M. AHMET KARABAY | HABER ANALİZ
Köfteci Yusuf’un ürünlerinde domuz eti olduğuna ilişkin haberler, son bir kaç gündür ülke gündemini meşgul ediyor. Tarım Bakanlığı, Ankara’da numune alınan iki şubedeki ürünlerde domuz eti bulunduğu yolundaki analiz raporunun arkasında duruyor. Köfteci Yusuf’tan yapılan açıklamada ise yaşadıkları olay “karanlık bir kumpas” olarak nitelendirildi. Bu olayın aydınlatılması için ‘gerekenin yapılacağı’ duyuruldu.
Ortadaki belge ve bulgulara bakılırsa, Köfteci Yusuf’un ürünlerinden alınan numunelerinde domuz eti bulunduğu su götürmez bir gerçek gibi duruyor. Ancak bu durum gerçeğin sadece bir yönünü ortaya koyuyor. Evet, Köftci Yusuf yaşananlardan sorumlu. Ancak konuya biraz farklı bir noktadan bakmak gerektiğini, “Köfteci Yusuf iddialarını bir de bu yönüyle okuyun!” yazısında detaylı olarak değinilmişti. 280 şube ve 12 bin personelin çalıştığı bir işletmenin tedarik zincirini yürütebilmek kolay değil.
Yıllar önce çökmek için Sedat Peker’in operasyon yapmaya çalıştığı Köfteci Yusuf markası, bu süreçten suç örgütü lideri ile AK Parti iktidarının arasının bozulması sayesinde kurtulabilmişti. Bu kavgayı kendi açısından bir fırsata çevirmeye çalışan dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Köfteci Yusuf’a çökülmek istendiğini buna engel olmak için operasyon emrini kendisinin verdiğini söylemişti. Sedat Peker adına firmaya çökmeye çalıştıkları öne sürülen kişiler, iddianameye yansıyan bilgiye göre, “Ürünlerinde domuz eti var!” haberi yaptıracakları tehdidinde bulunmuşlardı.
FİRMADAN AÇIKLAMA GELDİ: KARANLIK BİR KUMPAS
Köfteci Yusuf’a çökmeye çalışanlar, emellerine ulaşmak için ortamın biraz durulmasını ve üzerlerindeki kara bulutların dağılmasını beklemiş olmalılar. Şirketin yaptığı açıklamada, Tarım Bakanlığı’nın numune alma prosedürünü doğru yürütmediği belirtildi.
Açıklamada özetle şöyle deniliyor:
“Ürünlerimizde asla domuz eti kullanılmamıştır.
15.02.2024’te Ankara Çankayada’ki bir şubemizden saat 11:25 – 11:40 aralığında pişmiş dönerden 400 gram numune alınıyor. Analiz sonucu 27.02.2024’te çıkıyor.
29.02.2024’te Ankara Etimesgut’taki bir şubemizden saat 14:40-15:00 aralığında pişmiş köfteden 300 gram numune alınıyor. Analiz sonucu 07.03.2024 tarihinde çıkıyor.
Her iki işlemde de ne çiğ üründen ne de pişmiş üründen şahit numune almıyorlar. Çiğ üründen de şahit numune alabilirlerdi. Çünkü gen testi çiğ ürün veya pişmiş ürün fark etmeksizin aynı sonucu verir. Bize de çiğ üründen şahit numune bırakabilirlerdi. Çünkü biz tek merkezde üretim yapıyoruz. O ürünler tespit yapılan şubelerde üretilmedi. Bir olumsuzluk olsa tüm ürünlerimizde bulaş olurdu ve 280 şubemizde de benzer olumsuzluklarla karşılaşılırdı.
(…)
Biz tüm gücümüz ve inancımızla bu karanlık kumpası açığa çıkartmak için çabalıyoruz.”
Anlaşıldığı kadarıyla dev köfte firmasına çökme heveslerini sürdürmek isteyenler, tedarik zincirinin bir halkasından sızmayı başarmışlar ve Ankara’daki iki şubeden numune alınıp tahlil edilmesini sağlamışlar.
- 280 şubenin etini tedarik eden bir firma, fiyat konusunda son derece pazarlık gücüne sahip olur.
- Kaybedilen güvenin bir daha kazanılamayacağını bilecek bir işadamı, ürünlerine domuz eti karıştırma yoluna gitmez.
- Tağşiş yapmak isteyen bir köfteci, ürünlerine tedariki daha zor ve riskli olan domuz eti yerine, kanatlı eti karıştırma yoluna gider.
- Bu domuz eti olayında iki noktada çalışma yapmak gerekiyor. Bunlardan birisi Köftci Yusuf’un zayıf halkası olan kişi veya kişiler. Diğeri ise Tarım Bakanlığı’nda bu olaya alet olanlar.
- Öyle anlaşılıyor ki Düzce’deki Kredi ve Yurtlar Kurumu yurduna yemek tedariki yapan AK Partili Saydamlar Organizasyon Turizm firması, Köfteci Yusuf’un yanına inandırıcılığı sağlamak için konulmuş. Yerelde yapılan yorumlarda, AK Parti yöneticisi ve firma sahibi Murat Saydam’ın parti içinde gözden çıkarılan isimlerden olduğu dillendiriliyor.
Son olay gösterdi ki; Türkiye’de hiçbir marka güvende değil. Kimine bir takım yaftalarla el konulup çökülüyor, kimine de bazı karalamalarla önü kesilebiliyor. Son dönemde siyaset ve mafya dünyası maalesef içiçe girmiş durumda. Elde edilecek rant büyük olunca, siyasetçiler mafyayla birlikte çalışmaktan çekinmiyor. Kirli, kokuşmuş bir işbirliği var.
İşin özü; tuz kokmuş!
Yazarın “Bu domuz eti olayında iki noktada çalışma yapmak gerekiyor. Bunlardan birisi Köfteci Yusuf’un zayıf halkası olan kişi veya kişiler. Diğeri ise Tarım Bakanlığı’nda bu olaya alet olanlar.” ifadesi çok yanlış. Tarım Bakanlığının bu konudaki çalışmaları, herkes tarafından bilinen açık ve şeffaf prosedürler ile yürütülüyor. Her işin kuralı belli. Önceden belirlenmiş kriterlere ve kesin protokollere göre analizler yapılıyor. Analizi yapılan numunenin kime ait olduğu bilinmeden analiz yapılıyor. Dünyanın en gelişmiş analiz cihazları kullanılıyor. AB ülkeleriyle aynı analiz standart protokolleri uygulanıyor. Yani Tarım Bakanlığının yaptığı işte en küçük bir kusur veya hata yok. Numune alma süreci hakkındaki şirket iddiası savunma amaçlı olup, konuyu bilenlerce gülünüp geçilecek kadar saçma. Şahit numune filan laf. Sonuç pozitif çıkınca teyid için aynı numuneden defalarca analiz yapılır. Devletin laboratuvarı köfteci Yusuf’un dostu da düşmanı da değil. Analiz raporunda imzası olanlardan biri olan oğlum, eğer bu bilgiyi bizimle paylaşsaydı; halen bir kısmı derin dondurucuda olan köfteci yusuf köftelerinden alıp yemezdik. Kanunlara ve yönetmeliklere uymak suretiyle ve namusuyla çalışan devlet memurlarına kimse çamur atmasın.
merhaba, sanki yazinizda bir celiski var, domuz eti cikmistir diyorsunuz ve sonunda da yediginizden bahsediyorsunuz?
Domuz eti çıkmıştır demedim. Etimesgut ve Çankaya Şubelerinden alınan numunelerde domuz geni tesbit edilmiş. Bu et midir, yağ mıdır veya başka bir şey midir ona bakılmıyor. Analizde o canlının geninin varlığına bakılıyor. Cihazların ve test setlerinin hassasiyetinin binde bir nisbetinde olduğunu biliyorum. Köfteler Kırıkkale şubesinden alındı. Muhtemelen yediklerimiz temizdi. Ancak şüphe sebebiyle kalanlarını tüketmeyeceğiz.
“Kanunlara ve yönetmeliklere uymak suretiyle ve namusuyla çalışan devlet memurlarına kimse çamur atmasın.”
Buna katılıyorum. Ama bu şekilde olmayan memurlar da olabilir. O sebeple, kanıt olmadan ne yerelim ne övelim derim.
Sonuçta hiçbiri babamızın oğlu değil (kusura bakmayın bu üslupla yazdığım için, aklıma bu benzetmeden başkası gelmedi)
Kargalar güler. Salakça bir yorum. Yazar gayet açık ve net söylemiş. Ankara tedarik merkezine sızılmış ve Tarı Bakanlığıyla işbirliği yapılmış. Sen de bu işbirliğini içinde olan bir bakanlık yetkilisisin ki abuk subuk bir tirollük yapmışsın. Yazdıkların bile köfteciye kurulan kumpası aklama tarzında. Tr de Hangi şeffafiyetten bahsediyorsun sen
Salaklık kimdeymiş, kim kime gülermiş okurlar karar versin. Adım belli Soyadım belli. Google’a adımı yaz kim olduğumu öğren. Takma isimle trollük yapmak, senin gibi adını soyadını yazmaya korkanlara mahsus. Okuduğunu anlamaktan aciz değilsen; orada o raporu imzalayan üç kişiden birinin oğlum olduğunu yazdım. Bakanlık görevlisi değil Ankara barosuna bağlı serbest avukatım. Bakanlığın analiz işinin AB standartlarında ve şeffaf olduğunu belirttim. Zaten öyle. Köfteciye kumpas kurulduğunu sen nereden biliyorsun, delilin hani? Herkesi kendiniz gibi bilmekten vazgeçin artık.
Senin oglun devlet memuru olacak da sen de gelip buraya yorum yapacan :)) ulan 7 semt uzaga kacarsiniz be alakamiz yok onlarla diye. Zaten tr de yasakli bu site sen nerden baglaniyon da nerden yiyon köfteci yusufun köftesini. Ararin 155 i bak hain.
Listede sadece Köfteci Yusuf yok, yüzlerce firma var. Merkezi üretim yapan firmanın sadece iki şubesinde hileli ürün çıkmasını kimse sorgulamıyor.
Gıda Dedektifi isimli sosyal medya hesabı bu işin tetikçiliğini çok temiz (!) yapıyor.
Tedarik zincirine sizmaya gerek yok. Türkiye ahlaksiz namussuz ve satilik memur ile dolu. Bakanligin aldigi numunenin o dükkandan alindigi nerden belli:) yedigi domuzdan bir lokmayi koyuverir satilik memur, bitti gitti.