Türkiye 1984!

HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefimize hiç olmadığımız kadar yakınız.” sözleri akıllara George Orweel’ın ‘1984’ romanını getirdi. Hikayenin geçtiği ‘Okyanusya’da insanlar açlık ve sefalet içinde kıvranırken, kapatmanın yasak olduğu ‘tele ekran’larda aralıksız olarak sanayi ve tarımsal üretimin arttığı, (hayali) düşmanların bozguna uğratıldığı, hastalıkların geriletildiği propagandası yapılıyordu. Düşünmek yasaktı! Düşündüğünü belli edecek davranışlarda bulunmak bile suçtu! ‘Özgürlük kölelik, cehalet ise güçtü Okyanusya’da! Tıpkı bugünkü Türkiye gibi!

TL’nin değeri hızla eriyor ancak iktidar medyasına göre ‘Avrupa’nın en ucuz ülkesi’ Türkiye! İşsizlik aldı başını gidiyor ama yandaş medyaya göre Türkiye’de refah seviyesi her geçen gün yükseliyor! Enflasyon yüzde 30’ların bile üzerinde ancak iktidara göre yüzde 12! Hazine tam takır ancak yandaş medyayı okursanız, ortada zerre kadar sorun yok! İnsanlar yiyecek ekmek bulamaz hale geldi ancak ülkeyi yönetenler, ‘Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeye yakın olduğunu’ söyleyebiliyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün video konferansla katıldığı Kars Barajı açılışında yaptığı konuşma gündem oldu. Zira Erdoğan’a göre ülke ekonomisi hızla toparlanıyordu. Konut ve otomobil sektöründeki kredi faiz oranlarının indirildiğini anlatan Erdoğan, “Ekonomiye can suyu veriyoruz, inşallah bu süreçten de güçlü bir şekilde çıkacağız. Yılın ikinci yarısıyla birlikte, ekonomide gerçekten çok büyük bir ivme bekliyoruz. Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefimize hiç olmadığımız kadar yakınız.” dedi.

Bir ülkenin ekonomik gücü, o ülke para biriminin değeri, üretimi, tüketimi, ücretleri, vergileri gibi ana göstergeleri ile ölçülüyor. Ülkenin ekonomik büyüklüğünü ölçmede kullanılan en önemli istatistiki veriler ise büyüme rakamları, faiz oranları, enflasyon, işsizlik, döviz kurları olarak sıralanabilir. Listeye eklemeler yapmak mümkün.

TÜRKİYE 19. SIRAYA GERİLEDİ!
Adım adım gidelim; Gayri Safi Yurt İçi Hasıla, (GSYİH) ‘ülke sınırları içinde belli bir dönem içerisinde, o ülkenin ekonomik birimi ya da yabancı ekonomik biriminde üretimi tamamlanmamış olan tüm mal ve hizmetlerin parasal karşılığını ifade ediyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) geçtiğimiz mart ayında ülkelerin GSYİH’lerini baz alarak oluşturduğu dünyanın en büyük ekonomi sıralamasını yayınladı. 83 milyonluk Türkiye, 771 milyar 274 milyon dolarlık GSYH ile 19. sıraya geriledi. Önceki yıl 17 sırada yer alıyordu.

Listede Türkiye’nin hemen altında yer alan 9 milyonluk İsviçre’nin GSYİH 705 milyar dolardan fazla! Türkiye’nin 8’de biri kadar bir ülke ama neredeyse Türkiye kadar mal ve hizmet üretiyor! Yine Türkiye’nin onda biri kadar nüfusa sahip İsveç’in GSYİH 556 milyar dolar! 12 milyon nüfuslu Belçika ise 532 milyar dolar GSYİH’ya sahip.

TÜRKİYE, 9 MİLYONLUK İSVİÇRE’NİN BİLE ALTINA DÜŞEBİLİR
IMF verilerinden devam edelim; 2005 yılında Türkiye’nin GSYİH’sı 501 milyar dolardı. Aradan geçen 15 yılda artış 270 milyar dolar civarında kayda geçmiş. Peki aynı dönemde örneğin Türkiye’nin onda biri kadar olan İsviçre, GSYİH’sını ne kadar artırmış? 296 milyar dolar! Bu hızla giderse yakın bir zamanda İsviçre’nin Türkiye’nin üzerine çıkması sürpriz olmayacak. Aynı dönemde Fransa’daki artık rakamı neredeyse 600 milyar dolar! Diğer Avrupa ülkelerinde de durum çok farklı değil.

BİR ALMAN, BİR İNGİLİZ, BİR TÜRK!
GSYİH’nın dışında en önemli göstergelerden biri de ülke paralarının alım gücü. Son üç yılda yüksek enflasyon nedeniyle TL’nin alım gücü eridi. TÜİK, yüzde 12 olarak açıklasa da ekonomistlere ve somut gerçeklere göre yıllık enflaslasyon yüzde 30’un bile üzerinde. Geçtiğimiz yıl 100 lira aldığınız ürün sepeti için bu yıl en az 130 TL ödemek zorundasınız. Bir başka örnek; Almanya’da asgari ücret 1500 Euro civarında. Kuzu kuşbaşının kilosu ise 10 Euro. Bir Alman, kazandığı asgari ücretle 150 kilo et alabiliyor. Bir Türk ise 2 bin 400 liralık asgari ücretle ancak 30 kilo et alabilir! İngiltere’de sütün litresi yaklaşık 1 para birimi! Türkiye’de ise 5! 1.521 Euro asgari ücretle çalışan bir Fransız, 1 yıllık maaşıyla sıfır bir otomobil alabilirken, bir Türk aynı otomobili almak için yemeden içmeden 5 yıl çalışmak zorunda! Bankalardaki döviz mevduat hesaplarının rekor kırması da TL’ye olan güvensiziliğin eseri olarak karşımızda duruyor.

TÜRKİYE UCUZ MU?
Satınalma gücü paritesine (SGP) göre kişi başına gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi 2018 yılı geçici sonuçları da bir kaç gün önce yayınlandı. Sonuçlara göre 28 Avrupa Birliği (AB) ülkesi ortalaması 100 iken, bu değer Türkiye için 65 oldu ve AB ortalamasının yüzde 35 altında kaldı. AB ülkeleri genelinde 100 euro karşılığı satın alınan aynı mal ve hizmet sepeti, Türkiye’de 37 Euro karşılığı lira ile satın alınabiliyor. Yani Avrupalıların 100 para birimi ödediği ürün sepetine Türkler, 281 para birimi ödemek zorunda! Bu da TL’nin ne kadar değersizleştiğini göstermesi açısından önemli bir veri.

GERÇEK İŞSİZLİK ORANI YÜZDE 23!
Salgın nedeniyle Türkiye’de üretimin neredeyse tamamen durduğu dönemde TÜİK, işsizlik rakamının yüzde 13,2 olduğunu açıkladı. Ancak bu rakam gerçeklikten uzak. TÜİK’in geçtiğimiz mart ayına ait istihdam ve işsizlik verilerine göre ‘Geniş İşsizlik’ oranı yüzde 23,1. Gerçek işsiz sayısı ise 7 milyona yakın. CHP’nin raporuna göre ise rakam 10 milyona dayanmış durumda. İşsiz sayısının artması, üretimin azaldığını gösteriyor. Üretim yoksa, büyüme de olmaz!

MİLLİ GELİR 8 BİN DOLARA DOĞRU!
Ekonomik gelişmişliğin bir diğer göstergesi de kişi başına düşen milli gelir rakamları. Kanada, Danimarka, Almanya, İsviçre, İsveç, Fransa, İngiltere… Söz konusu ülkelerde kişi başına düşen milli gelir rakamları 40 bin dolardan başlıyor, 85 bin dolara kadar çıkıyor. Peki Türkiye’de bu rakam ne kadar? 2020 için öngörülen tahmini rakam 8 bin dolar civarı! Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde asgari ücretle çalışan bir insan, 5-6 aylık maaşıyla ikinci el temiz bir otomobil alabiliyor. Türkiye’de bunun olabilmesi için asgari ücretin 15 bin liraya çıkması lazım!

DOLAR BASKIYA RAĞMEN 7 TL’YE DAYANDI!
Döviz kurları da bir başka gösterge. TL hızla değer kaybediyor. Tam bir yıl önce dolar 5.70’lerdeydi. Bugün 6,85’in üzerinde seyrediyor. Merkez Bankası’nın rezervlerinin doları düşürmek için tüketilesine rağmen! TL’nin 1 yılda dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 20’den fazla! AKP iktidarına güvenmeyen Türkler, enflasyonun neden olduğu erimenin önüne geçebilmek için dolara koşuyor.

DEVLET BORCA BATMIŞ DURUMDA!
Hazine’nin rakamlarına göre Türkiye’nin iç ve dış borç stoku sadece 4 ayda 247 milyar TL arttı. 31 Aralık 2019’da 1 trilyon 328 milyar lira olan borç stoku, 30 Nisan itibariyle 1 trilyon 575 milyar liraya çıktı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında toplam borç sadece 243 milyar liraydı. 18 yılda merkezi yönetimin borcu neredeyse 6,5 kat arttı. Damat Berat Albayrak, 24 Haziran seçimlerinin ardından Temmuz 2018’de Hazine ve Maliye Bakanı olarak atandı. Bakan olduğu tarihte ülkenin toplam borç stoku 1 trilyon 9 milyar TL’ydi. Yaklaşık iki yılda devletin iç ve dış borcu yüzde 50’den fazla artarak 1 trilyon 575 milyar liraya çıktı.

SANAYİ ÜRETİMİ ÇAKILDI!
TÜİK, Nisan ayına ilişkin sanayi üretim endeksi sonuçlarını geçtiğimiz günlerde açıkladı. Buna göre, Nisan’da takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2019’un aynı ayına göre yüzde 31.4 düşüş gösterdi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise Nisan’da bir önceki aya kıyasla yüzde 30,4 azaldı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Yalan konusmak fitrati haline geldi…
    Fakat bu durum psikolojik bir vaka…
    Simdi birde birilerinin sozlerini, hikayelerini calmaya basladi…
    Dinliyor, dinliyor…sonra da kendi hatirasi, dusuncesi gibi salliyor.
    “Herkese kucak actik…” en sonuncusu…
    Dikkat edin, bilenler farkeder.

  2. Borclanma onların sisteminin temeli onlar insanları insanlıktan cıkarıp borc donduren sorumsuz yasayan bir hayvana donusturme pesindeler borc dondurme sadaketi ve borcun buyuklugu insanın insanlıktan cıkmasına baglı bu yuzden devleti ele gecirip paralel yapı kuruyorlar, kendi rejimlerini isletiyorlar egitimi ele gecirip insanları allah inancından koparıp , hak ve adalet duygusunu yok ediyorlar ve boylece insanların kafasına nesnel bir para olgusu sokup uzerinde rakam yazan kagıdı hak vesikasi gibi gosterip herkesin emegini bununla hortumluyorlar, ve en buyuk zarar olarak ahiretlerini tahrip ediyorlar . Bu gercegi bilip insanlara hayatı yasama adına ahiretlerini kurtarma adına uyandırmaya calisanlarada tuzak kurup yok etmeye calisiyorlar, devlet burokrasisinde herkes bu talan duzeninin canak yalasyicisi olmus mevki ve haksız kazanc icin zulmu gormezden gelip isletir olmuslar. Cok yazık, evet yeryuzu salihlere mirasdır. bu engellenemez.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin