Ya Reise sadakat ya domates!

YORUM | Prof. Dr. MEHMET EFE ÇAMAN

Bir reisçinin günlüğü: tarih 2 Şubat 2019. Nedir bu başımıza gelenler! Liderimize, reisimize, onu riyasetine, onun otoritesine karşı yapılan saygısızlıklara bir yenisi de bugün eklenmiş. Daha doğrusu benim bugün haberim oldu. Reis konuşuyor, kalabalıktaki zibidiler – öyle sayıları da az buz değil ha! – domatesmiş bibermiş patlıcanmış bir şeyler bağırıp çağırıyorlar! Ba-ba-ba-ba-ba! Bak şu deyyuslara hele! Bir de işmiş de, kadroymuş da bilmem ne. Kimsiniz ya siz kim! Kendinizi ne zannediyorsunuz! Amma ağızlarının payını nasıl verdi reis? Dedi ki “Bak kardeşim. Biz hepsine kadrolarını verdik. Bizden bir şey beklemeyin!”. Oh, sen sağ ben selamet. Cidden daha geçen gün bir üniversite araştırma görevlisi kadrosu açmış, o kadroya da sayın Dışişleri Bakanımız Mevlüt beyefendinin hasbelkader bir akrabacığı, hala kızı mı teyze kızı mı yeğeni mi artık orasını bilemiyorum, çünkü yayın yasağı geldi, malumunuz, yok efendim torpilmiş de bilmem ne! Açtık mı kadroyu açtık. E sus kardeşim, otur oturduğun yerde. Neymiş ALES puanı falanmış. Kızcağız girmiş ALES’e ya! Tamam puanı bilmem be bunlar izafi şeyler birader. Diğer adaylar daha düşük puan almıştır, kızcağız da girmiştir. Yok efendim diğerlerinin puanı yüksek de falan filan. Geçiniz bunları. Hem nereden biliyorsunuz puanlarının yüksek olduğunu ki? Ha? Nerede ispatı? Yayına yasak geldi mi öyle kala kalırsınız değil mi? İşte reisin dediği açılan kadrolar bunlar. Kadroyu açıyor. Kadroyu kapıyor. Aday kadroyu kapıyor akabinde. Yani resia kadroyu aç-kapa (Artema!), sonra müspet olan adayımız kadroyu kapmaca! Kapiş?

Gelmişler meydana, huzur-u hilafet-i ruh-i zeminde olduklarını falan unutup yaygara yapıyorlar. Yok canım lafın gelişi. Unuturlar mı! Domuz gibi biliyor namussuzlar. Maksatları başka. Bunlar ya f…cüdür ya PKK’cı. Bilemedin çakma barış akademisyeni. Veya liboş. Ne? Alevileri unutma mı? Ya, hanım araya parazit oldu. Şahsi günlüğümü tutuyorum, ileride çoluk çocuğa miras olarak bırakacağım – ibret alsınlar diye, dedik, ama hanıma anlatamadık arkadaş! Neyse konuya geri döneyim. Kardeşim bir reisimiz var be. Unu da çok görmeyin bize. Yahu ne yapsa yaranamadı bu adam size. Kendini Türkiye hizmetine adamış. Önce futbol. Olmadı, Müslüman diye üç büyüklere de herhangi bir diğer Süper Lig takımına da (o vakit birinci lig derdik biz) almadılar. Yok canım ne alakası var ki yetenekle falan bu işlerin. İkinci lige de almasınlar mı? Ya insafınız kurusun. Ama yılmadı. Belediyeye sen gir. Orada İETT falan, ya, tutabilir misiniz siz vatana hizmet etmekten başka derdi olmayan bir ferdini bu milletin? Oradan yükseldikçe yüksel. Kim tutar ki seni? Sonra efendim Milli Görüş davasının bir neferi, Erbakan hocanın talebesi. Bakmayın Erbakan hoca yok kafası çalışmaz onun deşmiş de bilmem ne! Ne alakası var? Tamam, Almanya’dan doktorası yok hoca gibi ama koskoca Marmara Üniversitesi mezunu. Hem de tamı tamına dört yıllık. Kardeşim, yok efendim diplomasıymış da falan. Yahu siz diploma için mi okul okudunuz! Önemli olan tedrisat değil mi? Mis gibi hem de bir değil iki üç farklı diploma nüshası var piyasada. Yani birini mesela Cumhurbaşkanlığı seçimleri için kullanabilir, diğerini mesela isterse çerçeveler duvara asar. Neden mi asmıyor? Yahu, siz keyfinin kâhyası mısınız reisin? Adam koskoca reis be! Riyaset-i cemahiriye-yi Etrak. Nedir? Türklerin cumhuriyeti var mı? Hah! İşte onun reisi demek! Bildin mi şimdi? Ya tüylerim diken-diken oldu gene. Gözümden süzülen iki damla yaşın reisi seni. Yahu sen bu milletin ta kendisisin be! Has adam! Bu millet ve sen, birbirinizin ruh ikizisiniz. Her Türk vatandaşının rol modeli, aslanlar aslanı sevgili başkanımız, bizim biricik liderimiz, otoritenin tek kaynağı, egemenliğimizin halk iradesine yansımasının vücuda, ete kemiğe bürünmüş şeyi! Üç-beş çapulcu gazcının önünde eğilir mi o yerli ve milli güç be! Rüsva-i reziller sürüsü sizi.

1989’da çıkmış, az araştırınca buldum

Herkesin bildiği nakaratı, adeta 30 yıl öncesinden bize bu aziz millete karşı girişilecek kumpasların önemli ipuçlarını veriyormuş meğer. Acaba bu da önceden planlanmış bir şey midir? Ebet, şaşırtmaz bizi rabbim – çünkü o demek o demektir zaten. Hâşâ, yani demem o ki, ona sadık olmak farzdır gerekirse. Değilse de açar Hayrettin hocaya bir telefon, alır mı fetvasını? Alır alim Allah! Zati ondan hâşâ Allah gibi korkmalarının bir nedeni var. Yok canım, çıkarlarını veya cukkalarını kaybetmekten neden kortsunlar? Yahu bazen kendi beynim bile ihanet edecek gibi oluyor, yumrukluyorum kafamı! Neyse, demem o ki: mesele paraların kaynağı kesilmesin falan değil. Daha iyisi mi var? Zaten ahali demiyor mu? Vatana millete fitne yapan, ihanet eden hainlere oy vereceğime hırsıza oy veririm. Çünkü en azından hırsız birim hırsızımızdır, değil mi ya! Hem hırlıdan ne geldi ki? Hırsız olsun, bana ne? Yol yaptı. Köprü yaptı. Geçemiyoruz o başka. Bir gün geçmeyeceğimizin garantisi mi var ki? Neyse sadede gelelim. Ne diyordum? 30 yıl önce! Kumpas! Yakaladım mı? Vallah yakalamam mı ben be! Milli iradenin milli kısmına dâhiliz biz! İrademizi savunuyoruz burada. Ki benim çocuklar görsünler babalarının hangi tarafında yer aldığını tarihin! 1989’da, ben liseden mezun olduğumda piyasaya çıkan bir şarkı vardı. Bakın ne diyor: “Domates, biber, patlıcan. Domates, biber, patlıcan. Bir anda bütün dünyam karardı. Bu sesle sokaklar yankılandı. Domates biber patlıcan!”. Vay be. Vay ki vay!

Görüyor musunuz siz? Daha otuz yıl önceden F.tö kurmuş kumpası. Sonra yok efendim delil yokmuş da, belge yokmuş da falan filan. Yahu, bundan iyi delil olabilir mi? Yaz işte Amerika’ya, de, bak ta 30 yıl önceden şarkı yazdırmışlar Barış Manço’ya, onun vasıtasıyla ne yapmışlar, propaganda yapmışlar. İcabında daha inceden girersin, mesela subliminal mesaj vermişler dersin! Yani bilinçaltı (bu oturgaçlı götürgeç dili de anlaşılmıyor birader, şuna şuur altı diyelim mi?) tesirinde bulunmuşlar. Bugün meydanda der bittabi kalabalık. Yahu insafınız kurusun! Ya, ne gırtlak mışınız be? Doymak bilmiyorsunuz doymak. Yok domatesmiş de bibermiş de, patlıcanmış, pahalıymış da falan. Yeme pahalıysa kardeşim. Domates bulamıyorsan çinko al. Soğan bulamıyor musun? Soğan yeme de, mesela rulman al. Onların enflasyon oranı sıfıra yakın! Mesela patlıcan. Yeme, onun yerine ne al? Mesela somun al. Yok ekmek somunu değil. Somon da değil. Yahu ne somonu zaten, sen yanına yaklaşma somonun. Seyre bile para alıyor dürzüler balıkçıda. Vidanın arkadaşı somun! Hah, nalbur. Yani nerede pahalı şey var, onu talep ediyorsunuz. Ucuza girin. İktisat yapın.

Barış Manço vaktinde sokmuş fitneyi

İşte bak, F.tö’cü Barış Manço kurmuş düzeni. Vaktinde sokmuş fitneyi. Zaten bu F.tö var ya F.tö. Her şey F.tö. Süne zararlısından tut, Trabzon maşında kaçan gole kadar, her şeyi bunlar yaptı. O da bir şey mi? 1930’ların büyük Buhran’ı, Hitler’in hapisten çıkartılmasında Alman Weimar yargısındaki F.tö yapılanması, Pele’nin Arjantin maçında röveşatasının direkten dönmesi, İsmet İnönü dönemindeki karne meselesi, Sarıkamış yenilgisi, hatta tekerleğin icadının 1000 yıl gecikmesi. Ama onları ispatlamak zor tabi – dürüst olmak lazımdır! Amma, gelelim bu domates meselesine! Burada her şey açık! Delil değil, adeta suçüstü var! Domates biber patlıcan diyor adam şarkıda! Sonra hop: reise aynı sloganla saldırıyor, adeta vatanın milletiyle bölünmez bütünlüğüne – azizim bu ciddi iştir bak ha! – kast ediyorlar! Ama, yer mi o Rize çocuğu? Anında cevabı yapıştırıveriyor. Mamafih bu zevat hakkında işlemler yapıldı – geçmiş olsun artık! Yani bırakmaz onları öyle!

Sadık olacaksınız reise. Siz de, patlıcan da, biber de. Hatta ve hatta, domates de!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin