Ufuk Uras’lara çok ihtiyaç var!

M. AHMET KARABAY | HABER YORUM

Bu ülke olmaz denilenlerin olduğu, kuvvetle muhtemel olanların ise bir türlü gerçekleşmediği bir ülke. 100 yıllık temel sorunlarımızdan biri olan Kürt sorununun çözümü yolunda atılmak istenen adım, iki tarafın marjinallerinin boyunduruğunda mı kalacak yoksa bu zincirler kırılabilecek mi?

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim tarihli PKK lideri Öcalan ile ilgili çıkışı, ülke gündeminin ilk sırasına yerleşti. Ülkenin güncel olarak en büyük iki temel sorunu var: Hak ve özgürlükler, ekonomik kriz.

Birinci sorun (hak ve özgürlükler) o kadar kapsamlı ki ikinci sorunu (ekonomik kriz) bile birincinin içine katabiliriz. Hak ve özgürlükleri tek başına ele aldığımızda Kürt ve Alevi sorununun geride bırakılan on yıllar, hatta yüz yıllara uzandığını görüyoruz.

2012’de AK Parti liderliğinde girişilen ‘Çözüm Süreci’, tarafların beceriksizliği ve araya karışan kötü niyetlilerin her iki tarafı da provoke etmeleri gibi nedenlerle akamete uğradı. Bu hayal kırıklığı iki tarafta da o kadar derin oldu ki yeniden harekete geçmek 9,5 yıl sürdü.

MHP lideri Bahçeli’nin çıkışıyla başlayan süreç, Cumhur İttifakı’nın iki kanadı arasında önce derin bir sessizliğe neden oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç hafta boyunca Bahçeli’nin çıkışına ilişkin doğrudan tek bir cümle etmedi. Bu belirsizlik farklı değerlendirmelere neden oldu.

Nihayet 14 Kasım’da “Cumhur İttifakı’nda çatlak” iddialarının gölgesinde Beştepe Sarayı’nda Erdoğan-Bahçeli görüşmesi gerçekleşti. Hemen her zaman olduğu gibi son görüşme ardından da kamuoyuna bir açıklama yapılmadı. “Gündemdeki konular ele alındı.” diye özetlenebilecek yuvarlak laflar edildi.

ERDOĞAN’A NİHAYET SORABİLDİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin İmralı çıkışından sonra üç kez gazetecilerle yurt dışı yolculuğuna çıktı. Üçünde de bu hayati konu sorulmadı. Nihayet Brezilya’daki G20 toplantıları dönüşünde bu konu ile ilgili soru sormalarına izin verildi.

Bizde böyle. Devletlülerimiz izin verirse soru sorulabilir yoksa kimin haddine…

Uçakta gazetecilere konuşan Erdoğan, Bahçeli ile aralarında bir anlaşmazlık ve fikir ayrılığının asla söz konusu olmadığını söyledi. “Terörle mücadelede hassasiyetlerimiz aynı, ittifakımız sağlam. Ülkemizi 40 yıllık terör kamburundan kurtarma konusundaki hassasiyetlerimiz aynı.” dedi.

URAS’A İKİ TARAF DA AĞIR SALDIRIYOR

Bahçeli’nin dilinden ortaya konulan yeni süreç, aradaki sorunların giderildiği Erdoğan-Bahçeli zirvesinden sonra yeni bir aşamaya girmiş görünüyor. Artık süreçte tabanı genişletme çalışmalarına başlandı.

Bu aşamada sol gelenekten gelen siyasetçi ve akademisyen Ufuk Uras resen harekete geçip inisiyatif aldı. Aslında yeni çözüm süreci, akşamdan sabaha kotarılmış, “Hadi şu Kürt sorununu çözmek için bir hamle daha yapalım” cinsinden bir adım değil.

Bahçeli ilk adımı 22 Ekim’de değil 1 Ekim’de Meclis’in açılışında DEM Parti sıralarına giderek oradakilerle tokalaşmasıyla başladı. Bugünden baktığımızda anlaşıldığı kadarıyla Ufuk Uras, böyle bir arabuluculuğa 19 Kasım’da yaptığı temaslarla başlamadı. 1 Haziran 2024’te Edirne Cezaevi’nde Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı’yı ziyareti bu kapsamda idi.

Uras, gelecek günlerin mesajını Demirtaş ziyareti sonrasında vermişti: “Gün, geleceğin birlikte inşasında herkesin ortak sorumluluk alma zamanıdır.”

Ufuk Uras eski bir siyasetçi ama şu anda aktif siyasetin içinde değil. Halen parlamentoda olanlara bile izin verilmezken Uras’a izin verilmesi dikkat çekiciydi. Görüşme sonrasında ziyaretine izin verdiği için Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a, “gösterilen kolaylık ve onay için” teşekkür etmişti.

UFUK URAS’A BAHÇELİ TAKDİRİ

Selahattin Demirtaş ziyareti sonrası yapılan yorumlara bir göz attığımda iktidar yandaşlarının Ufuk Uras’a çok ağır eleştirilerde bulunduğunu gördüm. Demirtaş’ı ziyareti sonrasında olmadık sözleri edenler, bugün MHP liderini ziyaret etmesi ardından bu kez Uras’ı yere göğe sığdıramadıklarını fark ettim.

Ufuk Uras bu kez, sol cenahtan gelen ağır eleştiri bombardımanının altında. Uras, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin (ÖDP) eski Genel Başkanı ve Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) eski milletvekili sıfatını taşıyor.

Günün sabahında DEM Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan ve parti sözcüsü Ayşegül Doğan ve ardından da görevden alınan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile görüşen Uras, MHP Genel Merkezi’ne heybesi dolu gitti.

Uras’ın talebi üzerine gerçekleşen görüşme iki taraf açısından da verimli geçtiği söyleniyor. Uras, görüşme ile ilgili olarak, “Sayın Devlet Bahçeli ile son dönem ortaya koyduğu perspektifle ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Gösterdiği ilgi ve sohbet için teşekkür ederim.” değerlendirmesini yaptı: “Bahçeli, ‘suyun kaynağı da Abdullah Öcalan. Bu buluşmanın sağlanması ve hakikaten görüşlerini herhangi telkin olmadan açıkça ifade etmesi önemlidir. Bizim 50 milletvekili ile yapacağımız sınırlı. O yüzden iktidar ile ve bu konunun tüm tarafları ile sürmesi olumlu olur’ dedi. Net, aynı yerde duruyor. Bu yolla ‘Türkiye’de yeni bir sayfa açılabilir’ diye düşünüyor.”

Akşam da İlke TV’nin yayınına bağlanan Ufuk Uras, Bahçeli’nin Kürt sorununun küresel güçler üzerinden değil, yerli aktörlerin çabasıyla çözülmesinden yana olduğunu söylediğini aktardı. Geçmişte denenip sonuç vermeyen yöntemlerin denenmeyeceğini belirten Uras, Bakırhan ile yaptığı görüşmenin detaylarını da Bahçeli’ye ilettiğini bildirdi.

Uras, görüşmede Bahçeli’nin kendisine, “Sen Sorosçu değilsin. Yerli aktörsün. Bir milliyetçi ile sosyalistin bir araya gelmesi önemli.” diye iltifat ettiğini söyledi.

 Devlet Bahçeli’nin Ufuk Uras’a olan ilgisinin 7 Kasım’da yaptığı konuşmada İmralı çıkışına destek vermesinden kaynaklandığı anlaşılıyor. Uras, Ekol TV’de katıldığı programda “Ben Bahçeli’nin çıkışının son derece olumlu olduğunu düşünüyorum.” demişti.

ÇIKIŞ NOKTASI SURİYE

Bahçeli’nin yeni açılım adımı Suriye’de yaşananlardan kaynaklandığı konusunda şüphe yok. Ancak bu ülkede Kürt sorunu olduğu kadar, hatta ondan daha derin ve köklü bir Alevi sorunu var. Dahası azınlıklar sorunu var. Bu konuda bir adım atılıp atılmayacağına ilişkin bir öngörü yok.

Kürt sorunu konusunda adımlar atılır gibi görünürken dil ve eylem birliği de gerekli. Tarafların birbirine karşı kullandığı dili düzeltmeleri son derece önemli. İsimlerin başına biri “Bebek Katili” öteki “Kürt katili” gibi sıfatlar ekliyorsa bu girişimlerden bir sonuç çıkma ihtimali çok zor.

İkinci bir konu da eylem birliği. Bir taraftan açılım diyeceksiniz, öte taraftan kayyım atamaları, gözaltılar, etki ajanlığı yasası gibi adımlar samimiyetsizliği ortaya koyuyor.

Ayrıca, böylesine hayati bir konu, bazı sorunların üzerine şal örtmek amacıyla kullanılmaya çalışılıyorsa bu yaklaşımla bir yere gidilemez.

Otoriterleşerek ülkenin kadim sorunlarına çözüm üretmek mümkün değil. Hele bütün bu çabalar Erdoğan’ı yeniden seçtirme girişimlerine payanda yapmaksa yandı gülüm keten helva demektir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin