Trump, Dugin ve Üçüncü Dünya Savaşı [Vehbi Şahin]

Amerikan halkı yeni başkanını seçti. Sonuçlar hemen herkesi şaşırttı. Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump, rakibi Hillary Clinton’ı geride bırakarak ABD’nin 45. Başkanı oldu.

Şüphesiz kimilerince ‘sürpriz’ kabul edilen seçim sonuçları her yönüyle irdelenecektir. Her ülke de ABD ile ilişki seviyesine göre yeni dönemin ne getirip ne götüreceğinin hesabını yapacaktır.

Sonucun belli olmasından sonra liderlerin kendi ülke çıkarları doğrultusunda temennilerde bulunmasından onların da bu neticeyi pek öngörmedikleri anlaşılıyor.

YILDIRIM’IN TEK DERDİ

Sanırım bir tek Türkiye bu sonucu bekliyordu ki bölgesel ve küresel rekabetin orta yerindeki bir ülke olarak ne düşündüğümüzü Başbakan Binali Yıldırım açıkladı! Trump’a, Fethullah Gülen’i iade etme çağrısında bulundu.

Halbuki Türkiye ile ABD arasındaki ilişki Gülen’in iadesinin çok ötesine geçecek birçok sorunlara gebe. Sayın Başbakan, ya bunların farkında değil ya da bilerek iki ülke arasındaki gerilimin kopuşla sonuçlanmasını sağlayacak bir strateji izliyor.

Nereden çıkarıyorum bunu? Bu hafta satır arasında kalan ve yüzeysel irdelenen Rusya ile ilgili birkaç gelişmeden. Onlardan birincisi, pazartesi günü Hürriyet gazetesine konuşan Leonid Reşetnikov’un söylediklerinde gizli.

Leonid Reşetnikov önemli bir isim. Rusya Federasyonu Devlet Başkanlığı’nın resmi düşünce kuruluşu Rusya Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (RISS) Başkanı. Kurum doğrudan Kremlin’e bağlı. 33 yıl Rus istihbaratında çalışan Reşetnikov’un mesajlarını Rusya lideri Putin’in söylemleri olarak okumak mümkün. Özetle şunları söylüyor:

-Bizim Türkiye ile ortak görüşümüz, Suriye’nin sınır bütünlüğü korunmalı şeklinde…

-Suriye tek bir parça olarak kalmalı. ABD, Suriye’nin parçalanma ihtimaline, üçe veya daha fazla parçaya bölünmesi ihtimaline de bakıyor. Bu noktada Rusya ile Türkiye aynı görüşe sahip.

-Türkiye ile şöyle anlaştık. Başta teröristleri yok edeceğiz, Esed’in kaderini de daha sonra görüşeceğiz.

Suriye’nin geleceği ve Esed konusunda Ankara ile Moskova anlaşmış görünüyor.

KÜRTLER KADERİNE KÜSMELİ

Leonid Reşetnikov’un Kürt halkıyla ilgili söyledikleri de oldukça ilginç…

-Biz PYD’yi terörist olarak kabul etmiyoruz ama onların bağımsız bir devlet kurmalarını da desteklemiyoruz. Evet, bir temsilcilik var Moskova’da ama Rus Dışişleri tarafından resmi temsilcilik olarak kabul edilmiyor. Bunu toplumsal bir kurum olarak görüyoruz.

-Suriye’nin özerkliklere bölünmesine karşıyız. Özerklikler Suriye’nin parçalanmasına yol açar. Kürtler Suriye’de ancak kültürel özerkliğe sahip olabilir. Kürtlerin devlet kurmalarına biz karşıyız. Tarihin kaderi böyle. Ne yapalım bugün; Irak’tan sonra İran, Suriye ve Türkiye’yi mi parçalayalım?

-Dört ülkede birden bu tür özerkliklerin kurulması gerçekçi değil. Kürtler bir anlamda kaderine küsmeli. Dünyayı biz değiştiremeyiz. Bazıları dünyayı değiştirmek istiyor ama bu yeni savaşlara yol açar.

ABD ile Suriye ve Kürtler konusunda derin bir ihtilaf yaşayan AKP iktidarı için Reşetnikov’un verdiği bu mesajlar stratejik bir ortaktan gelmiş gibi sanki… Reşetnikov, diplomatik nezaket içinde daha ne desin ki… “ABD ile ipleri kopar, birlikte Suriye’nin geleceği konusunda işbirliği yapalım” diyor.

DUGİN’İN ZİYARETİ

Rusya’dan gelen ikinci stratejik hamle hava savunma sistemleriyle ilgili. Rusya Federal Askeri ve Teknik İşbirliği Dairesi Başkanı Aleksandr Fomin, Türkiye ile askeri-teknik işbirliğine yeniden başlayacaklarını açıkladı. Fomin’in verdiği bilgiye göre Moskova ve Ankara, yıl sonuna kadar askeri-teknik işbirliği konusunda hükümetlerarası komisyon toplantısı yapmayı planlıyor. Rus yetkili, Türkiye’ye hava savunma sistemi sevkiyatı konusunun işbirliği kapsamında gündemde olduğunu da vurguluyor.

Mesaj çok net. Suriye’yi koruduğumuz gibi sizi de biz koruruz, ancak bir şartla… Nedir o şart? Onu da salı günü AKP’nin Meclis’teki grup toplantısına katılan Rusya lideri Putin’in özel danışmanı Aleksandr Dugin açıklıyor.

Lafı eveleyip gevelemiyor Rus stratejist.

-Bazı kişiler söylediklerinden daha fazla işler yapıyor. Sayın Putin, Türkiye’ye stratejik ortaklık teklif ediyor ve dostluk elini uzatıyor. Bunu zaten herkes biliyor. Stratejik ortaklığın anlamı nedir? Bunu uzman kişilerin ve entelektüel kesimin araştırması lazım.

Bence de bunun ne anlama geldiğini herkes araştırmalı… Bir gazeteci açıklamanın ne anlama geldiğinin farkında olmalı ki soruyu soruyor hemen…

-Türkiye’nin NATO üyesi olması stratejik ortaklıkla çelişmiyor mu?

Dugin’in bu soruya verdiği cevap daha da net.

-Türkiye’nin NATO’dan çıkıp çıkmamasına Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri karar verebilir. O sizin kararınız. Siz bağımsız ulusal bir devletsiniz. Kimin sizin yanınızda olduğuna, kimin sizin dostunuz, kimin düşmanınız olduğuna siz karar vereceksiniz.

ABD’YE MESAJ NET

Diplomatik nezakete falan girmiyor Rus danışman. Meclis çatısı altında Türkiye’nin bir an evvel NATO’dan ayrılması gerektiğini söylüyor. Görüldüğü gibi Moskova, Türkiye’ye ittifak değiştirmesi için cazip tekliflerle baskı yapıyor. Masada da Suriye, Kürtler ve hava savunma sistemleri gibi kamuoyuna açıklanan konular var.

Rusya, Trump’ın seçilmesini de Sovyetlerin çözülmesinde başrolü oynayan Gorbaçov gibi düşünüyor olmalı ki Türkiye üzerinden Washington ile ciddi bir bilek güreşine hazırım mesajı veriyor.

Sonuç olarak Rusya, Soğuk Savaş sırasında Sovyetlerin yanında yer alan Suriye’deki iç savaşa ABD’nin müdahil olmasından rahatsız. Bu rahatsızlığını, 15 Temmuz darbe girişimini de bahane ederek, Soğuk Savaş döneminde NATO’nun ileri karakolu olan Türkiye üzerine oynadığını gösterip Washington’a adeta meydan okuyor.

AKP iktidarı ise Gülen’i iade etmiyor diye Washington’a kızıp ABD’ye karşı Rusya ile denge arayışına giriyor. Hatta Putin’in danışmanı Dugin’e, ABD’deki seçimden bir gün önce Meclis’teki grup toplantısında boy göstermesine izin vererek Washington’a ‘Elini çabuk tut yoksa ben saf değiştiriyorum’ mesajı gönderiyor.

İki süper güç Türkiye ve çevresinde yeni bir nüfuz savaşına girerken AKP iktidarı Gülen ve Cemaat’le uğraşarak ne kadar stratejik düşündüklerini göstermiş oluyorlar.

Bari Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Rus medyasına verdiği “Üçüncü Dünya Savaşı endişesi taşıyorum” başlıklı röportajını okumuş olsalardı. Umarım bu yazı vesilesiyle okurlar.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin