YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Mazhar Bağlı, “15 Temmuz günü binanın 11. katından uçaklara kafa atarak şehit oldular” palavrasının inandırıcı bulunmamasına bir hayli şaşırmıştır sanıyorum. İlk defa bir 15 Temmuz yalanının inandırıcı bulunmamasını bir hayli garipsemiştir. Çünkü tam altı yıldır binlerce düzenbazın on binlerce mavalını, yüz binlerce palavrasını ülkedeki herkes yalayıp yutuyordu.
Pilavın üzerine patates kızartması ve et konulmasının terör suçu sayıldığı ve şeksiz şüphesiz 6 yıl üç ay ile cezalandırıldığı bir ülkede Mazhar Bağlı, 11. kattan uçağa kafa atıp şehit oldular sözünü neden inandırıcı bulunmadıklarını anlamakta çok zorlanmış olmalı.
Bağlı da haklı tankı egzozuna atlet tıkayarak durduran irade neden uçağa kafa atamasın? Yıllardır absürt bile olamayacak en ahmakça yalanlara inanıp alkışlayan Türkiye, Mazhar Bağlı’ya inanmayıp neden onu mahcup ediyorsun? Oysa siz bundan çok daha ahmakça yalanlara inanmayı seçmiştiniz.
Biz tam altı yıldır bütün ülkenin bir yalanın peşinden gittiğini biliyoruz, onlar da yalan söylediklerini biliyorlar, yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar, yalan söylediklerini bildiğimizi de bildiklerini biliyoruz ama hâlâ kararlılıkla yalan söylüyorlar.
Hadi anlıyoruz bizi sevmediğiniz, haset ettiğiniz için, hırsız, yolsuz, şikeci, sahtekar hasılı tümüyle suçlu olduğunuz için bizden kurtulmak istediniz. Suç bulamadığınız için de yalan ve iftiralarla bu soykırıma gerekçeler uydurdunuz. Sizi çok iyi anlıyoruz. Zaten tarih boyunca sizin gibi muktedirler mazlum ve iyi insanlara bu yüzden en hunhar şekilde zulmetmişlerdi bunu da biliyoruz. Ama fark edin artık Cemaat’i yok edeceğim diye ülkeyi yok ettiniz. Yoksa ana amaçlarınızdan biri de bu muydu?
Hadi diyelim AKP bir hırsızlık organizasyonu, kendi çıkarları için yakmayacağı, yıkmayacağı hiçbir şey yok. Peki bu ülkeyi gerçekten sevdiğini söyleyen kesimler, bürokratlar, sosyal medya yalanlarından, algı operasyonlarından bağımsız bir şekilde oynanan oyunu fark etmiyorlar mı?
Sadece Hizmet Hareketine sempati duyanlar değil her kesimden ülkenin en nitelikli, en yetişmiş insanları sistemli ve bilinçli bir tezgahla yurt dışına gitmeye mecbur bırakılıyor. Ülkenin en yetişmiş insanlarını KHK ile infaz edip ya yurt dışına çıkmaya zorladınız ya da hapsettiniz.
Hâlâ yeter demiyorlar. Son günlerde de doktorların ülkeyi terk etmesi için bilinçli bir oyun sahneleniyor. Böylesi nitelikli insanların ülkeden ümidini kesmesini sağlayanlar, boşalan yerlere sınırdan akın akın gelen ve kim olduklarını kimsenin bilmedikleri insanları dolduruyorlar. Bugün artık ülkenin pek çok bölgesi kontrol edilemez durumda. Bir iç savaş yangını için küçük bir kıvılcımın yeteceği bir hale getirildi Türkiye.
Cemaat’e yapılanları gören sağdan, soldan, merkezden yandan kalburüstü herkes parasının büyük bölümlerini yurt dışına çıkardı. Hükümet önünde hiçbir engel kalmadığı için hayasızca çalmasının yanı sıra Çanakkale köprüsü, İstanbul Havaalanı, Şehir Hastaneleri gibi ticari hiçbir karşılığı olmayan yüzlerce yatırımla memleketin bütün sermayesini çöpe döktü. Ekonomik bir felaketin bütün taşları 15 Temmuz’da aynı gemiye binenler tarafından hep beraber döşendi.
Laik, Kemalist çevreler de ülkenin Cemaat’ten kurtulmasını sağlıyor düşüncesiyle 15 Temmuz rejimini satın aldı.
Bu rejim Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada en itibarsız ülkelerden biri haline gelmesini sağlamasının yanı sıra, geleceğin en önemli savaş uçağı projesinden yani F-35’ten çıkarılmasının vahameti konuşulmuyor bile.
Ey ehli namus, ehli vatan bürokratlar, siyasetçiler, devletin sahipleri, “fütü” perdesinin altında oynanan bu oyunu hâlâ mı görmüyorsunuz?