Ana Sayfa Dünya Trajediye ‘iki devletli’ çözüm

Trajediye ‘iki devletli’ çözüm

YORUM | PROF. MEHMET EFE ÇAMAN

Uzun zamandır gözlemlediğim bir soruna değinmekle başlamak istiyorum bugünkü yazıma.

Gazze’de bir insanlık trajedisi yaşandığı konusunda şüphe yok. Bu trajedinin nedeni elbette ki savaştır. Bu savaş iki aktör arasında gerçekleşiyor; terör örgütü Hamas ve İsrail. Fakat Hamas aynı zamanda iki parçaya ayrılan Filistin’in Gazze bölgesinde yönetimde olan parti, yani resmi hükümet.

Filistin’deki çift başlılığın nedeni, Hamas’ın otoriter ve teolo-faşizan yönetimi ve ideolojisi. Uzun bir mesele, fakat işin özünde 2006’dan beri gelişen sürecin ana dinamiği budur. İsrail’in Gazze politikasını belirleyen de Hamas’tır. Filistin yönetimi yeknesak Hamas değil. Müslüman ülkelerdeki ve medya kuruluşlarındaki birçok haber bu gerçeği ne hikmetse ısrarla görmezden geliyor. Hamas’ın Filistin meselesini kendi istediği sulara doğru kaçırdığı ve Batı Şeria’daki meşru Filistin otoritesini by-pass ettiği gerçeği orta yerde duruyor. Fakat günü kurtarmayı ve kısa yoldan puan toplamayı marifet sayan bir yaklaşım İslam ülkelerinde ve medya kuruluşlarında giderek hakim yaklaşım haline geliyor. Bu endişe vericidir. Çünkü makul ve rasyonel Müslümanlar, bu nedenle giderek Hamas çizgisindeki cihatçı politik pozisyonlara kayıyor ve radikalleşiyor. Sanırım bu tehlikeyi sadece ben görmüyorumdur. Buna dikkat çekmek istedim.

Bununla bağlantılı olarak, hastane saldırısı örnek olayında görüleceği üzere, ortaya çıkan kanıtların ısrarla görülmek istenmemesi ve ilk günkü retoriğin hala tekrarlanması, üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir endişe kaynağı olmalıdır.

Nedir bu kanıtlar?

Birincisi iddia edildiği gibi patlama hastane binalarında gerçekleşmiş değil. Patlamanın otopark alanında gerçekleştiği kesin. Zaten fotoğraflar da hastane binalarının sapasağlam durduğunu gösteriyor. Bu elbette otoparkta yaşanan can kaybını görmezden gelmemizi gerektirmez. Her türlü sivil can kaybı bir insanlık dramıdır. Ancak bu ayrıntı önemlidir. Neden? Hamas kaynaklı haber akışının manipülatif olduğunu göstermesi bakımından! Evet, patlama otoparkta meydana gelmiş.

Dahası, otoparktaki hasar patlamanın uçak taarruzu (uçaktan atılan bomba) ile gerçekleşmediğini gösteriyor. Çünkü uçak bombalamalarındaki tipik krater hastane park alanında yok. İsrail’in kanıt olarak sunduğu telefon konuşmalarında Hamas militanlarının hatalı roket atışı sonrası hastane çevresine kendi roketlerinin isabet ettiğini söyledikleri ortada. Bu konuşmalar ciddi bir kanıt ve Hamas bu kanıtları çürütecek bir açıklamada bulunamadı (veya karşı kanıt ortaya koyamadı).

Bunun dışında patlamanın gerçekleştiği anlarda çekilmiş videolar var ve bu görseller de Gazze tarafından İsrail tarafına seri roket atışı yapıldığı esnada hastane yakınına düşen bir roket veya roket parçasını gösteriyor. Tüm bu kanıt ve göstergelerin yanında, saldırının İsrail uçaklarından yapıldığına ilişkin bir görsel de yok.

Patlama gerçekleştikten hemen sonra medya kuruluşlarının Hamas kontrolündeki Gazze otoritesi verilerine göre alelacele haber yapıp, “İsrail hastaneyi vurdu!” şeklinde haber geçmeleri belki anlaşılabilir. Ama ciddi medya kuruluşları ertesi gün bu kanıtlar ortaya çıktıktan sonra haberlerini tekzip ettiler ve değiştirdiler. Oysa özellikle İslami haber siteleri ve kuruluşları ısrarla haberleri aynen birinci günkü gibi vermeye ve saldırının İsrail tarafından yapılan bir katliam olduğunu ileri sürmeye devam ettiler.

Bunun iyi niyetle veya saflıkla yapılmış bir hata olduğunu söylemek ne kadar mümkün, bilemiyorum! Eğer ortada bir yanlışlık varsa, bu yanlışlığın açıkça itiraf edilmesi, yanlış veya eksik çıkarımların tekzip edilip düzeltilmesi ve okurun/kamuoyunun bilgilendirilmesi gerekmez mi? Elbette hastanenin bombalanmış veya bombalanmamış olması, diğer sivil kayıpları ve zulmü görmemek anlamına gelmez. Mutlaka şiddet durdurulmalı, ateşkes bir şekilde sağlanmalı ve sivil ölü meleri engellenmeli. Dahası, Gazze’ye sağlık ve gıda yardımı için bir yol bulunmalı. İnsani facianın daha da derinleşmesine engel olunmalı.

Diğer önemli meselelerden biri, Hamas’ın diskuru belirleyebilmesidir. Yukarıda Hamas’ın Filistin’deki esas yönetim olmadığını vurguladım. An itibariyle Hamas Gazze’den gelen tüm haberlerin yegane kaynağıdır. Hastane patlaması örneğinde görüldüğü üzere, Hamas olayları kendi menfaatine göre fabrike ederek manipülasyon yapıyor. Hastane patlamasının ardından, kefene sarılmış kanlı insan cesetlerini konuşma kursusunun etrafına yığıp siyasi propaganda yaptığı videoyu sosyal medyada maalesef ben de gördüm! Ölülerini siyasal malzeme haline getirmekten çekinmeyen Hamas’ın temel insani değerler konusunda da, İslam inancına göre de en hafif tabiriyle yanlış yolda olduğunu söylemek çok zor olmamalı.

Oysa zannediyorum ki bu herhalde sadece beni rahatsız etmiş olacak, bu konuda Türkçe haber sitelerinde herhangi bir eleştiri görmedim. Demek ki Hamas diskuru komple belirliyor. Bu sadece yerel düzeyde kalsa fazla mesele olmazdı. Ancak küresel düzeyde, Müslüman kimlikli insanlar açıkça Hamas ağzıyla yorumlar yapmaya, olayları tamamıyla Hamas algılarıyla algılamaya, dolayısıyla da Hamas’a enstrüman olmaya başladı. Bu minvalde Hamas IŞİD’ten de, El Kaide’den de daha iyi PR yaptı demek zorundayım. Bundan devşirilen gücün tehlikeleri bir yana, bu gücün özellikle dünyadaki Müslümanların konumuna ve imajına vereceği zararı aklı başında, makul, rasyonel Müslümanlar görmüyor olamaz.

Tehlikeli radikalleşme

O halde sormamız gereken bir soru var: İslamcılar neden Hamas retoriğine bodoslama atladı? Belki bunun arkeolojisini yapmak sorunu çözmek babında yararlı olabilir. Açıkça yazayım: İslami toplumlarda yerleşik antisemitik diskurlar ve algılar bunun temelidir. Siyonizmin formulasyonundan önce de, İsrail devletinin kuruluşu öncesinde de bu anti-Yahudi içerikler mevcuttu. Müslümanlar arasında yaygın olan bu patolojinin bizzat aydın ve entelektüel Müslümanlar tarafından eleştirilmesi gerekiyor. Müslümanların, gayrimuslumlere eşitlik temelinde yeni bir ilişki modeli formüle etmeleri gerekiyor. Teolojik içerikler bakımından bu belki kolay bir şey değil. Zimmi statusu Yahudileri (ve Hristiyanları) ayrı ve daha alt bir kategoride görüyor. Gerek teolojik gerekse de siyasi/tarihi pratik bakımından bu bagaj bugün bir tür kilit engel oluşturuyor ve değişimi/ilerlemeyi frenliyor. Sıfır toplamlı bu bakışın değiştirilmesi çok önemli. Bu sadece küresel barış için önemli değil, aynı zamanda Müslümanların günümüzdeki küresel rolü, yaşamları, entegrasyonları, diğer toplumlarla işbirlikleri – kısacası kendi çıkarları bakımından da hayati.

Diğer önemli bir konu ise Hamas’ın ne istediği. Hamas, Filistin’deki mülâyim oyuncular gibi bir arada iki devletli bir çözüm istemiyor. Hamas’ın değerler evreninden bakıldığında, karşımızda İsrail’i haritadan silmek isteyen, tüm Yahudilere karşı “cihat ilan etmiş”, hayata sıfır toplamlı bir oyun olarak bakan, İslamcı/cihatçı bir terör örgütü var. Bu örgütün IŞİD’ten veya El Kaide’den hiçbir farkı yok.

Müslümanlar arasında antisemitizm ve nefret söylemlerinde tehlikeli yükselişten bahsettim. Tunus’ta sinagoglara saldırılar, Türkiye’de İsrail ve ABD diplomatik temsilciliklerine saldırılar, Almanya’da Yahudilerin yaşadığı yerlere Davut yıldızı çizerek işaretlemeler gibi nefret ve terör eylemlerindeki artış, endişe verici. Bu tehlikeli radikalleşmenin zararı İsrail’e veya Yahudilere olmayacak. Keskin sirke küpüne zarar misali, bunun bedelini yine gariban ve iyi niyetli Müslümanlar ödeyecek.

Özellikle Batı ülkelerinde yaşayan Müslüman aileler ciddi sorunlar yaşamaya başlayacaklar. Vize işlemleri zorlaştırılacak, sınırdışılar yaşanacak, ayrımcılık ve önyargılar artacak. Popülist partilerin oy oranları artacak. İsrail başta olmak üzere tüm dünyada Filistinlilere yönelik pozisyon daha da olumsuz bir hal alacak. İslami toplumların Batılı ülkelere göçmen olarak gelmesi konusundaki liberal politika terk edilecek. Entegrasyon yerine asimilasyon politikaları gelecek, İslami kültür ve din kuruluşlarının faaliyetlerine sınırlamalar getirilecek. Yani tehlikeli radikalleşme, Müslümanlara çok ağır bir fatura çıkaracak. Peki, bu tehlikeli durumun çözümü nedir?

Hamas’ı desteklemeden barışı savunmak mümkün

Filistin halkının haklarını savunmakla Hamas’ı desteklemek arasındaki derin fark var. Hamas’ın radikal söylemlerini benimsemeden, iki devletli çözümü ve barışı savunabilirsiniz. Fakat bunu yaparken kendi dini ve kültürel bagajınızın tarafsızlığınıza zarar vermemesini sağlayacak dengeyi bulmak önemli. Bu, mevcut ortamda kolay değil, bunun farkındayım. Ancak bunun alternatifi yok. Şiddetin ve savaşın her türlüsüne karşı çıkmak ile salt kültürel bagaj kaynaklı tekil bakış arasındaki farkın altı çizilmeli. İsrail’in ve Yahudilerin ne olursa olsun her olayda olagan şüpheli olduğu bir algı, bunun tersini Yudeo-Hristiyan dünyasında daha fazla yerleştiriyor. Başka bir ifadeyle, önyargınız karşı tarafta da önyargıları tırmandırıyor. Radikalleşmeniz karşı tarafı da radikalleştiriyor. 

Bugün Müslümanların en ufak bir insan hakları sorununda ilk sığındıkları ülkeler Batılı devletler. Kim Müslüman çoğunluklu toplumlara gidip iltica veya göç ediyor? Oysa Batı’dan İslami coğrafyaya yönelik bir göç talebi yok. Batı’nın iyi eğitim veren okullarında eğitim almak üzere her yıl milyonlarca öğrenci Müslüman ülkelerden Batılı ülkelere gidiyor. Bunun tersi var mı? Buna karşın, Batılı ülkelerde yaşamakta olan Müslümanlar arasında bile stereotipik sınıflandırmalar yapan ve kendi gibi düşünmeyen (yada inanmayan) insanları aşağı gören insanların sayısı artıyor.

Köprüler kurmada yeterince ilerlenilmemesinin en önemli nedenlerinden biri, Hamas gibi yapıların varlığı. Elbette Batılı toplumlarda da habis ve toksik gruplar var. Fakat bu gruplar ana akım dini gruplar tarafından meşru görülmüyor. Aşırı sağcı gruplar, Evanjelistler, yabancı düşmanları, vs. geniş tabanlı kiliselerce ve onların kitlelerince reddediliyor.

Diğer bir tutarsızlık, çifte standartlar konusunda. Kürtlerin Müslüman çoğunluklu toplumlar tarafından Filistinlilere gösterilen ilgiyi görememesi, Yemen’de yaşanan büyük insanlık dramının yine Müslüman çoğunluklu toplumlar tarafından hemen hiç gündeme getirilmemesi nasıl yorumlanmalı? Saddam’ın Halepçe katliamında hayatını kaybeden insanlardan sonra neden Müslüman ülkeler veya İslam Ülkeleri Konferansı herhangi bir hak mücadelesi başlatmadı? Müslümanlar hak sorunları sadece Filistin meselesi olunca mı akla geliyor? Bu soruları gündeme getirenler neden nifakla, bozgunculukla, ihanetle suçlanıyor? Neden bazı Müslümanların hakları savunulurken diğer Müslümanların hakları hiçbir şekilde gündeme taşınmıyor? Çünkü tüm bu katliamlarda ve haksızlıklarda katliamları ve haksızlıkları yapanlar Müslüman devletler. Diğer bir ifadeyle ‘biz yaparsak sorun değil’ yaklaşımı egemen. Haydi devletler seviyesini geçtik, peki Müslüman okur-yazarlar neden bireysel olarak bu sorunları gündeme taşımıyor? Neden İslami duyarlılığı olan sivil toplum kuruluşları hiçbir zaman bu ‘tehlikeli sularda’ seyretmiyor? Bu ikiyüzlü bir tavır değil mi? 

İki devletli çözüm kaçınılmaz

Gelelim hangi pozisyonun ‘doğru pozisyon’ olduğu meselesine. İdeal çözüm nedir? Zor bir soru. Fakat bazı temel noktaların altını çizmek lazım. İki devletli bir çözümün olması kaçınılmaz. Tabii gerçekten amaç barış ise. Hem İsrail Filistin gerçeğini kabul etmeli, hem de Filistin tarafı İsrail’in varolma hakkını teslim etmeli. Bunun olmadığı bir barış düşünülemez ve gerçekçi olamaz. Bir gün, Yahudilerin ve Müslümanların (ve elbette Hristiyanların) kendileri için kutsal kabul ettikleri yerlerde özgürce ibadet edebilmelerini garanti altına alan, İsrail’e ve Filistin’e yaşam şansı tanıyan bir çözümden bahsediyorum. Avrupa’da Fransa ve Almanya gibi tarihleri birbirleriyle savaşarak geçmiş halklar AB sürecinde birleştiler, hatta bugün aynı para birimini kullanıyorlar.

Bu barış ve entegrasyon süreçlerinden dersler çıkartmak gerekmiyor mu? Müslüman ve Yahudilerin kardeşçe bir arada yaşadıkları, birlikte aynı işyerinde çalışıp birbirlerini kutsal günlerinde birlikte yemek yedikleri, birlikte spor yaptıkları, öğrencilerin karşılıklı değişim programlarına katılıp dostluklar kurabildiği, ölümü değil hayatı kutsayan bir anlayış yerleştirilemez mi? Çatışmanın değil, işbirliğinin, sıfır toplamlı oyunların değil, kazan-kazan yaklaşımının geçerli olabileceği bir süreç başlatılamaz mı? İki tarafta da şahinlerin değil, güvercinlerin yönetime gelmesi için bu ideallerin benimsenmesi ve şiddetin istisnasız olarak reddedilmesi gerekiyor.

15 YORUMLAR

  1. Namik
    - Sen kaynagini bir aciklasana. Simdide basimiza Askeri uzman kesildin. Dediklerinin Yapay Zeka olmadigi ne malum. Krater olusmasina gerek yok belli durumlarda diyen Askeri uzmanlar var. 40 cocugun basinin kesildigi de yapay zeka ürünüymüs. Israil yaptigi aciklamalari 2 kere revise etti, yayinladigi bir videoyuda sildi. Birde sanki sirf hastahane vurmus sanki, cami var, kilise var, varda var … Hataydan bile fazla zarar görmüs Gazze. -Sen Kim oluyorsunda Batidaki Müslümanlari tehdit ediyorsun! Nazi rejimin Yahudilere yaptiginin yolunumu hazirliyorsun Müslümanlara. Heryere Filistin Bayragi asin Batidaki Müslümanlar. Arabaya evlere … Düsünce özgürlügü nerde lan! - Hamasin son yaptigina Havuz Medyasinda bile dogru diyeni görmedim. Hamasin yaptigina dogru diyenmi oldu. israil terörist devleti daha dogrusu Israil Nazi Devletinin (Bunun piskolojik olarakta karsiligi var kendine yapildigi icin daha önce Naziler tarafindan. Vom Opfer zum Täter geworden). - Bu Nazi Israile dünyanin heryerinderinde samimi Yahudiler, Israildeki Muhalefet bile karsi cikiyor. - ABD disisleri görevlisi görevinden istifa etmis, Heryerde fikrini söyleyen isten atiliyor. Demokrasin batsin - Biz ne Türkiyedeki Yezid denen Zalime nede nede Yalanci Bati (Insanligi kendi Cografyasindan ibaret sanan) Hümanistligine BIAT ederiz. Sen ikincisine kosulsuz Biat etmissin onlarin kaynaklarindan besleniyorsun. - Filistinin niye ordusu yok? Daha devleti olmayan Ypg nin bile ordusunu kurdular. Sen Israile terörist demedikce bende Hamasa terörist demeyecegim. Hamasi begendigimden degil (Iran ve Hizbullah etkisinde olduguna inanmama ragmen, Hatta israil ajanlari bile girmistir onlarin icine. - Niye bu ABD nin kurdugu örgütler hep sonradan Terör örgütüne dönüsüyor? El-Kaide, ISID ve Hamas simdide. Hep Düsman lazim onlara. Derin devlet-Pkk iliskisi gibi. Amac buralari hep kontrol edip gelismesinler, bize pazar olup köle olsunlardir. Despotlari,Diktatörleri ve Defolulari cok cok iyi kullaniyorlar. - Niye Batiya gidiyorlarmis Insanlar: Niye olacak be Adam Sömürdügünden, Bilimi bile sömürü olarak kullaniyor, kendi ülkesinde izafide olsa tabiki demokrasi olacak yoksa nasil gelisecek, kendi ülkesinde huzur isterken baska bölgelerde huzursuzluklar cikarip bu ülkeler hicbir zaman ilerlemesin. Ilerlemek isteyen HH gibi kurumlar hemen münafiklar ve defolular üzerinden derdest ediliyor. Her 10-20 yilda daha önce niye Amerikan darbesi oluyordu Türkiyede. Özel Harp dairesini kim kurdu? Niye hep yükselirken biranda düsüse geciyor hep bu ülkeler? - Avrupadaki Müslümanlar size Cagrim: Sesini heryerde yükseltin bariscil olarak. Eger sonunuzun Yahudilerin sonu gibi olmasini istemiyorsaniz Nazilerin yaptigi gibi 80 yil önce. Allahtan baska kimseye kul olmayin. Simdilik bu kadar
  2. Selami Ozturk
    Mehmet Efe Hocam, vaktiniz olursa bir yazinizda gercekten cevabini merak ettigim asagidaki iki sorumu yanitlayabilir misiniz? Cok tesekkurler. 1. Sivilleri olduren orgutleri teror orgutu olarak tanimliyoruz fakat sivilleri olduren ulkelerin basina herhangi bir sifat eklemioyruz. Izledigim dinledigim butun kanallarda bu sekilde? Bunun sebebini ne olabilir? 2. Bir devlet ile bir orgut arasindaki temel fark nedir? Ikisinin de uluslararasi kurallara uyma yukumlulukleri bakimindan degerlendirebilir misiniz?
  3. Namik
    Senin gibi kafalarin Avrupadada 10-15 yili kaldi. Almanya özelinde %13 Müslüman var. Yasli Alman Nufusundan dolayi 10 yasin altindakilerin %50 den fazlasi Yabanci, bunlarinda yaridan fazlasi Müslüman. Yani 10 yasin altindakilerin %30 civarinda Müslüman ve giderekte artiyor. 10-15 sene sonra hepsi genc olacak bunlarin. Almanlarda bilincleniyor yavas yavas ses cikaranlar var halktan. Bati insanida buhranlar, piskolojik bun alim laf icinde ve gidecek artiyor bu sayi. Diger ülkelerde yavas yavas gelisiyor. Bati destekcisi Despotlarda Islam dünyasindan defolup gidecek. Bu Milletler kendine gelecek ve senin hayrani oldugun Bati Medeniyetini herdalda 10 a katlayacak. Ama onlarin insanlik anlayisi ile bizimkisi ayri. Onlarda emin olarak yasayacaklar.
  4. Polat
    Türklere saldırmak söz konusu olduğunda ağzının freni yoktu Sayın Çaman. Ne katilliğimizi bırakıyordun, ne soykırımcılığımızı. Tabii Türkler sahipsiz, gariban, vurabildiğin kadar vur. Şimdi ne oldu, iki arada, bir derede kaldın mı. İsrail'e vursan kanın kabul etmiyor, Filistin'e vursan cemaat içindeki samimi Müslümanlardan tepki gelecek. İşte ilk ciddi sınavında çuvalladın Bay Çaman. Net duruş yok, ne şiş yansın, ne kebap halleri var. Ben tabii bu haline üzülmüyorum, seni Türklerin ahı tutmuş olmalı bayım.
  5. Seda
    Yazida israile yönelik en ufak bir elestiri yok, resmen israilin aviklatligini yapiyor, binlerce sivilin ölümüne sebep olan israilin saldirilarina terör saldirisi diyemiyor....
    • Eyüp Dogan
      Aaa, olur mu Seda hanim, lütfen. O bir PROFESÖR, saygin bir AKADEMISYEN. Bizim ona ihitiyacimiz var. O yolumuza isik tutmasa kayboluruz mazallah... Insan nedir, haklari nelerdir, kimden ögrenecegiz sonra? Kimin terörist olup kimin olmadigini, hangi sartlarda yapilan eyleme soykirim denilecegini nasil ögrenecegiz sonra? Filistinlilere yapilan asla soykirim olamaz... Israil saygin entellektüel ilerici modern mesru laik demokratik cagdas bir hukuk devletidir zira. Siyonizm de neymis, Israili elestiren kisi Yahudi falan degildir, (https://www.theguardian.com/world/2023/oct/19/jewish-protest-israel-gaza-washington-dc) olsa olsa Hamas sevicisi islami terör propagandacisi falandir. Ha bu arada Hocalida falan hic soykirim olmamistir tarih boyunca. Ya da ne bileyim Türkler, Araplar falan Kürtlere soykirim yapmistir vakti zamaninda, ama Kürtlerin köyünü Ermeniler yakip kül ettilerse bu soykirim kapsamina girmez. Ermenilerin territorial haklari vardir falan. Bunlari baska kimden ögrenecegiz di mi ya?
    • Eyüp Dogan
      Aaa pardon yaaa, surda da vardı aklını yitirmiş iki cihadci terörist. Tüh onlari unutmuşuum... Sorry... https://www.instagram.com/reel/CyTCiaSqnxO/ https://www.instagram.com/reel/Cyk6zmgrV_W/ E'e, pis teröristler, kaka teröristler sizii... Ha bi de aklıma birden bire bişey geldi... İyice yaşlandım heral, balık hafızalı mi oldum ne... George W. Bush diye bir adam vardı, bir ülkede kimyasal silah falan bişey deyip de biseyler yapmıştı... Orda n'olmuştu sahi... Silah çıktı miydi bari... Aaa, pardoon... O zaman insanların çırılçıplak üst üste konulup üzerlerine soğuk sular sıkılması, Arap kadınlara tecavüz edilmesi falan soykırım değildi di mi yaa... Tüh... Demokrasi getirildi ya caniim... olsun o kadar... Dejavu mu yaşıyom ne... Garip doğrusu... Üstüm açık kaldı da kabus falan gördüm zaaar... Bir daha film falan izlemeeycem... Bu sondu...
  6. Deniz
    Işid ABD ye Suriyede Kürdistan kurulmasına aracılık ettiği gibi Hamas İsrailin çıkarlarına hizmet etmektedir. Sahi Hamas nerede? Hergün Filistinli ölüyor, İsrailli değil. Hamasın tek seferlik saldırı kabiliyeti varmış birde PKK gibi sivillerin arasına saklanıyor. 5000 kişilik PKK nın 500000 kişilik orduyu yenme şansı olmadığı gibi Hamasın da İsraili yenme şansı yok. O zaman bu saldırı neye hizmet etti?
  7. Eyüp Dogan
    Habere bak, habere... "Greta Thunberg’in paylaşımının ardından, İsrail Ordu Sözcü Arye Sharuz Shalicar’dan sert bir açıklama geldi. Shalicar, Politico’ya verdiği demeçte, “Gelecekte Greta ile herhangi bir şekilde özdeşleşen her kim olursa olsun, benim görüşüme göre terör destekçisidir.” diye konuştu." İsrail'in ordu sözcüsünün sözleri sadece bana mı tanıdık geldi? Bu cümlelerin çok benzerini başka birisi de kurmuş muydu acaba🤔 MEC hazretleri değildi sanırım.. Yok canım o olamaz di mi...
  8. Raci C.
    Çok değerli yazarımız yazısının başında bir tespitte bulunmuş ve ordan ilerlemiş. Tabii ilk düğmeyi yanlış ilikleyince pejmürde bi manzara kaçınılmaz. Yazarımızın tespitine göre bir savaş var ve bu savaş bir terör örgütüyle bir devlet arasında gerçekleşiyor. BİR: Savaş, TERÖR ÖRGÜTÜ Hamas ile TERÖR DEVLETİ İsrail arasında gerçekleşiyor. Neden sonuç ilişkisine baktığımızda İsrail’in terörünü doğuran Hamas değil. Hamas’ın terörünü doğuran İsrail. Esasında ortada bir savaş varsa madem Hamas’ın terör örgütü olmasının bir önemi yok. O zaman ikinci maddede savaş suçlarından bahsedelim. İKİ: İsrail, ateşkes zamanında bile Gazzedeki Hamaslıları değil, Filistinliler aç, susuz, elektriksiz bıraktı, Hamas saldırısı sonrasında Hamas’tan daha da alçalarak sadece hastaneleri değil, okul, bakımevi, yetimhane demeden bombaladı. Biz bombalamaya geliyoruz hastaneleri boşaltın demek bile İNSANLIK SUÇUdur. Ağır hastalar, komada uyuyanlar, doğum yapanlar, ameliyat geçirenler nereye sevk edilecek? Yazar İsrail’i bir terör devleti olarak görmek istemediği için bütün bunları ve daha fazlasını meşru bir zemine çekmeye çalışıyor. Üçüncü maddede buna değinelim. ÜÇ: Osmanlı Devleti, terör örgütlerini bahane ederek Pontus Rumlarını biraz güneye, Ermenileri ise baya bir güneye çekmişti. Yazarımız buna elbette DEVLET TERÖRÜ diyecektir. Hatta şu an Türkiye Cumhuriyetinin Güneydoğudaki bazı yerleşim birimlerini yerle bir etmesini, sonra Suriye’de karıştırdığı haltları da DEVLET TERÖRÜ olarak nitelendirecektir. Yazarımız Ermenistan’ın vaktiyle pazarlık masasında elini güçlendirmek için 30 yıl boyunca Azerbaycanın 5te birini işgal etmesini DEVLET TERÖRÜ olarak nitelendirir mi bilinmez ama İsrail’in Gazzelilere güneye gidin demesini bir DEVLET TERÖRÜ olarak görmediği aşikar. Görmediği için de bu gibi vakalar İsrail için meşru hareketler oluyor. DÖRT: Hamas bir terör örgütü iken, İsrail bir devlet olunca, onun kanıtları tabii ki daha muteber oluyor. Eğer biri yalan söylemişse, manipülasyon yapmışsa o zaman aklımıza evvela Hamas geliyor di mi? Halbuki sen dünyanın en azılı istihbaratına sahip bir ülkesin, o bombayı başka biri atsa anında Hamas’ı icabında kendi insanını bile ateşe atan bir canavarlar üstü bir örgüt olarak bütün dünyaya tanıtabilir ve arkasından çok daha büyük katliamları kimsenin eleştirisine maruz kalmadan gerçekleştirebilirsin. Allah’ın bir lutfu olur yani. Ama öyle olmuyor, iki gün boyunca kem küm ediyorlar, Batı basını bilemiyoruz ama İsrail niye yapsın ki, BELKİ de Hamas yapmıştır diyor. Sonra bir takım resimler, videolar, telefon kayıtları çıkıyor. E yani terör devleti olmadığını düşünüyorsan şıp diye inanır ve kendini kandırırsın. BEŞ: Şu canavarlı-manavarlı, insansı hayvanlı demonlaştırma meselesine ayrıca girelim: Hani vaktiyle bir hükümdar vardı, bir grup insanı haşhaşi ilan etmişti, ur, virüs, sülük, gözü dönmüş gizli örgüt, ajan, ihanet şebekesi, maşa, ajan, içi boş alim müsveddedi, sahte veli demiş ve inlerine gireceğiz diyerek hayvanlara benzetmişti. Bu zalim hükümdar bunları neden söylemişti? Öyle olduğuna inandığı için mi? Hayır yanılıyorsunuz! Bu insanların üzerinden buldozer gibi geçeceği zaman halk, aydın kesim, bürokrasi, asker, yargı sesini çıkarmasın diye. İşte bugün de aynısı oluyor. Gazzelilerin hepsi terörist olarak ilan edilecek şekilde üst perdeden açıklamalar karşısında aynı şeyler yaşanıyor. Yol açılıyor artık, başka devletler ses çıkaramıyor. Çünkü vicdanların ağzı tıkılıyor. Bunlar insansı hayvan, bunlar çoluk çocuk terörist denmese mahşeri vicdan kanar, ama bu şekilde kanamıyor. ALTI:İsrailliler de yazarın yaptığını yapıyor, aşağı Hamas yukarı Hamas, sanırsın Hamas olmasa Filistinlilerle İsrailliler biz ayrılamayız, etle tırnak gibiyiz diyecekler. İnsan biraz utanır ve der ki, ya arkadaş İsrail’deki koalisyon hükümeti komple dinci-faşist (teolo-faşist çok saçma bi kelime), komple anladın mı, ki bu devlet daha liberal hükümetler gördüğü zamanlarda da Filistinlilere bırak zımmi statüyü, bırak daha alt kategoriyi en alt kategoriyi bile reva görmedi. YEDİ: İki devletli çözümden yana olan başbakanı Hamas öldürmedi. Besbelli ki İsrail derin devletinin yetiştirdiği bir TERÖRİST öldürdü. Yiğidi öldürelim hakkını yemeyelim, Hamas 2017’deki bildirgesinde iki devletli çözüme yeşil ışık yakmadı mı? İsrail ne yaptı? Kudüs’ü başkent yaptı. SEKİZ: Bir tabuyu birlikte yıkalım mı? İsrail’in varlığından bahsederken neden Allah’ın varlığından bahseder gibi bahsediyoruz? Neden İsrail’i REDDETMEK bir kafir sıfatı gibi görülüyor? Bu adamlar burayı önce milislerle terörize edip sonra işgal etmediler mi? Buraları insansız yerler değildi, bu insanlar kovuldu ve hala yeni Yahudiler yerleştiriliyor, hala Filistinliler kovulmak isteniyor. Filistinlilerin kendi kaderlerini tayin etme hakkı yok mu? Kürtlerin kendi kaderini tayin etmesini konuşuyoruz da, Filistinlilerinkini neden konuşamıyoruz? Tamam Filistinliler ülkelerini sivillere zarar vermeden geri alsınlar da bu adam topraklarının tamamını geri alıp onyıllardır mülteci olarak yaşamak zorunda kalan insanlarına İsrail’in adını bile duymayacakları bir devlet vermeyi niye isteyemesin? Günümüz şartlarında belki makul değildir, fakat hiç kimsenin bu fikri bir küfür alameti olarak görmesi de haddi değildir. O savaşıp almışsa ve her şey olup bitmişse o da savaşır ve her şey olup biter. DOKUZ: Yazar Şeyh Kıbrısi gibi kehanetlerde bulunmuş, Hamas böyle yaptı, siz de Hamas’ı desteklerseniz, Avrupa karışır diyor. Hamas’ı desteklerseniz derken de aslında İsrail’in aleyhine düşünürseniz demek istiyor tabii. Evvela Batı zaten karışacak, Hamas olsa da karışacak, olmasa da karışacak, çünkü İsrail’in Gazze politikasını belirleyen Hamas falan değil, İsrail TERÖR DEVLETİ. Bu devlet ve o aptal Batı uygarlığının zincirleme aptallıkları yüzünden daha çok mülteci gelecek ve buraları epey karışacak. Buraları epey karıştığında da kimsenin kimseye ‘Ayağınızı denk alın haa’ deme lüksü kalmayacak, çünkü hiç ama hiç kimse emniyette olmayacak. İşte o zaman kutsal günlerde yemek yeme romantizmi birbirini yemeye dönüşecek. İnsanları çifte standartlı düşünmekle suçlayacağına insan biraz aynaya bakar da kendi çifte ahlakiliğini bi düzene sokar.
    • Eyüp Dogan
      Raci hocam, gerçekten inci gibi bir yazı olmuş, tebrikler, eline emeğine sağlık. Lakin dikkat edilmesi gereken bir husus var ki, pek değerli yazar MEC hazretleri küçük bir "Hubris"cik. Kendisine meseleler tane tane son derece detaylı titiz ve güzel bir şekilde ifade edilse bile, yanı başındaki Mahmut Akpınar ve Yüksel Durgut'un yazdıklarına bile burun kıvıran haşmetmah hazretleri can simidi gibi yapıştığı kripto masalıni manivela yaparak konuyu saptırma ile meşgul nadide bir manipülator. MEC tanımlamalarına göre Avrupa parlamentosu'nun birçok milletvekili de, Greta Thunberg'de, New York'un göbeğinde İsrail "genocide" yapıyor dediler diye gözaltına alınan Yahudiler de "terör propagandacisi". Başkası olsa sabit fikirlilik, bağnazlık, yobazlık olarak nitelendirecegi davranışları kendisi birebir sergileyince "gerçek" ve "hakikat" savunuculuğu olarak kabul eden Hubris sendromlu bir şahsiyet, aynaya bakınca ne görecek ki, insanlarin anlama problemli kendisinin ise mutlak doğru olmasından baska.. O asla yanilamaz, hakikat ve gerçek sadece onun bildikleri ve dediklerinden ibarettir. Ötesi olamaz, olması dahi düşünülemez. Kürt köyü baştan sona yakılıp yok edilir, yapan kim, Türk, ahan da soykırım, yapan kim Arap işte soykırım, yapan kim Ermeni... Hadi canım yok öyle bir şey, yalan bu.. olmaz ki.. olduysa bile vardır bir gerekçesi, teritorial haklar vs vs.. Hadi İslam ve müslüman ile problemi var. Bu net bir şekilde ortada zaten. Sadece bu değil ki mesele. Siyonistler önünden geçerken kilise kapısına tükürmeyi ibadet olarak ifa ederler, Gazze'de dünyanın en eski kiliselerinden birini bombalarla yıkarlar, elinden gelse bunu bile Hamas yaptı diyecek adam. Yahudiler bile İsrail'in yaptıklarını "terör" ve "soykırım" olarak tanimlayabiliyorken MEC hazretleri bu tanimlamalardan kaçınmak için atmadık takla bırakmadı. Ben onu geçtim, halen de daha onu eşsiz bir akademisyen olarak konumlandiranlara şaşırıyorum. Bir insan bu kadar derin hipnozda nasıl bir ömür sürdürebilir benim otistik aklım almıyor.
      • Raci C.
        Otist veya aspergerli insanların bu yönlerini avantaja çevirebileceklerini duymuştum be öyle görülüyor ki, siz bunun iyi bir örneğisiniz. MEC elbette benim yazdıklarımdan zerre kadar etkilenmeyecek ve İsrail'i giriştiği ve girişmekte olduğu insanlık suçlarından dolayı kınamayacak. Bir gün bunu yaparsa bilin ki bunu da yine Hamas'a bağlayarak bu devleti meşru bir zemine çekmeye çalışacak ve bizi de ne kadar terör örgütür dersek diyelim Hamas'ın savunucusu olarak etiketleyecek. Şimdilik duygu sömürüsü yaparak, ne bileyim işte beni linç ediyorlar diyerek Hamas konusunda haklı çıkmaya çalışıyor, efendim işte bana kripto dediler, benim mensubiyetime, anneme dil uzattılar diyerek mağduriyet oluşturmak ve bu mağduriyet üzerinden davasında haklı çıkmaya çalışıyor. Veya işte ne bileyim hepiniz Batıya kaçtınız falan diyerek demagoji yapıyor. Bunlara vereceğim cevaplar kendisini elbette etkilemeyecek ama şu savrulma zamanında belki bir okura mantıklı gelir. TR724'ün bu gibi meselelerde farklı argümanları ortaya koyacak bir yazar kadrosu olmayınca maalesef insan böylesi şeyleri haddi olmadan görev addetmek zorunda kalıyor. Yazık tabii ama yapacak başka bi şey yok.
  9. Karinca
    Sayin Çaman! Hamas gökten zembille inmedi. Taliban gökten zembille inmedi. Yazınızda bu konuya değinseydiniz daha iyi olurdu sanıyorum. Diğer dikkatimi çeken bir konuda size yapılan - zaman zaman haksiz olarak - eleştiriler. Sorun sonunda milliyetçiliğe dayanıyor. Daha kötüsü Türk milliyetçiliğine. Böylesi gözlüklerle yazılar okunursa sonuc bu olur. Ayrıca dikkatimi çeken diğer bir konuda bazı okurların sizin yazilarinizi dikkatlice okumadigidir. Bazilari devamlı ben yüksek mühendisim diye yazıyor. Bence ünvanlar önemli degil. Ikide bir Nietzsche´nin Übermensch konusuna girmek ne oluyor? B Baska bir konuda size karşı yapılan saygisizlik beni rahatsız ediyor. Sürekli Sen, sen, sen. Bu samimiyet nereden geliyor? Allahtan alisiksiniz böylesi eleştirilere. Düsünün sizi kimse eleştirmiyor. Sanıyorum o zaman çok caniniz dikilirdi. Saygilarimla!
  10. Akin
    Burada güçlü bir akademik altyapısı olan uluslararası ilişkiler uzmanının görüşlerini okuyoruz. Hangi ideoloji, inanç veya ırka mensup olduğu önemli değil! İlmi altyapısı olmadan yapılan rastgele eleştirilerin 1 hükmü yoktur! Hatta yetersizliği ortada iken, yazarın kendi seçme şansı olmayan ırkına gönderme yapmaya çalışmak çok zavallı bir düşünce fukaralığıdır.Editör, yazılanların kalite kontrolünü yapıyor mu acaba?