket’ hatırlatılmış.
‘Zübük’ kelimesi Aziz Nesin’in icadı. Romandan önce ne sözlü ne de yazılı kültürde kullanımda olan bir kelime değil. ‘Kendi çıkarları için her yolu mübah sayan kişi, sözünde durmayan, üçkağıtçı, egoist, düzenbaz, palavracı, dönek…’ anlamına geliyor. ‘Zeybek’ kelimesinden bozma. Bu isim üzerinden Demokrat Parti dönemine göndermeler var. Roman 60’lı yıllarda yayınlandı. Kitapta anlatılanlar hayal ürünü, yazarın kurgusu olsa da esin kaynağını gerçek hayattan alır.
Aziz Nesin, bir gazete adına 1959’da babası Abdülaziz Efendi ile doğum yeri olan Şebinkarahisar’a gider. Halkla sohbetinde ilçenin belediye başkanı hakkında abartılı, komik hikayeler anlatıldığını duyar. Mesela; Menderes belediye başkanını Ankara’da yemeğe davet eder. Hesap o kadar yüksek gelir ki başbakan ne yapacağını şaşırır. Bunun üzerine başkan kimseye sezdirmeden masanın altından Menderes’e para uzatır ve vaziyeti kurtarır.
Bir başka hikaye… Başkan, bir arkadaşına evini Adnan Menderes’in adıyla aratır. Telefonda samimi konuştuğu kişinin başbakan olduğunu eşine söyler, ardından da bütün kasaba duyar. Aziz Nesin bu duyduklarından ilham alarak ‘Zübük’ romanını yazar. Telefon hadisesini aynen romana koyar. Kitap çok tutar, baskı üzerine baskı yapar. Aziz Nesin sonraki yıllarda ‘Zübük’ adında bir mizah dergisi çıkarır.
‘Zübük’te toplumun öyküsünü de görüyorsunuz
Senaryo haline getirilip filme alınması 1980’ni bulur. Aziz Nesin başrolü Şener Şen’in oynamasını ister. Ancak yapımcı Kemal Sunal’ın şöhretinden dolayı filmin ancak bu isimle gişe yapacağını söyler. 12 Eylül darbesinden hemen önce çekimler tamamlanır. Ardından sinemalarda gösterime girer.
Film her açıdan çok başarılı… “İzahı olmayanın mizahı olur!” sözünün en çarpıcı örneği.
Sadece bir dönemin değil tüm zamanların hikayesi. Tek bir kişinin, Zübükzade İbrahim Bey’in hikayesi değil, o rolü gerçek hayatta birebir yaşayan tüm siyasetçilerin hikayesi. Zübükleri ‘baş tacı’ eden ve her seçimde sandıktan muzaffer çıkaran toplumun da öyküsü. Filmi izleyen, günümüzde de izdüşümlerini ve Zübükzade İbrahim Bey’in ekose ceketinin ‘cuk’ oturduğu siyasetçileri hayretler içinde görecek.
Hepimiz Zübükzadeyiz!
Filmin bir çok mesajı var. Özellikle ‘dinin ve her türlü kutsal değerin’ hoyratça kullanıldığı sahneler çok gerçekçi. Sanki bugünlere anlatmış. Türk siyasetinin karakteristiği değişmiyor. Dün ne ise bugün de aynı. Değişen sadece isimler ve cisimler. Zübükzade’den bir cümle: “Ne demişler; vergini verme rüşvetini ver!” Bir diğeri; “Turizm ne demek? Elin cıbıl hatunlarını evimize sokmak demek, alafranga kenef demek.”
Siyasetçilerin transferi yani parti değiştirmeleri her devrin gerçeği. Zübükzade, “Ağırlığımca para verseler partimden ayrılmam.” der önce. Birgün sonra ise “Bakanlık verirlerse Huzur Partisi’ni desteklerim.” diyerek fikrinden döner: “Milletimin menfaati için icap ederse 10 kere istifa ederim.”
Cümleler tanıdık değil mi?
Filmin sonunda Zübükzade İbrahim Bey, “Hem bu memlekette bir tek Zübük ben miyim?” diye sorar ardından şu çarpıcı ifadeler gelir; “Şimdi çok iyi anladım ki Zübük bir tane değil. Biz hepimiz birer zübüğüz. Hepimizin içinde zübüklük olmasa aramızdan böyle zübükler çıkmazdı. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Zübüklük bizim içimizde…”
Türk siyaseti ne yazık ki Zübükzade İbrahim Beyler’den bir türlü kurtulamadı. Ne toplum seçmekten vazgeçti ne de siyasetçiler rolü ete kemiğe büründürmekten. ‘Zübük’ bir filmden ötesi. Ekranlarda sık yayınlanması gereken filmlerden biri aslında. Kara mizahıyla güldürürken diğer yandan toplumun yüzüne ayna tutar. Filozofun, “Ne gülüyorsun? Bu anlattığım senin hikayen!” dediği gibi ‘Zübük’ hepimizin hikayesi… Bütün zamanların filmi. Koşar adım yerel seçimlere giderken adaylar arasında Zübükzade İbrahim beyleri göreceğinize eminim.
‘Nasipse Adayız’ filmindeki karakterler tanıdık!
Ercan Kesal’ın ‘Nasipse Adayız’ filmi de gerçek hayattan kesitler sunuyor. Ekranlarda ilk izlediğimde filmin aktörleri o kadar çok tanıdık geldi ki… ‘Ben bunların birebir tanığıyım’ dedim. Bu film de romandan uyarlama. Ercan Kesal CHP’den Beyoğlu Belediye Başkan aday adayı olur. Adaylık sürecinde başından ilginç ve renkli olaylar geçer. Doktor olan Kesal, potaya girer ama son anda bir başka isim aday gösterilir.
Kesal adaylık sürecinde yaşadıklarını roman olarak kaleme alır. Sonra da senaryo haline getirip filme dönüştürür. Filmde adı ‘Kemal Güner’ olan kahraman, partiden gelen talep ve arkadaşlarının telkinleriyle İstanbul’un bir ilçesinde belediyle başkanı olmaya karar verir.
Doktorluk olan mesleği işini kolaylaştıracak, onu rakiplerinin bir adım önüne geçirecektir. Müracaatını büyük umutlarla yapar. ‘Bir Numara’ dediği genel başkanın gözüne girmek için yoğun çalışır. Sivil toplum örgütlerinin kapısını çalar, hemşeri derneklerinin toplantılarına katılır.
Bir Numara’ya ismini götürecek kişilerle irtibat kurar. Alkollü bir toplantının hemen ardından çevresinin zorlamasıyla ‘kanaat önderi’ dediği bir din adamının desteğini istemeye gider. İkili arasındaki karşılıklı diyaloglar o kadar gerçekçi ve sahici ki, bir film sahnesinden ziyade canlı bir görüntüyü andırır. Çılgınca koşuşturmaca içine giren Kemal Güner düşüncelerine aykırı olsa da, gönlüne sinmese de adaylık için her yolu dener. Yaptıklarına kendisi de şaşırır. Ama siyaset bu. Adaylık uğruna riyakarlığa, sahtekarlığa tevessül eder.
Ve final sahnesinde ‘Bir Numara’nın adayı açıklayacağı an gelir. Fakat bir başkasının adı aday olarak ilan edilir. Verilen sözler, onca uğraş boşa gider. ‘Bir Numara’ Kemal Güner’i, “Sakın pes etme, bir maratondur, bir daha ki dönem aday olursun, önün açık.” gibi sözlerle teselli ederken, “Sen mühendis idin değil mi?” diye sorar. En büyük kozu olarak gördüğü ‘doktorluk’ meğerse değerlendirmede hiç dikkate alınmamıştır.
Büyük hayal kırıklığı yaşar, siyasete girdiğine gireceğine bin pişman olur. Eminim ki bugünlerde de ‘aynı hikaye’ ülkenin dört bir yanında tekrarlanmaktadır.
Yerel seçimler için adaylık süreci tamamlanmak üzere. Hemen her gün seçimin kaderini etkileyecek baş döndürücü gelişmeler yaşanmakta.
DEM İstanbul’da aday çıkaracak mı? Başak Demirtaş neden İstanbul’dan aday olmak istedi? AK Parti ile Yeniden Refah Partisi son anda anlaşır mı? Peş peşe açıklanan anket sonuçları… Siyasetin sıcak gündemi elbette önemli.
Son dakika haberlerine ve siyasi gelişmelere mola verip ‘Zübük’ ve ‘Nasipse Adayız’ filmlerini izleyiniz. Hem gülümseyiniz hem dersler çıkarınız. Nasipse aday olacak olan Zübükzade İbrahim Beyler’i ve partilerini yakından tanıyın…
Zübük filminin yıllardır televizyonlarda yayınlan(a)madığını unutmayalım.