Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) her 3 yılda bir gerçekleştirdiği uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen sınavlardan biri olan PISA 2015 (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçları açıklandı. Türkiye, OECD ortalamasının 493 puan olduğu fen bilimleri alanında, 425 puanla 72 ülke arasında 53., Matematik alanında ise, OECD ortalaması olan 490 puanın 70 puan altında kalarak, 420 puanla 50. sırada yer aldı. Türkiye, okuma becerilerinde 2012 yılında yapılan çalışmadaki ortalama trend skorunun 18 puan altında kalarak okuma becerileri alanında 428 puanla 51. oldu.
Bu rakamların sahadaki karşılığı şu: OECD’nin 72 ülkede eğitimi ölçtüğü bir değerlendirmede, en sonlarda yer alıyoruz. Başarılı değiliz. Üstelik 2003’ten bu yana en kötü skorları aldığımız düşünülürse, epey geriye gidilmiş, 14 yıllık emekler heba olmuş. Peki, bu sürede iktidar olan partinin eğitim öğretim dönemi açılışında neler tartıştığını hatırlayanınız var mı?
150 BİN ÖĞRETMEN, 140 BİN DERSLİK AÇIĞI VAR
OHAL gerekçesiyle yaklaşık 80 bin öğretmen görevden uzaklaştırıldı. Kimisine cemaatçi, kimisine Kürt, Alevi, solcu denerek öğretmenler işinden edildi. 20 binden fazla yetişmiş ve özel sektörde tabiri caiz ise dünya ile yarışan özel okulların öğretmenlerinin lisansı iptal edildi. Eğitim-Sen’in verilerine göre 2016-2017 öğretim yılına 1.5 milyona yakın öğrenci öğretmensiz başladı. Öğretmen açığı geçen sene 125 binlerde zikredilirken bu sene 150 bini geçti.
Öğretmen başına düşen öğrenci sayıları da bir başka fecaat. İlkokullarda 2005’te 25.8 öğrenciye bir öğretmen düşüyordu. Bu rakam OECD ülkeleri açısından ortalama 16.1 idi. OECD ülkelerinde bu rakamlar şu anda 13 öğrenciye bir öğretmen oranında. Bizde ise mevcut durumda öğrenci sayısına düşen öğretmen ortalaması 20’lerde gezinmeyi sürdürüyor.
ÖZEL EĞİTİM VE ALTERNATİF KURUMLAR BİTİRİLDİ
1061 eğitim kuruluşu, 800 yurt, 223 kurs etüt merkezi, 129 vakıf, 1125 dernek, 15 üniversite kapatıldı. Özel eğitim kurumları dahil 2 bin 94 eğitim kurumunun kapısına kilit vurulmuş. Buralarda okuyan ve OECD ve Türkiye ortalamasın çok üstünde başarı gösterebilen yaklaşık 200 bin öğrenci tam bir şok yaşadı. Dershanelerin kapatılması yasasıyla Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki tecrübe ve kalitenin temel unsurlarından bir olan Talim Terbiye Kurulu’nun tamamen ortadan kaldırıldığını da hatırlamak gerekiyor.
YENİ POLİTİKA: PROJE OKULLARI AKP’LİLEŞTİR, HER OKULU İHL YAP!
Bulduğu her binaya ‘imam hatip’ tabelası asarak eğitimi düzelttiğini düşünen AKP iktidarının son marifeti proje okulların öğretmenlerinin ve yöneticilerinin görevden alınmasıydı. Mevcut eğitim sistemi ölçme sınavlarında ilk binlere, onbinlere giren çocukların okullarına ‘yandaş müdür’, ‘yandaş öğretmen’ atayabilmek için yapıldı bunlar. Ve Türkiye’nin en seçme öğrenci ve öğretmenlerinin bulunduğu 170 lise ‘proje okul’ ilan edilerek öğretmenleri zorla uzaklaştırıldı, okullarda AKP’lileştirme projesi yürütülüyor. Bütün bunların üstüne MEB, tam gün eğitime geçileceğini duyurdu. Bunun için 140 bin derslik lazım. Yani altyapı hazır değil. Ama siyasiler olacak diyor. Olacak! Görelim bakalım.
EĞİTİM BÜTÇESİ DE ZAMANI DA İSRAF EDİLİYOR
Bir de işin eğitim yatırımları kısmı var. lköğretimde öğrenci başına kamu harcaması Türkiye’de 2.894 dolar, OECD ortalamasında ise 8.477 dolar. Ortaöğretimde öğrenci başına kamu harcaması Türkiye’de 3.590 dolar iken, OECD ortalamasında 9.811 dolar. Gayri Safi Milli Hasılasının neredeyse yüzde 15’ini Milli Eğitim Bakanlığına ayıran Türkiye’de bu paranın çoğu personel gideri ve sigorta kurumuna ödeniyor.
Öğrenciye ve eğitim kalitesini artırmaya yönelik programları ve müfredatın kaliteli hale getirilmesine yönelik harcamalar aşamasına daha gelinemedi. Sadece maddi imkanlar değil, zaman kullanımı açısından da eğitimde bir israf sistemi işletiliyor. Örneğin ilkokullarda 700 saat, orta ve liselerde 960/1000 saate yakın ortalama ders yapılmasına karşın OECD başarılarımız ortada. Üstelik gelişmiş ülkelerde eğitim sistemi, daha az ders saatini öngörmeye başladı.
ÖĞRETMENLER DÖKÜLÜRSE ÖĞRENCİ NE YAPSIN?
Eğitim karnesinin zayıflığı hep şikayetimiz. Bunun tek göstergesi OECD ortalamaları PİSA sonuçları değil elbette. Öğretmenlerin bilgi yeterliliği ölçümleri kendi sınav yapımızda da alarm veriyor. Örneğin KPSS 2015 Öğretmenlik Alan bilgisi testi (50 soruda) net ortalaması: Fizik 16,3, Türkçe 30,8, Biyoloji 12,8, Kimya 14,5, İlköğretim Matematik öğretmenliği 19,8, Coğrafya 22,2, Türk Dili ve Ede. 25,1, Sınıf öğretmenliği 26,2, Tarih 21,1, Din Kültürü 25,2, Sosyal Bilimler 26,2, Fen Bilimleri 14,5, Rehberlik 30,7, Matematik(Lise) 14,7. Bu rakamlar ne demek? Öğretmenler her 50 sorudan en fazla bu kadarına doğru cevap verebiliyor, yani onlar da dökülüyor demek.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) verileri de iç acıcı değil maalesef. Her 1.5 milyon öğrencinin üniversite için yarıştığı sınavlarda puanı 0,5’ten küçük olduğu için hesaplanmayan aday sayısı 2010’de 14 bin 156 iken bu rakam 2015 YGS’de 42 bin 555’e yükseldi. Eğitim sisteminin başarısız olduğunu anlatmak için daha ne demeli? Öğrenci de boş kağıt veriyor, öğretmen de.
DÜNYAYA BU EĞİTİMİ Mİ İHRAÇ EDECEKSİNİZ?
Bütün bu manzaranın üstüne, OHAL ile eğitim sistemini altüs eden, özel eğitimi önce dershaneleri kapatıp 60 bin öğretmeni işsiz, üniversite sınavına hazırlanan öğrencileri alternatifsiz bırakan da bu siyasi irade tabi. Onların marifeti bununla da sınırlı değil biliyorsunuz. Maarif Vakfı adıyla Saray talimatıyla kurulan yeni bir vakıf harıl harıl, Türkiye’nin dünyaya bugüne kadar ihraç ettiği en başarılı eğitim kadrolarına ve Türk okullarına gözünü kestirmiş durumda. Dertleri ne? Kapatıp, devletleştirme.
Bir de eğitim hizmeti ihraç edecek bu vakıf. MEB tecrübesini dünyaya taşıyacak. PISA sonuçlarında, ÖSYM’de, KPSS’de eğitim raporlarında, OECD’de dib yapmış sonuçlarına ve eğitimin içine düştüğü acınası hale ve gerçeklere vakıf olamayacak kadar siyasi körlükle yola devam ediyor iktidar. Olan gelecek nesillere, çocuklarımıza oluyor. Yazık!