TSK, 10 yıldır ‘mütareke’ dönemini yaşıyor

M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

Türk Silahlı Kuvvetleri, 2015’ten bu yana mütareke dönemini yaşıyor. 15 Temmuz 2016 başarısız kalkışma girişimi ardından iktidar eliyle yapılanlar, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrası Türk ordusuna yapılan toplu terhislerden farklı değil. Sanıyorum kimileri, 10 yıldan bu yana TSK’ya yapılanların mütareke dönemi Türk ordusunun başına gelenlerin benzeri olduğunu ancak kılıç çeken genç teğmenlerin ordudan atılmasıyla anlayacak.

Bu yıl Kara Harp Okulu’ndan mezun olan genç teğmenlerin, kılıç çekerek 10 yıl öncekine benzer yemin etmeleri, birilerini fazla korkutmuş. ‘Korkutmuş’ dememe bakmayın. Bütün karşı hamlelerini “korkmuş” gibi davranarak yapıyorlar.

Teğmenlerin, eski geleneklerinde olduğu gibi kılıç çekip laiklik yemini etmelerinin ardından 1 Eylül’de bu köşede yayınlanan yazımda, “Aktrollerin saldırılarını üç günden fazla devam ettirmeleri halinde, bu saldırılar bilin ki bizzat Beştepe Sarayı tarafından organize edilmiştir. Bu durumda, Kara Harp Okulu’nun 2024 yılı mezunlarının tamamı için kara günler başlamış demektir.” demiştim.

Bu durumda bir adım sonrasında neler olacağını da, “Bu genç teğmenler, ordudan ihraç edilecekleri gibi, darbeye kalkışmaktan yargılanıp mahkum edilebilirler.” diye anlatmıştım.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kılıç vurarak laiklik yemini eden askerlerin ordudan “temizleneceğini” ÖNDER’in 21’inci İmam Hatipliler Kurultayı’nda açıkladı. Teğmenlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” demesinden tam 8 gün sonra. Bu açıklamayı yapmak için seçilen yer ise imam hatipliler toplantısı.

Erdoğan, teğmenlere, “Bu kılıçları kime çekiyorsunuz?” diye savcı olarak sorduktan sonra hakim olarak da, “Oradaki birkaç tane kendini bilmez, bunlar da temizlenecek!” diye de hükmünü verip kararını açıkladı.

Ben teğmenlerin yaptıklarının doğruluğu ya da yanlışlığı tartışmasından uzak, yaşananları ve yaşanacak olanları anlatmaya çalışıyorum. Beğenin ya da beğenmeyin, bu ülkenin kuruluşunun öncülüğünü Mustafa Kemal Atatürk yaptı.

Bu ülkenin ordusuna mensup bir askerin, o ülkenin kurucusuna bağlılığını belli etmesi olağan bir davranış. Dahası ettikleri yemin de yıllardan bu yana her mezuniyette genç teğmenlerin, birincilikle bitiren teğmenin öncülüğünde yaptıkları bir yemin idi.

2013 yılı Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde dönem birincisi Teğmen Mehmet Özsoy’un yaptırdığı yemin ile bu yılın birincisi Teğmen Ebru Eroğlu’nun öncülüğünde yapılan yemin harfiyen aynı.

Cumhurbaşkanlığı koltuğunda, gelecek ‘Tek Adam’ yönetimine koza hazırlayan Abdullah Gül oturuyor. Harbiyelileri alkışlayan Erdoğan da, o sırada muhtemelen, “İktidar ömrüm yeterse, ilk uygun ortamda bu yemini kaldırmaya ant içerim.” yemini ediyordu.

Erdoğan, karacı teğmenleri “temizleyeceğini” açıklayarak, ülkenin mütareke dönemine benzer bir süreçten geçtiğini ortaya koymuş oldu. Hatırlarsanız 30 Ekim 1918’de Mondros’ta imzalanan mütareke (bırakışma) ile Türk ordusu, silahlarını teslim etmek ve hızla askerlerini terhis etmek zorunda kalmıştı.

Osmanlı’ya mütareke metnini imzalatan İtilaf Devletleri, iki hafta sonra 13 Kasım’da ülkenin başkenti olan İstanbul’u işgal etmişti. Daha sonra 16 Mart 1920’de ikinci kez işgalde ise gelenler yönetime de el koydu.

TEĞMENLERİN İHRACINA, ÖZGÜR ÖZEL’DEN ONAY GELDİ

CHP lideri Özgür Özel, Erdoğan’ın “temizlenecekler” çıkışının üzerine yaptığı açıklamada, böyle bir hamle için, Bu ahlaki de değildir, vicdani de değildir!” çıkışını yaptı. Özel’in hakkını yemeyelim, bir de “Bunu milletimiz unutmaz ve affetmez!” ifadesini ekledi.

Daha ortada seçime ilişkin tek bir söz edilmemişken, Erdoğan’ın adaylığını garantiye alan çıkışı yapan CHP lideri Özel, bir tavır koymaktan ziyade muhatabının hamlesinin ahlaki ve vicdani olmadığını dile getirdi. Anayasa ve hiçbir hukuk kuralı takmayan birinin tavrını bu kelimelerle nitelendirmek, “Buyur yapmak istediğini yap. Meydan senin!” demekten bir farkı yok.

Bu sözler, Atatürk’ün kurduğu partinin güncel temsilcisinin söylemesi gereken sözler değil. Bu sözlerin sahibi oturduğu koltuğun hakkını veremeyen biri değil, ya da iktidarın işbirlikçisi olma ihtimali çok yüksek.

Bu ülkenin kurucusuna sahip çıkmanın suç olduğuna ilişkin bir içtihat oluşturuluyor ve Özgür Özel, mütareke döneminin bir yöneticisi gibi mırıldanıyor. Bu teğmenlerin ihraçları gerçekleşirse, bundan sonra Atatürk’ü ve laikliği savunmak suç sayılmasa bile imkansız hale gelir.

Bir dönem CHP’nin liderlik koltuğunda oturan Deniz Baykal’ın izlediği politikalarla Erdoğan’a hizmet ettiği yıllar sonra anlaşıldı. Arşivlerim birilerinin zulmüne uğramamış olsaydı, Baykal’ın tersten Erdoğan’a çalıştığını defalarca yazdığımı sizinle paylaşmak isterdim. Özgür Bey ise maalesef bunu tersten değil, “normalleşme” adı altında yapıyor.

HIRSIZLARA DEVLET KORUMASI, VATANSEVERLER HAPİS KÖŞELERİNDE

Türkiye, Gri Liste’den çıkmak için suç örgütlerine karşı yakın geçmişte bir dizi adımlar attı. Utanç listesinden çıkabilmek için her gün birden fazla suç örgütüne operasyon yapıldı. Operasyonlar, medyaya gösterişli görüntülerle servis edildi.

Dilan Polat ve eşi Engin Polat, “kara para aklama, vergi kaçırma, yasa dışı bahis ve örgüt kurma” gibi dört ağır suçtan yakalanıp tutuklandı. Haklarında 40 yıl hapis cezası istenirken Polat çiftinin serbest bırakılması, bu ülke adaletinin tam bir fotoğrafı olarak önümüze geldi.

Hırsızlar, devlet koruması altında parmak sallarken, teğmenlerin hain ilan edilmesini kimse yadırgamadı sanırım.

Bir askerin elinde kılıç olması kadar normal bir şey yok. “Barış dini” İslam’ın Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın elindi kılıçla hutbe okumasını bugüne kadar kimse sorun yapmazsa, ülke için savaşmak ve ölmek üzerine yetiştirilen askerin elinde kılıcın ne işi var diye sorarlar.

Asker, mezuniyetlerde her zaman kılıç çekti. 2021 yılı Deniz ve Hava Harp Okulu mezunu teğmenler, aynı şekilde kılıç çekmişlerdi. Üstelik Erdoğan’ın katıldığı törende. İkisi arasındaki fark, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demeleri.

Erdoğan, partisini kurma hazırlığı yaptığı ve muhalefette olduğu yıllarda son derece demokrat tavırlar takındı. Dinleyen gerçekten demokrat sanırdı.

Erdoğan, o dönemde bu ülkenin bir takım yanlış yollara sapmasının önündeki tek çözümün laiklik olduğunu söylüyordu. 8 Şubat 2000 tarihli Hürriyet’te Erdoğan ve Bülent Arınç, siyasal İslam olarak niteledikleri Milli Görüş ile yolları ayırdıklarını duyuruyorlar.

Bir yapı, siyasal İslamcılığı kendisine hayat ilkesi saymışsa, onun söylemeyeceği gerçek dışı söz olmaz. O gün çözümü laiklikte gören Erdoğan, bugün kendi kitlesini kışkırtmak için konuşacağı yer olarak imam hatip kurultayını seçiyor. Siyasal İslamcının kirli oyunu bitmez.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Yav Allah aşkına düne kadar devletin ötekileşrdiği İslamcı mahalle ” Vatan sevgisi imandandir” sözünühadis yalanıyla yutturmadı mı? Kutsal devlet, evliyası Yildız’a yüzlerce alkollü içecek alır.. Kült tarikatier zulümler diyarı, kimisi yalancı, kimisi takiyyeci, kimisi, de te’vilci. Kült tarikatlar liderlerini ya tanrı, ya Peygamber görür ya da öyle muamele yapar. En kötüsü de bunu, bu davranışını yüzüne çarpınca arsızca inkar eder….

  2. Bu yemin ülkenin kurucusu olan Manevi şahsiyete bağlılık yemini değildir. Atatürkün ölümünden sonra oluştulan faşist, acımasız, darbeci, bir çetenin Kemalist ideolojisine bağlılık yeminidir. Bunlar laiklik dediler, mustafa kemal dediler, Darbe yaptılar. Bu ülkede tahripin 15 temmuz sonrası hariç bütün darbeleri bu zihniyet yapmıştır. Kemalistler örgüttür, darbecidir ülke için milli güvenlik sorunudur.

  3. Evet size katılıyorum bu ülkenin kuruculugunu m kemal yapmistir. herturlu munafıklık masabasi pazarlık ve yavsakligi yaparak. o donemdeki samimi muslumanlari derdest ederek. TC savunuculari şunu bilmeliki herturlu munafıklık yavsaklik ve orospulugun temsilcisidir. o nedenle TC de yaşayan muslumanlarda dahil hepsi münafık yavsak orospu olmadan sistemde yer edinemez. mesele sağ soldegil. CHP TC Nilgün n doludur. Akp TC nin saygıdır. ikisinin ortak özelliği yavsaklik munafıklık ve orospuluktur.

  4. Bu Ülkeyi Mustafa Kemal kurdu diyorsun. Kurmadan önce takiye yaptigi Milletin bu sekilde bir devlet istemedigi apacik ortadadir. Kimlerle ortak oldugu, 100 yillik bu bitmeyen Manda olmaktan beter durumumuz. Neler sokmuslar icimize, devletimize. Eee kuran deccal olursa avaneleride Mason, sebataycilar, ateistler, takiyeciler … olur. Bu Milleti bu sekilde 100-150 yildir esaret altina almislar.
    O zamanlarda cahil Milleti kandirmak daha kolaydi…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin