Türk tarihinde sansürlenen üç çeyrek asır

M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

1980’lerin başında gazeteciliğe başladığım yıllarda gündemi iyi takip ederdim. Gazetelerde yer alan haber ve köşe yazılarını okur, TRT’de yayınlanan tartışma programlarını kaçırmazdım. Vakit buldukça da arşive gidip eski gazete ciltleri arasında saatlerimi geçirirdim. Benim için ilk yıllarda gündemi takip etmek demek siyasete olup bitenlere vakıf olmak demekti.

1980’lerin ortalarına geldiğimde Türkiye’yi tanımak ve anlamak için yalnızca siyasette olup bitenleri takip etmenin yeterli olmadığını fark ettim. Siyasetle birlikte ekonomiyi de gündemime aldım. Uzun süre gündüz ekonomi servisinde gece haber merkezinde görev yaptım.

İş dünyasını izledikçe siyasetin ekonomi için yapıldığını gördüm. Meğer siyaset, ekonomi ‘iceberg’inin su üstünde kalan kısmı imiş. Siyaset, ekonominin ürettiği varlıktan pay kapma savaşı olarak cereyan edermiş.

Askeri yönetimin rüzgarı ülkenin üzerinde etkisini göstermeye devam ettiği dönemde, kritik bakanlıklarda görev yapan isimlerin önemli bölümünün, büyük holdinglerin üst düzey yöneticilerinden seçildiğini gördüm. İsimlerini burada yazıp boşuna kafanızda yer etmesini istemem. Arama motorlarına yazdığınızda karşınıza hayli isim çıkacak.

GÜCE SAHİP OLMAYA, MİLLİYETÇİLİK VE DİN KILIFI

Ekonomi ile siyaset arasındaki ilişkiler zihnimde iyice oturmuştu. Tarih okumaya başladığım 1990’lardan itibaren başka bir şeyi fark ettim. Bizim tarihimizde ekonomik güce sahip olma şehvetinin üzerine ‘milliyetçilik’ ve ‘din’ ambalajının geçirildiğini gördüm.

Birbirlerini yok eden devletlerin, aynı din ve hatta aynı milletten olduğunu öğrendiğim yıllar, çok acılar çektim. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 Türk devleti ile övünürüz. Ama övünmekten fırsat bulup ayrıntılarına bakmak aklımıza gelmez.

  • Büyük Hun İmparatorluğu (M.Ö. 204-M.S. 216)
  • Batı Hun İmparatorluğu (M.S. 48-216)
  • Avrupa Hun İmparatorluğu (M.S. 375-469)
  • Ak Hun İmparatorluğu (M.S. 420-552)
  • Göktürk İmparatorluğu (M.S. 552-745)
  • Avar İmparatorluğu (M.S. 565-835)
  • Hazar İmparatorluğu (M.S. 651-983)
  • Uygur Devleti (M.S. 745-1368)
  • Karahanlılar (M.S. 940-1040)
  • Gazneliler (M.S. 962-1183)
  • Büyük Selçuklu İmparatorluğu M.S. 1040-1157
  • Harzemşahlar (M.S. 1097-1231)
  • Altınordu Devleti (M.S. 1236-1502)
  • Büyük Timur İmparatorluğu (M.S. 1368-1501)
  • Babür İmparatorluğu (M.S. 1526-1858)
  • Osmanlı İmparatorluğu (M.S. 1299-1922)

16 TÜRK DEVLETİNİ KİMLER YIKTI?

Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan devletlerin hemen hepsi kendi döneminin güçlü ülkeleriydi. Bunların birbirinin takipçisi olduğu sanılır. Lakin tablo pek öyle değil. Takipçisi olan ülkeler olduğu gibi aynı dönemde birden fazlası dünya üzerinde hüküm sürdüğü zaman dilimleri vardı.

Büyük Hun İmparatorluğu ile Batı Hun İmparatorluğu’nun varlığını aynı dönemde sürdürdükleri zaman dilimi oldu. Aynı şekilde Hazarlar ile Uygurlar, Uygurlarla Karahanlılar, Gazneliler aynı tarih dilimini paylaştıkları dönemler oldu.

Bu denk gelmeler, sonraki yüzyıllarda da devam etti. Gazneliler, Büyük Selçuklu, Harezmşahlılar ve Altınordu/Altın Orda bunlardan idi.

Bunlar işin istatistiki tarafları. Lakin 16 Türk devleti ile ilgili olarak bizden gizlenen bir hayli taraf var. Tarih boyunca kurulan büyük Türk devletlerinin nasıl yıkıldıklarına ilişkin bilgiler bizimle pek paylaşılmaz.

  • Uygurları Kırgızlar,
  • Ak Hun İmparatorluğu’nu Sasaniler ile kol kola veren Göktürkler,
  • Karahanlılar’ı Harzemşahlar,
  • Gazneliler’i Büyük Selçuklular,
  • Büyük Selçuklular’ı Moğollar,
  • Harzemşahlar’ı Moğollar,
  • Altınordu/Altın Orda Devletini Kırım Hanlığı,
  • Büyük Timur Devletini Özbek hükümdarlığı yıktı.

Cumhurbaşkanlığı forsunda tarih boyunca kurulan Türk devletlerinin tamamı yer almaz. Hatta çoğu yer almaz. Bunlar içinden önemli ve bilinmesi istenenler 16 yıldızda yer bulur. İran’da hüküm süren ve güçlü bir devlet olan Safevi devleti bunlar arasında asla yer almaz.

Bugünkü İran, Irak, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan, Özbekistan, Afganistan ve ve Pakistan’ın önemli bir kısmını içine alan Şii Safeviler’in yer almayışını mezhep kaygısından olduğunu anlamak mümkün.

TÜRK TARİHİNDE SARSÜRLENEN YARIM ASIR

Türk tarihi hep şan ve şöhretle anlatılır. Ne var ki Arapların elinde pespaye olunan bir üç çeyrek asır var ki bunlar Türk tarih kitaplarında yer almaz. Biz bunları ancak Arap kaynaklarından öğrenebiliyoruz.

Bunlar İslam tarihinin kaynak eserleri arasında yer alıyor. Bunlardan biri İbn Esir’in “El-Kamil fi’t-Tarih”, Türkçeye “İslam Tarihi” olarak çevrildi. Diğeri Tarih-i Taberi. İbn Esir’in tarihinin 4 ve 5. ciltleri, Taberi’nin ise 4. cildi Emeviler döneminde Türklere neler yapıldığını bütün ayrıntıları ile ortaya koyuyor.

Emeviler döneminde Kuteybe bin Müslim (669-715) adındaki Horasan valisinin yaptıkları bu kitaplarda bütün ayrıntıları ile yer alır. Ancak neredeyse Türk tarihçileri bu utanç yıllarından söz etmez.

Sadece Kuteybe’nin değil, o dönemde Türk yurtlarını fethe çıkan Emevi komutanların yaptıkları, İbn Esir tarihinde onlarca sayfa anlatılır.

İslam Tarihi ve Taberi Tarihi’nde yer alan katliam rakamları abartılı olabilir ama söz konusu kitaplar, bu döneme ilişkin eldeki en sağlıklı bilgileri oluşturuyor.

Kuteybe ve onun gibileri, 100 binden fazla Türkü katletti, 50 binden fazlasını köle ve cariye yaptılar. Şehirlerin bütün varlıkları “cihat” sonucu ele geçtiği için ganimet olarak alınıp götürüldü. Yalnızca Talkan’da 706’da 40 binden fazla Türkün öldürüldüğü anlatılır. Öldürdüğü erkeklerin kellelerini 20 kilometre boyunca yol kenarındaki ağaçlara astırdığı yazılır.

İbn Esir, yazdığı 10 ciltlik tarihinin 4. cildinin 487. Sayfasında “Tâlekân halkına hücum etti ve çok sayıda kimseyi öldürdüğü gibi dört fersah (bir fersah 5,760 metre) boyunca iki sıra halinde pek çok kişiyi de astı” diye anlatır.

Kuteybe, ertesi yıl Curcan’da benzeri bir katliama imza attı. Öldürttüğü on binlerce Türk’ün kanının karıştığı nehirler günlerce kan renginde aktı. Emevi komutanın Türkistan’daki mottosu, “Her bir Türk kellesi getirene 100 dirhem.” idi.

Bu Emevi katliamcısı Vali Kuteybe, 716 yılında kendi komutanları tarafından öldürülerek katliamları sona erdirilmiş oldu. Kimi tarihçiler, Kuteybe’nin Emevilerin Doğu Valisi Haccac’ın beklentileri yüzünden katliamlara giriştiğini yazar.

Ne var ki buraya özetin özetini bile yansıtmadığım katliamlara ilişkin ne genel tarih kitaplarında ne de ders kitaplarında bir cümle yer alır.

İslam tarihinin pek çok alanı sansürlü olduğu gibi Türk tarihinin de Araplarla ilişkilerin ilk dönemleri kalın bir sis perdesinin altında durur.

Bu kalın sisi kaldırmak ne Türk milliyetçilerinin işine geliyor ne de İslamcıların.

Siyasi liderler, ekonomik gücü elinde bulundurmak için her dönem buna bir kılıf buluyorlar. İnsanları en değer verdikleri noktalardan yakalamalılar ki onları ölüme götürüp üzerine kendi zaferini ilan edebilsin.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin