YORUM | MAHMUT AKPINAR
Globalleşen dünyada Youtube, Instagram, Twitter, Facebook gibi sosyal medya platformları hızla konvansiyonel medyanın yerini alıyor. Youtube kanallarının izlenirliği TV kanallarının üzerinde. Klasik medya şirketleri geleneksel yayınlarının yanında sosyal medya hesapları üzerinden paylaşımlar yapıyor. Onlar da sosyal medyaya muhtaç.
Sosyal medya platformları manipülasyonlara çok açık. Trump’ın seçildiği 2016 yılında ABD seçimlerinin Facebook üzerinden planlı ve hedefli şekilde manipüle edildiğine dair bulgular ortaya çıktı. Bu nedenle Facebook yöneticileri, Cambridge Analytica skandalında üyelerinin özel bilgilerini sattıkları iddiasıyla ABD Senatosunda hesap verdi. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg senatörler karşısında soğuk terler döktü. Şirket çeşitli ülkelerde para cezalarına çarptırıldı. Bazı davalar ise hâlâ devam ediyor.
Sosyal medya platformlarının takipçilerinin bilgilerini suistimal etmeleri, manipülatif eylemlere aracı olmaları mutlaka denetlenmeli. Kişilik haklarına saldıran, ırkçılık-ayrımcılık yapan, ağır küfür ve hakaret içeren paylaşımlar engellenmeli, hesaplar takibe alınmalı. Sosyal medya şirketleri bu konularda kullanıcılara elbette uyarılarını yapmalı, sınırlar çizmeli. Ancak öte yandan artık sosyal medyanın dünyanın en etkin haberleşme, iletişim zemini olduğu, dünyanın en çok izlenen TV kanalları olduğu da dikkate alınmalı. Günümüz insanları sosyal medya platformları üzerinden bilgileniyor. Yüzbinlerce, milyonlarca takipçisi olan hesaplar görüşlerini, yazılarını, haberlerini bu platformlar üzerinden paylaşıyor. Halkın bilgi alma ihtiyacı buralardan karşılanıyor.
Trump’ın yaptığı Twitter paylaşımları sonrasında Trump taraftarlarının Kongre’yi basması, şiddetin, ölümlerin olması sadece ABD’de değil dünyada büyük yankı oluşturdu. Bu paylaşımları ve olayları gerekçe gösteren Twitter önce Trump’ın hesabını dondurdu, sonra süresiz engelledi.
Bu işlemler Trump gibi tehlikeli paylaşımlar yapan birisine uygulandığı için çok kimseyi memnun etti, tepki oluşturmadı. Ancak yapılan işlemde kamuoyunun bilgi alma hakkının sınırlandırılması ve ifade hürriyetinin engellenmesi var. Konvansiyonel medya organlarına bağımsız mahkemelerin veya özerk kurumların kararı olmaksızın kapatma, karartma, cezalandırma uygulanamıyor. Bugün pek çok sosyal medya hesabı kurumsal TV’lerden, gazetelerden daha etkin, daha çok takipçiye sahip. Kapatılan hesap Trump’ın da olsa ilkesel olarak Twitter’ın bir hesabı idari bir kararla kapatabilmesi, bir yargı kararına veya bağımsız bir kurul kararına ihtiyaç duymadan engelleyebilmesi, basın özgürlüğünün ve ifade hürriyetinin ihlali kapsamına girer. Nitekim demokratik bilincin yüksek olduğu ülkelerden ve Merkel, Macron gibi liderlerden bu karara itiraz geldi.
Benzer uygulamalar YouTube platformundan da gelebiliyor. Geçen ay içinde böyle bir olay, pek çok TV’den daha çok takipçiye sahip ve daha etkin bir kanal olan Bold Medya’nın başına geldi. TRT’nin şikayeti üzerine Bold Medya herhangi bir yargı kararı veya bağımsız kurul kararı olmaksızın kapatıldı. Bir ay boyunca takipçilerinin bilgi edinme hakkı, Bold Medya’nın ifade hürriyeti engellendi.
Youtube, Twitter, Facebook gibi platformlar her ne kadar özel şirket gibi görülse de halkı bilgilendirme ve ifade hürriyetinin kullanılması açısından kamusal misyon görüyorlar. Dolayısıyla bu şirketlerin yöneticilerinin re’sen ve idari kararla milyonlara ulaşan hesapları dondurması, kapatması kabul edilebilir değil. Otoriter ülkeler zaten bu tür platformları mutlak denetiminde tutuyor ve oraları kendileri açısından “vatandaşını takip aracı” haline getiriyor. Ama ifade hürriyetini, basın özgürlüğünü kutsal kabul eden demokratik ülkelerde keyfi ve idari bir kararla engellemelerin yapılabilmesi demokrasiyle, özgürlüklerle bağdaşmıyor.
Sosyal medya şirketinin ekonomik varlıkları, gelirleri, reklamları özel mülkiyetin konusu olabilir ve bu konular özel hukuk alanına girebilir. Ancak pek çok yazarın, gazetecinin, sanatçının, akademisyenin, siyasetçinin yıllar içinde, emeğe dayalı şekilde oluşturduğu hesaplardan yaptıkları paylaşımlar halkın bilgilenme hakkına ve ifade hürriyetine girer ve kanaatimce kamu hukukunun alanıdır. Demokratik dünyada bu platformlar artık ifade hürriyetinin kullanıldığı, kamu hizmeti de ifa eden platformlar olarak görülmelidir. Halkın bilgilenme ihtiyacını karşılayan sosyal medya hesaplarının kapatılması, engellenmesi şirket yöneticilerine bırakılmamalıdır. Ya buna dair yargı mekanizmaları oluşturulmalı veya içinde uzman hukukçuların da olduğu şirketlerden bağımsız, özerk heyetler bu tür kararları almalıdır.
Trump’ın bile olsa sosyal medya hesapları keyfi engellenmemelidir.
Bu görüşü ilk olarak Merkel’den duydum. Çok şaşırdım. Avrupa’nın liberal değerler açısından bir tık aşağıda düşünce yapısına sahip olduğunu düşündüm. Siz yazmışsınız daha da şaşırdım.
Ben katılmıyorum. Ben ilkesel olarak özel şirket olduğu için kapatılabileceğini düşünüyorum ve destekliyorum. Youtube’dan videolarınız silinebilir. Gmail hesabınız bir gün kapanabilir, tüm emaillerinizi kaybedebilirsiniz. Bir para ödemediğiniz müddetçe dava edemezsiniz. 1 penny bile ödemişseniz, aranızdaki sözleşme çerçevesinde mahkemelere başvurursunuz.
Haydi, olmadı diyelim, biraz daha sizin ve Merkel’in bakış açısına yaklaşayım. Bunları bir gazete gibi düşünün. Bir köşe yazarınız apaçık bir şekilde halkı kin, nefret ve şiddete teşvik ediyor, yalan bilgi veriyor? Gazetenin GYY olarak Editör olarak ne yazılsa eyvallah mı diyeceksiniz.
Bence devletin rolü sürekli herşeye burnunu sokmak olmamalı. Öncelikle halkın güvenlik ihtiyacını karşılamalı. Sonra halk arasındaki anlaşmazlıkları sulh yoluyla çözmeye odaklanmalıdır. Diğer roller hep ikincildir. İkincil rollere odaklanıldıkça, devletler asli vazifelerini ihmal ederler ve zamanla halkın özgürlüklerini kısıtlayan, halkını kategorize eden, halkı düşman belleyen canavarlara dönüşür.
Yargılamalarda insanlara mahkum edecek kişiler, halktan ve yaşamın gerçeklerinden kopuk oligarşik (yargıçlardan) tek yada üç kişiden oluşmamalıdır. Mutlaka halkın da katıldığı bir jüri sistemi uygulanmalıdır. Ayrıca maksimum üç kişiden oluşan hakimleri manipüle etmek ve kandırmak daha kolaydır.
Özetle benim gözümde, herşeye müdahale etmeye çalışan Avrupa gerçek bir demokrasi değildir. Lafta sosyal demokrasidir. Ama herşeyden vergi alır. Çalışma prosedürleriniz uzundur. Bu nedenle iş bulmanız, çalışmanız, iş değiştirmeniz uzun süreçler alır. Bu yapısıyla hantal olup, ilerlemeye frenleyici etkide bulunur.
Düşünmek ve yazmak ayıp değilse, bunlar da benim görüşüm.
Zehra Koç yorumuna katılıyorum. Demokrasi anarşi üretme terörize etme hakkı değildir. Kimseyi zorla Facebook veya Twitter üyesi yapmıyorlar. Liberal dünyanın ürünü. İfade hürriyeti korunsun ama nasıl? Daha çok yol yürümeli. Hollanda yanıyor Avrupa sırada. Anarşizm tehlikesine dikkat çekmeli. Karşılıklı saygı, değerlerin paylaşılması ortak yaşama bilincinin güçlenmesine kafa yormalı. Mutlak olan huzur ve barış olmalı. Bozdurmamalı. YouTube Türkiyesiz de yoluna yürüyebilseydi keşke de Türkiye batı değerleri olmadan yürüyemediğini öğrenseydi.