YORUM | LEVENT KENEZ
Çin’de demokrasi var mı? Özgürlük var mı? Yok. Ama Çin, uzay çalışmalarında devasa adımlarla ilerliyor. Çünkü parası var.
Birleşik Arap Emirlikleri’nde basın özgürlüğü mü var? Yok tabi ki. Mars’ın yörüngesine uzay aracı yerleştirdiler. Nasıl oldu? Parası vardı, diğer Arap ülkelerine havasını bastı.
Amerika’da fakir yok mu? Hem de birçok ülkenin nüfusu kadar. Milyonlarla ifade ediliyor. Her yıl milyarca doları uzay araştırmalarına ayırıyor. Çünkü parası var.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Rusya’da da otoriter bir lider yok mu? Var. Ama uzaya astronot göndermede neredeyse tekel durumdalar. SpaceX’e kadar NASA bile astronotlarını uzay üssüne Rusya aracılığıyla gönderiyordu.
Bu saydığım ülkelerdeki bütün falsoların hepsi katmerli olarak Türkiye’de var da Türkiye’de olmayan şey para. Ve tabii bu işler dünden sabaha olan işler değil.
BBC Türkçe’de yer alan verilere göre, uzaya astronot gönderen ülkelerin bütçeleri şöyle:
-ABD: 23 milyar dolar
-Avrupa Uzay Ajansı: 6 milyar euro
-Rusya: 1,7 milyar dolar
-Almanya: 1,1 milyar dolar
-Japonya: 500 milyon dolar
Türkiye’nin uzay araştırmalarına ayırdığı bütçe 5,5 milyon dolarmış. Son Müslüman kalmayana kadar mücadele veren Diyanet’in bütçesine falan hiç girmiyorum. Saray’ın masrafları, örtülü ödenek harcamaları, 5’li çete uzar gider. Berat’ın batırdığı döviz rezervinin 130 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Diğer damat Selçuk ve onun ailesine havadan verilen rakamlar defolup gittiklerinde belli olacak.
50-80 milyon dolar verdiğinizde 2 yıllık eğitimden sonra Ruslara bir astronotunuzu uzaya yollatabiliyorsunuz. Bir kamyon S-400 parası verdiğimiz Ruslar bir torpil yapıp listede bizi öne alır diye düşünüyor olabilirler. Göğsünde Türk bayrağı hava kuvvetlerinden kadın bir pilotu uzaya yollamak çok da zor bir şey değil. Giderken “Cumhuriyet kadını olarak çok heyecanlıyım” der, dönüşte de “Ezan sesi duydum”. Yani iktidar ömrü yeterse bu şovunu fazlasıyla yapar. Ama geçen gün ilan edilen tarihlerin yetişmesine kimse ihtimal vermiyor. Uzay araştırmalarının başına koydukları adam bile. Peki Erdoğan oturup kendisi konuşmasını yazmadığına göre bu yalanlar nereden kaynaklanıyor. İçinde 2023 geçsin de yalanı şey edeyim olayı.
Şimdilerde Girit modeli denen gerçekte S-400’leri depoya kaldıracağımız anlamına gelen alışverişte Türkiye’nin cebinden minimum 2,5 milyar dolar çıktı.
S-400’leri aldığımız için çıkartıldığımız F-35 programında tedarik sağlayıcı olduğumuzdan dolayı kaybımız 9-10 milyar olarak hesaplanıyor.
Türkiye’nin akıllı bir devleti olsa 40 yıl önce çözeceği Kürt sorunundan dolayı yılda yaptığı ekstra güvenlik harcaması 10-12 milyar dolar.
Bunlar çalakalem akla ilk gelen maddeler. Yolsuzluktu, kaynakların verimsiz kullanımıydı derseniz devasa rakamlar çıkar.
Türkiye potansiyel olarak yabana atılacak bir ülke değil aslında. Çocuklarının internete girebilmek için dağ başına kilometrelerce yürüyeceği kadar fakir bir ülke de değil. Hala soba yanan yıkık dökük köy okullarına muhtaç hiç değil. Hiçbir medeni ülkenin almadığı Çin aşını parasızlıktan dolayı tercih ediyorlar ve o aşı bile piyasada yok. Geçen gün sağlık bakanının toplantısına denk geldim, muhabir soruyor: “Hani günde 1,5 milyon aşılama yapacaktık?” Bakanın cevabı ‘aşı var da biz mi vurmadık’ nevinden. Bunu anlatmışken Erdoğan her cuma cami çıkışı basın açıklaması yapıyor. Sözcü’nün Cumhuriyet’in ne bileyim yabancı ajansların bir muhabiri de damadınız ve eski bakan Berat Albayrak’ın nerede olduğu ile ilgili bir bilginiz var mı diye soramıyor. Ne kadar ilginç değil mi?
Erdoğan’ın tek adamlığını finanse edecek doğal kaynakları yok. Mültecileri tutma ve AB’yi Türkiye’nin olası üyeliğinden kurtardığı için aldığı para ve destek tek başına yeterli değil. Rusya ve ABD arasında pinpon topu olmanın uzatacağı ömür pek kısıtlı.
Ekonomi kötü gittiği sürece seçim kazanma şansı yok. Türkiye için en tehlikeli kısım işte burada başlıyor. Erdoğan da biliyor yok uzaya adam yollamaktı Ay’a önce sert sonra yumuşak iniş yapmaktı bunların seçim kazandırmayacağını. Ayasofya’nın bile getirisi içinde namaz kılan kadar.
Biz uzaya kim gitsin diye tartışırken bir yandan yeni seçim sistemi, içinde şok maddelerin olacağı yeni anayasa ve yeni kirli ittifaklar için uğraşıp duruyor. Elbet gidecek de yine aynı soru masada kalıyor. Kanlı mı olacak kansız mı?