‘Yeni Faz’ kavramları(16); Çalıkuşu’ndan Akyazılı’ya…

Gülen o kadar sıklıkla eğitimden bahseder ki, bu samimi hayırseverlerin zihninde bir eğitim kurumu açmak bir ufuk olmuştur. İlk adım bir yurt açmaktır. Gençlerin güvenle kalabilecekleri bir iman adacığıdır hayal edilen. 

M. NEDİM HAZAR | YORUM

Araya epey yazı aldık, dolayısıyla isterseniz önce bir özet geçeyim. Önceki yazılar için değil bugünkü yazının özeti. Bir tür prolog hatta prelüde olarak görebilirsiniz.

İzmir’in Eşrefpaşa semti, 1970’lerin başında ilginç bir değişime sahne oldu. Bir zamanlar esrar ve kumarla anılan Eşrefpaşalı gençler, genç bir vaizin etkisiyle hayatlarını değiştirdiler. Bu vaiz, daha sonra dünya çapında bir eğitim hareketinin öncüsü olacak olan Fethullah Gülen Hocaefendi’ydi.

Hocaefendi’nin samimiyeti ve kucaklayıcı tavrı, bu gençleri derinden etkiledi. Onun vaazlarını dinleyen Eşrefpaşalılar, kötü alışkanlıklarını terk ederek yeni bir hayata adım attılar. Hatta bir gün, polis baskınında ceplerinden esrar yerine namaz takkeleri çıktı!

Bu değişim, sadece birkaç gençle sınırlı kalmadı. Hocaefendi’nin eğitim vizyonu, İzmirli hayırseverleri harekete geçirdi. 1972’de, Bozyaka’da ilk öğrenci yurdunun temeli atıldı. Nefi ve Zehra Pembe Akyazılı çiftinin bağışladığı arsa, ileride dünyaya yayılacak bir eğitim ağının ilk halkası oldu.

Bugün, Dil ve Kültür Olimpiyatları’nda dünya çocuklarının söylediği “Yeni Bir Dünya” şiiri, o günlerde İzmir’de yazılmıştı.

Özet böyle şimdi isterseniz farklı bir giriş yapalım.

Cumhuriyet döneminin en verimli edebiyatçılarından Reşat Nuri Güntekin, bir dönem İzmir Frerler Mektebi’nde (bugünkü Saint Joseph Lisesi) eğitim almış Çalıkuşu (1922) ve Dudaktan Kalbe’yi (1925) bugünkü Bozyaka/Kilimcitepe’deki bir bağ evinde yazmıştı.

Millî Eğitim Bakanlığı müfettişliğine atandığı 1927 ile Çanakkale’den milletvekili seçildiği 1939 yılları arasında yazlarını sıklıkla İzmir’de geçiren Reşat Nuri’nin, Çalıkuşu romanına esin kaynağı olarak kabul edilen, Yağhaneler’den Bozyaka’ya çıkan cadde ortasında refüjde kalan asırlık çitlembik ağacı ile o bağ evi, Hizmet hareketi için de önemli bir mekan aslında.

Şöyle ki;

Yıl 1943…

Bediüzzaman’ın talebeleri Denizli Mahkemesi’nde yargılanmaktadır. Mahkeme Başkanı Ali Rıza Efendi yeni, genç hâkim Hesna Şener’e, “Gel kızım bizim heyete dahil ol; ben Bediüzzaman’ı tâ talebeliğimden İstanbul’da olduğum zamanlardan beri tanıyorum. Temiz, vatansever ve âlim bir din adamı, araştırmalarımızda da onun hiçbir suçunun ve zararlı–tehlikeli hiçbir tarafının olmadığını gördük. Hakkında âdilâne bir karar verelim.” der ve beraat kararı çıkar.

Bunu duyan Bediüzzaman daha sonra mahkeme başkanına bir takım Risale yollar. Ali Rıza Efendi bu kitapları okuduktan sonra İzmir’deki bir dostuna hediye eder. Bu kişi İzmir eşrafından Hacı Nefi Akyazılı’nın kayınpederinden başkası değildir.

Allah rahmet eylesin Hacı Nefi bey (Hanımı Zehra Pembe hanımla hiç çocukları olmamıştır) fakir kızların İzmir’in İslamiyet’e uymayan menfiliklerinden uzak kalmaları için o zamanlar İzmir’in uzağında olan Bozyaka’da etrafı duvarla çevrili bir ev yaptırmıştır…

Aynı dönem İzmir’de vaaz u nasihatlere başlayan Fethullah Gülen ise camide, kahvehanede, esnaf ziyaretlerinde sürekli olarak eğitimden bahsetmekte ve gençlerin eğitimle kurulacağını anlatmaktadır.

Bu sohbetlerin amacı, imkan sahibi olan hayırseverlere bir hizmet ufku çizmekten başka bir şey değildir. Hocaefendi’nin kısa sürede müdavimi olan bir esnaf gurubu oluşur. Gülen, o kadar sıklıkla eğitimden bahseder ki, bu samimi hayırseverlerin zihninde bir eğitim kurumu açmak bir ufuk olmuştur. İlk adım bir yurt açmaktır. Gençlerin güvenle kalabilecekleri bir iman adacığıdır hayal edilen.

Çok zor dönemlerdir ve bahsini ettiğimiz esnaf çok zengin ve büyük imkanlara sahip insanlar değillerdir. Ancak, bir yurt açabilmek için arayışa başlarlar. Hacı Nefi Amca İzmir Karşıyaka’da ikamet etmektedir ve bu semtte birkaç evi de bulunmaktadır. Bu dairelerden birini Hocaefendi’nin ilk talebelerine hasbelkader kiralamışlardır ve ziyadesiyle memnunlardır.

Merhum Nefi Amca gençlerden o kadar etkilenmiştir ki, malvarlığının tamamını öğrenci yetiştirilmesinde kullanılmak üzere kurulan Akyazılı Vakfı’na devretmiştir.

Yıl 1972…

İlk olarak düşünülen yer doğal olarak Hacı Nefi Amca’nın kızlar için açtığı o meşhur evdir lakin bu mekanın küçük olduğuna kanaat getiren Gülen’e gönül vermiş esnaf bu evin hemen yanındaki arsanın da bir hayırsever tarafından alınıp bağışlanmasıyla alanı genişletti.

Böylelikle Hizmet hareketi’nin ilk eğitim pratiği olan yurdun temeli 1972 yılında atılmış oldu. Dönemin zorlu şartlarından dolayı yurdun tamamlanması 4 yıl sürdü ve 1976 yılında 200 öğrenci kapasitesiyle hizmete açıldı.

Bakınız 1976 yılından bahsediyoruz… Sadece İzmir’de değil belki Anadolu’da ilk kez bir bina güneş enerjisiyle ısıtma sistemini kullanmaya bu bina sayesinde başlamış oldu. Daha sonra bu uygulama kısa sürede bölgeye yayılacaktı. Türkiye’deki muhafazakar kesim o yıllarda ve onyıllarca sonra “Güneş ışınıyla ısınan suda abdest alınır mı?” tartışması yapmaktaydı!

Her neyse…

Bu yurt binası 10 yıla yakın hizmet etti ve 1982 yılında Yamanlar Koleji’ne dönüştü ki artık Hizmet Hareketi’nin ilk fazının üçüncü evresine geçilmiş oluyordu.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Yazıyı okuyunca bütün geçen bu yılların yani hizmetin HE ile başlayıp HE ile tarihin tozlu raflarına kaldırılmışta bir araştırmacı şimdiyi uzatmış yani gelecekten bize bunları anlatıyor düşüncesi oluştu bende.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin