Yeni süreç; Öcalan Meclis’e, CHP’li başkan hapse!

NECİP F. BAHADIR | YORUM

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, Kürt meselesini anlatırken hızını alamadı ve “Türklerin Kürtleri, Kürtlerin Türkleri sevmesi siyasi ve dini farzdır!” dedi. ‘Siyasi farzı’ anladık, daha önce Bahçeli de kullandı, ‘dini farz’ nereden çıktı? Bir kavmin, başka bir kavmi sevmesi neden farz olsun?

Eğer, bir Türk, Kürt’ü veya Kürt, Türk’ü sevmezse Erdoğan’a göre dinin hükmü nedir? Günahkar mı olur? Yoksa dinden çıkar, sapık veya mürted mi olur? Erdoğan dinen farz dediğine göre iki kavmin birbirini sevmemesinin vebali herhalde çok ağırdır.

Allah’tan, “Beni sevmek farz-ı ayn, AKP’ye oy vermek farzı kifaye!” falan demedi. Belki, o günleri de göreceğiz. Erdoğan’ın, siyasetine, din ve dinin bütün kutsallarını sermaye yapmaktan geri durmadığına tanığız. Dini değil, kendi koltuğunu ve siyasetini kutsallarla güçlendiriyor.

Bu tuhaf açıklamayı tarihe not düştükten sonra asıl meseleye gelebiliriz. Erdoğan’ın Bahçeli’nin son çağrıları ve Kürt meselesi hakkında söyleyecekleri merak konusuydu. Günler öncesinden grup konuşmasına randevu verildi. Erdoğan, ortağı Bahçeli’yi övgülere boğdu. Ağzından, “Tarihe yön veren, istikamet çizen lider!” cümlesi çıktı. Sanmayın ki Bahçeli’nin tarihe yön vermesi DEM’lilere el uzatması ve Öcalan’a yaptığı çağrıdan kaynaklanıyor; Erdoğan’ın hayalindeki sistemin hayata geçmesi için verdiği destek olmasa Bahçeli ne tarihe yön veren lider olabilir ne de istikamet çizebilirdi.

Tayyip Erdoğan, durduğu yerden memnun!

Tayyip Erdoğan, ‘DEM’le buluşma ve Öcalan çağrılarına’ Bahçeli’nin baktığı yerden bakmıyor. ‘Fırsat penceresi’ ve ‘imkan’ tespiti yapıyor ama Bahçeli’nin çıkışlarını projeye ve siyasete dönüştürecek adım atmaya yanaşmıyor. Eğer Bahçeli’nin mesajları bir çözüm veya açılım sürecine evrilecekse bunu yapacak olan Erdoğan’dan başkası değildir.

Erdoğan’ın, ne Bahçeli’nin açtığı pencereden içeri girmeye niyeti var, ne de o imkanı değerlendirmeye… Durduğu yerden milim kıpırdamış değil. Söyledikleri bazılarının görmek istediği gibi tarihi ve dönüm noktası olacak önemde değil. Fiyakalı söz ve kavramlarla mevcut pozisyonunu tahkim etmekten ibaret. O yüzden heyecana gerek yok.

Zaten bu gerçek çok geçmeden anlaşıldı. Erdoğan’ın talimatıyla başlayan ‘Operasyon Esenyurt’ filmi sahneye kondu. Kürt seçmenin yoğun olarak yaşadığı Türkiye’nin en büyük ilçesi Esenyurt’ta CHP, Vanlı ve Kürt kökenli Ahmet Özer’i aday yapmıştı. Özer, 7 ay önceki seçimlerde Esenyurt sakinlerinin yarısının oyunu alarak ‘başkan’ seçildi.

Polis sabahın köründe şafak vakti düğmeye bastı, belediye binasına kapıları kırarak girdi. Başkan Özer’in evi de aynı saatlerde arandı. Sürecin hızlı işleyeceği Erdoğan’ın ‘Operasyon Esenyurt’u’ kastederek, “Attığımız adımlardan geri durmayacağız.” cümlesinden anlaşıldı. Emniyetten savcılığa sevk edildi, ardından da çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Demek ki Erdoğan’ın ‘dini farz’ fetvası basit bir sözden ibaretmiş. Yoksa insan, ‘sevmenin farz olduğunu’ söylediği birine bu muameleyi yapar mı? Farz hükmü ‘Operasyon Esenyurt’un neresine düşüyor?

Erdoğan istedi, yargı gereğini yaptı!

Daha savcılık sorgusu devam ederken AKP medyası ‘Esenyurt Belediye’sine kayyım atandığını’ duyurdu. Bakanlığın atama kararı İstanbul Valiliği’nden önce Sabah’a gitti. Bu Özer’in tutuklanacağının da işaretiydi. Gerekçe neydi? 7 ay önce devletin ‘temiz kağıdıyla’ adaylığına onay verdiği Başkan Özer bu süre içinde ne suç işlemiş olabilirdi?

Operasyonun hukukla uzaktan yakından ilgisinin olmadığını herkes biliyor. Gel de şimdi Leonard Cohen’i hatırlama; “Herkes biliyor zarların hileli olduğunu / Herkes biliyor iyi adamların kaybettiğini / Herkes biliyor geminin su aldığını / Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini…’. Başkan Özer’in hukuk öyle gerektirdiği için tutuklanmadığını herkes biliyor. Sokaktaki vatandaş da biliyor, Meclis’teki milletvekili de, hukuk fakültesindeki hoca da…

Onun için, ‘10 hatta 12 yıl öncesine gidildi’ falan diyerek hukuki değerlendirme yapmanın anlamı yok. Şu da doğru… Eğer 10-12 yıl öncesine gidilecekse vay AKP’nin haline. AKP milletvekilleri Hüseyin Yayman ve Ayşenur Bahçekapılı’nın, PYD Lideri Salih Müslim ve Remzi Kartal’la aynı sofrada buluştuklarını gösteren fotoğraf ve görüntüler ne ki…

Ahmet Özer’e uygulanan ‘hukuki kriterler’ çözüm sürecinde, bakanların hatta Erdoğan’ın bizzat açıklamalarına uygulanacak olsa AKP diye bir parti kalmaz. Gün gelir, o bozduğu kantar AKP’yi de tartar. ‘Operasyon Esenyurt’ tamamen siyasi bir kararın sonucu. Hukuk ve yargı sadece göstermelik. Adliye saraylarında nice örnekleri görüldüğü gibi. Erdoğan karar verdi, yargı gereğini yaptı. İstim arkadan geldi.

Erdoğan’ın Bahçeli’ye cevabı bu!

‘Operasyon Esenyurt’ siyasi ise hedef nedir? Bir taşla birkaç kuş, belki de sürünün katliamı… Bahçeli’nin çağrılarına Erdoğan’ın bir cevabı bu. Şaşırdığınızı biliyorum. Ankara’da hiçbir şey görüldüğü gibi değildir. ‘Oyun içinde oyun’ olur. TUSAŞ bir cevaptı, Operasyon Esenyurt da başka bir cevap. Yoksa Öcalan’ı konuşma yapmak için davet edilirken DEM’lilerle ilişki gerekçesiyle CHP’li mi tutuklanır?

“Öcalan Meclis’e, CHP’li hapse…” Yeni sürecin kodları bu başlığın içinde. Erdoğan’ın dili, Bahçeli’ye övgüler yağdırırken, eli tam karşısında konumlanıyor. Erdoğan’ın çözüm veya açılım süreci gibi proje başlatmaya hiç niyeti yok. Eğer, en azından Bahçeli’nin ‘penceresinden’ baksa ve ‘imkanını’ dikkate alsaydı karşı düğmeye basmaz, ‘Operasyon Esenyurt’ tiyatrosunu sahneye koymazdı.

Bir diğer hedef de Ekrem İmamoğlu… Erdoğan, İmamoğlu’ndan çok korkuyor. Korkmakta da haklı… Çünkü tam 4 kez İmamoğlu’na yenildi. Anayasayı takmaz aday olmaya kalkarsa, İmamoğlu’yla yarışmak istemez. İmamoğlu’nun istinafta bekleyen saçma sapan bir dosyası var. ‘Operasyon Esenyurt’la da alanını daraltmanın ve yıpratmanın peşinde. Çünkü, Özer’in arkasında Özgür Özel’den önce Ekrem İmamoğlu var.

Her yolu deneyecek!

Tayyip Erdoğan, Özer’e vurulacak her darbenin İmamoğlu’nu olumsuz etkileyeceğini, imajını, fiyakasını bozacağını hesap ediyor. Bu oyun tutar mı? Çok zor. Erdoğan ‘zorda’ olduğundan her yolu deneyeceği ve ‘sinekten yağ çıkarmanın’ gayreti içine gireceğini onu tanıyanlar bilir. Sinekten yağ, tekeden süt çıkmaz. Beyhuda uğraş, nafile çaba…

‘Operasyon Esenyurt’tan sekecek kurşunun İmamoğlu’na isabet etmesini beklemem ben. Erdoğan sadece zorda değil, çaresiz de… Sağa sola yalpalamasının nedeni bu.

‘Operasyon Esenyurt’un geri tepme ihtimali yok değil. Eğer nicedir uykuda olan CHP’yi gerçeklere uyandırabilirse, Erdoğan Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olabilir. İmamoğlu ‘oyunun’ farkında fakat Özel için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

CHP’nin Ankara ayağı ülke yangın yeri iken ‘kumda oynamakla’ meşgul. Esenyurt meydanından ses yükseltmek ‘evet’ ama ‘yetmez’. CHP’nin, yan yollarda oyalanarak Erdoğan’ın önünü açmak yerine, erken seçimle noktalanacak süreci başlatması lazım. Toplumsal muhalefet dünden hazır.

Erdoğan’ın çözüm süreci başlatma niyeti yok da, ‘Operasyon Esenyurt’ siyasette yeni dönemin kapılarını açabilir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin