HABER ANALİZ | YUSUF DERELİ
AKP rejiminin ilk reform açıklamasının üzerinden neredeyse 3 ay geçti. Ancak bugüne kadar ne yargıda ne de ekonomide yapısal reform adına hiç bir adım atılmadı. Piyasalar, “Çalışmalar sürüyor, reform paketi yakında açıklanacak.” vaatleriyle iki aydan fazla süredir oyalanıyor.
Rejim, kalıcı ve köklü çözüm üretmek yerine yine algıyı yönetmeye çalışıyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şirketlere ‘fiyatların düşürülmesi’ talimatı veriyor. Fahiş fiyat iddialarıyla ilgili baskınlar düzenleniyor, firmalara cezalar kesiliyor. Türkiye’de yaşanan yüksek faiz ve enflasyonun sebebi özel şirketler mi?
Ekonomide sorunlar devasa boyutlarda. Ancak rejim bu sorunları görmemekte inat ediyor. İktidar temsilcileri, Hazine ve Maliye bakanı ile ve Merkez Bankası başkanını değiştirip, sadece faiz artırıp aktif rasyo uygulamasını sonlandırarak ekonomik sorunların çözüleceğini düşünüyorsa fena halde yanılıyor.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF), Türkiye ekonomisinin 2021 yılına ilişkin büyüme beklentisini yüzde 6’ya yükselttiği raporda çok önemli bir de uyarı vardı. Türkiye ekonomisi ile ilgili ciddi bir tehlikeye işaret edilen raporda, “Düşük döviz rezervleri, yüksek dış finansman ihtiyaçları ve yüksek yurt içi döviz mevduatı ile birleştiğinde, ekonomiyi yurt içinde ve yurt dışında şoklara ve değişimlere karşı savunmasız bırakmaktadır.” deniliyordu.
TEK SORUMLU ERDOĞAN
Türkiye ekonomisinin bu kadar kırılgan ve savunmasız hale gelmesinin tek sorumlusu, “Ekonominin sorumlusu benim ben!” diyen AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervlerinin doları tutmak için harcanmasının da, ülkenin faiz cennetine dönüşmesinin de, enflasyonun yüzde 36’yı aşmasının da, işsiz sayısının 10 milyona dayanmasının da, çöplüklerden yiyecek toplayan insanların her geçen gün artmasının da tek sorumlusu o.
2023 HEDEFLERİ HAYAL OLDU
Tablonun ne kadar vahim olduğunu anlatmak için rakam verelim; AKP’nin 2023 hedefleri 2011’deki genel seçimlerden hemen önce açıklanmıştı. Buna göre; milli gelir 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelir 25 bin dolar, ihracat 500 milyar dolar olacaktı. İşsizlik yüzde 5’e düşürülecek, istihdam edilen kişi sayısı 30 milyona çıkarılacaktı. Enflasyon hedefi ise yüzde 5 olarak açıklanmıştı. Hepsi hayal oldu!
2 trilyon dolar olması planlanan GSYH 705 milyar civarında. İhracat ancak 170 milyar dolar oldu! Kişi başına milli gelir ise 8 bin dolara kadar geriledi. İşsizlik oranı TÜİK’e göre yüzde 13 civarında ancak DİSK-AR’a göre geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 27. İşsiz sayısı ise 9,7 milyon! TÜİK’e göre istihdam edilen kişi sayısı 27,4 milyon.
GERÇEKLERLE BAĞI TAMAMEN KOPTU
Ekonomideki sorunlar devasa boyutlarda. Ancak iktidar temsilcileri söz konusu sorunları görmemekte ısrar ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç gün önce yaptığı konuşmada, “Bazı dostlar geldi, dükkanlar kapanıyor dedi. Rakamlar ortada, kapanan yok.” diyordu. Çöplerden yiyecek toplayanların sayısı her geçen gün artıyor ancak Erdoğan’a göre ‘rastgele çekilen fotolar’ bunlar. Daha dünkü konuşmasında 18 yılda Türkiye’ye ekonomik ve demokrasi konusunda çağ atlattıklarını söyleyebildi. Gerçeklikle bağı tamamen kopmuş durumda. Saray’ın balkonunda baktığı zaman hiç bir sorun görmüyor olmalı…
REFORM… ÇOK YAKINDA!
Kamuoyunun merakla beklediği ‘ekonomi ve yargıdaki reform’ paketi de aylardır açıklanmıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 8 Kasım’da Instagram sayfasından yaptığı istifa açıklamasının üzerinden 81 gün geçti. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizde ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz.” dediğinde takvimler 13 Kasım 2020’yi gösteriyordu. Paket hala açıklanacak. Bugüne kadar 3-4 kez ‘yakında’ açıklanacağı söylendi. Ancak hiç bir somut adım atılmış değil.
FİYATLARI TALİMATLA DÜŞÜRECEK!
Sorunlara kalıcı çözüm üretmesi beklenen iktidar, bunun yerine yine kamuoyunun algısını yönetmeye çalışıyor. Erdoğan, önceki gün piyasalara ‘fiyatları düşürün’ talimatı verdi. 5 litrelik yağın 75 liraya çıkması, bir kilo unun 6 lira olmasının sorumlusu özel şirketler mi? Bir yılda market masraflarının yüzde 40’ın bile üzerinde artmasının hesabı özel şirketlerden mi sorulacak?
CEZALARLA ENFLASYON DÜŞER Mİ?
Ticaret Bakanlığı, bir haftada 1674 işletmenin 22 bin 535 ürününü denetlediği açıklandı. Söz konusu denetimler sonunda 120 firmaya haksız fiyat artışı için 3.5 milyon lira ceza kesilmiş. Haksız fiyat artışı, en çok sebze, meyve, ayçiçek yağı, tavuk, yumurta ve unda tespit edilmiş. Çözüm bu mu? Söz konusu cezalardan sonra ülke genelinde yağ fiyatları 75 liradan 50 liraya mı düştü? Yumurtanın kolisi 30 liradan 20 liraya mı geriledi? Unun kilosu 5 liradan 2 liraya mı indi? Beyaz peynirin kilosu artık 20 TL mi? Sütün litresini 3 liraya alabilecek miyiz?
Söz konusu denetimlerin zerre kadar kıymeti yok. Dostlar alışverişte görsün… İktidar için önemli olan ‘algıyı’ yönetmek. Halk yüksek fiyatların sorumlusunun iktidar değil, ‘marketler’ olduğunu düşündüğü sürece sorun yok!