Türkiye gazetesi 16 Aralık 2014 tarihli sayısında iktidara yaranmak için attığı manşet ile basın tarihine iftira mevkutesi olarak geçmeyi başardı.
Gazete, 17 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını sulandırmak için Hizmet Hareketi’ne delilsiz, mesnetsiz ipe sapa gelmez iftiralar attı. Oysa ki, Türkiye gazetesinin sıraladığı yakın geçmişteki olaylara, (dönemin başbakanı) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “yapılanların savcısıyım” diyerek sahip çıkmıştı.
Erdoğan: “Hrant cinayeti örgüt değil kişisel”
Cumhurbaşkanı seçiminde Hrant Dink cinayetiyle ilgili olarak konuşan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan: “Olayı Dink davasına indirgemek küçültmek olur. Hrant Dink davası bence kişiselleştirilmiş davadır” dedi. Dink’in yazılarının, onun düşünce dünyasını kabullenmemek gibi bir nedenle yapıldığını vurguladı.
Erdoğan: “Evet Ergenekon’un savcısıyım”
Dönemin Başbakanı Erdoğan, Ergenekon davasında CHP lideri Deniz Baykal’ın kendisine savcı yakıştırmasında bulunduğunu hatırlatarak, “Millet adına hakkı aramanın hakkı savunmanın gayreti içindeyiz, eğer bu anlamda savcılık ise evet savcıyım” dedi. Erdoğan hükümeti davayı sahiplenip, sonuna kadar bu örgütün üzerine gidileceği mesajlarını veriyordu.
Erdoğan: “Karanlık odakların üzerine kararlılıkla gidiyoruz”
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 ocak 2008 tarihli Ulusa Sesleniş konuşmasında, Ergenekon ve benzeri davalara işaret ederek, kurumların artan bir kararlılıkla ve işbirliği içinde karanlık odakların üzerine gittiğini belirtti. “Bu oluşumların varlığı, modern, çağdaş Türkiye’ye ve onun kurumlarına en büyük haksızlıktır, en büyük kötülüktür” dedi.
‘Darbe günlükleri fırında yakılmış’ başlıklı haberinde ise Yeni Şafak gazetesi, “Emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen ve Türkiye’de 2004 yılında iki darbe hazırlandığına ilişkin bilgilerin bulunduğu “Darbe Günlükleri” ekmek fırınında yakıldı!” şeklinde haber yayımladı.
Türkiye gazetesi bugünkü sayısında iktidara yaranmak için attığı manşet alay konusu oldu.
Erdoğan: “Terör saldırısı Ergenekon bağlantılı”
Dönenim başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı’na yönelik terör saldırılarına ilişkin, “Bunun yanında olayın başka boyutu da bunun Ergenekon ile olan bağlantısıdır. Geçmişte de buna benzer şeyler olmuştur” dedi.
Türkiye Gazetesi: “Saldırıda Ergenekon bağlantısı belgelendi”
DHKP-C terör örgütü tarafından Ankara’da AK Parti Genel Merkezi ile Adalet Bakanlığı binalarına yapılan saldırılarla ilgili incelemelerini önemli bağlantılara ulaştığını yazan Türkiye gazetesi, “Kriminal incelemelerde Başbakan Erdoğan’ın “Saldırı Ergenekon bağlantılı” ifadesi de doğrulandı.” diye yazmıştı.
“Erdoğan: Bunlardan haberimiz vardı”
Balyoz belgeleri ortaya çıktıktan 3 gün sonra (22 Ocak 2010) AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda dönemin başbakanı Erdoğan: “Bugünlerde gündeme getirilenleri siz zannediyor musunuz biz hiç duymadık! Hayır bunlar duyuluyor. Duyduk. Ama biz gerilimden yana olmadık. İşimize baktık. İlk zamanlarda bizi anlamayanlar olabilir. Ama aradan yedi yıl geçti. Türkiye’nin geldiği seviye ortada. Bu kirli senaryolara boyun bükmeyecek, dimdik duracağız. Demokrasilerde iktidar seçimle gelir, seçimle gider. Kendisini TBMM’nin ve milli iradenin üzerinde görenler gaflet ve delalet içindedir.”
Star: Askeri Casusluk soruşturması da fuhuşla başlamıştı
Sabah: Askeri casusluk davasında karar!
Yapılan teknik ve fiziki takip sonrası, örgüt yöneticisinin Albay İ. S.’nin olduğu, cete içinde TÜBİTAK çalışanlarının da bulunduğu, çetenin fuhuş tuzağına düşürdüğü amiral ve generalleri gizlice görüntüleyip şantaj yoluyla çok gizli askeri belgeleri ele geçirerek iki ülkeye sattığı iddia edilmişti.
Erdoğan: “Durup dururken yoldan geçeni almıyorlar”
Erdoğan, 2010’da Meclis’teki yeni yasalama yılı açılış resepsiyonunda BDP’li Akın Birdal’ın konuyu gündeme getirmesi üzerine, yürütmenin yargının talimatının gereğini yaptığını söyledi. Başbakan, “Burada Avcı ile ilgili bir şey varsa bunun intisapları bağlantıları nelerdir? Yürütme hepsini araştırmak durumundadır. Şimdi durup dururken yoldan geçen birini almıyorlar değil mi?” diye sordu.
Sabah: “Uyuyan El Kaide Hücresi“
Havuz Medyasının şimdilerde mağdur gibi sunmaya çalıştığı Tahşiye Grubunu 2010 yılında “Uyuyan El Kaide hücresi” şeklinde haberlerle sunuluyordu. Sabah gazetesinin 23 Ocak 2010 tarihli haberinde, “El Kaide’ye yönelik 16 ildeki baskınlarda 120’ye yakın kişi gözaltına alındı. Mehmed D. liderliğinde, uyuyan El Kaide hücresi deşifre oldu.” deniliyordu. Talimatı dönemin Emniyet Genel Müdürü (AK Parti milletvekili) Oğuz Kağan Köksal’ın verdiği operasyon için şöyle denildi: “16 ilde gerçekleştirdiği El Kaide operasyonunda iddialara göre Mehmed D. liderliğinde uyuyan bir El Kaide hücresi deşifre edildi. NATO tesislerine saldırı planladığı ve kamuflaj için paravan dernekler kurulduğuna ilişkin belgelerin ele geçirildiği öğrenildi. Vasat Terör Örgütü’nün El Kaide ile birleşerek Afganistan’a militan gönderdiği ortaya çıktı.”
Erdoğan: “Gazetecilik faaliyetinden dolayı içerde değiller”
Oda Tv davasıyla beraber birçok gazetecinin içeri alınmasıyla ilgili muhalefetin basın özgürlüğüyle ilgili eleştirilerine cevap veren Erdoğan, 1 Şub 2012 tarihli Ankara Ak Parti İl Başkanları toplantısında şöyle konuştu: “Biz, bu konuyu defalarca izah ettik. Şu anda cezaevinde bulunan, gazeteci olarak takdim edilen zanlıların ve hükümlülerin, gazetecilik faaliyetinden dolayı değil, büyük bir çoğunluğunun diğer bazı suç isnatlarıyla içerde tutulduklarını tekrar tekrar açıkladık. Türkiye’de, ‘içerdeki gazeteciler’ diye takdim edilenlerin çoğu, aslında gazeteci değil; gazeteci olanlarsa gazetecilik faaliyetinden dolayı içerde değil.”
Selam Örgütü: Başbakan Erdoğan’ın seçim meydanlarında ‘binlerce kişiyi dinlemişler’ diyerek itibarsızlaştırdığı Selam Tevhit Terör Örgütü soruşturmasına takipsizlik verildi. Bu soruşturmayı yürüten polislere de sözde ‘casusluk’ suçlamasıyla dava açıldı. Ancak, Selam Örgütü ile ilgili bilgi ve belgeler ortada bir suç örgütünün varlığını ispat ediyordu. Kanal D Ana Haber tarafından hazırlanan özel haberde de Selam Tevhit’in bir terör örgütü olduğu bilgi ve belgelerle ispatlanmıştı.
Erdoğan: “Ergenekon, Balyoz gibi birçok sorunlu alan temizleniyor.”
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 Temmuz 2011 günü başlayan şike operasyonunu Ergenekon ve Balyoz davalarına benzetmiş, yargının elinde belgeler olduğunu savunmuştu. Erdoğan, “Türkiye artık her alanda yani Ergenekon’du Balyoz’du birçok alanda olduğu gibi birçok sorunu alanları temizleyerek önümüzdeki sorun alanlarından arındırılarak gerçekten halkımızın yönetimine halkımızın yargısına inandığı kurumlarına inandığı bir ülke haline gelmelidir. Atılan adımlar buna yöneliktir.” İfadelerini kullanmıştı.
Erdoğan: “Terör örgütü ile görüşen şerefsiz ve namussuzdur”
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Başbakan’ın özel temsilcisi olarak PKK yöneticileriyle yaptığı ileri sürülen görüşme, “PKK ile pazarlık” iddialarını tekrar gündeme getirdi. Muhalefetin “Hükümet PKK ile pazarlık yapıyor” iddiasını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “şerefsizlik” olarak nitelendirmiş, daha sonra “Hükümet değil ama devlet görüşür” demişti. Görüşmeyi PKK’ya yakın kaynakların sızdırdığı öne sürülmüştü.
Erdoğan: “Devletin görevlisi MİT Müsteşarı herkesle görüşme yapar.”
Erdoğan: “KCK operasyonlarının durmasını kimse beklemesin”
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, baba ocağı Rize’de düzenlenen bayramlaşma merasiminde hemşerilerine seslendi. KCK operasyonlarını eleştirenlere yüklenen Erdağan, “Kimse bizden KCK operasyonlarının durmasını beklemesin. KCK’yı iyi tanımalısınız. KCK’nın nereye vardığını bilmeden bu işlerin altında kimlerin rol oynadığı bilmeden yapılan açıklamalar teröre hizmettir. Biz devletin içinde devlete paralele bir yapıya müsade etmeyiz. Ve bu ifadelerim sebebiyle beni milliyetçi diye ifade eden varsa evet devletçiyim milliyetçiyim. Çünkü biz bu gerçekleri ortaya koymaya mecburuz. Biz birbirini Allah için vatan için seven bir milletiz.” dedi