MAHMUT AKPINAR | YORUM
AKP iktidarı Neo-Osmanlıcılık yapıp, Osmanlı hamaseti üretiyor. Fakat Osmanlı dönemi uygulamalarından çok uzaklar. Osmanlı’yı kutsamıyorum, lakin Kemalist eğitimin ve endoktrinasyonun etkisiyle tarihi vakaları görmezden gelenlerden de değilim.
Osmanlı Devleti, Ortadoğu’da dört asır boyunca çağına göre oldukça ileri, huzurlu bir yönetim kurmuştu. Bu dönem “Pax Ottomana” diye literatüre geçmiştir. Osmanlı’nın bölgeye hâkim olduğu dört asırda akan toplam kanın, çatışmanın, kaosun şu anda birkaç ayda yaşandığını söylemek mübalağa olmaz.
Problem şu ki, Erdoğan iktidarı azınlıkların farklılıklarını, haklarını koruyan, İslam’ın temel esaslarına riayet eden politikalar uygulamıyor. Aksine asimilasyoncu, yok edici ve mezhepçi politikalar güdüyor. Bu yönüyle AKP’nin politikalarını Osmanlı uygulamalarından çok mevcut İran rejiminin mezhepçi ve adaletsiz, kan dökücü, yayılmacı, bölgeyi istikrarsızlaştıran uygulamalarına benzetmek daha isabetli olur.
AKP, İran İslam rejiminin bir nevi Sünni versiyonu gibi hareket ediyor. Mezhep yaklaşımları farklı olsa da iki yönetim de siyasal İslamcı. İkisi de İslam’ı bir yaşam tarzı, ahlaki değerler bütünü, bir din olarak değil, politik araç, ideoloji olarak görüyor. Bu yönüyle aynı kumaşın farklı renkleri gibiler. Bunlar için insanın değeri, adalet, hukuk, huzur bir şey ifade etmiyor. Her şeyi kolayca araçsallaştırıyorlar.
İran Türkiye ile benzer nüfusa sahip, yaklaşık iki kat coğrafi alana yaygın, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri olan, stratejik bir ülke. İran yönetimi imkanları ve kaynakları halkına ve ülke içine harcasa idi bugün çok daha müreffeh, huzurlu, güçlü ve etkili bir devlet olurdu. Ama bütün imkan ve kaynaklarını “Şii Hilali” kurma amacıyla, mezhepçi yayılmacılık için kullandı. Bu politikalarıyla Müslümanları böldü, birbiriyle vuruşturdu, bölgede istikrasızlık, kan, gözyaşı üreten bir aktöre dönüştü.
Görünüşte güçlüydü, Şiilik kartı üzerinden Irak, Suriye, Yemen, Lübnan gibi ülkeler üzerinde etkindi ama ne olduğunu son 2 yılda gördük. Küçücük İsrail, İran’ın karizmasını çizdi, aşağıladı, İran hamasetten, kuru tehditten öte bir şey yapamıyor. Daha kötüsü dışta “güçlü” görünen, gaz ve petrol üzerinde yüzen İran, halkına elektrik veremiyor, benzin temin edemiyor, şehirler karanlıkta kalıyor, halk aç ve perişan yaşıyor. Rüşvet, adaletsizlik çok yaygın, liyakat, verimlilik, iş ahlakı yerlerde sürünüyor.
İran halkı bir avuç dinbazın ülkeyi sömürmesinden yıldı. Rejime onay yüzde 30’lara kadar düştü ama ‘Molla Rejimi’ silahla, baskıyla, kanla, korkuyla ayakta kalmaya çalışıyor.
“Güçlü”, “caydırıcı” sanılan İran rejimi içte İranlılar için korku, dışta komşuları için kaygı sebebi. Kendi vatandaşları İran’dan kaçıp demokratik bir ülkeye yerleşmek için can atıyor. Erdoğan Türkiye’si bile İranlılar için yaşanabilir görünüyor. Avrupa’ya, ABD’ye göç edemeyen İranlılar, Türkiye’ye yerleşiyor. Global anlamda İran’ın kâğıttan kaplan olduğu anlaşıldı. İran 1979’dan bu tarafa bölgede huzursuzluk ve çatışma üretiyor ama kimse İran’daki yaşama imrenmiyor.
Türkiye neden ikinci İran oluyor?
Çünkü;
- Aynen İran gibi bölgede artık istikrar değil, istikrarsızlık, problem üretiyor.
- Aynen İran gibi revizyonist genişleme politikalar izliyor, çevre ülkelerini, halkları tedirgin ediyor.
- Aynen İran gibi uluslararası hukuka uymuyor. Silahlı terör gruplarını destekliyor. İran nasıl (Hizbullah, Hamas, Husiler, Haşdi Şabi) gibi paramiliter grupları veya terör gruplarını politik enstrüman olarak kullanıyorsa Türkiye de illegal silahlı grupları eğitiyor, kullanıyor.
- İran rejimi petrol ve gaz paralarını vekalet savaşlarında kullandığı silahlı gruplara aktarıyor. İdeolojisini yaymak için ülke imkanlarını harici unsurlara harcıyor. AKP Türkiye’si de Suriye’de, Libya’da, Somali’de, Sudan’da vd. halkın vergilerini, imkanlarını silahlı grupları desteklemek için çarçur ediyor. Böylece halkın refah düzeyini düşürüyor, global anlamda terör destekçisi oluyor.
- Aynen İran gibi Türkiye de Siyasal İslamcı ve mezhepçi politikalar izliyor.
- Aynen İran gibi Türkiye de şeffaf olmayan kapalı kamu ekonomisi politikaları uyguluyor, kamu kaynaklarını iç ediyor, israf ediyor.
- Aynen İran Molla rejimi gibi Erdoğan da silahlı güçlere dayanarak muhalifleri sindirme, iktidarını koruma peşinde. İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu’na mukabil Erdoğan rejimi TSK’yı tamamen kontrol altına aldı, polis ve jandarmayı iktidarın sopası yaptı. İran’daki Besiçlere özenerek silahlı bekçilik sistemi kurdu ve alan kontrolünü bunlarla sağlamak istiyor.
- Erdoğan rejimi de demokratik hak ve talepleri tehdit görüyor, İran’a benzer, çok ağır ve kanlı şekilde bastırıyor.
- İran’da dini lider Hamaney nasıl “kutsal, dokunulmaz, her şeyin üstünde, sorgulanmaz“ ve her şeyi kontrol eden kişi ise, Erdoğan da benzer konuma yerleşti.
- İran komşuları tarafından korkulan endişe duyulan ama güvenilmeyen, itimat edilmeyen bir güç. Türkiye de giderek bu hale geliyor.
Türkiye’nin İranlaşmaya, komşularını taciz eden, istikrarsızlık üreten değil, Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Ortadoğu’ya kadar komşularına ve halklara güven veren, demokratik hukuk devleti olmaya ihtiyacı var. Ama Türkiye hukuktan, demokrasiden, insan haklarından sürekli uzaklaşıyor. İçerde vatandaşlarını, dışarda komşularını tehdit ediyor.
Soft gücüyle çevresindeki ülkeleri etkilemek, ülkenin demokratik birikimini ihraç etmek yerine, AKP iktidarı Türkiye’yi demokrasi ve hukuktan kopardı, ‘Tek Adam’ rejimi kurdu. Bununla yetinmedi radikal İslamcı, cihadist gruplarla iş birliği yaparak bölgede savaşların, çatışmaların tarafı oldu. Güvenlik ve istikrar üreterek değil, güvensizlik, çatışma üreterek etkili olma yolunu tercih etti.
İran ideolojik bir devlet olarak bütün kaynkalarını Şii yayılmacılığına yatırdı. Sözde güçlü, etkili bir devlet ama halkı aç, perişan, işsiz ve mutsuz. Bölgedeki Şiiler dahil İran’dan korkuyor ama İran’ı sevmiyor, saygı duymuyor.
Erdoğan Türkiye’yi bölgede denge unsuru bir Osmanlı yapmıyor. Aksine mevcut İran rejimini taklit ediyor.
Çok güzel tespitler Mahmut bey. Ve Erdoğan bunu, zamanında “Türkiye İran olmayacak!” sloganları atanların ve sözde laik korkAK Kemalistlerin dolaylı desteğiyle gerçekleştirdi 😄 Enteresan.
İran 5000 yıllık Med-Pers geleneği üzerinde oturuyor.Tayyip Türkiyesinin Bizans devamı olan Osmanlılar da dahil en fazla 3-500 yıllık geçmişi var.Hunlar, Uygurlar, Göktürkler palavra.Türklükle de Türkiyeyle de ilgisi yok.Büyük Selçuklu bile Acem dili ve kültürü üzerine inşa edilmişti.q6 yıldızla simgeleyen bayrakta gariptir Anadolu Selçukluları yeralmıyor. Ama bu yönetimin ödlek Kemalistlerden epey destek gördüğü bir gerçek.