YORUM | Av. MEHMET TAHSİN
Tuncay Özkan’a bir teşekkür borcumuz var; adına Ergenekon mu dersiniz ya da başka bir örgüt mü bilemem ama Türkiye siyasetinde karanlık bir yapılanmanın olduğu gerçeğini bir kere daha gözümüze soktuğu için.
Hikayeyi biliyorsunuz, 14 Mayıs gecesi seçim sonuçlarını veremeyen ANKA Ajansı’nın Tuncay Özkan’a ait olduğu ortaya çıktı. Üstelik Soner Yalçın’ın iddiası doğruysa ANKA bu hizmeti verebilmek için CHP’den 80 milyon lira almış. Nereden bakarsanız bakın, ortada nitelikli bir dolandırıcılık söz konusu.
ANKA AJANSI VE KRT TELEVİZYONUNUN SAHİBİ KİM?
Gazeteci Bahar Feyzan’ın son birkaç günde YouTube kanalından yaptığı yayınlar çok ses getirdi. 14 Mayıs gecesi CHP genel merkezinde yaşananları bütün detayıyla anlatan Bahar Feyzan, o gece yaşanan rezaletin baş sorumlusu olarak gösterdiği Tuncay Özkan’ın saltanatını yıkmaya kararlı.
Hakkındaki iddialara cevap vermek için basın toplantısı düzenleyeceğini duyuran Tuncay Özkan, gazetecilerin karşısına çıkmak yerine bir panoya astığı görseller önünde kendini savunduğu 15 dakikalık bir video paylaştı. Tabii Türkiye’de suçüstü yakalanan bütün kriminal tipler gibi o da 15 dakika boyunca iddialara cevap vermek yerine ‘Fütü fütü’ deyip durdu.
Özkan’ın konuşmasında öne çıkan iki konudan biri KRT ve ANKA’nın kendisine ait olmadığı iddiasıydı. Ancak bu iddiayı kendi çevresindeki herkes yalanlıyor. Bu konuyu CHP’li Celal Eren Çelik’e ve Bahar Feyzan’a havale edip geçelim.
TUNCAY ÖZKAN SARAY’DAN 95 MİLYON DOLAR ALDI MI?
İkinci ve Tuncay Özkan’ı asıl yerinden zıplatan iddia ise Saray’dan 95 milyon dolar aldığı iddiası. Almadım diyor. “10 yıldır devam eden dava var ama o davanın taraflarından biri değilim” diyor.
Evet doğru, Özkan o davanın taraflarından biri olamaz zaten. Çünkü Kanaltürk’ün hiçbir yerinde Tuncay Özkan yok; ne ortağı ne de yöneticisi, hiçbiri değil. Dolayısıyla dava sonuçlanıp 95 milyon dolar alındığında da o paranın Tuncay Özkan’a ait olmaması gerekiyor.
Ancak kazın ayağı öyle değil. Tuncay Özkan 2008 yılında Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındığında İstanbul Emniyetinde verdiği ifadede “Gazeteci olduğunu, bir süre çeşitli gazete ve televizyonlarda farklı görevlerde çalıştıktan sonra 2004 yılında Kanaltürk isimli televizyon kanalını kurduğunu, Kanaltürk televizyonunu 2008 yılı mayıs ayında sattığını…” söylüyor.
Aynı ifadeyi savcılıkta da tekrarlıyor “… 2004 yılında Kanaltürk isimli televizyon kanalını kurduğunu, resmiyette hissesinin bulunmadığını, … kuruluşunda maddi olarak koymuş olduğu 3.700.000 $ parayı satıştan sonra geri aldığını…” iddia ediyor.
Dahası var, Tuncay Özkan, “resmiyette hissesinin olmadığı” Kanaltürk’ü öylesine sahiplenmiş ki, kanala “reklam vermekte nazlı davranan” iş adamlarını bazı generallere şikayet bile etmiş!
Şimdi inandınız mı KRT ve ANKA’nın Tuncay Özkan’a ait olmadığına?
Bu arada 95 milyon dolar iddiasını ilk defa ortaya atan Gazeteci Cevheri Güven’in, ortaya çıkardığı kendisinin karanlık ilişkilerine dair tek kelime etmiyor Tuncay Özkan. Mesela eski MİT Müsteşarı ve halen Bahçeli’nin başdanışmanı olan Şenkal Atasagun’un Burgazada’daki evine düzenli olarak neden gittiğini, orada ne görüştüklerini asla söylemiyor.
EVİNDE BULUNAN NUTUK YÜZÜNDEN 6 YIL HAPİS Mİ YATTI?
Tuncay Özkan Habertürk’ten Kübra Par’a, polislerin evinde buldukları Nutuk yüzünden 6 yıl hapis yattığını ağlayarak anlattı. “Hadi canım, Nutuk yüzünden hapis mi yatılır?” dediğinizi duyar gibiyim. Evet, Tuncay Özkan Ergenekon soruşturması kapsamında 28 Eylül 2008’de tutuklandı, 11 Mart 2014 tarihinde de cezaevinden çıktı. Bu kısmı doğru. Ama 6 yıl hapis yatması evinde bulunan Nutuk yüzünden değil.
2008 yılında Ergenekon operasyonlarını yapan, İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Mesut Yılmaz’a kulak verelim: Twitter hesabından açıklama yapan Mesut Yılmaz, Tuncay Özkan’a “Sadece Nutuk’tan dolayı gözaltına alındım demişsin: depondan çıkan 400’den fazla devletin en mahrem MGK toplantı tutanakları ile yüzlerce gizli toplantı tutanaklarının ne işi vardı?” diye soruyor.
Merak eden Ergenekon soruşturmaları esnasında Tuncay Özkan neyle suçlanmış, kendini nasıl savunmuş, evinde ve deposunda hangi deliller bulunmuş, internetten kolayca öğrenebilir.
MGK BELGELERİNİ BULUNDURMAK SUÇ MU?
Tam burada sizlere bir şey hatırlatmak istiyorum. Kapatılan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu 2 Mart 2015 tarihinden bu yana tutuklu. Tutuklu olmasının sebebi, 28 Kasım 2013 tarihli Taraf Gazetesinde Mehmet Baransu imzasıyla yayınlanan bir haber! “Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’de alındı” başlığını taşıyan haberin görselinde Milli Güvenlik Kurulu’nun, 24 Haziran 2004 tarihli kararının bir kopyası yer alıyor.
Haber doğruydu, çünkü aynı gün hükümet kanadından arka arkaya yapılan açıklamalarda kararın varlığı kabul edilmiş ancak “hükümet tarafından yok hükmünde kabul edildiği, hiçbir bakanlar kurulu kararının alınmadığı, hiçbir işlem yapılmadığı.” iddia edilmişti.
İşte Mehmet Baransu bu haberi yaptığı için “devletin gizli belgelerini ifşa etme” suçundan 7 yıl tutuklu olarak yargılandıktan sonra 17 yıl 1 ay hapisle cezalandırıldı. Hala da hapiste.
Şimdi Tuncay Özkan “evimde Nutuk çıktı diye tutuklandım” diye ağlıyor. 400’den fazla gizli belgenin evinde bulundurmasını suç olarak görmüyor olabilir. Gazetecilik saikiyle bazı belgelere ulaşmış olması da anlaşılabilir. Ama o bunu ‘biraz’ abartmış ve Milli Güvenlik Kurulu’nun gizli arşivinin neredeyse tamamını evine taşımış. Ergenekon yargılamasında bu yüzden 7,5 yıl hapis cezası da almış.
Bu kararın da sonradan Yargıtay tarafından bozulduğunu söylememe gerek yok sanırım. Ama sadece 1 adet belgeyi haber yaptığı için 17 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan Mehmet Baransu hala hapiste.