Trump’ın ‘ekonomi modeli’, ABD’ye çare olacak mı?

SÜLEYMAN KARAMAN | YORUM 

Yakın zamanda Donald Trump’ın yeniden başkan olmasıyla sadece Amerika değil, bütün dünya yeni bir döneme girdi. Amerikan sağının popülist politikalarını takip eden, milliyetçi, göçmen karşıtı, ekonomik korumacı, kültürel muhafazakar, düşük vergileri tercih eden ve sosyal programlara karşı söylemlerini dilinden düşürmeyen Trump’ın, gerçekte ne yapabileceğini ise zaman içinde hepimiz göreceğiz.

Var olan düzeni değiştirmek, yerine oturmuş olan çıkar gruplarını sarsmak hiç de kolay değil. Trump ilk seçildiği dönemde de bir çok şeyi değiştireceğini vaad etmişti ama aslında çok bir şeyi değiştirmedi/değiştiremedi. “Washington DC’deki bataklığı kurutacağını” defaatle söylemiş olmasına rağmen çok bir şeyin değişmediğini söyleyebiliriz.

Trump’ın seçimleri kazanmasına yardımcı olan faktörlerden birisi olan Elon Musk’ın, Amerikan devletinin yönetiminde aktif rol alması tartışmalı konulardan bir tanesi. Devlet bütçesini hafifletmek için federal işçilerin işten çıkarılmalarını hedef alan işten ayrılmayı teşvik kanunu hiç de popüler değil. Musk kendi firmalarının başarılı olmalarında çok önemli kararlar almış, ve onların dünyanın en önemli firmaları (Tesla, SpaceX, X.com) olmasında büyük bir rol oynamış birisi. Ama bir devletin çalışma düzeni, özel firmaların işletilmesinden çok farklı gerçekleşir. Bir devleti özel bir işletme gibi yönetemezsiniz.

Korumacı ekonomi politikaları

Trump’ın siyasi söyleminde korumacı ekonomi politikaları öne çıkıyor. Amerikan dolarının değeri uzun zamandır diğer para birimlerine göre daha değerli olduğundan, Amerikan üreticileri ihracat yapmakta bir dezavantaja maruz kalmaktadırlar. Trump orta sınıf halkın oylarını kazanmak için doların değerini düşürüp, Amerikan üreticilerine yardımcı olacağını vaad etmiştir. Ama gümrük vergilerini artırmak gibi uyguladığı diğer politikalar, doların değerini artıracak politikalardır.

Zaten kendisi seçimi kazanır kazanmaz doların değerinin artmış olması, piyasaların Trump’ın ekonomi politikalarının doların değerini hangi yönde etkileyeceğine inandıklarını göstermiştir. Gümrük vergileri artarsa ithal malların fiyatı artacak ve enflasyona sebep olacak. Enflasyon artarsa, yüksek enflasyonla mücadele etmek için Amerikan merkez bankası faizleri yüksek tutacak. Amerikan dolarına ödenen yüksek faiz de dolara olan talebi artırıp doların değerini artıracak.

Artan gümrük vergileri, yurt dışından ithal edilen ürünlerin fiyatlarını doğrudan yükselttiği gibi, ithal hammadde fiyatlarına uygulanan gümrük vergileri de yurt içinde üretilen ürünlerin fiyatlarını dolaylı olarak yükseltir. Yapılan akademik çalışmalar, devletin artan gümrük vergileri ile kazandığı paranın, halkın artan fiyatlardan kaynaklanan ödemelerini hiç bir zaman karşılayamadığı yönünde. Yurtiçi üreticilerini desteklemeyi hedefleyen gümrük vergileri, yurtiçi üreticilerini yabancıların rekabetinden kısmen koruduğu için, onların rekabet etme gücünü erittiği ve fiyatlarını yükseltip kar marjlarını yükseltmekten başka bir avantaj sağlamadığı görüşü de yaygın.

Bir misal verecek olursak, elektrikli Çin araçlarına getirilen yüksek gümrük vergileri, Amerikan araç üreticilerini rekabetten koruduğu için, kendi ürünlerini geliştirmek yerine fiyatlarını yükseltip karlarını artırmaya iter. Bu da uzun vadede Amerikan halkının daha yüksek fiyatla daha kalitesiz ürünler kullanmalarına neden olur.

Vergi indirimleri doların değerini düşürür mü?

Doların değerini yükseltecek başka bir Trump politikası da vergi indirimleridir. Vergi indirimi tüketicilerin gelirini yükseltir. Daha yüksek bir gelire ulaşan insanlar da tüketimini artırırlar. Artan talep enflasyona ve doların değerinin artmasına neden olur.

Vergi indirimlerinin ortaya çıkaracağı başka bir problem de gelir dağılımı üzerine olan olumsuz etkileridir. Amerikan devletinin yıllık bütçesi uzun zamandır açık vermekte ve toplam borcu da artarak devam etmektedir. Vergi indirimleriyle halkın ve firmaların ellerinde kalacak gelir miktarının artırılması hedefleniyor. Bu artışın da ülke ekonomisini büyüteceği öngörülüyor.

Ama buradaki problem ne?

Devletin bu vergi indirimlerini finanse edecek bir geliri yok.

O zaman nasıl olacak bu?

Borç alarak tabii ki…

Modern ülkelerde devlet, devlet tahvilleri satarak borçlanır. Bu tahvilleri alacak insanlar ve kurumlar olduğu sürece devlet borçlanmada bir problem yaşamaz. Bu tahvilleri genelde zaten varlıklı insanlar alır. Devlet, tahvillerinin ödenme zamanı geldiği zaman da bunu vergi veren halktan toplanan paralarla yapar. Yani devletin tahviller üzerinden faizle borçlanması, vergi veren halktan, tahvilleri satın alan zenginlere bir servet transferidir. Bu da gelir dağılımında büyük bozukluklara sebep olur.

Bugün itibariyle Amerikan devletinin borcunun sadece faizi yıllık 1 trilyon dolardan fazladır. Yani her yıl 1 trilyon dolarlık fakirden zengine bir servet transferi olmaktadır. Böyle bir durum Amerikan tarihinde bir ilk değil. 1980’lerin başında da aynı durum yaşanmıştı ve gelir dağılımında büyük bozukluklara neden olmuştu.

İstihdam sorunu çözümsüz!

Sonuç olarak doların değerini düşürüp üretimi ve istihdamı artırmak kolay değil. Amerikan dolarının rezerv para birimi olmasından kaynaklanan yüksek değeri, Amerikan ekonomisine başka yönleriyle çok büyük avantajlar sağlamaktadır. Mesela, Amerika sadece para basıp yapacağı ithalatı bu para ile yapabilir. Diğer ülkeler doları talep ettiklerinden ötürü, Amerika karşılıksız mal almış gibi olur.

Olayın başka bir yönü de Amerika’nın iç üretiminden kaynaklanan istihdamın hiçbir zaman eski seviyelerine ulaşamayacağıdır. Nasıl ki 150 yıl önce tarım sektöründe halkın yarısından fazlası çalıştığı halde, bugünkü tarım üretimi teknolojinin ilerlemesiyle, ve ülke nüfusunun sadece yüzde ikisi bu sektörde çalıştığı halde çok daha fazladır. Aynen öyle de Amerikan üretimi (manufacturing) çok daha az istihdamla rekor üzerine rekor kırmaktadır.

Neden? Çünkü teknoloji ve otomasyon ilerlediği için eskisi kadar işçiye ihtiyaç yoktur. Yani ülke içi üretimle Amerika’da istihdamı artırmaya çalışmak boş bir hayalden başka bir şey değil.

Kanaati acizanemce, yapılan bütün bu reform çalışmalarının gerçekten sonuca götürecek, ülkeyi daha iyi bir seviyeye çıkaracak teşebbüsler olmadığı yönünde. Çok fazla ses çıkıyor (gürültü şeklinde), ama sonuca götürücü, gerçekten problemleri çözecek çalışmalar ortada yok.

Birkaç misal verecek olursak; Musk’ın başında bulunduğu DOGE kurumu her bir federal devlet çalışanının son bir hafta içinde yaptığı işleri rapor etmesini istiyor. Bu rapora göre de o insanların işten atılıp atılmamalarına karar verilecek!!

Böyle bir işten atma olur mu? Var olan kanunlar buna müsade etmez zaten.

Sonuç: bol gürültü ama ortada iş yok. Trump’ın bu ikinci başkanlığı, ilk başkanlığına benzer olmayacak. Şimdi farklı bir dünyada yaşadığımız için yapılması gerekenler de farklı. Aslında, Cumhuriyetçi Parti’nin Amerika’da önemli değişiklikler yapma potansiyeli var. Demokratlara kıyasla Cumhuriyetçilerin bitirici hamleler yapmaları için söylemleri daha kuvvetli. Ama gel gör ki, bütün ülkeyi arkasına alıp siyaset yapmaktansa, ‘insanları nasıl irrite edebilirizin’ derdindeler sanki!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin