SÜLEYMAN KARAMAN | YORUM
Kapitalizm, 17. yüzyılda Avrupa’da daha önce var olmayan emek ve toprak piyasalarının gelişmesi ve endüstrileşme ile ortaya çıkmış, firmaların kar güdümüne göre hareket ettiği ve serbest piyasa ekonomisini baz alan bir ekonomik sistemdir. Orta çağ Avrupasına baktığımız zaman bizim bildiğimiz manada bir emek ve toprak piyasasının olmadığını görürüz. O zaman var olan feodal düzende köylüler efendilerinin toprağında çalışırlar ve mevsim sonunda hasadın çoğunu toprak ağası alır, kalan kısmı da köylülere verilirdi.
Orta çağda gerçekleşen büyük veba salgınına kadar insanların çalışmak için başka bir seçenekleri yoktu. Doğdukları topraklarda toprak ağalarına muhtaç olarak yaşarlardı. Büyük veba sonrası Avrupa nüfusunun üçte biri ölünce, iş gücü bir anda değerlenmiş ve işçiler toprak ağalarına karşı bir koz kazanmışlardır. Yine o zamanda toprak/tarım arazisi için de bir serbest piyasa yoktu.
Eğer bir insanın bir toprağı varsa, o toprak ona ya toprak ağası olan babasından kalmıştır, ya kral tarafından verilmiştir, ya da yeni yapılan fetihlerle kazanılan toprakların dağıtımından pay almıştır. Onun haricinde insanların gidip para ile alabilecekleri bir toprak pek olmamıştır.
Dünyanın düzeni hızla değişmektedir. Kapitalizmden önce daha başka üretim sistemleri olduğu gibi, çağımızda görülen hızlı gelişmelerin sonucu kapitalizm sonrası bir sisteme doğru hızla ilerlemekteyiz.
Çiftçilik bile yapamayacak hale geleceksiniz!
Otomasyon, üretimde iş gücünü aradan çıkaran robotlaşma ve yapay zekanın çok ilerlemesi yeni düzenin en önemli belirleyici unsurlarıdırlar. Üretim yapmak için en önemli iki faktör olarak sunulan emek ve sermayede denge hep sermaye lehine artarak devam etmektedir. Önceden 5 makine ve 50 işçi ile yapılan üretim, bugün daha gelişmiş ve pahalı 5 makine ve 5 işçi ile yapılabilmektedir.
Geride kalan 45 işçinin durumu pek iç açıcı değildir.
Basit bir meslek olarak bilinen çiftçilik bile sermaye ağırlıklı olmaya başlamıştır. Bugün Amerika’da bazı özel traktörlerin fiyatı 1 milyon dolardan fazladır. ‘Hiç bir şey yapamıyorum, bari çiftçilik yapayım!’ deseniz onu bile yapamazsınız. Çiftçilik alanına çok kısa zamanda meyve toplayan, yapay zekayla donatılmış robotlar girecek. Bir meyve bahçeniz bile olamayacak. Bir elma bahçesine sahip olmak isteseniz milyonlarca dolara ihtiyacınız olacak. Bu parayı bulmak için bankalara gidip faizle onlardan borç almanız gerekecek.
Kendi araziniz, tarım makinalarınız ipotek altında olduğundan, şartların çok küçük bir miktarda aleyhinize cereyan etme ihtimali bile sizi büyük strese sokacak. Mesela o yıl iklim şartları nedeniyle hasadınız iyi olmazsa bankanın arazinize ve aletlerinize el koyabilecek olması size rahat bir hayat yaşatmayacak.
Eski usul çiftçilik yapayım deseniz, bu sefer de büyük sermaye kullanan çiftçiler ile fiyat rekabeti yapamazsınız. Çünkü büyük ölçekli çalışan ve en son çıkan teknolojileri kullanan çiftçilerin her zaman fiyat avantajı olacaktır.
Yani durum çok vahim. İnsanların elinde İngilizce “gig jobs” denilen, Uber için şoförlük yapmak, Amazon’un paketlerini dağıtmak gibi büyük firmaların taşeron işlerini yapmaktan başka bir seçeneği kalmayacak. Büyük firmalar teknolojinin bütün imkanlarını kullanarak ve optimizasyonlar yaparak iş gücüne olan ihtiyaçlarını minimize etmeye devam edecekler.
Yapay zekayı ellerinde tutanlardan korkun!
Yapay zeka geleceğin belirlenmesinde önemli bir rol oynayacak. Bu etki sadece ekonomik alanda kalmayıp sosyoloji, eğitim ve bir çok bilimde kendisini gösterecek. Medyada çıkan bir çok haber insanları yapay zekanın kontrolden çıkıp insanlığa zarar verecek bir seviyeye gelmesi ile korkutmaktadır. Böyle bir korkutma aslında yanıltıcı bir korkutmadır ve bilinçli yapıldığına dair bir görüş bildirilebilir.
Asıl korkulması gereken yapay zekanın kendisi değil, onun iplerini elinde tutanlardır. Yapay zekayı kullananlar bunu tamamen kendi menfaatleri doğrultusunda kullandıkları zaman insanlığa büyük zarar verebilirler. Yapay zeka ve özellikleri/kabiliyetleri hızla gelişen robotlar insanların işlerini ellerinden almaktadırlar.
Bir yanda yapay zeka ve robotları ellerinde tutanlar, öbür yanda da insanların geri kalanlarının olduğu bir kutuplaşmaya doğru gitmekteyiz. Bu gelir dağılımında çok büyük bir uçurumu getirecektir. İnsanların bu tehlikenin büyüklüğünden gerektiği kadar haberdar oldukları kanaatinde değilim.
Yapay zekanın ve robotlaşmanın ilerlemesi sonucu sermayenin çok küçük bir kitlenin eline geçeceği günlere doğru gidiyoruz. Müteşebbislik dediğimiz, bir insanın risk alarak kendini bir işe adaması ve onda başarılı olmaya çalışması çok güzel bir şey. Ama ülke kaynaklarının çok küçük bir kesimin eline geçip, geri kalan halkın rağmına ülkeyi sömürmeleri de çok kötü bir sonuç.
Kapitalizm çözümsüz!
Kapitalizm bu tür problemlere bir çözüm sunamamaktadır. Kar maksimizasyonunu hedef yapan kapitalizme göre bu durum normal bir sonuçtur. Ama asıl hedef kârı değil, insana hizmeti maksimize etmek olmalıdır.
Yapay zekanın ilerlemesi sonucu, Amerika’da bir mağaza, bir kadının hamile olduğunu kendisinden önce tespit etmiştir. (Bu Amerika’da Target mağazasında olan gerçek bir olaydır.) Büyük firmalar bizi bizden daha iyi tanır hale gelmişlerdir. Mesela, Amazon bizim hangi ürünlere ilgi duyacağımızı bizden daha iyi biliyor artık. Bu firmaların sadece tüketicileri değil, üreticileri de iyi tanımaları sonucu ellerinde çok önemli bir gücü bulundurmaktadırlar.
Bu firmalar bu gücü kullanarak, serbest piyasa şartlarını ortadan kaldırıp, hem tüketicilerden, hem de üreticilerden rant almaktadırlar. Eski orta çağ Avrupasının toprak ağalığına dayalı feodal düzenine benzer, bilgi teknolojilerine dayanan yeni bir feodal düzenin ortaya çıkmasına şahit olmaktayız.
Ekonomide görülen bu değişimler bizi çok aydınlık bir geleceğe götürmüyor. Büyük firmaların devletin karar mekanizmalarında etkili olmaları da çok iç açıcı değil. Kısa zamanda bir çözüme gitmek zor olsa da, en azından insanların bu konuda bilinçlendirilmeleri ve farkındalık oluşturulması çok önemli.