Terörle mücadele mi özgürlüklere müdahale mi?

YORUM | NURULLAH ALBAYRAK

İktidarın, yargı organlarının, idari makamların yaptığı her işlem ve eylem hiç tereddüt olmaksızın, AKP’nin siyasi hedeflerine hizmet etme amacıyla yapılıyor.

İçişleri Bakanlığı tarafından siyasi hedeflere hizmet etmesi amacıyla hazırlandığı bir internet sitesinde, Hizmet Hareketi mensubu bazı kişilerin isimleri ‘aranan suçlu’ gibi yayınlanıyor. Listede ismi yer alan kişilerin büyük çoğunluğunun adresleri resmi kayıtlarda zaten var. Sokaktaki insandan devletin üst kademesinde bulunan yetkililere kadar hemen herkesin tanıdığı bu kişiler hakkında, ‘ARANIYOR’ ilanı verilmesi yapılan işlemin hukuki olmadığını ortaya koyuyor. Amacın da terörle mücadele olmadığının en somut delillerinden biri.

Hukuk devleti olma vasfını çoktan kaybeden sistem mensuplarından yasalara uygun davranmalarını beklemenin, hukuk devleti ilkesinin (Any. mad. 2) bir gereği olduğunu söylemenin çok bir anlamı olmayabilir. Ancak, yapılan işlemin hala yürürlükte olan yasalara aykırı olduğu,  kamu yararı ya da hizmetin gereği olarak değil de siyasetin gereği olarak bu tür hukuksuzlukların yapıldığını söylemek kayıtlara geçmesi açısından önemli.

Adresi, yürütme organı tarafından bilinen ve haklarında isnat edilen suç açısından, somut delillere dayalı makul suç şüphesi dahi bulunmayan kişilerin ismi ile resmine keyfi olarak “arananlar” listesinde yer verilmesi Anayasa ve Türkiye Cumhuriyeti’nin imzalayıp onayladığı uluslararası insan hakları sözleşmelerinde korunan birçok temel insan hakkını ihlal etmektedir.

Yapılan bu işlem özellikle; masumiyet karinesinden yararlanma hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi, lekelenmeme hakkı, maddi ve manevi vücut bütünlüğüne saygı hakkı, bu hakkın kapsamında olan şeref ve haysiyete saygı hakkı, onları kapsayan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ve bireylerin onur kırıcı herhangi bir muameleye tabi tutulamayacağını öngören insan onuruna saygı hakkını ihlal etmektedir. Hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hem de BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinde teminat altına alınmış olan bu haklar açıkça ihlal edilmiştir.

AİHS’nin 7. maddesinin 1. fıkrasına göre, “hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz.” Anayasanın 38. maddesinin 1. fıkrasına göre de, “Kimse, işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmaz.” Açık bu düzenlemelere göre keyfi bir uygulama sonucu, ceza yasalarını geniş yorumlayarak, keyfi şekilde uygulayarak, kişiler hakkında tedbir kararları alma, soruşturma açma, geniş ve keyfi yoruma dayalı olarak kişileri gözaltına alma ve tutuklama, isimlerini ve fotoğraflarını keyfi olarak  suçlu gibi ilan etme sözleşmenin ve Anayasanın ihlali anlamına gelmektedir. Anayasa mı kaldı ki denilebilir, bu soru teknik olarak doğru olmakla birlikte, Anayasa halen yürürlükte olduğu için bu tespitinin yapılması gerekir.

İnsanların isim ve resimlerinin ifşa edilmesine kötü niyetle başvurulduğu açıktır. Adresi tüm kamuoyu ve yürütme organınca bilinen kişilerin adresinin bildirilmesi için ismi ve resminin “arananlar” (wanted) listesine konması abesle iştigal olup, bu işlemde hedeflenen terörle mücadele değil, siyasi rakip olarak gösterilen kişileri itibarsızlaştırmak, aşağılamak, rencide etmek, lekelemek, damgalamak ve yargılanmadan mahkûm edilmiş gibi göstermektir.

İktidar tüm kurum ve mensuplarıyla siyasi hedeflerine ulaşmak için her türlü hukuksuzluğu yapmaya devam edeceğinde şüphe yok. Masum olduğunu ifade eden ve yayınlanan listede ismi yeralan; eğitimci, öğretmen, akademisyen, doktor, hukukçu ve kamu personeli kişilerin yapılan haksızlığı dile getirmesi ve hukuksuzlukla mücadele etmesi ise hem kendileri hem de hizmet hareketi için bir zorunluluktur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. akp yargısının bu konuda çözüm olmayacağı/olamayacağı malum.
    doğrudan AİHM ne başvuru ve BM in ilgili birimlerine bildirim uygun olabilir.
    Türkiye’de artık makul bir iç yargı yolu kalmadığı hususunu yoğun bir şekilde işleme ihtiyacı var.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin