KONUK YAZAR | SAİD EMRE ERENOL
Bu yazı hukuki bir belge niteliğinde değildir, bilgilendirme amacıyla yazılmıştır.
Yoğun mağduriyetlerin yaşandığı günümüz Türkiye’sinde en çok merak edilen konulardan birisi de Uluslararası Polis Teşkilatı İNTERPOL’ün, Türk Devleti’nden gelebilecek taleplere ilişkin fonksiyonları ve uygulamalarıdır.
Bu yazıda, “Kırmızı Bülten”, “Difüzyon” ve “Seyahat Belgeleri” konusuna değinilecek, ayrıca, bir kişinin İNTERPOL’ce aranıp aranmadığını veya İNTERPOL Bilgi Sistemi’nde hakkında herhangi bir bilgi bulunup bulunmadığını öğrenmek için başvurabileceği “İnterpol Dosyalarını Kontrol Komisyonu (CCF; Commission for the Control of INTERPOL’s Files) ve fonksiyonları hakkında kısa bilgiler verilecektir.
194 ülkenin üye olduğu İnterpol Genel Sekreterliği (ICPO: International Criminal Police Organization) Fransa’nın Lyon şehrinde bulunmaktadır. Singapur’da “İNTERPOL Küresel İnovasyon Kompleksi” ile Arjantin/Buenos Aires’te “Komuta Kontrol Merkezi” bulunan İnterpol Genel Sekreterliği’nin yedi ülkede de “Bölgesel Büroları” bulunmaktadır. Her üye ülke, “Milli Merkez Büro” (NCB; National Central Bureau) adıyla kendi bünyesinde yapılanmıştır ve Genel Sekreterlik ile koordine içinde çalışmaktadır.
İnterpol, üye ülkelerin polis teşkilatları arasında güvenli haberleşme ağları üzerinden bilgi paylaşımı yapan, değişik veri bankaları vasıtasıyla suç ve suçlularla mücadele etkin rol oynayan uluslararası bir kuruluştur. İnterpol, uluslararası çapta aranan kişilerin yerinin tespiti ve ilgili ülkeye iadesi amacıyla çıkarılan “Kırmızı Bülten” başta olmak üzere, farklı konularda çıkardığı değişik renklerdeki bültenleriyle bilinmektedir.
Kırmızı Bülten;
Kırmızı Bülten, bir üye ülkenin talebi üzerine, adli makamlarca aranmakta olan bir şahsın, diğer üye ülkelerce yerinin tespiti, görüldüğü yerde yakalanması ve arayan ülkeye iadesi amacıyla Genel Sekreterlik tarafından çıkartılan ve üye ülkelerin kanun uygulayıcı birimleri tarafından bilgisayar ekranı üzerinde sorgulanarak görülebilen elektronik bir arama alarmıdır. Kırmızı bültende, aranan kişinin adı, doğum tarihi, cinsiyeti, uyruğu ve varsa parmak izi ve fotoğrafı ile hangi suçtan arandığına dair bilgiler yer alır.
Diğer bir ifadeyle, bir üye ülke, yakalanmasını ve iadesini istediği bir kişi hakkında kendi ülkesindeki adli prosedürleri takip ederek dosya hazırlar ve kırmızı bülten çıkartılması için Milli Merkez Bürosu aracılığıyla Genel Sekreterliğe talepte bulunur. Kırmızı Bülten talep edebilmek için, kişinin, suçun işlendiği yerin milli mevzuatına göre, en az iki yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı bir ceza ile cezalandırılmasını öngüren bir suçlamaya muhatap olması, ya da 6 ay ve daha uzun süreli bir hapis cezanın infazı veya altı aydan fazla kalan hapis cezasının infazının tamamlanması için aranıyor olması gerekmektedir. Genel Sekreterlik, gelen talebi İNTERPOL Anayasası’na ve ilgili diğer mevzuatına uygunluğu açısından inceler. Talebi, belirlenen kriterlere uygun bulursa kırmızı bülteni İNTERPOL sistemine yükler ve 194 ülkeye yayınlar. Hakkında kırmızı bülten çıkarılan bir kişi, herhangi bir ülkeye legal olarak girmeye veya bir ülkeden çıkmaya teşebbüs ettiğinde, yapılan kimlik kontrolü sonucunda arandığı tespit edilir ve hakkında inceleme yapılabilmesi ve/veya iadesi için gözaltına alınır / alınabilir. Üye bir ülkeden gelen kırmızı bülten talebi, belirlenen kriterlere uygun bulunmazsa Genel Sekreterlikçe reddedilir, dolayısıyla yayınlanmaz.
İnterpol Anayasası’nın 3. Maddesi, İnterpol’ün; dini, siyasi, askeri ve ırkçılıkla ilgili suçlarla ilgilenmeyeceğini hükme bağlamıştır.
Kırmızı bülten dolayısıyla bir ülkede yakalanan kişinin, her zaman arayan ülkeye iade edilmesi gerekmez. İşlemin nasıl sonuçlanacağı, arayan ve yakalayan ülke arasındaki siyasi ilişkilere veya iki ülke arasındaki güvenlik işbirliği anlaşmalarına göre değişiklik gösterebilir. İadeyi engelleyen bir takım unsurlar da vardır. Örneğin; talep eden ülkede idam cezasının olması durumunda veya iade durumunda kişinin hayati tehlikeye maruz kalabileceği değerlendirildiğinde iade gerçekleşmeyebilir. Aynı şekilde, bir kişinin herhangi bir ülkede siyasi sığınmacı statüsünde olduğu (Mülteci/Refugee), veya sığınma talebinde bulunduğu (Asylum Seeker) anlaşıldığında iade işlemi genellikle uygulanmaz. Ancak, ülkeler arası ilişkilerde siyaset mekanizması son kararı veren merciidir. Yakalanan bir kişinin iade edilip edilmeyeceğine ilişkin süreç sonuçlanıncaya kadar yakalandığı yerde gözaltında tutulması veya o ülkede alıkonulması söz konusu olabilmektedir. Bu süreç, ilgili ülkelerin bürokrasisine veya yapılacak yazışmaların sonuçlanmasının ne kadar süreceğine göre değişiklik gösterebilir. Özetle; İnterpol kırmızı bültenleri her zaman iadenin mutlak bir enstrümanı değildir.
Ayrıca İnterpol, bir ülkenin İnterpol mekanizmalarını ciddi şekilde suistimal ettiği kanaatine varırsa, o ülkenin İnterpol databanklarına veri girişi yapmasına kısıtlama getirebilir, kırmızı bülten taleplerini kabul etmeyebilir. Nitekim 15 Temmuz 2016’daki askeri darbe girişiminden sonra Türkiye’nin yaklaşık 70.000 kişi hakkında kırmızı bülten çıkarma talebi, İNTERPOL’ce aranan kriterleri ihtiva etmediği gerekçesiyle kabul edilmemiştir. (Basına ve bir kısım dava dosyalarına yansıdığı kadarıyla, yapılan suçlamalar, hükümetin muhaliflerine karşı yürüttüğü siyasi nitelikli suçlamalardır ve şüpheden uzak somut deliller içermemektedir.)
Kırmızı Bültenler, talep eden ülkece kaldırılmadıkça beş sene geçerlidir. Bu sürenin bitimine altı ay kala Genel Sekreterlik ilgili ülkeye verinin İNTERPOL Bilgi Sistemi’nde kalıp kalmayacağını sorar. Şayet ülke veriyi tutmak isterse, gerekçelerinin geçerli olduğunu gösteren bilgi/belgelerle bildirimde bulunur ve süre beş sene daha uzatılır. Böyle bir bildirimde bulunulmazsa, ya da kriterlere uygunsuzluk tespit edilirse, belirlenen süre sonunda veriler silinir.
Difüzyon Nedir?
Difüzyon, kırmızı bülten çıkarma işlemleri zaman alabildiğinden, aranan bir şahsın gecikmeye mahal vermeden yakalanabilmesi amacıyla, kırmızı bültene ilişkin ktiterler çerçevesinde, ilgili ülke İnterpol’ü tarafından, yine İnterpol kanalları kullanılarak bir veya birden fazla ülkenin İnterpol’lerine gönderilen dağıtımlı yazılardır.
Kırmızı Bülten’den farkı, İnterpol Genel Sekreterliğince değil, doğrudan talep eden ülke tarafından bir veya daha fazla ülkeye ve Genel Sekreterliğe gönderilen arama ve yakalama talebi olmasıdır. Sonuçları itibarıyla kırmızı bültenden farkı yoktur. İlgili ülkenin gönderdiği difüzyon yazısı, dağıtımdan sonra Genel Sekreterlik’çe prosedürlere uygunluğu açısından kontrol edilir. Uygun görülürse İnterpol Bilgi Sistemine yüklenir. Uygunsuzluk görülürse durum Genel Sekreterlik tarafından difüzyon talebi gönderilen ülkelere bildirilir ve kayıtlardan silinmesi istenir. Kayıtlardan silinmesini istemek, kayıtların ilgili ülke(ler)ce silinmesini garanti etmez. Dolayısıyla, aslında geçersiz olan bir difüzyon, onu kayıtlarından silmeyen bir ülkenin veri tabanında uzun zaman kalabilir ve durum açıklığa kavuşturuluncaya kadar difüzyona konu olan bireyin sıkıntı yaşamasına sebep olabilir.
Kırmızı bültenle veya difüzyonla aranılıp aranılmadığı, yada seyahat belgelerinin mevcut durumu nasıl öğrenilebilir?
Bunu öğrenebilmek için aşağıdaki yollar denenebilir.
- İNTERPOL’ün web sayfasında isim kontrolü yapılabilir. (www.interpol.int/notice/search/wanted)
Ancak verilen web linkinden sorgulama yapmak çoğu zaman kesin sonucu vermez. Web sayfasında çok kısıtlı sayıda kırmızı bülten gözükmektedir. Listelerin tamamı ancak milli bürolar tarafından görülebilmektedir. Difüzyonların ise hiçbirisi web sayfasında görüntülenmez.
- Bu tür bilgileri elde etmek için bulunulan ülkenin polisine başvurulabilir. Ancak, başvuranın o ülkenin vatandaşı olmaması, bilgi edinme hakkı konusunda ülkelerin mevzuatının farklılıklar göstermesi, aynı zamanda veri tabanlarına girişlerin çoğu zaman kısıtlı olmasından dolayı bu talebin gerçekleşme ihtimali yok denecek kadar azdır. Formal olmayan yollardan alınabilecek bilgiler de sağlıklı olmaz.
- İNTERPOL Dosyalarını Kontrol Komisyonu’na (CCF) yazılı başvuru yapabilir. En etkin ve kısa yolun bu olduğu söylenebilir.
İNTERPOL Dosyalarını Kontrol Komisyonu: (The Commission for the Control of Interpol’s Files, CCF)
Bu komisyon, İNTERPOL Bilgi Sistemine veri girişi yapılırken, izlenmesi gereken yol ve prosedürlerin INTERPOL Anayasasına ve ilgili diğer mevzuata uygun yapılıp yapılmadığını denetleyen ve hukukçulardan oluşan bağımsız bir INTERPOL organıdır. Adı geçen komisyon, bir yargılama ve temyiz makamı değildir. Komisyon, yazılı müracaatı üzerine, ilgili kişiye ya da temsilcisine o kişi hakkında İnterpol Bilgi Sisteminde herhangi bir veri bulunup bulunmadığı konusunda bilgi verebilir. (Örneğin; hakkında İNTERPOL’ce bir yakalama kararı mevcut mudur? Ya da seyahat belgeleri üzerinde herhangi bir kısıtlama/şerh/bilgi var mıdır?) Komisyon ayrıca, yazılı talep üzerine, bir kişi hakkında İNTERPOL Bilgi Sistemi’nde mevcut olan bir verinin –gerekli koşulları ve kriterleri karşılaması şartıyla- düzeltilmesine veya kayıtlardan silinmesine yönelik karar alıp bunu Genel Sekreterliğe bildirebilir. Örneğin, bir kişi, arama kararına konu olan bir suçlamadan berat etmişse veya verilen ceza infaz edildiği halde isminin halen İnterpol kayıtlarında bulunduğunu biliyor yada bulunduğundan şüphe ediyorsa, veyahutta bu yüzden herhangi bir ülkede alıkonuluyorsa, bu durumu öğrenmek ve/veya kayıtlardan silinmesini sağlamak amacıyla adı geçen komisyona yazılı müracaatta bulunabilir. Komisyonun kararları bağlayıcıdır.
Komisyona yazılı müracaat yapılırken dikkat edilecek hususlar;
- Dilekçe, İnterpol’ün resmi çalışma dilleri olan İngilizce, Fransızca, İspanyolca veya Arapça dillerinden birinde yazılmış olmalıdır.
- Dilekçede amaç açıkça yazılmalı, şahsın, neden kırmızı bülten veya difüzyona konu olabileceğine veya seyahat belgelerinin mevcut statüsü konusundaki şüphelerine dair gerekli açıklamalar yapılmalı ve öne sürülen argümanlar kişiye özel ve somut verilerle desteklenmelidir.
- İnterpol’ün web sayfasında bulunan CCF Komisyonuna sunulacak “Başvuru Formu” eksiksiz olarak doldurulmalı, müracaatın bilgi edinme amaçlı mı, yoksa mevcut bir bilginin düzeltilmesi ya da silinmesi amaçlı mı olduğu belirtilmelidir. (Formdaki ilgili kutucuk işaretlenmelidir.) Dilekçede belirtilen talebe göre, İnterpol’ce verilecek cevap süreleri ve uygulanacak prosedürler farklılık arzedebilmektedir.
- Müracaat Formu, şahıs veya avukatı tarafından imzalanmış olmalı ve ıslak imzalı nüsha CCF’e posta ile gönderilmelidir. (Kişi, CCF Komisyonuna kendisi bizzat başvurabilse de, bunu uzman bir avukat aracılığıyla yapması tavsiye edilir.)
- Açık kimlik fotokopileri, pasaport, ehliyet fotokopisi vs ile, konuyla ilgili kişiye özel her türlü bilgi / belge iliştirilmelidir.
- Şahıs, mülteci statüsü aldıysa veya mültecilik başvurusunda bulunduysa bunu dilekçede belirtmesi çok faydalı olacaktır.
- Eğer başvuru, iade edilme riski koşullarında yapılmış ise, (örneğin bir ülkeye girerken ya da çıkarken yakalama olmuşsa), konunun acil olduğu başvuruda belirtilmelidir.
- CCF komisyonu ile ilgili detaylar ve CCF Komisyonuna Başvuru Formu aşağıdaki linkte mevcuttur. https://www.interpol.int/en/Who-we-are/Commission-for-the-Control-of-INTERPOL-s-Files-CCF/Data-and-your-rights
- Müracat zarfının aşağıdaki adrese gönderilmesi gerekmektedir. (Postanın iadeli-taahhütlü gönderilmesi tavsiye olunur);
The Commision for the Control of INTERPOL’s Files (CCF),
200 quai Charles de Gaulle, 69006, Lyon/FRANCE”
CCF Komisyonu, öncelikle dilekçenin kendilerine ulaştığına ve usulüne uygun hazırlanmış ise, kabul edilebilir olduğuna dair bir mesajı, dilekçe kendilerine ulaştıktan sonra bir ay içinde ilgilisine bildirecektir. CCF’e yapılan müracaata, eğer talep; bilgiye erişim ise dört ay içinde, mevcut bir bilginin düzeltilmesi yada silinmesi ise, kabul edilebilirlik tarihinden itibaren dokuz ay içinde cevap verilecektir. CCF komisyonu aldığı kararların ifası için bir ay içinde Genel Sekreterliğe yazılı bilgi verecek, Genel Sekreterlik ise, kararların kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde kararları uygulamaya sokacaktır. Gerekçeli itirazlar bu süreleri uzatabilir.
Temelde bir kişi hakkında İNTERPOL Bilgi Sistemi’ne girmiş bir bilgi/veri, o bilgiyi gönderen ülkenin malı sayılır. Bu yüzden bazen ülkeler, İnterpol’e gönderdikleri bilginin kimseyle paylaşılmamasını isteyebilirler. Bazı durumlarda CCF Komisyonu, bireyin dile getirdiği iddialara ilişkin olarak bilgiyi/veriyi gönderen ülke ile yazışarak iddialar karşısında o ülkenin görüşlerini/gerekçelerini alabilir. Mülteci statüsünde olanların veya mültecilik başvurusunda bulunanların güvenlik endişesi taşımaları durumunda, dilekçelerinde statülerini belirtmeleri ve kaynak ülkeye kendileri ve bulundukları yer hakkında bilgi verilmemesini talep etmeleri faydalı olacaktır. CCF, gerekli gördüğü durumlarda, yine de kaynak ülkeye durumu sormak isteyebilir, ancak müracaatçının gizli kalmasını talep ettiği bilgileri (örneğin adresini) gizli tutar.
İNTERPOL Bilgi Sistemi’nde kendisi hakkında kayıt bulunduğunu öğrenenler sildirmek için ne yapmalıdır?
Daha önce de ifade edildiği gibi, CCF Komisyonu bir yargılama veya temyiz makamı değildir. Her talep üzerine kişinin ismini İnterpol kayıtlarından silecek de değildir. İsmin kayıtlardan silinmesi bazı şartlara tabidir. Örneğin, bir kişinin davası beratle sonuçlanmış veya cezası infaz edilmiş olduğu halde, ismi halen INTERPOL Bilgi Sistemi’nde mevcutsa CCF Komisyonu’ndan isminin silinmesini talep edebilir.
Intepol kayıtlarında mevcut bir bilgiyi sildirmek için şu yollar denenebilir;
-
- Kişi, kendisi hakkında kırmızı bülten veya difüzyon çıkaran ülkeden, isminin İnterpol kayıtlarından çıkarılmasını talep edebilir. Bunun için hukuki argümanlarını sunmalıdır. Özellikle dikta rejimlerinde bu yolun takip edilebilirliğinin uygunluğu için uzman bir avukatla hareket etmekte fayda vardır.
- Kişi, başka bir ülkede yaşıyorsa, aynı talebi yaşadığı ülkenin makamlarından isteyebilir. Bu amaçla yaşadığı ülkeden yerel ve konunun uzmanı bir hukukçu ile süreci takip edebilir.
- Kişi, yukarıda anlatılan kriterler çerçevesinde CCF Komisyonundan, isminin İnterpol sisteminden silinmesini kendisi- veya avukatı vasıtasıyla- talep edebilir. İsmin neden silinmesi gerektiği belgeleriyle sunulmalıdır.
Her ne kadar süreyi uzatacak olsa da, bir kişinin CCF Komisyonundan isminin İnterpol kayıtlarından silinmesini talep etmeden önce, isminin kayıtlarda mevcut olup olmadığını öğrenmesi ve varsa daha sonra başka ek bir müracaatle silinmesini istemesi daha uygun olacaktır. Çünkü, CCF Komisyonu, kişiye ait bir veri bulunduğu takdirde, ilgilisine vereceği cevabında bir takım ek bilgiler sağlayacaktır ki, bu bilgiler daha sonra kayıt sildirme talebi için hazırlanacak dosyada neye hazırlık yapılması ve ne tür belgeler sunulması gerektiği konusunda müracat sahibine yol gösterecektir.
Mülteci statüsü almış veya sığınma başvurusunda bulunmuş olanlarla ilgili bilgiler;
Hali-hazırda mülteci statüsü almış olanlar veya siyasi sığınma talebinde bulunmuş ancak işlemleri devam edenler, 1951 tarihli “Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesi” ve sözleşmenin 1967 tarihli “Protokol Hükümleri”ne tabidirler.
İsmi, İnterpol Bilgi Sisteminde mevcut olduğundan dolayı, herhangi bir sınır geçişinde, haklarındaki bir kırmızı bülten veya difüzyon talebine istinaden gözaltına alınanlar/alıkonanlar, kendilerini gözaltına alan veya alıkoyan otoritelere, yukarıda zikredilen sözleşme kapsamında, mülteci statüsünde olduklarını, ya da siyasi sığınma talebinde bulunduklarını ifade etmeli ve kendilerine verilen mülteci kimlik kartıyla / belgeyle bu durumu ispat etmelidirler. Mülteci kimlik kartları veya sığınma başvuru evrakı üzerlerinde değilse, yakalama / alıkoyma işlemi yapan otoriteden kendilerine mülteci statüsü veren ülkeyle temasa geçerek statülerinin teyidini isteyebilirler. Gözaltı sözkonusu ise ve süreç uzayacak gibi görünüyorsa, bir avukat marifetiyle İnterpol Genel Sekreterliği (CCF Komisyonu) ile iletişime geçilerek, mültecilik statüsünün tanıdığı özel durumlardan yararlanma ve mağduriyetin en kısa zamanda sonlandırılmasını talep etme cihetine gidilebilir. Böyle bir talep ve cevaplandırılması belli bir süre alabileceğinden, dilekçede konunun acil olduğunun belirtilmesi ve imkanlar ölçüsünde bir avukat vasıtasıyla sürecin takip edilmesi faydalı olacaktır.
İnterpol Genel Sekreterliği’nin mültecilerle ilgili kabul ettiği 2017 tarihli tasarı; (GA-2017-86-Resolution No. 9)
İnterpol Genel Sekreterliği, Eylül 2017’de Çin’de yapılan 86. Yıllık Olağan Genel Kurul Toplantısında, mültecilerin durumuna ilişkin bir tasarıyı kabul etmiştir. Bu tasarıya göre;
Mülteci statüsünün suçlular veya suç şebekeleri tarafından suistimal edilmesini önlemek, aynı zamanda, mülteci statüsündeki kişilerin haklarını korumak amacıyla, özellikle sığınma başvurularını inceleme aşamasında, üye ülkelerden;
- Sistematik olarak İNTERPOL’ün veri bankalarını kontrol etmeleri,
- Bilgi değişimi amacıyla, İNTERPOL’ün bilgi sistemlerini kullanmaları,
- Ülkedeki sığınma başvurularını inceleyen birimlerle, o ülkenin İnterpol Milli Bürosu arasında düzenli haberleşme sağlamak amacıyla gerekli protokolleri oluşturmaları,
- Sığınma müracaatlarını inceleyen birimlerle, sınır kontrollerinden sorumlu birimler de dahil olmak üzere, ülkelerdeki ilgili tüm birimlerin İNTERPOL’ün Bilgi Sistemine, özellikle databanklarına ve diğer haberleşme altyapısına erişimlerini sağlaması,
- Adli makamları ve göçle ilgili birimleri, sığınma başvurularını incelerken İnterpolün mevcut kabiliyet ve kapasitesi konusunda duyarlı hale getirmeleri,
- Bir kişinin sığınma talebi, özellikle suç geçmişi gözönünde bulundurularak reddedildiğinde diğer ülkeleri ve Genel Sekreterliği sistematik şekilde bilgilendirmeleri istenmiştir.
Yine bu tasarı ile, çalıntı, kayıp veya iptal edilmiş sığınmacı seyahat belgelerinin, İnterpol’ün ilgili veri bankasına (Çalıntı ve Kayıp Seyahat Belgeleri Databankası) düzenli bir şekilde girilmesi de üye ülkelerden talep edilmiştir.
Yine üye ülkelerden, ulusal kanunlarına uygunluk çerçevesinde ve gizlilik kurallarına riayet ederek; bir kişiye mülteci statüsü verildiğinde bu durum ile, herhangi bir sığınma başvurusunun neticesinin Genel Sekreterliğe ya da Genel Sekreterliğin CCF Komisyonuna bildirilmesi teşvik edilmektedir.
2014 Haziran’ında Interpol İcra Komitesince ele alınan tasarıya göre de; mültecilerle veya sığınma başvurusunda bulunanlarla ilgili olarak kırmızı bülten veya difüzyon talep edildiği durumlarda, talep Genel Sekreterlik’çe veya CCF komisyonunca incelenecek ve;
- Mültecinin yada sığınma başvurusu yapmış olan kişinin bu statüsü teyit edildiğinde,
- Hakkında kırmızı bülten veya difüzyon çıkarılacak kişinin, ülkesine gönderilmesi halinde işkence görme korkusu mevcutsa, (işkenceye maruz kalacaksa),
- Mülteci statüsünün verilmesi, talepte bulunan ülke ile ilgili olarak siyasi nedenlere dayanmıyorsa,
kırmızı bülten veya difüzyon talebi İnterpol’ce işleme konulmayacaktır. Bu yüzden üye ülkelerden, sığınma başvurusu taleplerini değerlendirirlerken ülkelerindeki Milli Interpol Bürosu vasıtasıyla ya da iltica işlemleriyle ilgilenen diğer birimlere doğrudan INTERPOL datalarına erişim imkanı sağlamak suretiyle, INTERPOL’ün veritabanını sistematik olarak kontrol etmeleri ve INTERPOL databanklarında kayıtlı olan tehlikeli suçlulara sığınma hakkı vermemeleri istenmektedir. INTERPOL kayıtlarındaki suç geçmişi nedeniyle bir şahıs hakkındaki iltica talebinin reddi durumunda ise Genel Sekreterliğin bilgilendirilmesi talep edilmektedir.
Burada, gerçekten bir suç işleyen ve cezai sorumluluktan kurtulmak isteyen art niyetli kişilerin mültecilere sağlanan hakları suistimal ederek İnterpol’ü bir kalkan olarak kullanmalarının önüne geçilmek istenmektedir.
Kayıp / Çalıntı Pasaport Vakaları :
Kayıp veya çalıntı seyahat belgeleri (pasaportlar), suç örgütleri için çok önemli belgelerdir. Bu belgelerin kayıp veya çalıntı olduğu ilgili ülke tarafından İnterpol databanklarına girilmemişse, bu belgeleri elinde bulunduran suçlular, daha az bir riskle uluslararası dolaşım yapabilmektedirler. Kayıp veya çalıntı olduğu İnterpol sistemine girilen belgelerle normal şartlarda giriş-çıkış yapmak kolay değildir. (Kolay değildir diyoruz, çünkü ülkeler, giriş-çıkış yapan yolcuları sadece kendi milli databanklarından sorgulayabildikleri gibi, İnterpol datalarından da sorgulayabilirler. Interpol databanklarından sorgulama yapılmadığında, kaçak girişler mümkün olabilmektedir.)
Ancak, diktatör rejimlerle yönetilen bazı ülkelerin, ele geçirmek istedikleri muhaliflerini zor durumda bırakmak veya sınır geçişlerinde yakalanmalarını sağlamak veya bulundukları yeri tespit etmek, akabinde de ilgili ülkeden “Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi (SİDAS)” çerçevesinde iade talebinde bulunabilmek amacıyla, bazı kişilerin pasaportlarına, kişilerin bilgisi olmaksızın kayıp veya çalıntı şerhi koyabildikleri görülmektedir. Gerçekte kayıp yada çalıntı olmayan pasaportuyla seyahat etmek isteyen bir kişi, sınır geçişlerinde pasaportuna konulan bu bilgi sebebiyle alıkonulabilmekte veya seyahat belgesine el konulabilmektedir. Bu, devlet eliyle yapılan “resmi belgede sahtecilik” suçudur. Yapan şahıslara cezai sorumluluk doğurabileceği gibi, gerçeğin ortaya çıkması durumunda o ülkenin itibarını da yok edecek bir eylemdir.
Sistemde kayıp yada çalıntı olduğu görülen bir pasaport hamilinin, kontrolü yapan birimlerce alıkonulması / gözaltına alınması normaldir. Hukuksuz bir şekilde, pasaportuna bu tür bir şerh konulmuş kişiler hakkında ülkelerin standard bir yol izleyeceklerini söylemek de mümkün değildir. Bu tür durumlarla karşılaşma ihtimali olanların, üzerlerinde kendilerine ait birden fazla fotoğraflı kimlik kartı bulundurmaları, kayıp yada çalıntı olduğu iddia edilen belgenin kendilerine ait olduğunu ispatlamaya çok yardımcı olacaktır. Ayrıca, uygun bir üslupla, neden böyle bir muameleye maruz kaldıklarını izah etmeleri faydalı olacaktır. Mültecilik durumu söz konusu ise bunu ifade ve ispat etmeleri gerekir.