Ana Sayfa Güncel Yeni suç örgütümüz çok fırtınalar koparacak

Yeni suç örgütümüz çok fırtınalar koparacak

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Sedat Peker, düne kadar iktidar tarafından kullanışlı bir aparatken, muhalif görülen hemen her kesime tehditler savurdu. “Oluk oluk kanlarını akıtacağız ve kanlarında duş alacağız” diye akademisyenleri tehdit eden Peker’i, iktidarın mahkemeleri beraat ettirdi. Şimdi aynı Sedat Peker, iktidarın kirli çamaşırlarını ortalığa saçınca “terör örgütü” ilan edildi. İşlenen Cenk Çelik cinayetinden sonra ortalık daha da kızışacak.

Geçenlerde yurt dışında yaşayan bir arkadaşımla konuşuyordum. Kendisi üniversite yıllarında yurt dışına gitmiş, o ülkenin vatandaşı olmuş ve halen iyi konumda olan bir bürokrat. Türkiye’deki gelişmeleri, çok yakından takip ediyor. İyi bir gazeteci bile onun kadar gündeme vakıf değil.

Zaman zaman konuştuğumuzda, Türkiye’deki önemli gelişmelerin ayrıntılarını ondan duyduğum oluyor. Kimi zaman da dünya gündemini paylaşıyor. Yaşadığı ülkeye ilişkinse çok az şey paylaşıyor.

“Bulunduğun ülkenin gündemine niçin bu kadar ilgisizsin?” dediğimde aynen şu cevabı vermişti:

“Abi ya, burada her şey o kadar durağan ki, dünle bugün arasında fark olmadığı gibi geçen hafta, bazen geçen ayla bile farklı olan bir şey yok. Türkiye öyle mi? Birkaç saat gündemden koptuğunda çok şey atlamış oluyorsun. Müthiş bir adrenalin yaşatıyor insana.”

Ben de derin bir iç geçirip, “Dışarıdan seyredene adrenalin yaşatıyor olabilir. Ne var ki burada yaşayanlar için müthiş acıya neden oluyor” tarzında bir karşılık vermiştim.

Pek çok ülkede bir yılda ancak yaşanabilecek gelişmeler, bizim ülkemizde bir haftada, kimi zaman da bir günde gerçekleşiyor.

KASIRGANIN FRAGMANLARINI YAŞIYORUZ

Yaşadığımız olayları kimileri “baş döndürücü” diye nitelese de bunlar henüz yaklaşmakta olan kasırganın ancak fragmanları olabilir. 

Neden mi bahsediyorum anlatayım. 

Sedat Peker, iktidarla kol kola yürüdüğü dönemde, iktidarın gösterdiği hedefe saldırıyordu. Bir numara işaret ediyor, Peker de hedefi 12’den vuracak tarzda ateş ediyordu. 

“Dünyanın şah damarları kesilmişçesine oluk oluk kanları akacak. Nehirler dolusu kanları aktıkları zaman anlayacaklar” diyen Peker, “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” hareketinin yayınladığı bildiriye imza atanlara daha net ifadelerle tehditler savurmuştu:

“Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız.”

Peker bu sözlerinden dolayı 11 yıla kadar hapis talebiyle hakim karşısına çıktı. AK Parti yargısı, 13 Temmuz 2018’de bu ağır tehditte suç unsuru bulmayıp Peker’i beraat ettirdi.

PEKER KİRLİ ÇAMAŞIRLARI ORTALIĞA SAÇINCA…

Sedat Peker, yurt dışına çıkmak zorunda kaldıktan sonra evinin aranması ve çocuklarına silah doğrultulması üzerine, iktidarın belli isimlerine savaş açtı. Tayyip Erdoğan’ı ayrı bir yerde tutan Peker, iktidarın bilinen isimlerine teker teker ateş etmeye başladı.

Bu isimlerden bazılarını yerlerinden etmeyi başardı. Erdoğan’ın feda ettiği isimler genel olarak AK Parti’ye sonradan eklemlenen kişiler oldu. Milli Görüş geleneğinden gelenlerse, çarkın içinde en çok korunanlardı.

Peker, 180 milyon dolarlık vurgun yaptığı öne sürülen AK Partili Zehra Taşkesenlioğlu, eşi Ünsal Ban (eski eşi) ve kardeşi Ali Fuat Taşkesenlioğlu hakkında ortaya koyduğu iddialar ardından, gelişmeler farklı seyretmeye başladı.

Eşi Taşkesenlioğlu’ndan ayrılan Ünsal Ban, yurt dışına çıkmaya çalıştığı sırada yakalandı ve tutuklandı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) eski başkanı ve AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu hakkında hiçbir işlem yapılmadı.

4,5 milyon euroya yat alan, asgari ücretli şoförünün üzerinde 200 milyon TL mal varlığı çıkan Zehra Taşkesenlioğlu, halen Meclis’te milletvekili olarak görev yapıyor. Hakkında soruşturma bulunmuyor.

İYİ Parti Erzurum İl yönetimi, gelişmeler üzerine savcılığa suç duyurusunda bulunmak amacıyla avukatlarla birlikte Adalet Sarayı’na gitti. Ancak, “savcı yok” gibi trajikomik bir gerekçeyle başvuru dilekçesi kabul edilmedi.

 

Bu ülkenin koca Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT’i, Emre Olur’u, sadece Sedat Peker’in basın danışmanlığını yaptığı gerekçesiyle Birleşik Arap Emirlikleri’nden deport ettiriyor. Emre olur, Arnavutluk’a varınca da gözaltına alınıp Türkiye’ye getiriliyor. 

Düne kadar bir “vatansever” olarak mitingler yapan Sedat Peker muhalif kanatta yerini almasından itibaren, önce “örgüt yöneticisine”, şimdi de “terör örgütü” liderine dönüştürüldü.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Emre Olur’un yakalanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada ise yeni bir gelişmeyi öğreniyoruz. Meğer Emre Olur, “Sedat Peker Terör Örgütü” (PETÖ) adlı yapının üyesiymiş.

Hırsızı bırakıp “hırsız var” diyenleri de bu örgütün üyeleri yapmışlar. Bunlar yetmemiş, aldıkları bilgileri kamuoyuyla paylaşmak üzere Emre Olur ile bağlantı kuran gazetecileri bu örgütün üyesi ilan etmişler.

SIRA SEDAT PEKER’İ TÜRKİYE’YE GETİRMEYE GELDİ

Bu gelişmelerin yaşandığı sırada, Sedat Peker hakkında hakaret ve küfürler savuran Cenk Çelik, Ümraniye’de başından vurularak öldürüldü. Kontra-mafya katillerinden olduğu öne sürülen Cenk Çelik, Mayıs 2020’de, Sedat Peker’e meydan okuyan videolar paylaşmıştı. (Bu video küfürlü olduğu için yayınlamadım)

 

Bu cinayetin Sedat Peker tarafından işletilmiş olma ihtimali yok denecek kadar zayıf. Bir defa öldürtmek isteseydi 2,5 yıl beklemeyeceği gibi, etrafındaki çemberin iyice daraldığı bir dönemde bu hamleyi yapmaya kalkışmazdı.

Nitekim Sedat Peker de avukatı Ersan Barkın aracılığıyla aynı doğrultuda açıklama yaptı:

“Bugüne kadar sosyal medyada çoluk-çocuk, genç-yaşlı birçok kişi şahsıma hakaret videoları yayımlamaktaydı. Hiç birine karşı tek karşı eylemde bulunmamışken, bıçak sırtında yaşadığım bu anda, böyle bir cinayeti işlettiğimi düşünmek en basit tanımıyla safdillik olur. 

Bazı güçler tarafından öldürülmem amaçlanırken, yakınlarıma saldırılar düzenlenirken, bana hiçbir fayda sağlamayacak bu tip bir cinayetle ilişkilendirilmem asla mümkün değildir.”

Cenk Çelik’in öldürülmesi, mafya içi hesaplaşma gibi gösterilmek istenen kirli bir tezgah. Bu cinayet, Sedat Peker’i Türkiye’ye getirmek için dünya kamuoyuna “belge” niteliğinde bir kanıt (!) sunma hamlesinden başka bir şey değil. 

Şimdi şu soruları sormanın zamanı sanırım:

Sedat Peker Terör Örgütü’nün kurucu liderini mitinglerine çıkaranlar bu örgütün neyi oluyor?
Sedat Peker’e çakarlı polis koruması veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bu örgütün hangi halkasında?

Terörün yeni tanımı, yakında içine hangi kesimleri alacak dersiniz?

Seçimler yaklaşırken yaşadığımız olayların hangi aşamaya evrileceğini kestirmek giderek güçleşiyor. 

Biz cevabını almamız gereken soruları sormadığımız sürece, ülkede yaşanan olaylar tırmanmaya, fırtına kasırgaya dönmeye devam edecek.

2 YORUMLAR

  1. Deniz
    Hep aynı numara. Bir savcı iki polis ile terör örgütü yapma. Bu numara tuttu devam ediyorlar. Fakat herşeyi terör örgütü yapma davranışı biraz sanki savunma yapıyor gibi. Sanki kendisi terör örgütü de suçluluk duygusunu bastırmak için sanki ben terör örgütü değilim diye göstermeye çalışıyor kendisini. Yani ben terör örgütü olsam bu kadar terör örgütleriyle mücadele edermiyim diyerek insanları kandırmaya çalışıyor. Aslında önüne geleni terör örgütü ilan etmek kendi gerçekliğinden kaçma çabasıdır. Ne ilginçtir ki düşmanlarını terör örgütü olarak etiketlerken nedense hep suçlamayı terör örgütü üzerinden yapıyor. Sanki o suçluluk duygusu bas bas bağırıyor içinden "ben terörist değilim" diye. Maalesef günün sonunda korktukları şey muhtemelen başlarına gelecek. Cübbelinin bahaettiği cihatçılar sahaya indiğinde bunlar ava giderken avlanacaklar. Yani bunları cesaretlendirip, teröristlerini sözde kurtarıcı olarak sahaya sürdüklerinde o kurtarıcı kavramı anlamını yitirecek, her yer kana bulanacak. Bunun adını terör koyacaklar. Suriyeden örnek vereyim. Suriye muhalifleri hiç bir şeyden haberleri olmadan kurtarıcı olarak savaşa girdiler. Türklerde benzer hayallerle namaz kılacaklardı. Yani herşey normal gözüküyor. Tıpkı şu anda Cübbelinin cihatçıları gibi yani siyonist Kürdistana karşı savaşacaklar diyor. Herşey normal gibi. İşte Suriyede Irak-Suriye sınırında küçücük birşey oldu. Birden bire Işid doğuverdi. Sonra herşeyin rengini teröre boyadı. Herşeyin anlamı değişti. Kurtarma oldu terör, kurtarıcı oldu terörist. Sadece cihatçılar değil bütün sünni müslümanların adı ışid oldu. Milyonlarca sünninin adı yoktu. Ezidilerden bahsesenler milyonlarca sünniden bahsetmiyor, sadece Işid diyorlardı. Sünnileri yok sayıyorlardı. İşte onu bunu terör yapmaya çalışanlar ve onları susarak seyredenler günün sonunda terör olacak ve Perinçekin dediği bütün tarikat ve cemaatleri bitirecem lafı sanki adamın kendisini kanıtlama gösterisine dönecek. Yıllar önce demiştim şovunu yapacak. İslamcıları da sepete atacaklar. O yüzden kendilerini bildiklerinden yani terörist olduklarından sanki bir savunma yapıyormuş gibi nedense bütün düşmanlarını aynı yolla yani terör örgütü etiketiyle suçluyorlar. Cübbelinin açıklamasını bekliyordum zaten. Daha önce de yazmıştım. Hatta Işidin PKK yı Suriyede Kürtler gözünde reklamını yapmak için kahramanlaştırmasının benzerinin yaşanacağını söylemiştim ki Cübbeli siyonist Kürdistandan bahsederek beni şaşırtmadı. Şimdiki tuzak Türkler ve Kürtleri birbirinden ayırırken, PKK yı, HDP yi kahramanlaştırmak. Rusya garip şekilde büyük yıkıma engel oldu. Normalde siyonistlerin hedefi Türkü kuzey Suriyeye savaşa sokmaktı ve ABD muhtemelen buna izin verecekti ama Putin bu planı bozdu. Niye bozdu bilmiyorum. O yüzden içeride yani babalarının çiftliğinde oyun oynayacaklar. Dışarı çıkınca kafalarına vuruyorlar. Türkler Kürtlerden kopmak için suriyeye göz diktiklerinde Putin parmağını sallayarak "yasak!" diyor. Demek ki rejim masumları eziyor ama dışarıda sesi çıkmıyor onca kravatlı, havalı rejim adamının. Sınır dışında her yerden şutlandılar. Kimse bunları istemiyor. Bakma yukarıdan gelen emirle barışıyorlar. Çünkü Türkiyede ameliyat oldu ve bitti. Narkozdan çıkan yeni ultra Türk rejimi yeni yüzüyle kendini diğerlerine tanıtıyor. Bu bağışıklık sisteminde de böyledir. Düşman olarak algılanmamak ve yok edilmemek için hücreler kendilerini tanıtırlar. Yani barış Tayyipe karşı yapılmıyor. Barış yeni rejimi tanıma şeklinde yapılıyor. Mesela Kıbrısı yıllardır kimse tanımıyor ama yeni Türkiyeyi birkaç yıllık dönüşüm süreci sonrasında herkes tanıdı. Mısır bile tanıyacak. Yani normalde suratına bakmayacağın adamın yeni ultralüx Türk rejimini tanımak için yani koklaşmak için Tayyipin elini sıkmak zorundasın. Sisiyi çok iyi anlıyorum ama kendisi de darbeyle gelen birisi. O yüzden hak etmeyenlerin elini sıkmakta güçlük çekmemeli.
  2. Deniz
    Işid piyasaya çıkınca mümin Türkler şamda namaz kılmaktan vazgeçtiler, silah ticareti ile para kazanmaya yöneldiler. Yani Işid musul petrolleri ile Türkleri kandırmayı başarmıştı. Yetmedi, Türkler para uğruna Kürdistan özerk bölgesinin kurulmadına aracılık ettiler. Bunun benzeri 2. Viyana kuşatmasında yaşandı. Yani ahlaki çöküntü ve paraya düşkünlük o zamanlar atalarımızda başlamıştı. Bunlar da o ataların çürük torunları. Viyana kuşatmasının uzaması askerlere maddi çıkar sağlıyordu, ganimetle ilgili bir durum yanılmıyorsam. Ağırdan alınması kazancı arttırmaktaydı. Bu yüzden kazanabilecekleri savaşı bırakıp, parayı düşünüyorlardı. İnsanların vatana çok bağlı olmadıklarını düşünüyorum. Olup biten bunu gösteriyor. Sadece abartı vatanı seviyormuş görünüyorlar. Çünkü öyle görünmek zorunda hissediyorlar ve abartılı davranış gerçeği maskelemektedir. Gerçek yüzünü maskelemelerini anlıyorum çünkü hayat iki kelimeye sıkıştırıldı. Vatanseverler ve hainler. Eğer hain diye adlandırılan kesime küfür ediyorsan sana "aferin yavrum, gerçek vatanseversin" iltifatını kolay yoldan alıyor. Yani küfrederek vatanseverlik makamını kazanabiliyorsun. Eğer küfür etmezsen "yoksa sende mi hainsin" dayatmasına maruz kalıyorsun. Yani hukuktan, insan haklarından bahsetmek bu ikili kelime sisteminde imkansız. Türkleri resmen daracık kanallardan, tünellerden geçiriyorlar. Türklerde bu tiyatroyu yemiş gibi oynuyor. Bu süreç insanları ilgisiz, alakasız, eğitimsiz bıraktığından zamanla yozlaşma çok ileri boyutlara taşınıyor. Ama yozlaşmadan konuşmak yasak. Konu sadece Vatanseverlik ve hainlik üzerine. Türklere iki kelime öğretiyorlar gerisi umurlarında değil.