Dünya Gazetesi’nden Zeynep Gürcanlı, AB ve ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımlarının masada olduğunu yazdı. “Türk dış politikasındaki sıkışmışlık artık somut sonuçları da beraberinde getirmeye başladı. Türkiye’nin hem Avrupa Birliği, hem de Amerikan yaptırımlarıyla aynı anda karşılaşması gündemde.” diyen Gürcanlı’nın yazısı şöyle:
“Kritik tarih 10-11 Aralık 2020. Bu tarihlerde Avrupa Birliği liderleri toplantısında Türkiye’ye Doğu Akdeniz krizi nedeniyle yaptırım uygulanıp uygulanmayacağı karara bağlanacak. Aynı dönemde ABD’nin S-400’ler konusunda CAATSA yaptırımlarını uygulamaya koyması yasa haline gelmesi bekleniyor.
Avrupa Birliği liderler zirvesinde Türkiye’ye yönelik bir yaptırım paketinin onaylanma ihtimali epeydir konuşuluyordu. Brüksel’den sızan bilgiler, Fransa ile Rum-Yunan ikilisinin bastırdığı yaptırımların, Türkiye’nin denizde arama yapmasına yönelik olacağı, ana hatlarıyla enerji, bankacılık ve gemicilik sektörlerini hedef alabileceğini gösteriyor.
Bugünlerde tüm bunlara bir Avrupa Parlamentosu’ndaki Türkiye raporu eklendi. Avrupa Parlamentosu’nun yeni Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor’un hazırladığı Türkiye raporunun taslağı sızdı. Taslak raporda yok yok;
“TAM ÜYELİK ASKIYA ALINSIN, BAŞKA İLİŞKİ MODELİ GELİŞTİRİLSİN…”
- Türkiye ile AB arasındaki “tam üyelik ilişkisinin askıya alınması” ve Türkiye ile ilişkiler için “tam üyelik dışında yeni ve başka bir model geliştirilmesi” önerisi;
- Hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda gerileme yaşandığı saptaması; kurumsal reformların demokratik değerlerin “ters yönünde ilerlediği” yorumu;
- Türkiye’nin dış politikasının “çatışmacı dış politika” nitelemesi;
- Türkiye ile AB arasında uzun süredir bekleyen, Gümrük Birliği güncellemesinin de “insan hakları ve demokratikleşme alanında iyileşmeye bağlanması” talebi taslak raporda ilk dikkat çekenler.
- Ancak şunu da not düşmek gerekiyor; Bu henüz bir taslak rapor; AP Dışişleri Komisyonu’nun 10-11 Aralık haftasında bunu ele alıp ilk düzenlemeyi yapması bekleniyor. Rapor nihai halini ise, Mart 2021’de AP Genel Kurulu’nda yapılacak tartışmalarla alacak.
AMERİKAN YAPTIRIMI YASA OLACAK; TRUMP MI, BIDEN MI UYGULAYACAK?
Washington’daki Türkiye gündemi ise daha zorlu; ABD Kongresi’nin 10/11 Aralık haftasında görüşüp karara bağlayacağı 2021 Ulusal Savunma Yetkilendirme yasasının içine, Türkiye’ye S-400 alımı nedeniyle yaptırım uygulanmasını zorunlu kılan bir madde de koyulmuş durumda.
Söz konusu bütçe yasası, ABD Savunma Bakanlığı’nın 2021 yılı için planladığı yaklaşık 740 milyar dolarlık harcamanın ayrıntılarını içeriyor. Üstelik yasanın ABD Kongresi’nin iki kanadı, Temsilciler Meclisi ve Senato’dan da üçte ikilik bir çoğunlukla onaylanması bekleniyor.
Amerikan mevzuatına göre bu oranda bir çoğunlukla onaylanması halinde, yasanın ABD Başkanı tarafından veto edilmesinin önü kapanıyor.
Kaldı ki, ABD Başkanı Donald Trump’ın sadece Türkiye’ye yaptırım uygulamamak için Amerika’nın tüm savunma bütçesini veto etmesi de beklenen bir gelişme değil. Yasanın geçmesiyle birlikte, Türkiye’ye ilişkin maddenin uygulaması için de bir takvim işlemeye başlayacak. Türkiye’ye yaptırım maddesi, Pentagon bütçe yasasının yürürlüğe girmesinden itibaren 30 gün içinde CAATSA yaptırımlarının ABD Başkanı tarafından işletilmesini zorunlu kılıyor.
ABD’de Başkanlık koltuğu 20 Ocak’ta el değiştiriyor.
Yasanın yürürlük tarihine göre, Türkiye’ye CAATSA yaptırımlarını Başkan Trump da uygulamaya koyabilir, bu iş Biden’ın Başkanlığına da kalabilir. Ankara’nın tercihi ise, eğer kaçınılmaz hale gelirse, yaptırımların Başkan Trump tarafından uygulamaya konulması.
ANKARA HAZIR DEĞİL
CAATSA yasası, uygulanacak 12 farklı yaptırım modeli sıralamakla birlikte, bu yaptırımlarda hangi beşinin seçileceğini ABD Başkanı’nın yetkisine bırakıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yakın ilişkisi bilinen Trump’ın CAATSA yasasından “en hafif beş yaptırımı seçme” ihtimalinin daha yüksek olduğu hesaplanıyor.
Biden’ın Başkanlık dönemi ise AK Parti hükümeti açısından hala “soru işaretleriyle” dolu. Özellikle Biden’ın Dışişleri Bakanı olarak seçtiği Anthony Blinken’ın yakın dönemdeki Türkiye yorumları çok umut verici değil.
10-11 Aralık haftası, Türkiye açısından kritik sonuçları da beraberinde getirebilir. Ankara’da ise durum karışık; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “demokrasi ve hukuk alanında reform” çıkışının devamının bir türlü getirilememesi, Cumhur İttifakı içindeki reform yalpalamaları, ard arda gelen istifalar, Ankara’nın böylesine kritik bir haftaya hazır olmadığını ortaya koyuyor.