Dövizdeki 50 günlük artışın Türk Telekom’a faturası 2 milyar TL
HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ
ABD Doları başta olmak üzere TL’ye karşı rekor üstüne rekor kıran önemli para birimlerinin nerede duracağını kimse bilmiyor. TL ve euroyu konuşurken İngiliz Sterlini 6,04 TL oldu.
Döviz kurlarının mevcut şartlarda tekrar düşmesi için Türkiye’nin petrol bulmasından ya da yabancıların özel şirketlere verdiği 226 milyar dolar döviz borcu sıfırlamasından başka bir ihtimal görünmüyor.
O kadar parayı kim, niye bir kalemde çizsin ki!
Hâdiselerin seyri ve çare bulmakla mükellef müesseselerin perişan hali maalesef dövizde düşüşten ziyade yükselişe işaret ediyor.
DÖVİZ KITLIĞININ DAHA BAŞINDAYIZ
İliklerimize kadar hissettiğimiz döviz kıtlığının günden güne yayılacağını hatırda tutmakta fayda var.
Merkez Bankası’nın (TCMB) hamle yapmakta geç kaldığını ve bu saatten sonra yüzde 3-4’ün altında bir faiz artışına gidilse bile piyasanın teskin olmayacağını defaatle ifade ettim.
Hakikatle irtibatı kalmamış ve hayal tacirliği yapan bir iktidarın döviz şokundan çıkış reçetesi yazmasını bekleyenlerin daha çok canı yanacak.
Zira iktidar 81 milyona ‘Şerefli devalüasyon günleri’ (http://www.tr724.com/serefli-devaluasyon-gunleri/) ninnisini söylüyor.
Gazeteler, televizyonlar ve internet siteleri ninni söylemekte iktidarı gölgede bırakıyor.
ŞEKER GİBİ İHALE NELER YAZDIRIYOR?
Her medya grubu patronlarının iş takipçiliğini yapıyor.
Erzincan ve Erzurum şeker fabrikalarını neredeyse depolardaki şekerin parası kadar bedelle (273 milyon TL) satın alan Albayrak ailesinin gazetesi Yeni Şafak ibretlik bir manşet attı.
Yeni Şafak’ın şahsında Albayrak ailesi, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarına baştan sona hezeyanla dolu ‘Doların krallığı çöküyor’ manşeti ile teşekkür etti. Türk Lirası en sefil günlerini yaşarken Yeni Şafak ‘zavallı dolar’ manşeti atabildi.
Doların piyasayı nasıl kasıp kavurduğunu idrak etmeleri için çarşıda pazarda iki saat dolaşmaları kâfi. Pazarda maydanozun demeti 1,5 TL, 1 kilo salatalık 3,5 TL olmuş, pazarcı etiket yazmaktan hicap ediyor…
Gelin görün ki iktidar da medya da vatandaşın derdine derman olmak gibi bir ihtiyaç hissetmiyor.
Saray’ın WhatsApp grubuna bıraktığı günlük talimatlara göre gazetecilik yapanlar için dolar artsa da vatandaş maişet derdi ile inlese de zerre kadar haber kıymeti yok.
Ne de olsa Yiğit Bulut’un, Cemil Ertem’in kılavuzluğunda yol alıyorlar.
TÜRK TELEKOM’UN BORCU 2 MİLYAR TL ARTTI
Yiğit Bulut demişken… Saray’ın ekonomi başmüşaviri bu zatın aynı zamanda bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı Türk Telekom’un (TT) 2018 senesi ilk üç ayına ait bilançosu açıklandı.
Bulut’un dolar tahminlerinde ne kadar isabet ettiği (!) Türk Telekom’un malî tablolarında gayet berrak şekilde görülüyor.
Bilanço döneminin bittiği 31 Mart 2018’den bugüne Türk Telekom’un döviz borçlarının TL mukabili 1 milyar 947 milyon 969 bin lira arttı. Rakamı bilerek 2 milyar TL’ye yuvarlamadım.
31 Mart’ta 3,96 TL olan dolar 20 Mayıs’ta 4,49 TL’ye çıktı. Euro o tarihte 4,86 TL idi, bugün 5,28 TL.
DOLAR YÜZDE 1 ARTTIĞINDA TELEKOM 142 MİLYON TL KAYBEDİYOR
2,98 milyar dolar ve 877 milyon euro döviz borcu olan Türk Telekom’un bilançosu kur artışı sebebiyle 50 günde kevgire dönmüş. Bilançoda üç aylık hasılat tutarı 4,7 milyar TL görünüyor.
Doların sert yükseldiği nisan, mayıs aylarını ihtiva eden ikinci çeyrekte şirketin kur farkından zararı katlanacak. Borç tutarı belli. Her yüzde 10’luk artış şirkete 1 milyar 617 milyon TL kur farkı zararı yazdırıyor.
Bir başka ifadeyle dolar yüzde 1 arttığında Yiğit Bulut’un yönetim kurulu üyeliği yaptığı Türk Telekom 142 milyon TL kaybediyor.
Kurların daha sakin seyrettiği ilk çeyrekte TT’nin net kârı sadece 56 milyon TL olarak tahakkuk etmişti.
Yiğit Bulut’un o engin iktisat bilgisini TT’nin icrasında yer alan genel müdür ve muavinlerine aktarmadığı anlaşılıyor. Ya da Bulut’un seviyesine çıkamadıkları için anlatılanları kavrayamıyorlar. Aksi takdirde bilançoda borç yükü bu kadar artmazdı.
TOPLAM BORÇ 23,7 MİLYAR TL’YE ÇIKTI
13,5 milyar TL’si banka kredileri, 3,9 milyar TL’si ihraç edilen tahvil, bono ve senetlerin ödemeleri ve 4,3 milyar TL’si ticarî borçlar olmak üzere toplam borçlar 23,7 milyar TL’ye çıktı. 31 Aralık 2017’ye kıyasla 1,9 milyar TL arttı borç tutarı.
Borç milyar milyar, satış hasılatı 300 milyon TL artıyor.
Geliri TL, borçlarının ekseriyeti döviz. Üstelik döviz borcunda dolar tercih edilmiş. Vaktinde yüzde 50 dolar yüzde 50 euro şeklinde borç alınsaydı euronun dolara karşı değer kaybetmesi teselli ikramiyesi olurdu.
Yiğit Bulut ne yapsın? Milletin elektrik faturalarından kesilen paralarla ayakta duran TRT’de bol sıfırlı maaşlarla ‘Derin Analiz’ yapmaktan, Star Gazetesi’nde köşe yazmaktan Türk Telekom’a vakit kalmıyor tabiî…
Ağlancak kadar hazin bir tablo. Cebini milletin cebinden alınanlarla dolduranlar safa sürerken ekonomi derin bir buhrana sürükleniyor, şirketler döviz borcu altında inliyor.
Ahbap-çavuş kapitalizminin bir şirketi, bir devleti ne hale düşüreceğini göstermesi adına Türk Telekom’u misal olarak masaya yatırdım. Yüzlerce misali var bu iltimas hastalığının.
BAKKAL AMCA DAHA İYİ İDARE EDERDİ
Türk Telekom bilançosunu köşedeki bakkal amca görse şuna yakın cümlelerle hayretini ifade edecektir: “Bu şirket battı, batacak. Yönetimdeki o kadar insan ne iş yapıyor? Telekom gibi kârlılığı yüksek bir sektörde bunu başarmak için diplomaya ihtiyaç var mıydı? Bana verseler ben daha iyi idare ederdim.”
Bakkal amca haklı. TT bir sene içinde 2,7 milyar TL, iki yıl içinde 5,8 milyar TL borç ödeyecek. Döviz arttıkça bunların altından kalkmak zorlaşıyor.
Böylesine ağır bir mali tablo ile karşı karşıya kalan bir şirketin yönetim kurulu üyeleri ile icra komitesinin dolar 1 kuruş artsa bile uykularının kaçması beklenir.
Hiç öyle olmuyor. Herkesin keyfi gayet yerinde.
Gördüğünüz gibi Fahri Kasırga (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri), Fuat Oktay (Başbakanlık Müsteşarı), İbrahim Eren (TRT Genel Müdürü) ve Yiğit Bulut (Cumhurbaşkanlığı ekonomi başmüşaviri) gibi bağımsız (!) yönetim kurulu üyeleri sayesinde Türk Telekom borç batağında yüzdürülüyor.
Sözde bağımsız üyelerin niye uykuları kaçsın ki!
Türk Telekom fıkrada olduğu gibi iki sene evvel “Bankalara borcumu ödemiyorum.” demedi mi?
Bundan sonrasını bankalar düşünsün.