YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Hukukun fiilen askıya alındığı, ağır hak ihlallerinin bütün hızıyla yaşanmaya devam ettiği bu dönemde ‘hukuk’ sadece bir kişinin mi meselesi olmalıydı? Koskoca ülkede hak ihlallerini dile getiren, bunun sancısını çeken bir kişi var o da Ömer Faruk Gergerlioğlu.
Mağdur olanlar haricinde herkes, her parti, her STK, her insan hakları örgütü kendi kabilesine çekilmiş, kendisini ilgilendiren bir mesele varsa konuşuyor geri kalan bütün uygulamalarda Erdoğan rejimiyle fiilen işbirliği halinde.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Böyle bir ülkede sadece bugün değil, gelecekte de diktatörün, tiranın, despotun, kralın eksik olma ihtimali yoktur.
Gazete Duvar’da Azmi Karaveli imzasıyla yayınlanan ‘Akpınar, Demirtaş, Dündar ve Kavala’yı aynı anda savunabilmek’ başlıklı yazıda, yeni toplumsal dayanışma akdinin asgari demokrat olmaktan, eski alışkanlıkları bir kenara koymaktan, dar iktidar alanlarını terk ederek, ortak mücadele edilmesinden geçtiğini söylüyor. Ve bir çağrıda bulunup diyor ki, “Herkes kendi içinde yine devrimci ya da ulusalcı olmaya devam etsin ama ‘kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz’ demeden kurtuluşun olmayacağını, pratik hayat dinamikleri bizlere açıkça gösteriyor.”
Sonra da kendince cesur bir cümle sarf ediyor, Metin Akpınar’ı, Demirtaş’ı, Can Dündar’ı ve Osman Kavala’yı beraber savunabilmeliyiz: “Bu dört ismi aynı anda savunmak mümkün değil mi cidden, bu yaklaşım çok mu lüks, hatta ‘liberal’ bir bakış açısı? Öyle bir noktaya geldik ki, parlamentarist muhalefet, kendine ayrılmış alan içinde rejimin meşruiyetini teyit etme rolünü üstlenmiş. Diğer yanda muhalif sivil inisiyatifler de çok sayıda mahallelere ayrılmış durumda. Herkes kendi bahçesindeki insanların hak mücadelesi derdinde.”
Kendisini muhalefet saflarında konumlandıran yazarın çektiği fotoğraf, ülkenin halini çok net görmemizi sağlıyor. Evet gerçekten de herkes kendi bahçesindeki hak mücadelesinin derdinde. Ve bundan şikayet eden bile sadece kendi mahallesinin problemine çare aradığının farkında bile değil.
Azmi Karaveli gibi, Osman Kavala’yı serbest bıraktıklarında, Can Dündar’a dokunmadıklarında, Metin Akpınar’ı ifadeye çağırmadıklarında ülkede hak ihlallerinin biteceğini düşünen büyük bir kitle var maalesef. Kendisine dokunmayan yılanın nasıl bir saltanat sürdüğü çok da umurlarında değil.
Bugün muhalif diye geçinenlerin büyük çoğunluğunun talebi evrensel değerlere uyumlu, hukuk önünde herkesin eşit olduğu, fırsat eşitliğinin sağlandığı bir sistem değil. Onlar kendilerine dokunulmayan, sadece kendilerini koruyan bir sistem istiyor.
Fiilen diyorlar ki; siyasi gerekçelerle biz yargılanmayalım ama bizim sevmediğimiz herkesi en absürt gerekçelerle yargılayıp hapsedebilirsiniz. Can Dünda’a, Osman Kavala’ya dokunmayacak sistem Hidayet Karaca’ya, Mustafa Ünal’a, Emre Soncan’a istediğini yapabilir. Hatta yapmalıdır; bizim sevmediklerimizle bizim için de mücadele etmelidir.
Bir kişiyi, bir aidiyeti, bir çevreyi sevmiyor olmanın, fikirlerini yanlış bulmanın, onların cezalandırmak için haklı ve yeterli bir gerekçe olarak görüldüğü bir ülkeye asla huzur gelmez. Bütün ülkeye gelmeyen adalet sizin eve de asla gelmeyecek.
Ülkeye köklü bir hukuk anlayışı yerleşmedikçe orada yaşayan hiç kimsenin, Beyaz Türkün, Kırmızı Türkün, Alevinin, solcunun, dindarın canı ve malı güvende değildir. Diktatör, canınıza ve malınıza el koymak için sadece renk değiştirir. Bazen Cemal Gürsel kılığındadır, bazen Kenan Evren kılığında. Bazen MGK’dır adı bazen kırmızı kitap, bazen de Receptir. Adaleti değil çıkarı talep ettikçe Recepler hiç eksik olmayacak başınızdan.
‘Herkes için adalet’, sadece mağdurlar için değil kendi can ve mal güvenliği için gerekli.
Huzur ya herkese, ya hiç kimseye…
Bugün yapılan zulümleri eskilerle kıyaslamayın. Bundan 40,50 100 yıl önceleri olanlari yeni nesil hatırlamıyor ve bazılarını bu neslin babaları, dedeleri de görmedi. Eskiden zulme bahane olarak karşı tarafın da şiddet ve silah kullanması öne sürülmüş. Bugün devletin kendi yasalarında serbest açık veya kapalı yasak olmayan, anayasasında temel hak olan fiiller suç sayılıyor. Benim anlamakta zorlandığım, yazılı kanunları paspas edecek derecede neden benden bu kadar nefret ediyorlar veya korkuyorlar?
Bir de, eskiden bu topraklardan zorla atmaya çalıştılar, şimdi terketmeye de bırakmıyorlar.