YORUM | ERHAN BAŞYURT
Mide bulunduran, insanı kahreden hukuksuz günler yaşıyoruz.
Son olarak Eren Erdem’in tahliye edilip, salıverilmeden tutuklanması…
Sanatçı Müjdat Gezen ve Metin Akpınar hakkında ‘silahlı kalkışmaya teşvik’ soruşturması açılması ile daha geniş bir kitlede farkındalık oluştu.
***
Eren Erdem, CHP eski vekili haksızca yaptığı gazetecilik nedeniyle tutuklandı.
Daha önce de CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu benzer şekilde hapis yatırılmıştı.
Gerçek şu ki; tahliyelere dosyayı bilen mahkeme heyeti karar veriyor, tutuklamaya ise dosya hakkında hiçbir bilgisi olmayan nöbetçi hakimler…
Psikolojik işkence yapıyorlar.
Ama bu ilk değil… Hidayet Karaca ve polisler hakkında Nisan 2015’te verilen tahliye kararları uygulanmadığı gibi, kararı veren hakimler ‘terör örgütü üyesi’ suçlamasıyla bir hafta içinde tutuklandılar. Halen iki ağır ceza hakimi Silivri’de yatırılıyor.
31 Mart 2017’de tahliye edilen 21 gazeteci, cezaevinden salıverilmeden yeniden tutuklandı. Büyük kısmı halen hapiste ‘esir’ tutuluyor.
Haziran 2018’de HDP’den milletvekili seçilen Leyla Güven, tahliye edildiği halde salıverilmeden yeniden tutuklandı… Leyla Güven halen demir parmakların arkasında ve özgürlüğünden yoksun. Hukuksuzluğu protesto için başlattığı açlık grevi 60 günü geçti ve sağlık durumu her gün daha da kötüye gidiyor.
Daha onlarca uygulanmayan tahliye kararı var…
***
Eren Erdem’e yapılan psikolojik ve fiziksel işkencedir. Sadece kendisine değil ailesi de işkenceye maruz bırakılmaktadır.
Gösterilen tepkiler son derece haklı ve hatta yetersizdir.
Eren Erdem, medya özgürlüğü konusunda en çalışkan milletvekiliydi.
İpek Medya’ya polis zoruyla el konulurken son geceyi destek amaçlı bizimle geçirmişti.
Sonrasında da sayısız hukuksuz girişime direnen aktif bir vekil olarak görev yaptı…
Eren Erdem’e sahip çıkılmalı ve bu hukuksuz uygulamanın kökten son bulması için çaba sarf edilmelidir.
Tabii, mağdurlar arasında ayrım gözetmeden…
***
Şayet Nisan 2015’te Hidayet Karaca ve polisler tahliye edildiğinde, hukuk ayaklar altına alınıp hakimlerin kürsü güvencesi yok edilirken ses verilse bugün bu açılar yaşanmazdı.
Gazeteciler, uydurma suçlamalarla medya özgürlükleri ellerinden alındığında, tahliyeleri uygulanmayıp özgürlükleri gasp edildiğinde tepki gösterilse bu hukuksuz uygulama kanıksanmayacaktı!
Lütfen Eren Erdem’e sahip çıkalım… Ama mağdurlar arasında ayrım yapmadan, hukuk önünde eşitlik ilkesinden sapmadan… Erdem’in tahliyesi uygulanmalı aynı şekilde HDP’li milletvekili Leyla Güven’in de… Gazetecilerin de… Haklarında tahliye kararına rağmen keyfi ve talimatla esir tutulan tüm diğer tutukluların da…
***
Geçmişte yapmadıklarımızı unutalım… Bari yapılması gerekenleri bugün yapalım!
Eren Erdem’in 4 yaşındaki yavrusuna yapılan işkenceyi de eleştirelim, yıllardır uyduruk suçlamalarla keyfi tutuklanan hamile annelerin, yeni doğum yapmış loğusa kadınların, 700’ü aşkın annesiyle birlikte hapiste tutulan bebek ve çoçukların da haklarını savunalım…
***
Geçmişte yapılan hataları bugün yapılan hukuk katliamlarını görmezden gelmek için, ya da bugün yapılan ayrımcılığı ötekine uygulanan hukuk katliamlarına duyarsız kalmak çin mazeret olarak görmeyelim…
Demokrasi ve hukuk özlemi içinde olan insanların, mağduriyetlere tepki verirken yaşadıkları ideolojik körlük ve ön yargılar, sadece sadece zalimlerin zulmünü kolaylaştırıyor.
İktidar, muhaliflerinin parçalanmışlığını ve birbirlerine karşı önyargılarını, hukuk katliamlarını sürdürmek ve rejimi daha da otoriterleştirmek için bir fırsat olarak kullanıyor.
***
Geçmişte yapmadıklarımızı, hatalarımızı unutalım!
Bugün yapılması gerekenleri bari evrensel ortak değerler ortak bir paydasında güçlü şekilde dile getirelim.
Göreceksiniz, iktidar alışageldiği ve pervasızca başvurduğu insan hakkı ihlallerinden birer birer geri adım atacaktır, özgürlükleri ve hukuku katletmekten kaçınmaya başlayacaktır…