YORUM | MAHMUT AKPINAR
Terörle Mücadele Derneği Diyarbakır başkanı, Şahin Aslan 50 kilogram uyuşturucu ile yakalanmış. “Uyuşturucu madde ticareti yapmak” suçlamasıyla tutuklanmış. Aslan’ın pek çok askerle, bürokratla, siyasetçiyle tanışıklığı varmış. Anlaşılıyor ki Aslan, bu derneği uyuşturucu ticaretinde kalkan, zarf olarak kullanmış. Benzer pek çok olayda görüldüğü üzere, halk haberdar olmasın, gerçekler ortalığa çıkmasın diye dosyaya gizlilik kararı almışlar.
Dünyanın en net ve delilli vakası 17/25 dosyaları kapatıldıktan, dosyaları soruşturan polisler hapse atılıp yargıçlar dağıtıldıktan sonra Türkiye çok tuhaf bir ülkeye dönüştü. 15 Temmuz ile yargıdaki bürokrasideki namuslu kamu görevlileri tamamen tasfiye edildi ve ülke mafyatik yapılar, hırsızlar, soyguncular, düzenbazlar, din tacirleri, rüşvetçiler… tüm suç şebekeleri için cennet haline geldi.
AKP iktidarı ülkede devletin işleyişini, değerler sistemini, adalet mekanizmasını, din anlayışını, eğitim sistemini, güvenlik konseptini tepetaklak etti. Olmaması gereken, suç olan her şey çatır çatır işleniyor ama yasalar uygulanmıyor, mahkemeler olanları görmüyor, denetim mekanizmaları çalışmıyor.
Suçlular, kanunsuzlar, haramiler, kan dökücüler için her şey yolunda ve harika. Eğer Türkiye’nin en zararlı unsurları, en büyük düşmanları, ülkeyi yıkmaya azmetmiş hasımları biraraya getirilse ve onlara sınırsız yetki, her türlü imkan verilseydi, ancak son on yılda yapılan kötülükleri yaparlardı.
Ülkede ne normal ki?
Bu ülkede aileden sorumlu kadın bakan yurtlarda çocuklara tecavüz vakaları olunca, “Bir defadan bir şey olmaz!” deyip olayı kapatmaya çalıştı.
Yıllarca İçişleri Bakanlığı yapan, görevi asayişi sağlamak olan Süleyman Soylu’nun bütün suç örgütü liderleriyle ilişkisi vardı, pozları ortalığa saçıldı. Hangi çeteyi kaldırsanız altından Soylu’nun parmağı çıkıyordu.
Hazine teslim edilen Damat Berat Albayrak milletin 24 milyar dolarını birkaç gecede eritti, tüketti. Hala kimse nerede olduğunu, nasıl ve kimlere aktarıldığını bilmiyor. Fıkra gibi ama yüzyılın hırsızlığından suçüştü olmuş bir ailenin paraları sıfırlayan Damadı hazineden sorumlu bakan oldu AKP Türkiye’sinde.
Bu ülkede kamu bütçesinde yapılan usulsüzlükleri ve yolsuzlukları bulup çıkarması gereken SAYIŞTAY, denetim kurumları iktidarın soygunlarını örtmekle meşgul.
Millet iradesinin temsil edildiği TBMM, maaşını alıp sefa süren, talimatla el kaldırıp indiren kişilerle dolu. Meclis hiç bu kadar etkisiz olmamıştı.
Şaka gibi ama iktidarı seçimle yıkması, değiştirmesi gereken muhalefet iktidarın en önemli payandası, meşrulaştırıcısı. Elbirliğiyle tek adam haline getirdikleri Erdoğan yıkılmasın diye beraberce ayakta tutmaya çalışıyorlar.
‘Solcu’ denilenler bildiğiniz faşist ve devletçi. Çoğu halkın, bireylerin haklarını aramıyor, aksine devleti savunuyor, örtülü iktidarın destekçisi.
Tarikatları yok etmeye çalışan, kendini çağdaş, rasyonel, ilerici gören Kemalistler Mustafa Kemal resmi/heykeli gördüğünde veya Anıtkabir’e gittiğinde bir müridin tarikat şeyhine gösterdiğinden öte cezbeye kapılıp kendinden geçiyor. Bayrak ve Atatürk resmi asmadı diye yabancı bir şirketi basıp, zorla bayrak astırmaya çalışıyorlar.
Ülkede adaletin nihai mercici, en yüksek mahkemesi olan AYM başkanı, AİHM’nin Türkiye’yi mahkum ettiği kararları yok sayıyor ama yerel mahkemeler kendi kararlarını dinlemiyor diye dert yanıyor!
Bu ülkede;
Yargıçlar adaleti katlediyor
Mahkemeler zulüm dağıtıyor
Avukatlar dava alıp satıyor
Milliyetçiler suç şebekeleri kurup milletin ırzına geçiyor
İslamcılar İslamı siyasetine sütre, koltuğuna basamak yapıyor
Emniyet güvenliği bozuyor
Diyanet dini yozlaştırıyor
Medya aydınlatmıyor, uyutuyor
Okullar eğitimi bitiriyor, nesilleri öğütüyor
Aydınlar tırsak ve mahalleci
Üniversiteler liyakatsız kişilerin çiftliği ve iktidara biat merkezleri
Kimse vazifesini yapma, ülkeye yararlı olma, millete hizmet verme derdinde değil. Herkesin amacı güç ve yetki kendisinde iken, koltukta otururken, makamlar elindeyken fırsatları değerlendirmek, akarken doldurmak.
İşin en kötüsü infiala sebep olması gereken istismarlar, hukuksuzluklar, soygunlar, illegal işler kanıksandı. İnsanlarda tepkiye de sebep olmuyor. Toplum uyuşmuş, kadavralaşmış bünye gibi hiçbir şeye tepki vermiyor, herşeyi hazmediyor. Devasa suçları, çarpıklıkları, hukuksuzlukları normalleştirdiler ve topluma kanıksattılar.
Soğuk suda kaynatılan KURBAĞALAR. Keyfine düşkün, küçük beyinli, hazırcı, haram zade, bir toplumun hazin sonu.
Mesela Meksika da Kolombiya da Pakistan da normal olmayan şeyler de var, onlarıda anlatsanız tamam. neden sürekli Türkiyedeki ahlaksılıklar gibi boş şeylerle haşır neşir oluyorsunuz. Bu yazdıklarınız kısa bir zaman sonra anlam ifade etmeyecek. Sanki suyun üstünde yazılan yazılar gibi. Bizden sonra gelen nesiller çocuklarımız bu konularla hiç ilgilenmeyecekler, belkide bugun bile onlara artık fevkalade bıkkınlık veriryor bile. benim bile midem bulanıyor görmek duymak istemiyorum.
Türkiyede yaşamak isteyen kendi arkadaşlarımız bile bunlarla ilgilenmiyorlardır. onlar zaten bataklığa uyum sağladılar. Dışardaki etkin vede yetkin umarsızların Türkiyeden birilerini çıkartayım diye zaten dertleri yok Allah onları islah etsin yada alsın yanına.
Avrupadaki arkadaşlar ordaki güzelliklerden bahsettin bol bol, etkilenenler o güzelliklerin sayısını artırır, çocuklarımız güzelliklere katkıda bulunur da boş boş bir ömür tüketmezler. bir araya gelirler dostlukları perçinlenir.
Gözlerimiz dünyaya yayılmış arkadaşlardan gelecek güzel haberlerde mutlu yarınlarda. Yoksa artık Türkiyedeki mevzulardan bıktık. Hiç umurumda değil bugün tepem atsa vatandaşlığından bile çıkabilecek kadar tiskindim
Hocam bu tepkisizligi yaratan sebepler ne olabilir? Bir yazinizda deginebilir misiniz?
– Borclu olmak mi?
– Konfor alanini terk etmek istememek mi?
– Hapis korkusu mu?
– Can ve cananlar mi?
– Suca bulasmis olmak mi?
– Tepki versem etkisi olmaz dusuncesi mi?
– Korku mu?
Eger bunlarsa, rejim bunlari insanlara nasil dikte ediyor? Hangi yontemleri kullaniyor? Bu kokunc propoganda kiskacindan nasil cikmli insanlar? Buna karsi nasil onlem alinmali? Tespiti cok iyi yapiyoruz ama sorunun koku nedir? Nasil buyuyor? Caresi kisa orta ve uzun vadede nasil olmali? Eger bireyler tepki vermiyorsa ve cozum de aramiyorsa bu isin sonu ne olacak?