Tek karede Cumhur İttifakı’nı en iyi anlatan görüntü!

M. AHMET KARABAY | HABER İNCELEME

Olayı sosyal medyadan takip etmeyenler için özetlemekte fayda var. Kırklareli’nde üzerinde Ömer Halisdemir, Fethi Sekin ve Fırat Çakıroğlu’nun dev görselleri bulunan bir kamyonda yapılan aramada 67 kaçak göçmen yakalandı. Görüntüyü aşağıda izleyeceksiniz. Esas itibariyle olay bütünüyle bundan ibaret. Ama yaşanan gerçekten Cumhur İttifakı’nın özeti gibi. Yüceltilen değerlerin arkasına sığınıp her türlü yasa ve ahlaksızlığı yapmak…

Kamyonun üzerinde resimleri bulunanlar kimler? Ölüm sırasına göre baktığımızda;

Fırat Çakıroğlu; Ege Üniversitesi öğrencisi. Üniversitedeki Ülkücü gençlerin önde gelen isimlerinden. 20 Şubat 2015’te, PKK/KCK gençlik örgütlenmesi olduğu bilinen YDG-H öğrencileri ile aralarında çıkan kavga sonucu bacağından bıçaklanıp hastaneye kaldırılırken kan kaybından öldü.

Ömer Halisdemir; Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevli astsubay iken, 15 Temmuz 2016 gecesi kritik rol oynadı. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın verdiği emirle Tuğgeneral Semih Terzi’yi öldürdü. Kendisi de 15 Temmuz gecesi hayatını kaybetti.

Fethi Sekin; İzmir Adliyesi’nde görevli polis memuru. 5 Ocak 2017’de PKK’lı olduğu belirtilen iki kişinin bomba ve silah yüklü otomobille düzenlemek istediği saldırı sırasında çıkan çatışmada şehit düştü. Fethi Sekin’in canı pahasına saldırganlarla çatışması sonucu adliye binasında çok sayıda insanın hayatını kurtardığı belirtildi.

KAMUFLAJ ÇOK ÖNEMLİ

Kırklareli İl Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, bir ihbar sonucu olduğu belirtilen kontrol sırasında arkasında Ömer Halisdemir, Fethi Sekin ve Fırat Çakıroğlu’nun fotoğrafları bulunan kamyonun kapısını açtıklarında içinin insan dolu olduğunu gördüler.

 

Kamyondan tam 67 kişi çıktı. Kamyon sürücüsü F.S.G. çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı, kaçak göçmenler ise Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edildi. Kırklareli Emniyet Müdürlüğü açıklamasında, insan ticareti yapanların suçlarını gizlemek, yakalanmamak için şehitlerin hatıralarını kamufle aracı olarak kullanmaya çalıştıkları belirtildi.

Kırklareli’ndeki olay tam anlamıyla Türkiye’nin özeti gibi. Önce bir değerler manzumesi oluşturulup o değerler etrafında bazı isimler yüceltiliyor. Sonra da o yüceltilen isimlerin arkasına sığınılarak her türlü kirli işler çevriliyor. Kamyon sürücüsü F.S.G. üç ismi kamuflaj aracı olarak kullanıp insan ticareti yapıyor. Belki de yasa dışı başka işlerinde de bu kamuflajı kullandı. Buna ilişkin bir bilgi yok.

Öbür tarafta daha büyük gücü elinde tutanlar ise bulundukları konuma göre daha kapsamlı işler yapıyor. Zira hareket kabiliyeti genişledikçe yapılacak işin hacmi de büyüyor olmalı. Yukarıya doğru giden yollar her gün farklı ortamlarda dillendirilmeye çalışılıyor.

Bundan dolayı daha çok mikro düzeyde yaşananlar üzerinde durmak istiyorum. Cumhur İttifakı, ülkeyi soyma üzerine kurulduğu için destek veren herkesin nasiplenmesi temeline dayanıyor. En yukarıdakiler, herkesi hırsızlığın, soygunun, hukuksuzluğun bir parçası haline getirdikleri için çarkı döndürürken zorluk çekmiyorlar. Paylaşım temelli olduğu için sömürü sistemi tıkır tıkır çalışıyor. “Irmağının akışına ölürüm” diyenler, ülkeyi parselleme yolunda pervasızca ilerliyor.

 

KİRLİ İŞLERE ÖZEL KAMUFLAJ BUGÜNÜN İŞİ DEĞİL

En kirli işlere kutsal değerleri alet etme bugünkülerin geliştirdiği bir yöntem değil. Sıffin Savaşı’nda (657) Muaviye, Amr b. Âs’ın önerisiyle mızrakların ucuna Kur’an sayfalarını taktırdı. Şam Valisi Muaviye, Hz. Ali’ye karşı mutlak kaybedeceği savaşın akışını bu hamle değiştirdi. Böylece bölgenin ve bir ölçüde dünyanın geleceği yeniden şekillendi.

Bireyselliği savunan Hz. Ali döneminin bitmesi, “Her şey iktidarın selameti için” diyen saltanata din kisvesi büründüren bir anlayışı bu tarihten sonra İslam’a yön verdi. Aynı anlayış, günümüze kadar evrilerek geldi. Bu anlayışın bizim nasibimize düşen tarafı da Cumhur İttifakı oldu.

Esasında istismar sadece dinle yapılmıyor. Nerede aşırı yüceltilen bir değer varsa orada yüceltilen değer arkasına gizlenerek yapılan bir sömürü bulunuyor. Kimi “Kur’an!” diyerek, kimi “Şehitlerimiz!” diyerek, kimi de “Atatürk!” diyerek bunu yapıyor.

Din, vatan-millet sömürüsünün sadece ülkemizde yapıldığını da sanmayın. Bu iki kavramdan birinin geçmediği ülke ve toplum yoktur.

GİRİŞİN SERBEST, ÇIKIŞIN YASAK OLDUĞU ÜLKE

Yerli ve milli kamyonla taa nereden kalkıp Kırklareli’ne kadar gelen kaçak göçmenler, burada yerli ve milli kolluk kuvvetlerince yakalanıyor. Türkiye’ye doğu tarafından giriş serbest. Elini kolunu sallayarak girenler için Türkiye’den Batılı ülkelere çıkış yok.

Girişlere engel olmayan milli kolluk güçleri, söz konusu çıkış olunca aslan kesiliyor. Bir diğer ifadeyle Türkiye’ye giriş serbest, çıkış yasak. Her gün Batı’ya küfreden ulularımız, Avrupa’nın sınır bekçiliğini yapma konusunda hayli maharetliler.

Unutmayın en büyük hainlik, sadakat gösterisiyle yapılır.

Bu kaçak göçmenler, Avrupa’ya gitme sevdasına düşmeyip de Türkiye’den beğendikleri herhangi bir şehrinde yaşamaya karar verseler, kimsenin bir şey diyeceği yoktu. Bizzat İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 400 bin sığınmacının belirtilen adresinde bulunmadığını açıkladı.

Bu kaçak göçmenler sonra da gidip Ali Yerlikaya’nın konutunu ikamet adresi olarak verebilirlerdi. Şaka değil, gazeteci Tolga Şardan’ın T24’te açıkladığı iki yabancının ikamet adresi olarak Yerlikaya’nın evini adres gösterdiğini ortaya çıkarmıştı. Haber bizzat Yerlikaya’nın açıklaması ile doğrulandı.

EN KİRLİ İŞLER MAKAM ARACIYLA YAPILIR

En kirli işlerin resmi arabalarla yapıldığı bilinirdi. Makam aracıyla insan kaçakçılığı yapan Tuğgeneral Bilal Çokay, bunun sembolü haline gelmişti.

En kirli işlerin makam aracıyla yapıldığı sözüne bir ekleme yapmak gerekiyor: “En kirli işler vatan-millet denilerek yapılır.”

Vatanı sömürüp semirenlerin en büyük sığınağı vatanseverlik kisvesidir.

Alman filozof Friedrich Nietzsche, “Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.” der. Buradan hareketle yaşanan olayların ve geride kalan yılların bize gösterdiği bir gerçek var: “Kim vatanseverlik pazarlıyorsa bilin ki en büyük vatan satıcı o kişidir.” 

Yarın bir gün değerleri sömürme ittifakı olarak şekillenen Cumhur İttifakı’nın belgeseli yapılırsa, Ömer Halis Özdemirli, Fethi Sekinli ve Fırat Çakıroğlulu bu kamyon giriş sahnesi yapılabilir.

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Friedrich Nietzsche, “Kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.”

    Belki bu sözde Friedrich’e ait.
    Kim gerçekleri bilmiyorsa aptal, bilipte yalan olduğunu söylüyorsa hain.

  2. Birilerinin düşüncelerini değiştirmek için fırsat arayanlar, aradıkları fırsatı bulduklarında, karşıdakilerin bilgi ve inançlarına saldırmak için diledikleri gibi kullanabiliyorlar.
    Mesela: Ta “Muaviye bir alçaktı. Alçaklar icin sahabe vs demek uygun degil bana kalırsa” cümlerini yazan, yazılmasına neden olan ve yayınlayanlar haklı ya da böyle bunu yazan, yazılmasına neden olan ve yayınlayanlarla ilgili aynı şeyi düşünenler…

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin