İLKER DOĞAN | HABER YORUM
İnsan düşünen, sorgulayan bir varlık. Düşündükçe sorgulamaya, sorguladıkça doğruyu bulmaya başlar. Bu da onu geliştirir. Düşünmezse, sorgulamazsa ne olur? Bozulma başlar. Özünde olan temel özelliklerini kaybeder. Türkiye’de son 10 yılda yaşanan durum bu maalesef; topyekün bir yozlaşma/bozulma/çürüme hali var. İktidarıyla muhalefetiyle; sağcısıyla solcusuyla; dindarıyla ateistiyle; Alevisiyle Sünnisiyle çürümüş bir toplum var karşınızda…
‘Faydacılık’ bütün değerlerin önüne geçmiş durumda. Ne iyi ne kötü, ne doğru ne yanlış, ne helal ne haram belli değil. Daha kötüsü bu değerler kimsenin umurunda da değil! Önemli olan ‘bir kesimin’ çıkarlarının zarar görmemesi ve iktidarının devamı…
Dün yaşanan 3 olay, Türkiye’deki toplamsal ve siyasi yozlaşmanın geldiği noktayı göstermesi açısından son derece önemliydi.
KIZILAY’IN ÇADIR SATIŞI NE KADAR AHLAKİ?
Kızılay’ın depremin 3. günü, onbinlerce kişi sokaklarda ‘çadır’ beklerken, elindeki stokları AHBAP’a sattığı ortaya çıktı. 2 bin 50 çadır, 46 milyon TL’ye satılmıştı. Skandalı hem Kızılay hem de AHBAP doğruladı. Normal şartlarda zaten depremzedelere ücretsiz gönderilmesi gereken çadırlar, 46 milyon TL karşılığında satılıyor!
Bunun izahı yok!
Sorumluların derhal istifa etmesi gerekiyor ancak Türkiye’de işler böyle yürümüyor. Kızılay Başkanı Kerem Kınık, ekranlara çıktı ve bu rezaleti savundu. Yaptıklarının yasal ve ahlaki olduğunu söyledi. Kınık’ın rezaleti bu kadar rahat ‘açıklayabilmesinin’ sebebi toplumdaki yozlaşma! O da ‘yığınların’ artık ‘düşünme ve sorgulama’ yetisini kaybettiğini biliyor.
‘Milletten aldığın bağışlarla diktiğin çadırları, sokaklarda yatan on binlerce depremzedeye ücretsiz dağıtman gerekirken nasıl satarsın’ diye soracak bir kitle yok!
TÜBİTAK, RESMEN SOYKIRIM SUÇU İŞLİYOR
Diğer örneğe bakalım…
TÜBİTAK, depremzede lisans, lisansüstü ve doktora öğrencileri için burs vermeyi planlıyor ve başvuru şartlarını açıklıyor. Şartlardan biri de KHK’lı olmamak! Bir devlet kurumu, bilerek ve isteyerek ‘nefret ve ayrımcılık suçu’ işliyor. Depremzede bile olsa bir öğrenci KHK’lı ise devletin bursundan yararlandırılmıyor.
TÜBİTAK’ın başvuru şartlarındaki o madde, yıllardır Hizmet Hareketi’ne uygulanan soykırım suçunun en yeni örneklerinden biri olarak kayda geçti. TÜBİTAK’ın yöneticileri de yaptıklarının ‘ayrımcılık, nefret suçu’ olduğunu biliyor. Ama umurlarında değil! Onlar da toplumdaki yozlaşmanın farkında ve parçası…
BEŞİKTAŞ TARAFTARININ ‘HÜKÜMET İSTİFA’ SLOGANLARI
Kahramanmaraş merkezli depremde ölenlerin sayısı resmi rakamlara göre 45 bin civarında. Deprem sonrası tek adam rejiminin ‘beceriksizliği’ bilançonun ağırlaşmasının en önemli sebebi olarak gösteriliyor.
İnsanlar öfkeli…
Önceki günkü Fenerbahçe-Konya maçının ardından dün oynanan Beşiktaş-Antalyaspor karşılaşmasında da ‘Hükümet İstifa’ sloganları atıldı.
İktidarın ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, sosyal medya hesabından yaptığı çağrıda maçların seyircisiz oynanmasını önerdi! Bahçeli’ye göre millet ‘oyuna gelmiş, tuzağa düşmüş’.
‘Hükümet İstifa’ sloganlarının başka izahı olamaz!
Tek adam rejiminin afet yönetiminde duvara toslaması ve bu beceriksizlik nedeniyle on binlerce insanın hayatını kaybetmesi ‘Hükümet İstifa’ sloganlarının sebebi olabilir mi; mümkün değil!
Devlet Bahçeli ayrıca ‘Hükümet İstifa’ sloganlarını ‘depremde hayatını kaybetmiş vatandaşlarımıza yapılan saygısızlık’ olarak yorumluyor? Hükümeti istifaya çağırmak neden deprem şehitlerine saygısızlık olsun?
Konu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da gündemindeydi. O da tıpkı hamisi Bahçeli gibi milleti tehdit etti: “Deprem meselesine gömüldüğümüzü zannedenler, güvenlik meselesinde kalkanlarımızı kaldırmayacağımızı zannetmesinler. Mesaimizi bölmek isterlerse rahat böleriz. Hodri meydan!”
Bir ülkenin içişleri bakanı, mahalle kabadayısı ağzıyla milletini tehdit eder mi?
Ediyor…
Çünkü o da bu ‘yoz’ toplumun bir üyesi. Toplumsal yozlaşmanın hem sebebi hem de parçası…
‘Tek adam’ rejiminin devamı için ‘yozlaşmanın’ daha da derinleş(tiril)mesi gerekiyor. ‘Yığınların’ düşünmesine/sorgulamasına fırsat verilmemeli! Çünkü düşündükleri zaman sorgulamaya başlarlar.
“Hükümet istifa sloganları atıyorlar çünkü kandırılmışlar!”
“Hükümet istifa diyorlar çünkü dış güçlerin oyununa gelmişler!”
“Hükümet istifa diyorlar çünkü ikinci bir Gezi eyleminin peşindeler!”
Böyle diyorlar ve diyecekler… Yığınların ‘yahu bu kadar insan neden hükümeti istifaya çağırıyor; depremden sonra iki gün boyunca neden asker, AFAD, Kızılay sahada yoktu; her şeye neden tek adam karar veriyor; biz neden açlığa, yokluğa mahkum edildik; ev kiraları neden bu kadar arttı’ diye düşünmemesi lazım…
Zira yığınların’ düşünmeye/sorgulamaya başlaması rejim ve onun payandalarının sonu olur…
Cesur Yurek filminde bir sahne var. William Wallace art arda gelen zaferlerle ingilizleri buyuk bir hezimete ugratacak, butun iskoc halki da ingiliz esaretinden kurtulmaya daha fazla yaklasacaklardi. Yani bu savash (Falkirk) iskoch halki icin halledici olmaliydi. Ama en kritik anda bazi soylular gostere gostere Wallace’i savunmasiz birakip gittiler ve iskoclar agir yenilgiye ugradilar.
Ishte, her defasinda Bahcheli’yi gordugum zaman o sahneyi hatirliyorum. Adam hep halkin karshisinda oldu. Hep en kritik zamanlarda halkin aleyhine her neyse onunsechti. Iktidara muhalefet gerekirse muhalefet etti, yaninda olmak gerekirse yaninda oldu. Sanki adamin bir tek misyonu var, bu milletin belini duzeltmesine musaade etmemek.
Tayyip yığınların düşünmemesi ve sorgulamamasını bir eksiklik olarak göstermek yerine bu eksikliği erdemli bir insan olarak müslümanlara pazarlıyor. Yani düşünmeyen, sorgulamayan bir insanı sanki mükemmel bir insanmış gibi pazarlıyor ve bu eksik insanların hoşuna gidiyor. Tayyip onları kandırarak hoş tuttuğu için Tayyipe inanıyorlar. Aslında insanları Tayyip aldatmıyor, bu aldatma gücünü insanlar Tayyipe veriyor. Yani kendi kendilerini aldatıyorlar. Çünkü eksik insan iken tam, bütün, kusursuz insan oluveriyorlar.
Evet, kesinlikle katılıyorum. Adam rahatlıkla çıkıp “Biz İstanbul’a ihanet ettik” diyor, insanlar da “Vay be, canııım, garibiim, bak nasıl yanlışını itiraf ediyor, ne kadar pişman, ay kıyamam ben sana” modunda. Ne güzel be, demek ki bu kafayla adam istediğini yapar, saklamaya da herek duymaz, sonra nasıl olsa itiraf edecek.