SALİH HOŞOĞLU | YORUM
Daha önceki yazılarımda göç ve göçün getirdiği psikolojik ve çevresel zorlukları irdelemeye çalıştım. Bu zorluklar kişilere, ülkelere ve dahi birçok farklı parametrelere bağlı olarak değişkenlikler gösterirler. Problemlerin tespiti çözüm üretmede birinci adım olmalıdır ama sadece zorlukları tadat edip durmak hiçbir şeyi halletmez. Bir ucundan çözümleri konuşmamız ve o yola girmemiz gerekiyor.
Bilimsel çalışmalar ve geçmiş tecrübeler göçmenlerin yeni ülkelerine hızla entegre olmasının temel şartlarını gayet açık gösteriyor. Bu bilgiler ışığında herkes kendi entegrasyonunu yönetmelidir. Bazıları entegrasyon teriminden mutlu olmuyor, onun yerine inklüzyon terimini kullanıyor. Adına ne dersek diyelim, biz bununla kendi kültürünü ve değerlerini koruyarak yeni ülkesine uyum sağlamayı kast ediyoruz.
Entegrasyonun bazı şartları ev sahibi devletle/toplumla ilişkilidir ve bu konuda göçmenlerin yapabilecekleri şeyler sınırlı olabilir veya hiç olmayabilir. Göç edenler önceden oturum izni almamışsa yani sığınmacı ise kısa zamanda oturum izni verilmesi entegrasyonu hızlandıran önemli bir faktördür. İş bularak pasaportları ile göç edenler zaten daha çabuk adapte olabiliyor, uyum sağlayamayacağına karar verirse de geri dönebiliyorlar ama bizim muhatap kitlemizde bunlardan pek fazla kişi yok gibi.
‘Mülteci’ statüsü almak önemli bir haktır!
Zorunlu göçte ilk adım hukuki statü yani ‘oturum ve çalışma hakkı’ kazanmak olmaktadır. Bazıları ‘mülteci’ olmayı hor görebilir ama ‘mülteci’ statüsü uluslararası hukukla tanımlanmış önemli bir haktır. Mesela Türkiye’de Suriyelilerin çoğuna 10 yılı aşkındır hâlâ hukuken sığınmacı statüsü verilmemesi ve bunun gereği olarak kanuni gereklilikleri tamamlayanların vatandaş yapılmaması onların entegrasyonunu engelleyen en önemli husustur.
İş ve dil öğrenme imkanı öncelenmeli
Göç edilen ülkede mümkünse iş ve sosyal imkanların olduğu bölgelerde kalmaya çalışılmalı veya oralara taşınma imkanları araştırılmalıdır. İş ve dil kursu imkanı olmayan veya çok kısıtlı olan ücra bir kasabada yıllarca kalıp psikolojik olarak tükenen göçmenleri görmek nadirattan değildir. Böyle bir yerde olanlar kanuni yollardan göçmenin yollarını aramalıdırlar. Bu geçici de olsa bir iş bulma, bir kursa veya bir okula kaydolma şeklinde olabilir.
Mümkünse bildiğiniz işi yapın
Göç sonrası yeni bir hayata başlanacaktır ama bu başlangıç önceki birikimleri ve geçmiş becerileri yok saymak anlamına gelmemektedir. Bilakis insanların eskiden edindikleri meslekleri, becerileri onların yeni hayatlarında kolayca kendilerini kabul ettirmelerini sağlayabilir. Yeni ülkede eski mesleğini icra etme şansı varsa entegrasyon çok daha kolay olmaktadır. Bu konuda zorunluluk yokken duygusal davranıp yeni bir meslek edinme girişimleri çok defa başarısızlıkla ve zaman kaybıyla sonuçlanabilmektedir. Kişiler birebir eski mesleğini icra edemese bile onunla irtibatlı veya onun devamı olan alanlarda çalışması işlerini oldukça kolaylaştıracaktır.
Çocukların eğitimi en önemli önceliklerden
Göç sonrası çocukların eğitimine özel önem verilmelidir. Bu dil öğrenme, okula uyum sağlama ve meslek edinme şeklinde olacaktır. Birçok ülkede dışardan gelen ve o ülkenin dilini bilmeyen öğrencileri bir alt sınıftan başlatabilmektedirler. Bu uygulama genellikle ciddi bir kayba yol açmaz. İlk yılı bir geçiş dönemi olarak kabul ederek yola devam edilebilir. Ama bu durumu çocuklarımıza doğru anlatmak ve bu konuda onları rahatlatmak şarttır.
Bazen bu uygulama aileler ve çocuklar tarafından ciddi bir aşağılama gibi algılanabilmektedir. Çocuklar temasta olduğu Türkiye’deki eski sınıf arkadaşları ile kendilerini kıyaslayıp mutsuz olabilirler, motivasyon kaybı yaşayabilirler. Oysa Türkiye’de de olsa yabancı dille üniversite okuyacak öğrenciler bir yıl hatta bazen iki yıl yabancı dil hazırlık sınıfı okumak zorundadırlar.
İyi bir dil öğrenme gayretinde olmaları çocuklarımızın uyumunun birinci adımıdır. Unutmayalım ki Türkiye’de üniversite okuyan gençlerin çoğu yurtdışında kaliteli bir üniversite eğitimi için iki üç yılını gönüllü olarak vermeye hazırdırlar.
Bir an önce çalışma hayatına girilmeli
İyi ve başarılı bir entegrasyon için olabilecek en erken zamanda çalışma hayatına girmek gerekiyor. Birçok ülke sığınma hakkının suistimaline yol açabilir endişesi ile sığınmacıların çalışmasına kolayca izin vermemektedirler. Bu nedenle, sığınmacıların yasal olarak çalışabilmesi için oturum hakkının verilmesini şart koşabilmektedirler.
Sosyal desteğin yeterli olduğu Almanya gibi ülkelerde bürokrasinin yavaş olmasının da katkısı ile sığınmacılar uzun zaman iş hayatından uzak kalabilmektedirler. Oysa çalışmamak, insanların kabiliyetlerini körelttiği gibi daha sonra yeniden iş hayatına entegrasyonlarını da zorlaştırmaktadır.
CV’de boşluk bırakmamak için gerekirse gönüllü çalışın
Nitekim ABD’ye göçenler Avrupa ülkelerine göçenlere göre çok daha erken hayatın içine girmekte ve kendi ayaklarının üzerinde durabilmektedirler. Günümüzde işverenler uzun zaman çalışmayan kişileri kolayca işe almak istemezler ve bu bir kısır döngü oluşturabilir. Bu meyanda özgeçmişlerindeki bu tarz boşlukları doldurmakta zorluk çeken dostlarımız oldu. Bu işsizlik dönemini en azından bazı online kurslarla ve gönüllü çalışmalarla zenginleştirmek gerekiyor.
Yeni bir dil; hayati derecede önemli
Entegrasyonda hayati önemde olan bir husus dil öğrenimidir. Dil öğrenmek demek aslında o ülkenin kültürünü, tarihini, insan ilişkilerini, toplumun hassasiyetlerini ve sosyal dokusunu da öğrenmek demektir. Dil öğrenmeyi etkileyen yaş, motivasyon, daha önceden başka yabancı dil bilme ve kişisel özellikler gibi çok fazla faktör vardır. Günümüzde dil öğrenmek eskiye göre çok daha kolaylaştı, zira dil öğretecek ortamlar (medya) herkesin elinin altında bulunuyor. Özellikle online kurslar veya programlar birçok engeli ortadan kaldırabiliyor.
Adeta her şeyin bir cep telefonu ile avucumuzun içine girdiği bu dönemde dil öğrenmek için yüz yüze eğitim veren bir kursa gitme mecburiyeti de oldukça azaldı. Hiç dil kursuna gitmeden yeni bir dili B2 seviyesinde öğrenen dostlarımız oldu.
Dil öğrenmenin çok önemli olduğu inkar edilemez ancak sadece dil eğitimine de takılıp kalmamalıyız. Özellikle sosyal yardım alan ve dil kurslarını devletin desteğiyle okuyan bazı göçmenler dil kurslarında çok uzun zaman kaybedebilmektedirler.
Gerekirse yüzlerce CV hazırlanmalı
İş bulma/iş kurma konusu daha geniş konuşulmayı hak ediyor. Çok defa küçük hatalar ciddi kayıplara sebep olur, iş bulma gayretlerini başarısız kılabilir. Bulunulan ülkenin şartlarını dikkate alarak iş başvurusu yapılmalıdır. Türkiye gibi ülkelerde genellikle aracılarla iş bulunabilirken Batı ülkelerin kişisel başvuru esastır. ABD ve Avrupa’da iş ararken yüzlerce başvuru yapmak normal kabul edilmektedir. Sadece birkaç başvuru yapıp sonuç beklemek yanıltıcı olur.
İş ararken özgeçmiş ve diğer diplomaların o ülke kurallarına göre hazırlaması, diploma ve sertifikaların tercümelerinin eklenmesi işe kabulde önem arz eder. Kötü hazırlanmış bir özgeçmiş daha baştan işin kaybedilmesi anlamına gelir. Ülkeler arasında da ciddi farklılıklar olabilmektedir. İş başvurusu yaparken gerçekten kendisine uygun olan işlere başvurmak ve bu konuda karşı tarafı ikna edecek bir niyet mektubu hazırlamak da hayati öneme haizdir. Bu konuyu daha geniş konuşmak umudundayım.
gerçeklerden kopuk BM mülteci tanıtım yazısı. iddia ederim ama ispatlayamam yazı ai’ye de yazdırılmis olabilir.
Evet bir AI kokusu bende alıyorum. Daha doğrusu AI şablonu üzerinde oynama yapılmış. Yapaylığı hissediliyor. AI kullanmak sorun değil de. Köşe yazılarında RUH olmalı. Mekanik anlatım olmamalı. Orada yazılan herşeyi ama herşeyi okuyucu biliyor. Ruh vermek önemli. Biraz zihinler zorlanmalı ve insanlara başarı çalışma gayreti emek verme gayreti vermeli. Onu bulamıyorum. Önceki yazılarında vardı şimdi yok. Biraz yorumcular sıkıştırdığı için bu tarz yazılar yazıyorlar da. Lutfeder gibi. Konu siyaset, akp olunca çılgınca yazıyorlar, kendilerinden geçiyorlar. Ama gerçek bir yönlendirme, yardım etme olunca bir tuhaflaşma görüyorum. Bizden başka kimsenin okumadığı bir ortamda, en önemli konuyu 7 yıl sonra gündeme getirdiler. O da dediğiniz gibi AI yönüyle. Konu CV hazırlamak vs değil ki. Konu çalışmak Öğrenmek. Zamanını harika kullanmak. “Seçilmiş mülteci” ruhuyla Avrupa da tembel tembel günlerini geçiren çok sayıda insan görüyorum. Tersi de elbet var. Ama yoğun gördüğüm ilgisiz, tembel olması. Ağızlarda ise, dünyanın bize ihtiyacı olduğu, söylenecek sözlerimiz olduğu savları. Oysa görmüyorlar, uzaktan nasıl göründüklerini. Sebeplerle iş yapan Allah, sana 7 yıl süre vermiş. Bu Ortadoğulu tembelliği malesef bizde de var. Türkiyedeki başarı serüveninin ruhunu özünü çocukluğumdan itibaren bildiğim için şimdi buradaki serüvinin sonunu da görüyorum. Kızdığım şu. Kendine gel, toparla. Yeter, anladık, yıklıdın yoruldun ama yeni bir hayattasın. Hiçbir göçmenin 7 yıl boyunca cebine harçlığını, bindiği trenin biletini, masrafnı vermiyor. Böyle biryer böyle birşey yok düny ada. Otur kardeşim, kimse sana zulmetmiyor , kimse hapse atmıyor, alabildğine rahat bir ülkedesin, otur çalış, çalış, çıkar tek yolun bu. Çalışmak, emek vermek. Bu ise bir nimet sana verilmiş, Toparla kendini. toparla artık. Bırak şu şımarıklığı. Ezildim, yıkıldımlığı. O Türkiyeye aitti ve gerçek bir sebepti. Burada ise BAHANE. Bu bir bahane. … Bu bir anlatım tarzı tabi. Ama bu ruhu yumuşakça verecek, motive edicek şekilde verecek, takla attırıp verecek, sağdan verecek soldan verecek.. yöntem çok kısaca.
Ama esas olan niyet. Bu niyeti malesef ben görmedim. Hayatımda görmediğim kadar farklı bir umursamazlık gördüm. Farklı bir organizma görüyorum burada. Yine de bi kazanım ne diyelim burası. Ama keşke evet yapaylıktan arındırılmış, daha samimi olsa.
İnsanın hafife alındığı, umursandığı ortamlara gitmiyorum. Ama söz konusu bizim ortamlar olunca acıtıyor. Aptal yerine konmak, bayağılık, özensizlik bu rahatsız ediyor. Etmedikleri de var gerçi, oleyy ciler,, hurrra cılar,, süperrrr ciler, yupppi ciler. Bizim entelijansiya neden böyle çözemiyorum. Neden bu yavanlık basitlik. Bu arada iyi olan, emek veren, çatır çatır yazanlar var. Kişiden ziyade yazı diyeyim. Bazı yazıları okuyorum, adam emek vermiş diyorum. Adam düşünmüş. Adam duyguyu da özü de vermeye çalışmış, savunmuş tezini her yönüyle diyorum. Saygı duyuyorum. Emek. Kısaca yazılarda da emek. Entelijansiyansından, şunundan bunundan her bir tarafından çalışkanlık, emek fışkırmalı. Başka bir yol yok. bilmiyorum. söyleyende hakaret ediyor gibi geliyor. Bu hizmet, çalışmak ile emek ile, onun da somut beden bulmuş hali, eğitim ile dirildi. Şimdi tuli emeller, rızkı zaten Allah verirler kaygılanmamalar, nasihatlar tavsiyeler, dünya onların olsun Ahiret bizim olsunlar havalarda uçuşuyor.. Oysa onların söylendiğinde Kisralar diz çöktürülmüştü. Fi tarihli yer zaman olay boyutlu özünden koparılmış satırları alıp kopyala yapıştırıp sus demeye getirilmeler. Ötesi, bunu yapanın buna inanması. İşte bunlar insanı yıkan üzen şeyler. Güzel insanlar, onda şüphe yok. Ama güzel olmak iyi olmak yetmiyor. Yönlendirme konumunda olanlar, ufuk sahibi olmalı. Ufuk sahibi olup da yönlendirme yeteneği olmayanlar olabilir, onlardan destek alırlar ya da. Yine sen ol kabul, yine sen yaz, yine sen konuş, yine sen istişaresini et. Ama geliştir, öğren. bil. BİL. bu çağın ilacaı BİLMEK. BİLGİ.
Yazınızda da belirttiğiniz gibi maalesef mülteciliği küçümseme, bulunduğu ülkeyi sevmeme ve kötüleme, dil öğrenme gibi en kilit ve stratejik konuda gevşek davranma gibi hatalara düşen ciddi miktarda insan tanıyorum.
Yazınızı çok beğendim. Çok teşekkürler
Ayrıca yazınız dünden beri whatsupp vb pek çok arkadaş grubunda paylaşılmış. Bana da bu şekilde ulaştı. Demek ki ihtiyaç görülmüş, faydalı olacağı düşünülmüş.
Yaşanmış deneyimlere dayalı olduğunu düşündüğüm bilgilerle destekleniş, ders alınabilecek bu güzel yazı için teşekkürler.
Göçmenleri göçüren çok defa coğrafi göçüşün zorluğundan ya da gelinen yerin toplumsal koşullarından çok, “düşünsel göçün seyri” oluyor.
Bir yandan dil öğrenirken veya iş bulmaya çalışırken diğer yandan göçmeden önce yaptıkları güzel işlere zaman ayıranlar daha huzurlular ve daha doğru olanı yapıyorlar.
Başkaları için zaman ayıranlar, birilerinin elinden tutanlar, çocuk çocuğuna rehberlik götürmeye çalışanlar, zamanını tamamen kişisel gereksinimler için harcamak için köşesine çekilip “birileri benim sorunlarımla ilgilenmeli; çocuğumun rehberliğiyle ilgilenmeli” diyenlerden daha doğru yapıyorlar…
“Kendi kültürünü ve değerlerini koruyarak yeni ülkesine uyum sağlamayı kast ediyoruz” derkenki kastınızın içinde bunlar da var sanırım.
Son zamanlarda yazdığınız göç,entegrasyon, mülteci vb konuları işlediğiniz yazılar çok faydalı oluyor. Bu yazıları gruplarda sıkça paylaşıyorum. Devamını bekliyoruz. çok teşek ederim.