Amerika’nın başkanlık seçimlerindeki Trump tercihinden sonra, ‘günah keçisi’ arama çalışmaları da başladı. Hillary Clinton, FBI direktörü James Comey’yi suçlarken, bazı liberal kalemler de Facebook’ta yayılan ‘yalan haberlere’ kafayı takmış durumda.
ABD Başkanlık Seçimleri öncesi Facebook’ta yayılan bazı ‘haberler’ şöyleydi mesela: Papa, Trump’ı destekliyor; Hillary Clinton 137 milyon dolarlık yasadışı silah satın aldı ve Clinton’lar Maldivler’den 200 milyon dolarlık ev sahibi oldu… Buna, ABD’deki yetişkinlerin yüzde 44’ünün haberleri Facebook’tan takip ettiğini eklediğinizde, durum biraz karışıyor.
Zuckerberg: O kadar da değil…
Buna karşılık Facebook kurucusu Mark Zuckerberg, açıklama üstüne açıklama yaptı ve Facebook’ta yayılan ‘yalan haberlerin’ sanıldığı kadar büyük etki uyandırmadığını, hele seçimlerin gidişatını değiştirecek kadar etki edemeyeceğini savundu.
Facebook’a yönelen eleştirel yorumlar, sosyal paylaşım platformundan sahte içeriklere karşı ‘polislik yapmasını’ talep ediyor. Ancak Zuckerberg haklı olarak, içeriklere böyle bir müdahalenin Facebook’u daha az cazip kılacağını düşünüyor. Bunun yerine herkesin akıp giden bilgiye karşı daha dikkatli olması gerektiği fikrini öne sürüyor.
Sorumsuz medya
Gazete, radyo ve televizyondaki ‘sorumlu yayıncılık’ anlayışının aksine, sosyal medya hiçbir şekilde ‘sorumluluk’ kabul etmeyen bir medya alanı. Buna imkânı da yok çünkü geleneksel medyanın aksine içeriği üretenler üzerinde bir ‘otoriteye’ sahip değil.
Nitekim Facebook’ta Türkçe üretilen içerikte de çok sayıda ‘asılsız iddia’ ve hatta ‘yalan haber’e rastlamak mümkün. Türkiye’de geleneksel ve ‘sorumlu’ medya da sürekli yalan haber ürettiği için Facebook’taki bu durum pek sırıtmıyor.
