Temel değerler ve Hizmet Hareketi

YORUM | AHMET KURUCAN

AFSV geçen hafta uzun süren bir çalışmanın ardından “Hizmet Hareketinin Temel Değerleri” başlıklı bir metin yayınladı. Hizmetin vizyonu, temel değerleri, bu değerlerin projeler halinde hayata geçiriliş modelleri ve hareketin kısa tarihçesinin verildiği kolektif bir çalışmanın ürünü olan metin hareket için çok geç kalmış da olsa şahsen benim takdirle karşıladığım bir deklarasyon.

Çok geç kalmış dedim. Doğrudur çünkü böyle düşünüyorum. Hocaefendi ile başlatacak olursak 60’lı yılların ikinci yarısına uzanan bir başlangıca sahiptir Cemaat ve o günlerden bugüne 50 yıl geçmiştir. Bugün yavaş yavaş tabii ömürlerini tamamlayıp rahmet-i Rahman’a kavuşan birinci nesli saymayacak olursanız en azından iki nesil bu hareketin içinde doğmuş, büyümüş, kemale ermiştir. Dördüncü nesil de kimi kundakta kimi bebek kimi de 3-4 yaşlarında çocuklar olarak yoldadır. Bu açıdan ideolojisi, faaliyet alanları ve hizmet verdiği ülkeler itibariyle üç nesli aşan mazisi olan, eğitimli bir kitleye sahip ve dünya genelinde yayılmış bir hareketin misyon, vizyon ve değerleri adına hem kendi gönüllülerine hem de dünya kamuoyuna açık bir metninin olmaması elbette büyük bir eksiklikti.

“Fiili durum buna ihtiyaç duyurmuyordu” diyerek şimdiye kadar böylesi bir açıklamanın yapılmamış olmamasını meşru göstermek isteyenler çıkabilir. Haksız sayılmazlar. Gerçekten fiili durum böyleydi ve Cemaate destek veren kişiler bunu kabullenmişlerdi. Zaten aksi bir durum söz konusu olsaydı hareketin bu kadar geniş kapsamlı faaliyetlere imza atması düşünülemezdi. Ama bugünün dünyasında kabul edilebilir bir mazeret değildir bu. Zira günümüzde tüzel kişiliğe sahip böylesi yapılar kendilerini misyon, vizyon ve değerleri ile tanımlıyor. Web sayfalarının girişinde, “hakkımızda” bölümlerinde muhtemel sorulara da cevap verecek şekilde kaleme alınan metinler yayınlıyor.

Bir başka itiraz da şu olabilir: “Dini perspektiften bakıldığı zaman Cemaat gibi yapılar ne tarihsel ne de kültürel düzlemde kamuoyuna bu tür açıklamalar yapmamıştır ve hala yapmamaktadırlar.” Vakayı rapor bağlamında gerçekçi bir tespittir ama tıpkı ilk itirazda söylediğimiz gibi günümüz dünyasının gerçekleri ile uyum içinde değildir. Toplumsal hayatın içinde karşılığı olan bu gerçeklere gözünüzü kapayarak yol alamazsınız. Meşhur sözdür, “Güneşe karşı gözünü kapayan sadece kendine gece yapar.”

Evet “geç kalmış da olsa” kaydını tekrarlayarak söyleyeyim; Hareket’le irtibatlı ve onun değerlerini benimseyerek dünyanın değişik ülkelerinde faaliyet gösteren 15 kurumun katkıları ile hazırlanan bu metni şahsen takdirle karşılıyorum. Bu hem Hareket’in kendisi adına şeffaflık, kanunilik, hesap verilebilirlik, öngörülebilirlik gibi noktalar itibariyle önemli bir çıkış hem de emsali hareketler için bir örnektir ve modeldir. Keşke çok daha önceden yapılabilseydi.

Metnin tahlilini yapacak değilim. Zaten 6-7 sayfa içine sıkıştırılmaya çalışılan ve her bir kelimenin, cümlenin üzerinde derince düşünüldüğü bariz olan bu metni tekrar tekrar okuyabilir ve verilen mesajlar üzerinde müzakereler yapabilirsiniz. Dolayısıyla tahlilini yapmayacağım ama metnin yayınlanmasından sonra bazı mecralara düşen yorumlarda gördüğüm bir hususa işaret edeceğim.

Metnin dili üst başlığı altında toplayabileceğim itirazi düşünceler bunlar. Ana fikir değil maksadı beyanda seçilen kelimeler ve kurulan cümlelere itirazlar söz konusu. Söz gelimi din dilinin, dini kavramların çok daha ağırlıklı bir şekilde yer alması gerektiğine dair yapılan itiraz bunlardan biri. Çocukluğundan kemale ermeye başladığı şu yaşına kadar hayatını Hizmet dairesinde geçirmiş, kurumlarında görev almış ve samimiyetine can u gönülden inandığım bir arkadaşımın bu bağlamda bir itirazı oldu bana. Ben de ona şöyle bir teklifte bulundum. Şimdi aynı teklifi okumakta olduğunuz yazı vasıtasıyla benzeri düşüncelere sahip olan herkese yapıyorum. 6-7 sayfalık o metni önünüze alın ve “Ben bu metni kaleme alsaydım bu başlığı koymazdım, şu cümleyi şöyle ifade ederdim, bu kelimeyi değil onun yerine şu kelimeyi kullanırdım, şu maddeyi hiç koymazdım, şu maddeleri de ilave ederdim” tarzı bir bakış açısıyla tashih edin hatta sıfırdan yeniden kaleme alın. Alın ve bunu AFSV kurumuna gönderin. “Şu madde Kur’an ve sünnete aykırı” deyin. “Başka dini cemaatlerin veya dini değerlerden ilham alan ve onları motive edici bir güç olarak kullanan hareketlerin yayınladığı metinlerle mukayese ettim, şu da olmalıydı.” deyin. Maksad nasıl olsa üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Başta da dediğim gibi 50 yıllık mazisinde yapılmayan, yapılamayan ya da ihtiyaç duyulmayan bir girişimden söz ediyoruz. Eksikleri, kusurları, yanlışları elbette olacaktır. Son tahlilde kul yapısı. Mükemmellik iddiası da yok. Dolayısıyla tashihe açık. Daha iyiyi, daha güzeli yakalama adına bu teklifimi lütfen arka plana atmayın.

Yalnız bunu yaparken şunu da unutmamak lazım: Bu metin bir çok dünya ülkesinde eğitim, diyalog, insani yardım, kültür-sanat, yayınlar vb. alanlarda hizmet veren Hareket’in kabullendiği değerleri evrensel ve kuşatıcı bir dille ifade etmeye özen göstermiştir. Çünkü muhatabı bütün dünyadır. Tekrar edeyim, Hareket’e destek veren, katkı sağlayan, sempati besleyen dini, etnik ve kültürel çok farklı kimliklere sahip kişilerin şahsi düzlemde inandığı, kabullendiği ve uyguladığı değerleri ifade ederken kendilerinin söz gelimi camide, kilisede veya konferans salonunda kullandığı kelime ve kavramları kullanmamış, objektif, herkesin kabullenebileceği ortak kavramları tercih etmeye özen göstermiştir.

Geniş katılımlı ve uzun müzakereler sonrası ortaya çıktığı belli olan bu metne emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Umarım çerçevesi kalın çizgilerle çizilen, sınırları keskin bir şekilde resmedilen bu değerler her bir hizmet gönüllüsünün ve kurumlarının rehberi olur.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

8 YORUMLAR

  1. Hizmet hareketinin temel degerleri dinimizle örtüsüyormu? Tek kurtulus yolumuz olan Ehli-Sünnet ölcülerine göremi belirlendi? Mesela kanunlara saygi derken kanunlarda zina, icki, faiz gibi haramlar serbestse bu haramlarada sayginiz varmi?

  2. Tarih, baslangicta ortak ideale inanan, beklentisiz ve esit insanlarin gayretleriyle gelismis, buyumus, genis kitleler tarafindan kabul gormus, maddi ve itibari kazanimlara ulasmis; belli bir sure sonra da, “daha esit” gonullulerinin eliyle, ve sozde “kurumsallasma” gayretleri cercevesinde, sinirlari cizilmis, kazanimlari zimmete gecirilmis, zamanla kitlelere yabancilasarak ve kitleleri yabancilastirarak kuculmus, yok olmus ve unutulmus sosyal hareketlerle doludur.

    AFSV Hareketi’ne hizmet hayatinda basarilar… 👏👏👏

    Bu arada, ilgili girisimi mutlak dogru varsayip, insanlari metni muzakere etmeye, oneriler sunmaya tesvik etmeniz takdire sayan.

    Ingiliz diplomasisinin temel prensibidir: “Never negotiate the other side’s text.”

    (Bkz: GETTING OUR WAY, 500 Years of Adventure and Intrigue: The Inside Story of British Diplomacy, by Amb. Christopher Meyer)

  3. Söz konusu temel degerlerin açıklanmasındaki temel amaç neydi bilemiyorum. Eğer dünya çapında meşrulaşmak ise yetersiz. Böyle bir metin bundan 30 sene önce de yayınlanabilirdi, dolayısıyla güncel hassasiyetlerin altını iyi çizemiyor. Farklılıklara saygı, dünyaya bakan işlerde bilimselliğe sadakat, fanatizmle mücadele altı çizilmesi gereken konular. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik ise metinde olmadığı sürece asla ikna edici değil.

    Metin Hizmet tabanı için hazırlanmışsa; yine şeffaflık ve hesap verilebilirlik, siyasi oluşumlara karşı yaklaşım veya mesafe, yenilenme, işi ehline verme, demokratik ve şeffaf bir iç yapı gibi önemli başlıklar olmadığı sürece ikna edici değil.

    Sonuç olarak metin; başarısız bir göz boyama veya zaman kazanmadan başka bir şey değil gibi görünüyor. Yani Hizmet’in o artistik kubbe dekorasyonlu ortamlarında yeni bir ses, yeni bir heyecan yok. Bu yazarın yazısında da kendini belli ediyor. Yazarın eleştirecek bir dişe dokunur bi konusu yok.

    Hani Yahudiler bir zamanlar kalabalıklar halinde ‘Mesiiih Mesiiih’ diye bağırırlarmış. Garibime giderdi. Bu psikolojiyi anlamak artık zor değil.

  4. Tebrik ederim, ben de çok sevinerek karşıladım. Elimize sizin de onayladığıniz bir cetvel verdiğiniz için teşekkür ederim AfSV!
    Şimdi hizaya geçme, ölçme, rapor sunma, soru sorma, sorulara cevap verme zamanı!

    Herkesin, başta sizin, AfSV olarak uymak zorunda olduğunuz prensipler zamanına hoşgeldiniz.

  5. Sayın Kurucan
    Böyle metinler yazmak çocuk oyuncağı.
    Edebiyatı iyi olan ve dünyayı iyi bilen bir lise talebesi bile yazar yazmasını isteseniz
    Dünyada ki bütün izm ve başka idealleri olanlar bu vb metinler kaleme alır ya da alabilir.
    Sahada bunun karşılığı var mı yok mu ona bakarım.
    Körler sağırlar birbirini ağırlar tarzı bu paslaşmaları bırakın da esas sorunlara odaklanın.
    Laf ile dünyaya verirler nizamat
    Bin türlü teseyyüb bulunur kendi hanelerinde.

  6. Ahmet bey, samimi gayretiniz takdire şayan. Bahsettiğiniz bildiriyi ben de okudum. Gayet güzel bir metin. Ancak bende bazı soru işaretleri hala var.
    Şöyle ki:
    Benzer şeyler daha önce de söylenmişti. Kağıt üzerinde bazı şeyler güzel duruyor. Asıl sorun bunların pratiğe geçirilmesi.
    Dini cemaatlerde ben şöyle bir durum görüyorum:
    Siz ne kadar güzel metin yazarsanız yazın, eğer onu ilahiyatçı arkadaşlarınız içselleştirmedi ise ve karşılarında sorgulayıcı bir kitle yok ise, metninizin pek bir değeri yok. İki Hadis´e, İslami gelenekten bir örneğe atıfta bulunarak her şeyi boşa çıkartabilirler.
    Bence İslami cemaatlerin önünde modern dünyaya yaklaşımları konusunda başka test imkanları da var. Ben Müslüman kimliği olan biri olarak (bu gayri Müslim olsam da geçerli) onlara şunu sormak isterdim:
    1. Sizin için İslam nedir? Sosyal hayatınıza da yansımaları olan bir inanç mıdır, yoksa oradan devlete de uzanan daha geniş kapsamlı çıkarımlar yaptığınız bir kaynak mıdır?
    2. Nihai hedefiniz nedir? Kafanızda nasıl bir toplum düzeni var? Bu düzen içinde bireyin özgürlüğü ne ölçüde mevcuttur ve sınırları nerelere kadar uzanır?
    3. Sizce gerçek İslam nedir? Bunu neye göre belirliyorsunuz?
    4. Örneğin şu an Afganistan´da sakal tıraşını, kız ve erkek öğrencilerin aynı mekanda ders görmesini yasaklayan, uzuv kesme cezalarına geçeceğini duyuran Taliban İslam´ın neresinde durmaktadır? Taliban İslam´ı hangi noktada yanlış anlamaktadır?
    5. Siz Taliban´a hangi noktalarda karşı çıkıyor ve eleştiriyorsunuz? Bu eleştiri dinin özüne yönelik ve İslam´ın yanlış yorumlandığı yönünde bir eleştiri midir? Yoksa taktiksel bir eleştiri midir? Aslında Taliban´ın yaptığı nihai İslami cemaatlerin hedefinde vardır, ama şimdilik zamanı değildir şeklinde bir eleştiri midir bu?
    Bu ve benzer sorulara ikna edici cevaplar verilemediği sürece bence İslami cemaatlerin güven sorunu devam edecektir. Ve bana öyle geliyor ki, İslami cemaatler Taliban ile nihai hedefleri paylaştıkları, sadece taktiksel olarak farklı düşündükleri için kendi dinleri adına ortaya çıkan bu grup hakkında tavır alamıyor.
    Örneğin İstanbul Sözleşmesini dini hassasiyletlerina aykırı bularak yırtıp atabiliyor, ama el-kol kesme cezalarını, sakal tıraşını yasaklayarak bireyin özgürlüğüne yönelik müdahaleleri içten içe kabul ettiği için ses çıramıyor.
    Dolayısıyla hepsinin içinde aslında henüz dışarı çıkma fırsatı bulamamış küçük talibancıklar mevcut.

  7. Gayet edebi bir yazı olarak kulağa hoş gelen güzel cümlelerle ifade edilmiş bir metin ama nedense yaşadığımz bunca acılardan sonra yaralarımızı saracak teselli edecek daha doğrusu mağduriyetleri giderecek ve de asıl önemli olan bütün bu olumsuzluklara birdaha meydan vermeyecek bir tedbir ,bir güvenilirlik sağlamlığı göremiyorum.Hesap verebilirlik,Şeffafiyet hassasiyeti konuları çok yüzeysel geçiştirilmiş .Evet metinler hep vardı tarihe baktığımzda ,dünyevi metinleri birkenara alın,Kur’an-i ve nebevi kaynakları kim ne kadar ka’le alıyorki…Üstelik bunca mağduriyetlere zemin hazırlayan ekip hala görevlerindeyken kime neyi takdir ediyorsunuz Allah aşkına .Beş yıldır bir soykırım yaşanıyor ve bunlara sebep olanlar hala çıkmış edebiyat yapıyor sizde bunu destekleyen bir yazı kaleme alıyorsunuz.Neden sorgulama yapamıyorsunuz ,neden yanlışları düzeltebilme adına bir çaba içinde olunamıyor.Hataları kabul ederek özeleştiri yapmadan bu yolda bir düzelme olmasını beklemek hayal….

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin