1950’de Arthur Hoag isimli bir gökbilimci, bilinen galaksilerden farklı bir şekle sahip, daha sonra Hoag’s Type (Hoag Biçimi) olarak anılacak biçimde sıralanmış gezegenler ve yıldızlardan oluşan bir galaksi keşfetti. Dünyaya 600 milyon ışık yılı uzaklıktaki bu galaksinin ortasında yaşlı sarı bir çekirdek vardı ve teleskopla gözlendiğinde galaksideki diğer kütleler, neredeyse mükemmel bir yuvarlak şeklinde dizilmişti.
Arthur Hoag’ın bu keşfinden 66 yıl sonra, Minnesota Astrofizik Enstitüsü’nden araştırmacılar, PGC 1000714 adını verdikleri, dünyadan 359 milyon ışık yılı uzaklıkta Hoag Biçimli bir galaksi daha keşfettiler. Bu keşfi gerçekleştiren ekibin liderliğini yürüten Burçin Mutlu Pakdil, gözlenmiş galaksilerin yüzde 0,1’den daha azının Hoag’ın keşfettiklerine benzediğini aktarıyor.
Çoğu galaksi disk şeklinde
Dünyamızın içinde yer aldığı Samanyolu Galaksisi de dâhil olmak üzere, bilinen galaksilerin çoğunluğu ‘disk’ şeklinde. Hoag Biçimi’ne sahip galaksilerin varlıkları, araştırmacılara galaksilerin ve gezegenlerin nasıl oluştuğuna dair daha farklı bakış açıları ve bilgiler sunuyor. Şili dağlarındaki gözlemevinden görülebilen bu yeni galaksinin merkezinde 5,5 milyar yaşında kırmızı bir merkeze sahip. Dışındaki mavi renkli yörünge ise 0,13 milyar yaşında gök cisimlerinden oluşuyor.
Araştırmacılardan Patrick Treuthardt’ın verdiği bilgiye göre, yeni keşfedilen galaksinin kendine has özelliği içerisinde daha eski bir kırmızı halka barındırması. Burçin Mutlu Pakdil, bu durumu galaksinin iki farklı oluşma aşamaları yaşamasına bağlıyor. Şu aşamada sağlanan ilk fotoğraflara bakarak bu iç ve dış halkaların nasıl oluştuğunu anlamanın imkânsız olduğunu söyleyen Pakdil, daha fazla sayıda bu türlü galaksi fotoğrafına bakarak bir teori geliştirilebileceğini düşünüyor.
Büyük esrar sürüyor
Arthur Hoag, bu şekilde bir galaksiyi ilk keşfettiğinde, biçim farklılığını yerçekiminin sebep olduğu bir ışık yansıtmasına bağlamıştı. Yani galaksinin ışığı dünyamıza gelene kadar çeşitli yerçekimsel etkilere maruz kalarak, bozulmaya uğruyordu. Ancak bu hipotezin, zaman içinde yanlış olduğu ortaya çıktı. Bir başka gökbilimci Noah Brosch ise, çubuk şeklinde dizilen galaksilerin farklı etkilerle bozularak bu şekli alabileceğini öngörmüştü. Ancak bu teori de, bilim çevrelerinde pek kabul görmedi.
İçerideki yaşlı çekirdekle, dışarıdaki genç kütleleri neyin bir arada tuttuğu hâlen esrarını koruyor. Burçin Mutlu Pakdil ve Patrick Treuthardt’ın çalışması, evrenin oluşumuna dair bilinenleri değiştirme potansiyeline sahip.
Amerka’da yaşayan bir Türk’üm. Bu tip haberler sadece Türkiyelileri değil, Türkiye dışındaki Türkleri ve Müslümanları da sevindiriyor. Haberi Türk akademisyenler aracılığıyla ilk duyanlardan biri olarak, Azerbaycanlı bir gökbilimciye ilettiğimde gösterdiği sevinç ve heyecanı görmeliydiniz… Varsın birileri dil uzatsınlar; biz kaale almayıp yolumuza devam edelim. Allah, Burçin Mutlu Pakdil hanıma ve ülkemizi, milletimizi, milli-manevi değerlerimizi yurtiçinde ve yurtdışında tanıtmaya çalışan kadın erkek bütün insanımıza yardım etsin; engel olmaya çalışanlara fırsat vermesin.