YORUM | TARIK TOROS
Faşizm söyletme rejimidir. İnsanları susturmak değil, konuşturmaktır. Ezelden beri dönem dönem yaşanmış, yaşanıyor ve yaşanacaktır: “Terör” diyeceksin. “Soykırım” diyeceksin. Bunların tersi de mümkündür: “Kurtuluş örgütü” ya da “özgürlük savaşçıları” diyeceksin, “soykırım yok” diyeceksin, gibi.
***
Dönemin ruhuna uygun örneklerdir bunlar. Konjonktüre göre iktidarı kontrol eden güçlerin tercih ve ezberleri değişir. Konu tek başına “dini ideoloji” veya “ilahi buyruklar” da değildir. Kaynağına inildiğinde bunların “siyasal” nedenlerle tesis edildiği görülür.
***
Gazze’yi bombalıyor, çocuklar ölüyor diye…
İsrail’i protesto için Coca Cola dökenlerin film bitince lıkır lıkır kafaya diktiğini görürsünüz. Hoş, parasını ödediği kolayı dökmek ya da ne bileyim Finike portakalını bıçaklamak da ayrı garabettir ya, neyse.
Buraya kadar masum görülebilir. “Eylem anlayışı kısır, kendince böyle itiraz ediyor” diyebilirsiniz. İnce çizgi “dayatma”dır. Çizgi oraya çekilidir, geçtiğiniz an “faşist” olursunuz.
Tabi, Starbucks’taki oturma eylemiyle dalga geçenlerin 29 Ekim’de bayrak asmadı diye Apple mağazasına dayanması öncelikle “faşizm” değil embesilliktir, o ayrı.
***
Zamanla ezberler sloganlaşır, propaganda metinleri “kamuoyu kanaati” haline gelir.
Kimse, “2053’te dünyanın ilk 5 ekonomisinden biri olacağız” lafını, “Ama 2023 hedefleri tutmadı Reis!” diye sorgulamaz.
Ana muhalefet lideri geri durur mu: “Ey Erdoğan, iktidarı bize devret Filistin sorunu nasıl çözülürmüş, Ortadoğu’ya barış ve huzur nasıl gelecekmiş göreceksin.”
Atış serbesttir.
Bırakın sahaya elindekini ayağındakini fırlatacak, ıslıklayacak bir kitle dahi yoktur çünkü.
***
“Cuma günü İncirlik Üssü’ne doğru yola çıkacağız. Kimse bize dur demesin” diyen zevzek, “Amerikan üslerini kapatıp askerlerini gönderelim” diyemez.
Aklından bile geçmez.
Çizginin nerede çekildiğini bilir, çünkü o devletin bir görevlisidir.
Filistin mitingi düzenlemeyen Güney Amerika devletleri İsrail’le diplomatik ilişkilerini kesip elçilerini çağırırken… Gazze’deki insanlık dramına tepki olarak sözümona Suriye sınırına dayanıp araç kornalarına asılanlar, seslerini zalimlere duyurduklarını sanırlar.
Onlar bununla rahatlarken… Protesto kapaklarını açanlar, vatandaşın gazını aldığını düşünür.
***
Silah tekelinin yapay zekayı alt ettiği barbar bir döneme denk geldik. CNN’in İsrail dostu programcısı, karşısındaki İsrail Ordu Sözcüsü’ne, “Hamaslı komutan orada saklansa dahi, o mülteci kampında masum sivillerin olduğunu biliyordunuz ve bombaladınız, doğru mu anlıyorum?” diye sorunca aldığı cevap şu: “Yani bu da savaşın trajedisi. Onlara güneye gitmelerini söyledik.”
***
George Orwell der ki:
“Aslında hiçbir şey yasa dışı değildi.
Çünkü artık yasa diye bir şey yoktu.”
***
Bir halk göz göre göre katlediliyor, dünya seyrediyor ve kimse kılını kımıldatmıyor.
Tek anlamlı istifa, BM’den geldi. BM’nin İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü, “Gözlerimizin önünde gerçekleşen soykırımı durduramadık, bu konuda aciziz.” deyip görevini bıraktı.
Başka yok.
Bilakis, mesela İngiltere’de ‘ateşkes istediler’ diye Muhafazakar Parti iktidarının bakan yardımcısı görevden alındı, ana muhalefet İşçi Partisi milletvekilinin üyeliği askıya alındı.
Londra parlamentosunda ateşkes istemek yasak!
***
İsrail-Gazze Savaşı: İki tarafın da ellerindeki rehineleri yani sivilleri kalkan olarak kullandığı kuralsız bir vahşete tanıklık ediyoruz. Kimsenin kimseye insan hakları dersi verecek hali kalmadı. Bugünün liderleri yarın toprak olacaklar, fakat kendinden sonrakilere çok kötü bir miras bıraktılar. Hoş, öncekilerin sicili düzgün değildi.
***
Temel haklar değişmedi, müsterih olun.
Bunları savunmak kişiyi terörist veya faşist yapmaz.
İnsan yapar.
Kimse dikkat etmiyor ama Kılıçdaroğlunun “iktidarı bize devret” demesi bir itiraf gibidir. Demek ki seçimler yalanmış Bunun yerine Tayyip iktidarı devretmemiş aslında. Yani Kılıçdaroğlu iktidarın devredilmesini bekliyor. Normalde devir olmaz, seçim olur çünkü.
Tarık bey, yalın ve akıcı üslupla yazılmış ve bir o kadar da nasıl desem özgün tamlamalar ve tarifler içeren yazınız okumaya değdi. Son cümle çok iyiydi.