Trump, ‘önce ben, hep ben’ politikasında vites yükseltiyor

ADEM YAVUZ ARSLAN | YORUM

ABD Başkanı Donald Trump ikinci başkanlık döneminin ilk Kongre konuşmasında bir çok başlıkta çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. Sözleri taraftarlarınca sık sık alkışlarla kesilen Trump tam 99 dakika konuşarak ‘en uzun Kongre konuşması’ rekorunu da kırdı. 44 gün içinde ABD’yi dönüştürdüğünü iddia etti. Seçim kampanyası sırasında vaad ettiği Grönland’ı ve Panama Kanalı’nı alma konusuna değinirken, “Bir şekilde alacağız!” ifadesini kullandı. Pensilvanya’da uğradığı suikasti hatırlatıp, “Tanrı beni Amerikayı büyük yapmam için korudu.” dedi.

Trump’ın uzun konuşmasından notlara geçmeden genele ilişkin bir kaç gözlemimi aktarayım.

Trump’ın 2017’de yaptığı Kongre konuşmasını da Washington DC’de izlemiştim. Dün geceki konuşması ile kıyasladığımda dikkatimi çeken en büyük fark söylemde yaşanan değişiklikti. Şöyle ki; Trump ilk başkanlık döneminin ilk Kongre konuşmasında sürekli olarak “tüm Amerikalılar“ vurgusu yapmıştı. Ancak ikinci başkanlık döneminin ilk konuşması Cumhuriyetçi partili destekçilerine yönelikti. Yani Trump’ın herkese ulaşmak gibi bir kaygısı yoktu. Hatta konuşması muhafazakarların alkışladığı, liberaller ve Demokratların yuhaladığı çatışma alanları ile doluydu.

Trump konuşmasına seçim zaferini hatırlatarak başladı ve kendisine “on yıllardır görülmemiş bir yetki“ verildiğini iddia etti. Kucaklayıcı bir dil yerine kesin ve ayrıştırıcı bir tonda konuştu. Demokratlarla sık sık alay etti. Bir yandan devlet memurlarına hitaben, “Politikalarımıza direnirseniz kovulursunuz!” derken, uluslararası ilişkilerde verdiği örneklerin alt metni “Ben güçlüyüm ve  istediğimi yaparım!” şeklindeydi.

Amerikan siyasetinde pek de alışık olmadığımız bir şey daha oldu. Trump alkışlarla kesilen konuşmasını bitirip kürsüden indikten sonra da Cumhuriyetçi partililerin övgü yağmuruna tutuldu. Bir yanda Trump’la el sıkışabilmek için sıraya girenler ve selfi yapmak için birbiriyle yarışanlar, öbür tarafta başkanı protesto eden Demokrat partililer vardı. Son dönemde sıklıkla tekrar ettiğimiz ‘bölünmüş Amerika’ daha da belirginleşti denebilir.

Gelelim konuşmadan notlara.

DAHA YENİ BAŞLIYORUZ

ABD Başkanı Donald Trump, Kongre’nin ortak oturumunda yaptığı konuşmada göreve gelişinden itibaren attığı adımları hatırlattı. “Amerika geri döndü.” diyerek başladığı konuşmasında, yönetiminin 44 gün içinde ülkeyi dönüştürdüğünü iddia etti. Yönetiminin hızına dikkat çekerken, selefi Biden’ı ‘ABD tarihinin en kötü başkanı’ olarak nitelendirdi.

“Daha yeni başlıyoruz.” dedi.

Çok tartışılan gümrük vergisi kararını savundu. “Bize yıllardır uygulanan gümrük vergilerine karşılık vereceğiz. Yıllardır kazıklanıyoruz başka ülkeler tarafından. Bunun sürmesine izin vermeyeceğiz.” ifadelerini kullandı. Panama Kanalı’nı geri alacağını belirterek, “Kanal Amerika için üretildi, onu geri alacağız.” dedi ve Grönland’ın da bir şekilde alınacağına inandığını söyledi. Ayrıca Zelenski’den bir mektup aldığını ve ‘Ukrayna’nın kalıcı barış için müzakerelere ve nadir toprak mineralleri anlaşmasını imzalamaya hazır olduğunu’ söyledi.

Trump ilk 44 günde yaptıklarını tek tek anlattı. Özellikle sınır güvenliği başlığında uzun  konuştu. Acil durum ilan edip orduyu görevlendirdiğini hatırlattı. Attığı adımlar sayesinde yasa dışı göçmen sayısının tarihin en düşük değerlerine ulaştığını iddia etti. Biden döneminde ABD’nin hırsızlar, katiller ve çeteler tarafından işgal edildiğini savundu.

ÖNCE VE SADECE AMERİKA

Donald Trump, konuşmasında Amerika’yı büyük yapmak için uygulamaya koyduğu politikaları sıraladı.

Yurt dışına yapılan tüm yardımları askıya aldıklarını, İklim Anlaşması ve Dünya Sağlık Örgütü’nden neden çıktıklarını anlattı: “O dolandırıcılıktı. Farklı ülkelerin ödemediği paraları ödüyorduk. Yozlaşmış Dünya Sağlık Örgütü’nü de dinlemeyi bıraktık. Aynı zamanda BM İnsan Hakları Konseyi’nden de ayrıldık. Onlar ABD düşmanı. Bizden önceki yönetimin elektrikli araba kısıtlamasını da kaldırdık. İnsanlar istediği arabayı alacak. Bütün hükümet sansürünü ortadan kaldırdım ve özgür düşünceyi Amerika’ya yeniden getirdim. 2 gün önce yeni bir kararname imzaladım ve İngilizce’yi ABD’nin resmi dili ilan ettim. Meksika Körfezi’ni Amerika Körfezi olarak yeniden adlandırdım. Aynı zamanda kapsayıcılık politikalarının hegemonyasını da ortadan kaldırdık. Artık federal hükümeti boğazlayamayacaklar. Bundan sonra işe alımlarda ırk ve cinsiyet gözetilmeyecek. Liyakatinize göre işe alınmalısınız. Yüce mahkememiz de bize destek çıktı. Kritik ırk eğitimini eğitim programlarından kaldırılıyoruz ve resmi politika olarak sadece iki cinsiyetin olduğunu yasalara geçirdik. Erkeklerin kadın sporlarında mücadele etmesini yasakladım. Size anlattığım mantık devrimimizin ufak bir parçası.”

YUMURTA FİYATLARINI DÜŞÜRECEĞİM 

Trump’ın konuşmalarında popülist söylemler tercih ettiği herkesin malumu. Herkese ‘daha fazla para, daha az vergi’ vaadinde bulunuyor. Bir yandan milyar dolarlık yatırımları ABD’ye geri getireceğini iddia ederken öbür yandan yumurta fiyatlarının yüksekliğinden şikayet edip bu sorunu çözeceğini iddia etti.

Bürokrasiyi hizaya sokacağını, israfı önleyeceğini anlatırken açıkça memurları tehdit etti. Politikalarına uymayanları kovacağını söyledi: “Ülkemizden katilleri, hırsızları atıp yerine zengin yatırımcıları getireceğiz, Bu hedef doğrultusunda çok detaylı bir şekilde gold kart uygulamasını düşünüyorum. Çok yakında satışa çıkacak 5 milyon dolara. Dünyada istihdam sağlayan insanlara vatandaşlık sağlayacağız. Kazandıkları para üzerinden sadece bize vergi ödeyecekler. Geldikleri yere vergi ödemeyecekler. Böylelikle ülkemizde kalacaklar.”

GRÖNLAND’I BİR ŞEKİLDE ALACAĞIZ 

Biden’i ‘ABD tarihinin en kötü başkanı’ olarak tanımlayan Trump, kendisinden önceki yönetimin açık sınır politikası uyguladığını, suç örgütlerinin ABD’yi işgal ettiğini, ülkede kamu düzeninin kalmadığını söyledi. Seçim kampanyasında sık sık tekrar ettiği Grönland ve Panama gündemini pas geçmedi: “Panama Kanalını geri istiyoruz. Benim yönetimim Panama Kanalı’nı geri alacak ve bunu yapmaya başladık bile. Kanal Amerika için üretildi, onu geri alacağız. Sevgili Göröndland’lılar sizin kendi kaderinizi belirleme hakkınıza saygı duyuyoruz ancak ABD’ye gelmenize ihtiyaç duyuyoruz. Ben bir şekilde Grönland’ı alacağımıza inanıyorum.”

Donald Trump, geçen hafta Beyaz Saray’da yaşanan kavgadan sonra dünyanın bir numaralı gündemi haline gelen Zelenski ve Ukrayna başlığında ise şunları söyledi: “Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’den önemli bir mektup aldım. Mektupta, Ukrayna’nın kalıcı barışı daha da yakınlaştırmak için en kısa sürede müzakere masasına oturmaya hazır olduğu yazıyor, Ukrayna’nın kalıcı barış için müzakerelere ve nadir toprak mineralleri anlaşmasını imzalamaya hazır olduğunu söylüyor. Rusya da barışa hazır. Bölgede akan kan bir an önce durmalı.”

PROTESTOLAR PANKARTLAR VE SLOGANLAR 

Trump’ın uzun konuşması sırasında Cumhuriyetçi Partililer coşkulu bir şekilde destek verdiler. Sık sık sloganlar atıldı. Trump’ın hem alkışlar hem de sloganlardan çok memnun olduğu görülürken, Demokratların oturum boyunca protest bir tavır takınması dikkat çekti.

Trump’ın konuşmasının başında, Temsilciler Meclisi salonunda ilginç bir olay yaşandı. Demokrat Temsilciler Meclisi Üyesi Green, Meclis Başkanı Mike Johnson’ın uyarılarına rağmen Trump’ın konuşmasını bölmeye devam etmesi üzerine güvenlik görevlileri tarafından salondan çıkarıldı. Bu esnada Demokrat meclis üyeleri Trump’ı yuhalarken, Cumhuriyetçiler ise “ABD” sloganları attı. Bazı Demokrat Partililer ise  salonu  terk etti.

Kadın vekillerden bazıları pembe kıyafetleriyle Trump’ı protesto ederken en dikkat çekici eylem Floridalı vekil Maxwell’den geldi. “Burada Krallar Yaşamaz“ yazan bir tişört giyen Frost, Trump’ın çok istese de kral olmayı başaramayacağını iddia etti.

Sonuç olarak; Trump’ın tarihi uzunluktaki konuşmasının bütününe baktığımızda iki şeyin altını çizmekte fayda var. Trump, Amerikan halkından tarihi bir yetki aldığını ve “Amerika’yı yeniden büyük yapmak için Tanrı tarafından kurtarıldığını“ iddia etti. Dolayısıyla “Ben yaptım oldu!” demeye ve yargı dahil hiçbir engeli tanımamaya kararlı gözüküyor…

Bir başka ifadeyle Trump dönemindeki hareketliliğin ve tartışmaların hiç bitmeyeceğini söylemek mümkün.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

3 YORUMLAR

  1. Oy verseydim Trump’a verirdim. Sebebi:
    1- acik sozlulukle yapacaklarini siyaset agzi kullanmadan direk aktariyor
    2 kendi yonettigi ulkenin cikarlari icin calisiyor
    3- savaslarin bitmesini istiyor, askeri harcamalari azaltiyor

  2. ABD ve Bati nin gelismesine katkida bulunan artik gercek Insanlik ve Islam düsmanidir. Mecburiyet varsa ABD ve Batida kaliniyorsa buna Cin de dahil ya disarda yatirim yapin yada parayi disari cikarin.
    Bunlarin Burnu yere sürtmeden sömürü bitmez, Adam olmazlar. Afrika nin, Asyanin, Güney Amerikanin Bati degissin, Basat olsun. Yeter artik bu Batinin zülmü, sömürüsü, Islam düsmanöigi.
    Zaten Islam Cografyasindaki Diktatörlerin de sebebi bunlar, Maddiyat düskünlerini köle ediyorlar.

    Disardan iyi calisip zamani gelince gercek Muazene ve Adalet gercek Islam eliyle olacak!

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin