Vatandaş neden ‘dış mihraklar’ diyor?

Yorum | Umut Vera Tuna

“Bizde bir adet var, ülkede başımıza birşey geldiği zaman hemen “dış kuvvetler, dış güçler, yabancılar” deriz bazı isimler buluruz. Bunlar sebebiyle biz ayağa kalkamıyoruz, kalkınamıyoruz birliğimiz beraberliğimiz bozuluyor, deriz.”

Seneler önce C.başkanı Erdoğan, bir televizyon programında, her kötü gidişattan “dış güçler”in sorumlu tutulmasından böyle bahsetmiş. Bugün de, adettendir, doların yükselmesinden aynı güçler sorumlu tutuluyor. Meseleye lider zaviyesinden bakan Ahmet Dönmez “Dış Mihraklar ve Egokrat” yazısında, tebaasını şişkin Ego’sunda eriten Diktatör Liderlerin “dış mihrakları” kendi totaliter rejimine kalkan olarak kullandığını anlatmış. Bu yazı da, halk zaviyesinden bakarak, vatandaşın “dış mihraklar” deme psikolojisini anlatacak.

BİLİŞSEL ÖNYARGI

Kurt adam hikayesini bilirsiniz. Ormanın içinde küçük bir köyde sıradışı cinayetler olur ve maktuller vücutları paramparça, tanınmayacak halde bulunur. Sonrasında, ilk kimin söylediği bilinmeyen kurt adam laneti köylüler arasında hızla yayılır. Aslında katil kurt adam değil, iri yarı, gür sakallı, insanlar içinde bir insandır fakat insanoğlu kendi türünden birine bu vahşeti yakıştırmadığı için bi efsane yaratmayı tercih etmiştir. Psikoloji buna “bilişsel önyargı” der.  Bu önyargılar, çevremizdeki olayları değerlendirirken beynin düşünce ve karar mekanizmasının hata vermesine sebep olur. Önyargılar, inanç, bilgi ve çevre algısıyla beslenir. Sağ mahallede hırsızlık oldu diyelim, en son şüphe duyulacak kişi cami imamıdır çünkü din, hırsızlığı yasaklamıştır. Bu bilgi, beyne otomatik olarak “Dindar adam çalmaz” savunmasını yaptırır. Sonra hırsız da olsa dindar korunur, ahlaklı da olsa içki içen biri kolayca şeytanlaştırılabilir . Sol mahallede de benzer yanılgıları görmek mümkün. Örneğin; bir tecavüz vakası olduğunda dindar görünümlü kişi, modern görünümlü kişiye göre daha çok zan altında bırakılır.

ZİHİNSEL KONFORMİZM

Kendinden olanı melek, başkasını şeytan gösteren sebeplerden biri de hiç şüphesiz, medya. Bu noktada biraz tavuk-civciv paradoksu var. Medya algısı, insanların bilişsel önyargılarını besleyerek yanlış düşünmelerine sebep olduğu gibi, öte yandan insanlar kafaları rahat etsin diye algıyı kendileri isteyerek tercih eder. Çünkü inandıklarının doğru olduğunu hissetmeye, doğrularına daha çok inanmaya ihtiyaçları vardır. Bildiklerinin ve inandıklarının gerçek olduğuna kendilerini ikna edecek herşeye dost, soru işaretine düşman olurlar. Gerçekleri görmek yerine ideolojik körlüğü, doğrularla yüzleşmek yerine zihinsel konformizmi tercih ederler. Yıllarca peşinden gittiği kişi aslında bir sahtekar olsa, o kişiyi çok sevmeseler bile, heba olan yıllarıyla yüzleşmemek için, kendini aptal hissetmemek için, aynadaki yalana inanıp, gerçeği yalan görmekte ısrar ederler.

EMNİYET VE KONFOR

Bilginin gerçek veya yalan olmasından daha öncelikli olan birşey var; insanın kendini emniyette hissetmesi. Ekonomik kriz gibi kaygı verici hadiselerin nedenini merak eden insanlar, gerçeği değil kendilerini rahatlatacak cevabı ararlar. Herşeyin kontrol altında olduğuna inanmak isterler. Bu yüzden, kendilerini güvende hissettiren ilk şeye yalan-gerçek demeden sımsıkı sarılır, kolay kolay da bırakmazlar.

Düşmanı dışarıdan seçerler ki, içeride emniyette olsunlar. Görünmez düşmanlar yaratırlar ki, görünür bir sorumluluk almaktan kurtulsunlar. Kurt adam hikayesinde olduğu gibi, cinayeti işleyenin aralarından biri olduğunu düşünerek diken üstünde uyuyacaklarına, dışarıdan bir lanet uydurarak korku menşeli ittifakta huzur (!) bulurlar.  Bizim vatandaş da bu yüzden, ülkedeki her kötü gidişatın sorumlusunu dış mihrak görerek huzur buluyor. Bu ekonomi neden kötüye gidiyor, ülke ne olacak diye düşünüp rahatını neden bozsun. Sadece ekonomik problemler de değil, küresel ısınmanın bile arkasında dış güçler olduğuna inanır. Şimdi deseniz ki, küresel ısınmada insan etkisi doğal sebeplerden 150 kat fazla, kim inanır. İnandı diyelim, kim bu sıcakta klima yerine vantilatör kullanacak, her yere arabayla gitmeyip yürüyecek, ucuz plastikten vazgeçip cama para verecek.! Boşuna uğraşmayın. Dış mihraklar diye birşey yok diyerek, önyargılarını yıkıyorsunuz, uyuklayan zihinlerini dürtüyorsunuz, rahatlarına iğne batırıyorsunuz. Bırakın, kendi elleriyle hazırladığı felaket sonu, kulaklarının üstüne yattıkları yerden izlesinler.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin