‘Yav hani pano?’

YORUM | ALPER ENDER FIRAT 

Sosyal medyada viral olan bir video var hatırlayacaksınız. Kaçak elektrik kullanmakla suçlanan bir vatandaşla, elektrik şirketi görevlisi arasında geçen bir konuşma vardı içeriğinde. Elektrik şirketinin görevlisi, eve elektriği kaçak yolla değil de sayaç üzerinden alması gerektiğini söylemeye çalışıyordu. Görevli her ağzını açışta, kaçak elektrik kullanırken suçüstü yakalanan vatandaş lafı ağzına tıkıyor “Yav hani pano?!” diyordu. Görevli tam açıklayacak lafı gene ağzına tıkıyor, bu sefer “Yav hani saat?!” diyor. Tam ağzını açacak, “Yav hani pano!” Bu diyalog böyle sürüp gidiyordu.

15 Temmuz’u kim yaptı tartışmalarını tam buna benzetiyorum. “Bu kadar kurmay zekanın olduğu orduda bir darbe bu kadar ahmakça nasıl tasarlanabilir?” diye soruyorsun, cevap “Yav hani pano?” Cemaat darbe yapıyorsa, Cemaat’ten niye kimsenin haberi yok? Cevap: “Yav hani saat?” Hadi bizim haberimiz olmadı diyelim, ordudan, polisten iltisaklı diye attıklarınızın neredeyse tamamına yakınını niye darbeden yargılamıyorsunuz? Cevap yine aynı “Yav hani pano?”

15 Temmuz’a katılanlar arasında Cemaat’e sempati duyan bazı insanlar olabilir. Bu durum bütün Cemaat’i bağlayabilir mi? Hizmet’e sempatiyle bakan herhangi birinin yaptığı bir işin faturası, yüz binlerce kişiye ödetilebilir mi? Bir suçun bütün hareketi bağlayabilmesi için ya herkesin olaydan haberdar olması ve desteklemesi, ya da bizzat Fethullah Gülen’den talimat aldığının ispatlanması gerekir.

Bir suçtan, Cemaat’e sempati duyan milyonlarca kişiden hiçbirisi haberdar değilse, hareketin liderinden bir talimat geldiği ortaya konamamışsa, söylenen her şey boş demektir.

Gerçeği aramayandan gerçekleri ortaya çıkarmasını bekleyebilir miyiz? Elektrik panosuna bakmak yerine, gökyüzüne bakıp “Yav hani pano?” diyecek, panoyu göstermek için ne yapsanız da o başka yere bakıp “Yav hani saat?” diye cümlelerini tekrar edecektir ve nitekim aynı nakaratları tekrar ediyorlar.

Can Dündar’ın Köprü’sü de “Yav hani pano, hani saat?” diyor ve elbette gerçeği aramıyor.

Köprü gerçekle bizim aramızda bir araç olmak yerine Alman Gobbels’in “Bir yalanı ısrarla ve kararlılıkla tekrar et” ilkesini hayata geçirmeyi tercih ediyor.  

Alman ZDF televizyonunun da aracılık ettiği yayında niyet, insanın kafasına çok takılıyor. Gerçeği, bütün çıplaklığıyla bilmelerine rağmen, 15 Temmuz tiyatrosunun kucağımızda kalmasında kim niye bu kadar ısrarcı? Can Dündar evsafında bir adam ilkokuldaki “Cinali” kitapları gibi son derece basit ve sığ okumalarla gerçeği değil de bir kanaati yerleştirme çabası içine niye giriyor? Programa konuk ettiği “Alman” gazeteci 15 Temmuz gecesi ne oldu sorusunu aydınlatma çabası içinde olmak yerine, Cemaat’e neden kanaat yargılaması yapıyor?

Yoksa, AKP artık bu yalanı taşıyamıyor mu? Sarayın ve “kan kardeşlerinin” nefesi tükendi de artık başka yerler mi devreye girdi?

Anayasayı fiilen askıya almış, yolsuzluğu, hırsızlığı binlerce kere tescil edilmiş, dünyanın başka coğrafyalarına silah sevkiyatı suçüstü yapılmış bir yönetime muhalif olmak suçsa evet Cemaat bu konuda suçludur. 

Keşke 80 yıl önce Avrupa’da da böyle bir suç işlenseydi de Nazilere muhalefet edebilselerdi. Bunu yapabilselerdi milyonlarca insanın genç yaşta ölmesinin önüne geçmiş olurlardı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Ben ciddi olarak Can Dündar’ın baba mesleğine devam ediyor olabileceğini düşünüyorum. İsterseniz bir de bu gözle bakın.

  2. Can Dündar’ın belgeseli tamamen Kemalist-Ulusalcı bakış açısıyla yapılmış ve içerik çok sorunlu.
    Fakat bu durum darbede cemaatin rolünü ortadan kaldırmıyor, tarla bakmaya giden veya kablo kesmeye gidenler gerçeğini değiştirmiyor.
    AKP’nin zulümleri de bu gerçeği değiştirmiyor.
    Cemaat darbenin bu yönlerini aydınlatmak istemiyor.
    Tarla bakan siviller, ABD’ye acaba tarla izni almaya mı gitmişlerdi?
    Daha enteresan kısmı AKP de olayın üstünü örtüyor.
    Sonuçta olan milyonlarca masuma oldu.
    15 Temmuz’a şöyle veya böyle karışan cemaat yönetiminin bizleri yeni bir maceraya atmayacağının bir garantisi var mı?
    Allah basiret ve izan versin.

  3. Can Dündar’ın belgeseli tamamen Kemalist-Ulusalcı bakış açısıyla yapılmış ve içerik çok sorunlu.
    Fakat bu durum darbede cemaatin rolünü ortadan kaldırmıyor, tarla bakmaya giden veya kablo kesmeye gidenler gerçeğini değiştirmiyor.
    AKP’nin zulümleri de bu gerçeği değiştirmiyor.
    Cemaat darbenin bu yönlerini aydınlatmak istemiyor.
    Tarla bakan siviller, ABD’ye acaba tarla izni almaya mı gitmişlerdi?
    Daha enteresan kısmı AKP de olayın üstünü örtüyor.
    Sonuçta olan milyonlarca masuma oldu.
    15 Temmuz’a şöyle veya böyle karışan cemaat yönetiminin bizleri yeni bir maceraya atmayacağının bir garantisi var mı?
    Allah basiret ve izan versin.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin