Konya Havzası’ndaki yer altı sularının çekilip toprağın göçmesiyle oluşan obrukların yanı sıra ovada yüzey yarıkları da görüldü. DHA’ya konuşan Konya Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fetullah Arık, “Yüzey yarıkları kilometrelerce uzunlukta, 5-10 metre genişlikte, 5-10 metre derinlikte de olabiliyor ve tehlike arz ediyor. Birçok yerde obrukla da karıştırılıyor. Aslında bu yüzey yarıkları, bir bakıma obruğun da habercisi gibi. Çünkü kuraklığın en bariz göstergelerinden birisi” dedi.
Konya’nın Karapınar ilçesinde yoğunlukla oluşan obrukların yanı sıra yüzey yarıkları da gözlemlenmeye başladı. Kuraklık, iklim değişikliği nedeniyle oluşan yüzey yarıklarının genellikle obruklarla karıştırıldığını söyleyen Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Obruk Araştırma, Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Fetullah Arık, şu bilgileri verdi: “Yüzey yarıkları, tamamen kuraklıkla ve orada bulunan gevşek malzemeyle ilişkilendirilebilecek bir olay. Bazen kilometrelerce uzunlukta, 5-10 genişlikte, 5-10 metre derinlikte de olabiliyor ve tehlike arz ediyor. Şu anda havzanın kenarlarında özellikle dağlarla ovanın sınırının olduğu bölgelerde, ovadaki kalın alüvyal nitelikteki malzemenin içerisindeki su kaybolduğu için bir bakıma sıkışma gerçekleşiyor. Bu sıkışmadan kaynaklı olarak da dağla ova arasındaki bölgelerde yarıklar meydana geliyor.”
‘EN ÖNEMLİ BAŞLIK, SUSUZLUK’
Yüzey yarıklarının kuraklığın işareti olduğunu ifade eden Prof. Dr. Arık, “Ova içerisinde altta yine morfolojik olarak yükseltiler bulunan alanlarda da oluştuğunu görüyoruz. Birçok yerde obrukla da karıştırılıyor. Aslında bu yüzey yarıkları bir bakıma obruğun da habercisi gibi. Çünkü kuraklığın en bariz göstergelerinden birisi.” tespitinde bulundu.
Obruk oluşumuna en etken nedenin kuraklık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Arık, “Obruk zaten tek başına bir olay değil. Özellikle iklim değişikliği, kuraklık ve aşırı su talebinin tetiklediği bir olay olduğu için yüzey yarıklarının oluşum mekanizması da hemen hemen aynı kaynaktan geliyor. Dolayısıyla bizim buradaki en önemli başlığımız yine susuzluğumuz, yağışların azlığı, iklim değişikliği, kuraklık, aşırı ve kontrolsüz su tüketimi” ifadelerini kullandı.