YORUM | Dr. CEM ÜNAL
20 Ekim 2022 Perşembe günü Merkez Bankası %12 olan politika faizini 1.50 puan daha indirerek %10.5 olarak belirledi. Merkez Bankası’nın son 3 aydaki faiz indirimleri boylece 3.5 puanı buldu. Öyle anlaşılıyor ki, politika faizleri yıl sonuna kadar tek haneli rakamlara indirilecek.
Zaten geçtiğimiz günlerde RTE bunun böyle olacağını bir televizyon programında açıkça belirtmişti. Yani Merkez Bankası, faiz indirim konusunda kendisine AKP tarafından verilen talimatları ve gereğini özenle yerine getiriyor. Bu nedenle, piyasalar açısından yeni faiz indirimi merak edilen bir konu değildi, “malumun ilamı” oldu.
Geçmiş yıllarda Merkez Bankası’nın kararları büyük bir merak ve heyecanla beklenir, analiz ve yorumlar yapılırdı. Eminim dün faizlerin indirildiğinden çoğu kimsenin haberi bile olmadı.
Esasında dünkü faiz indirimi büyük bir indirim. Mevcut faiz oranından %10 daha fazla bir indirim gerçekleştirildi. Çok yüksek bir indirim olmasına rağmen piyasada döviz kurları olumsuz anlamda bundan etkilenmedi.
Kurlar neden etkilenmedi:
Bu noktada piyasa beklentileri açısından faiz kararlarının artık “önemsizleştiğini” söylemek çok iddialı bir tespit olmayacaktır.
İkinci olarak da AKP hükümeti döviz kurlarının artışını önlemek için piyasaya Merkez Bankası ve kamu bankaları aracılığıyla döviz satmaktadır. Piyasada suni olarak fazlalaşan döviz miktarı ile kur artışları“geçici olarak” ötelenmektedir.
Esasında biz bu senaryoyu 2019 yılının temmuz ayında Damat Bakan döneminde de yaşamıştık. O dönemde de aynı strateji ile baskılanan ve 6.80 düzeyine sabitlenen dolar kuru, sonra aniden yükselişe geçmiş ve bugüne kadar gelen yüksek kur ve enflasyonun nedeni olmuştu.
Şimdi de Ekim 2022 başından bu yana 18.55-18.59 arasında “sabitlenmiş” dolar kuruna şahit oluyoruz. Seçim öncesi kuru baskılayıp “psikolojik üstünlük” elde etmeye çalışan AKP, 2019’daki taktiğini uygulamaya başlamış gözüküyor.
Kısa vadede “suni olarak” kurlar artmasa da, uzun vadede maalesef kurlar ciddi şekilde fırlayacaktır. Resmi enflasyon verisinin %84 civarında olduğu bir ekonomide, kurların neredeyse 1 aydır bundan hiç etkilenmemesi ve aynı seviyede kalması normal değildir. Bu durum kurların yakın gelecekte çok ciddi artacağının “öncü gösterge”sidir. Artan kurlar nedeniyle de enflasyonun da arttığını ve tüm yükün vatandaşın omuzunda kaldığını da yakinen gördük/görüyoruz.
Faizler gerçekten düşüyor mu?
Peki bu faiz indirimi, vatandaşın işine yarıyor mu? Kredi ihtiyacı olan vatandaş ve şirketler, artık daha düşük oranda kredi mi kullanıyorlar?
Bu konuyu müstakil bir yazıda ele alacağımızdan burada özet olarak belirtelim ki gerçek hayatta faiz indirimleri kredi kullananlara değil, özel bankalara yaramaktadır. Zira, Merkez Bankası’ndan kredi alan özel bankalar, bunu daha yüksek orandan kredi olarak müşterilerine satıyorlar ve aradaki farktan da devasa kar ediyorlar. Yani faiz indiriminin tek kazananı ve sevineni bankalardır.
Bu baskılama ne kadar daha sürdürülebilir?
AKP bu stratejiyi seçimlere kadar sürdürmekte kararlı gözüküyor. Yılbaşından sonra asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılacak ciddi artışlar ile beraber, ekonomide işlerin rayına girdiği ve ekonomik sorunu ancak kendilerinin çözebilecekleri mesajını/yalanını seçmenlere vereceklerdir.
Hazine yurtiçinden ve yurtdışından yüksek maliyetler ile fonlama buldukça, Merkez Bankası da “Ali Cengiz oyunları” ile Rusya, Katar vs den döviz bulup piyasaya döviz satabildikçe bu oyun devam edecektir.
Kısa vadede bu “illüzyon” vatandaşın lehine gibi gözükse de, katlanılan maliyetler, bozulan makroekonomik göstergeler uzun vadede ülke ekonomisinde çok ciddi yaralar açtı ve daha da açmaya devam edecek. Seçimlerde kim kazanırsa kazansın, bu popülist politikalar sonucu oluşan bozulmanın tamir edilmesi en önemli konu olarak masada duruyor olacak.